CPT’ye sorumluluğunu hatırlattı

  • 09:01 22 Ocak 2023
  • Siyaset
Dilan Babat 
 
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için başlattıkları nöbetin süreceğini belirten HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları, CPT ve uluslararası kurumlara sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yaptı. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan yaklaşık iki yıldır haber alınamıyor. Avukat ve aile görüşü için yapılan başvurular gerekçe gösterilmeden reddedilirken, 4 Ocak’ta yapılan görüşme başvurusuna ise, Abdullah Öcalan ve diğer 3 tutsağa 3 aylık  yeni “ceza” verildiği belirtildi. Yasak gerekçesi “disiplin cezası” olarak açıklanırken, neden verildiğine ve tarihine dair de herhangi bir bilgi paylaşılmadı. 10 Ocak’ta avukatların karara karşı yaptığı itiraz da Bursa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından aynı gün reddedildi. Avukatlar, karara karşı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunacaklarını bildirdi.
 
Yapılan başvurulara yanıt verilmedi
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Parti Sözcüsü Ebru Günay ile HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, 20 Ekim’de PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, HDP milletvekilleri Sezai Temelli, Remziye Tosun, Abdullah Koç, Dilan Dirayet Taşdemir ve Şevin Coşkun da, yaklaşık iki yıldır hiçbir haber alınamayan Abdullah Öcalan ile 22 Aralık’ta görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı’na dilekçe verdi. Yapılan başvurulara olumlu ya da olumsuz yanıt verilmedi. 
 
Adalet Nöbeti devam ediyor
 
Abdullah Öcalan’nın sağlığına yönelik kaygıların daha da artması ile de HDP Milletvekilleri, 21 Aralık’ta Adalet Bakanlığı önünde süresiz-dönüşümlü eylem başlattı. Ancak, bakanlık önünde engellenmeleri üzerine vekiller eylemi Meclis önünde sürdürmeye devam ediyor.
 
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle sürdükleri Adalet Nöbeti’ne dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Tecrit politikası yaşamın her alanına yansıyor’
 
Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecridin kaldırılması için HDP olarak “Adalet Nöbeti” başlattıklarını ve nöbetlerinin günlerdir devam ettiğini söyleyen Tülay,  yasal olarak sorumlu olan Adalet Bakanlığı ve hükümet kanadında kendilerine İmralı’ya dönük bir açıklama yapılmadığını belirtti. Tülay, “Türkiye’de sayısız adaletsizlikler var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dediğimiz dönemde adaletsizliği daha fazla derinleşerek yaşıyoruz. Dışarıda ne kadar adaletsiz bir ortam varsa, işkence, toplumsal baskı ne kadar yaygınlaşırsa cezaevlerinde bu tür baskıların arttığını görüyoruz. Cezaevlerinde yaşama dair çok büyük zorluklar var. Bir tutsağın en basit hakları bile yerine getirilmiyor. Cezaevlerinde açlık grevleri devam ediyor, bütün bu süreçler devam ederken, İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde çok farklı bir tecrit uygulaması devam ediyor. İmralı’da denemesi yapılan bu tecrit politikasının yaşamın her alanına yansıdığını görebiliyoruz” dedi. 
 
