Zeyneb Murad: Kürtlerin gücü bu yüzyılı karşılamaya yeter

  • 09:01 1 Şubat 2023
  • Siyaset
 
Dilan Babat
 
ANKARA - Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunan KNK Eşbaşkanı Zeyneb Murad, Kürtlerin Lozan Antlaşması’nı eski haliyle kabul etmeyeceğini belirterek, “Biz Kürtler için en hayati konu bu yüzyıla hazırlık yapmaktır, Lozan Antlaşması’nı geçersiz kılalım. Bizim için en önemli şey ulusal bir siyaset, ortak bir tutum ortaya çıkarmaktır” dedi.
 
Yüzyıl önce aralarında Türkiye, Britanya, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp, Hırvat, ve Yugoslavya temsilcileri tarafından 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan ve Kurdistan’ı dört parçaya bölen, Kürtleri statüsüz bırakan Lozan Antlaşması’nın yıldönümüne az bir süre kaldı. Türkiye, Lozan Antlaşması’ndan beri sürdürdüğü inkar ve imha politikaları ile Kürtler ise aralıksız mücadele ve eylem planı ile 100’üncü yıldönümü karşılıyor.
 
Lozan Anlaşması’nın 99’uncu yıldönümü dolayısıyla Kürtler, 57 siyasi parti ve kurum ile çok sayıda aydın, siyasetçi, sanatçı ve akademisyenin katılımıyla 24 Temmuz 2022’de Lozan’da konferans gerçekleştirdi.  Lozan Antlaşması’nı bu haliyle kabul etmeyeceklerini belirten Kürtler, düzenledikleri konferansın ardından bildirge yayınladı. Yeni Lozan Antlaşması ile Kürt halkının bir yüzyıl daha statüsüz bırakılmasının hedeflendiği ifade edilen bildirgede, buna izin verilmeyeceği kaydedildi.
 
Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Zeyneb Murad, 100'üncü yıldönümüne kısa bir süre kalan Lozan Antlaşması’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kara bir sayfa Kürtlerin tarihinde yer aldı’
 
Yüzyıl önce gerçekleştirilen uluslararası bir konferansın ardından imzalanan Lozan Antlaşması’yla Kurdistan’ın dört parçaya bölündüğünü ve halkların haklarının gasp edildiğini belirten Zeyneb, bu anlaşmayı imzalayan güçlerin Kürtler üzerinde soykırım ve katliam politikaları yürüttüğünü kaydetti. Soykırım politikalarının siyaseten de devam ettiğini kaydeden Zeyneb, “Bu anlaşmanın imzalanmasından bugüne kadar Kürtler hakları ve özgürlükleri için direniyor. Uluslararası güçlere, bizleri parçalayan, haklarımızı gasp eden bu yaklaşımları kabul etmediğimizi ilan ediyoruz. Bir kez daha halkımızın özgürlüğünden yoksun bırakılmasına izin vermeyeceğiz. Bu karanlık bir sayfadır bizim tarihimizde. Çünkü esas olarak 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’ndan önce imzalanan başka anlaşmalar da var” dedi.
 
‘Sevr Antlaşması katliam ve soykırımın önünü açtı’
 
Kurdistan’ın dört parçaya bölünmesinin 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması’yla başladığına dikkat çeken Zeyneb, öncesinde ise 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes -Picot Antlaşmasına değindi. Bu antlaşma ile iki ülke arasında, Kurdistan'ın da içerisinde olduğu ve Ortadoğu dahil olmak üzere toprakların gasp edilmesi durumunun yaşandığını hatırlatan Zeyneb, bu süreci şu sözlerle yorumladı: "Sykes-Picot Antlaşması'nda halkımızın hakları gasp edildi ve bu olumsuz gidişatın başlangıcı oldu. Bu antlaşma aynı zamanda halkımıza yönelik katliam ve soykırımın da önünü açtı. Bu antlaşmalar silsilesi farklı aşamalardan geçerek halkımız üzerinde uygulandı. O dönemlerde antlaşmalar yapılırken ne yazık ki öncülük, örgütlülük, doğru bir siyaset ve diplomasi yoktu. Fakat biz bütün bunlardan sonuç çıkarmak zorundayız ve artık halkımıza kırım, kıyım, sömürü getiren bu anlaşmaların tekrarlanmasının önüne geçebiliriz” ifadelerini kullandı.
 
‘Ulus devletler yaygınlaştı’
 
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaşı kazanan devletlerin kazanımları kendi aralarında paylaştıklarını ve Lozan Antlaşması ile birlikte bu kazanımları güvence altına aldıklarını dile getiren Zeyneb, şunları ekledi: “Osmanlı İmparatorluğu ve diğer bazı imparatorluklar, devletler yenildi onların toprakları paylaşıldı. Başta İngiltere olmak üzere Fransa, Japonya ve başta devletlerin de içinde olduğu emperyalistler bu paylaşımın içinde yer aldı. Halkların iradesi gözetilmeden topraklar, ülkeler parçalandı, paylaşıldı. Fakat burada en büyük kaybı, zararı Kürt halkı yaşadı. Çünkü bu bölüşüm ve paylaşımdan sonra ulus devletler hızla yayıldı, bazı uluslar devletleşti. Osmanlı Devleti yenilmesine rağmen Türk ulusu devletleşti ya da devletleştirildi, Arap devletleri kuruldu. Fakat bunun sonucunda Kürtler haklarından yoksun bırakıldı.”
 
‘Kürtler ulusal stratejiden mahrum kaldıkları için hedef oldu’
 
Zeyneb, Kürtlerin kendi topraklarında haklarıyla özgür yaşamasına izin verilmediğinin altını çizerken, bu kapsamda Kurdistan’ın dört parçasında asimilasyon, soykırım ve katliam politikaları uygulandığına işaret etti. Zeyneb, “Ulusal bir stratejiden, ortak bir yönetimden mahrum oldukları için Kürtler bu inkar, imha politikalarının kurbanı oldu. Bugün bile katliamlar yaşıyoruz. Başta Türkiye olmak üzere bölge devletleri bu politikaları bizim üzerimizde yürütüyor. Kürdistan’ın her bir parçasında farklı katliamlar uygulandı” sözlerine yer verdi.
 
Kürt halkına dönük soykırımlar
 
Lozan Antlaşması’nın ardından Kürt halkına dönük katliamlara da değinen Zeyneb, “Güney Kurdistan’da jenosid, bombardıman, Halepçe gibi büyük katliamlar yaşandı ve devam etti. Kuzey Kurdistan’da Dersim, Ağrı ve farklı katliamlar oldu ve bunlar bugün de devam ediyor. Doğu Kurdistan’da da Şah döneminden 1979’da İslam Cumhuriyetinin kurulmasından sonra da halkımıza karşı asimilasyon ve katliamlar gerçekleştirildi. Batı Kurdistan’da halkımızın varlığı bile kabul edilmiyordu, orada da halkımızı katliamlara ve jenoside maruz bıraktılar. O hamleler bugün de devam ediyor. Açık ki artık bütün bunlara dur demenin zamanı geldi. Artık bunlara bir sınır çizilebilir ve Kürt halkı bugünkü koşullarda ‘Artık yeter biz bunları kabul etmiyoruz’ diyebilir. Kürt halkının iradesi dışında bu anlaşmalarının imzalanmasını artık halkımız kabul etmez” şeklinde konuştu.
 
Rojava’ya dönük saldırılar
 
Zeyneb, Kürt halkının bir tarihe, coğrafyaya, kültüre sahip olduğu gerçeğinin inkar edildiğini dile getirirken, şunları söyledi: “Bu ‘uluslararası Kürtleri yok sayma politikaları’ halen yürürlükte ve Kürtlerin hak ve özgürlüklerine kavuşmasına yönelik verdiği mücadeleyi engellemeye çalışıyorlar. Bugün de halkımızın her şeye rağmen kazandığı iki büyük kazanım var. Biri Güney Kurdistan’daki statü büyük ve tarihi bir kazanımdır, büyük emekler ve bedellerde elde edildi. Hala da bu statüye ilişkin bir garanti uluslararası güçler tarafından kabul edilmiş değil. Öte yandan Rojava’da (Kuzey ve Doğu Suriye) Arap Baharında büyük değişimler yaşandı. Suriye’de de değişimler yaşandı. Kürtler orada faşist diktatörlüklere karşı alternatif bir yaşam kurdular ve demokratik bir sistem, model yarattılar. Bu halklar için yeni bir model oldu. Kadınlar için gerçek bir kurtuluş oldu ve bu da büyük kazanımdır. Kürtlerin mücadelesiyle bu yaratıldı. Ancak bu kendi çıkarlarını önceleyen uluslararası ve bölgesel güçler açısından kabul edilmiyor ve bu modele yönelik her türlü saldırı devam ediyor. Hiçbir güç bunu kabul etmek istemiyor. Bu ülkelerin merkezi sisteminde Kürtlerin hakları zaten yok sayılıyor.”
 
‘Değişim mücadelesi verenlere büyük saldırılar var’
 
Ortadoğu’da yaşanan krizlere çözüm olacak Rojava modeline uluslararası güçlerin kendi çıkarları açısından sıcak bakmadığını, bu nedenle Türkiye’nin saldırılarına destek verip sessiz kaldıklarını vurgulayan Zeyneb, “Yine İran’ın halkımıza karşı saldırılarına, idam uygulamalarına, işkencelerine sessiz kalıyorlar. Irak’ta Halepçe’de, Enfal’de yaşanan bütün katliamlara rağmen bu güçlerin Güney’deki statünün garantiye alınması konusunda gönülsüz olduklarını görüyoruz. Yine Kuzey Kurdistan’da asgari demokratik yaşam için verilen direnişe, değişim mücadelesine, siyasi mücadeleye, diplomatik mücadeleye rağmen büyük saldırılar var. HDP gibi bir partinin neredeyse bütün seçilmişleri bugün cezaevlerinde. Asimilasyon ve katliam politikaları sürüyor. Bütün bunlar bize ne uluslararası ne de bölgesel güçlerin halkımızın varlık mücadelesini kabul ettiklerini gösteriyor. Artık bu yüzyılı da statüsüz geçirmemek, bu politikalara ve uluslararası sözleşmelere kurban olmamak için büyük sorumluluklar yüklüyor” dedi.
 
‘Kürtler huzurun aktörü’
 
Kürtlerin yüzyıl önceki Kürtler olmadığını belirten Zeyneb, Kürtlerin aralıksız süren mücadelesine işaret etti. “Kürtleri görmezden gelerek hiç kimse bölgede huzuru, barışı var edemez” belirlemesinde bulunan Zeyneb, Kürtlerin dünyadaki kritik siyasi gelişmelerin tümünde önemli bir siyasi aktör olduğuna dikkat çekti. Zeyneb, “Bu durumu görmezden gelen hiç kimse krizleri çözemez. Kuzey Doğu Suriye’de YPG ve YPJ’nin içinde yer aldığı Demokratik Suriye Güçleri öncülüğünde bütün dünyaya korku salan DAİŞ karanlığı Kürtlerin mücadelesiyle yok edildi. Kürtler bütün bölge için güvenliğin ve huzurun aktörü olarak ortaya çıkmış durumda. Yine İran’da Jîna Emînî’nin şahsında kadınların mücadelesiyle demokratik dönüşüm başlamış durumda. Herkes biliyor ki özellikle Ortadoğu’da demokratik dönüşüm bu felsefe ile bu yaklaşımla mümkün oluyor. İran’da da Kürtler demokratik dönüşümün öncülüğünü yapıyor, bu faşist, baskıcı sistemin karşısındaki en büyük, yine Kürtler oluyor. Bunu hem demokratik siyasetiyle hem de felsefesiyle gerçekleştiriyor” sözlerini kullandı.
 
‘Kürtler bu yüzyılda kazanımlarını elde etmek için hazırlıkta’
 
Yaklaşık iki yıldır Kürtlerin Lozan Antlaşmasının 100’ncü yılına ilişkin hazırlıklar yaptığına vurgu yapan Zeyneb, 100’üncü yılın artık çözüm yılı olduğu inancını taşıdıklarını kaydetti. Zeyneb, “Dünya siyasetinde de her yüzyılda bir kritik değişim ve dönüşümler yaşanıyor. Herkes bu değişimleri karşılamak için hazırlık yapıyor. Kürtler de bu yüzyılı karşılamak ve kazanımlar elde etmek için hazırlıklı. Çünkü yüzyıl öncesinde biz Kürtler için kötü ve karanlık hatıralar var. Sykes-Picot’tan Lozan’a kadar haklarımız gasp edildi, ülkemiz parçalandı ve paylaşıldı egemen devletler tarafından. Ulus devletler tarafından halkımıza karşı katliam saldırıları yürütülüyor. Biz Kürtler için en hayati konu bu yüzyıla hazırlık yapmaktır, Lozan Anlaşması’nı geçersiz kılalım. Doğrusu büyük engeller var, fakat bizim için en önemli olan şey ulusal bir siyaset, ortak bir tutum ortaya çıkarmaktır. Şimdiye kadar bizim için en büyük sorun buydu. Bunun için birçok arayış var” ifadelerine yer verdi.
 
‘Kürtlerin gücü bu yüzyılı karşılamaya yeter’
 
KNK olarak geniş planlamalar kapsamında yüzyıl önce Kürtler için karanlık tarihin başlangıcı sayılabilecek Lozan’da konferans yapmak istediklerini dile getiren Zeyneb, yapılacak konferans için Kurdistan’ın dört parçasından delegelerin de davet edildiğini paylaştı. Zeyneb, şunları belirtti: “Bu konferansta alınan kararları ve bunların engellenmesini tartışmak, büyük kazanımlar elde etmenin yollarını konuşmak istedik. Bu girişimin kendisi ulusal bir gerekliliktir ve mutluluk verici. 7’nci ayda Kürtler arasında ortak bir tutum sergilemek, sesimizi ortaklaştırmak ve ‘Lozan’ı kabul etmiyoruz’ demek için bu geniş konferansları yapıldı. Lozan Konferansı’nda Türkiye gibi kendisini mağdur gören bir devlet yer aldı. Türkiye de Kürtleri inkar ederek Misak-ı Milli çerçevesinde kazanımlarını artırmak istiyor. Biz Kürtler olarak bunu kabul etmiyoruz, yeniden bir anlaşma yapılmalı ve Kürtlerin gasp edilen hakları iade edilmelidir. Biz Kürtler için çözümün de başarının da yolu ulusal birliktir, ortak ulusal siyasettir. Herkes bilmelidir ki sadece ve sadece ulusal birlikle biz bu aşamada başarıya ulaşabiliriz. Bunun için fırsatlarımız ve imkanlarımız da var. Kürtlerin gücü yeni kazanımlarla bu yüzyılı karşılamaya yeter.”