En temel talep: İmralı kapılarının açılsın
 
Abdullah Öcalan’dan aylardır haber alınamadığını anımsatan Tülay, başta Kürt halkı olmak üzere avukatlar, demokrasi güçlerinin Abdullah Öcalan’ın sağlığından, yaşamından endişe duyduklarını kaydetti. Tülay, “İmralı tecridi zaten bir tecrit ama bu tecridin içerisinde de bir tecrit var.  Sonuçta İmralı sistemi tecrit üzerine oturmuş bir sistem. Şimdi uyduruk cezalarla görüşmeler engelleniyor, bu da Sayın Öcalan nezdinde Kürt halkı cezalandırılıyor. Milletvekillerinin öncülüğü ile başlanılan nöbetin en temel talebi İmralı kapılarının açılması, bu hukuksuzluğun ortadan kaldırılması, anayasal bir hakkın talep edilmesi. Anayasal hakka göre her tutsağın ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesi tanımlanmıştır. Birinci talep bu haktır, ikinci talep ise; cezaevlerinde bulunan her devrimci, her yurtsever insan bu ülkenin özgürleşmesi için mücadele ettikleri için cezaevlerinde ağır bedel ödüyorlar.  Sayın Öcalan’a uygulanan yöntem ve sistemin bir farkı var. Bugün Kürt halkının, önderidir. Kürt halkı Sayın Öcalan’ın fikirlerinde, kendisini bulmaktadır” diye belirtti.
 
‘Ortadoğu halklarının tek kurtuluşu bu model’
 
Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu halklarının yaşamlarına dair önerilerinin olduğuna dikkat çeken Tülay, şöyle devam etti: “Ortadoğu’da yüzyıllardır devam eden sömürgeci güçlerin etnik, mezhepsel çatışmalar, hali hazırda Suriye’de devam eden çatışmalar, bütün coğrafyada devam eden çatışmaların reçetesi olarak bir demokratik konfederalizm var. Demokratik konfederalizm üzerinde durulduğunda aslında Ortadoğu halklarının kurtuluşu da bu modeldedir. Ortadoğu halkları kendi kaderlerini bu model ile tayin edebilirler. Sayın Öcalan Ortadoğu açısından da böyle bir anlam taşımaktadır. O yüzden siyasal anlamda bir tecrit uygulanıyor. Bizim açımızdan mesele siyasi bir meseledir, bu tecridin anlamı; ‘Kürt halkının taleplerini ben tanımıyorum, Kürt halkıyla çözüme dair ben demokratik bir yöntemle yaklaşmayacağım, savaşı derinleştireceğim, dört parça Kurdistan’da elim nereye yetişirse Kürtlerin statü kazanmalarına izin vermeyeceğim’ demektir.  Bu tecridin ortadan kalkması, bir yanıyla Sayın Öcalan’ın başta sağlığı olmak üzere ondan haber almak ve onunla bir diyalog kapısının aralanması anlamında çok anlamlı buluyoruz. Bu tecridin ortadan kalkması aynı zamanda siyasal anlamda, Kürt sorununda da bir değişim ve dönüşüm olabileceğine inanıyoruz. Adalet Nöbeti’ni bu iki eksende oturtarak sürdürüyoruz.”
 
‘Bütün bakanlıkların işleyişi sarayın elinde’
 
Avrupa, Ortadoğu ve Türkiye’de avukatların Abdullah Öcalan ile görüşme başvurularına da değinen Tülay, partilerinin eş genel başkanlarının da görüşme başvuruları yaptığını ama hala bir yanıt alamadıklarına vurgu yaptı. Tülay, “Sayın Öcalan’ın tutsaklığı ve ağır tecrit altında bulunmasını dünyanın dört bir yanında olumsuz karşılayan çok sayıda bir kesim var. Bununla ilgili dünyanın dört bir yanında protestolar yapılıyor. Ortadoğu’da Arap yazarları, aydınların Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve tecridin ortadan kalkması için bir çalışması var. Adalet Bakanlığı, bunlara bir yanıt vermiş değil. Ülkenin içinde bulunduğu durum, hiçbir bakanlığın kendi özgün çalışmalarını yürütmesine izin vermemektedir. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere bütün bakanlıkların işleyişi sarayın elinde. Adalet Bakanlığı’nın ‘tamam aile ve avukat görüşsün’ dediği noktada saray devreye giriyor. Kürt halkına dönük devam etmekte olan çöktürme planına, baskılar, gözaltılar, siyasi öznelerini tutuklamalar, HDP hakkında açılan kapatma davasını düşündüğümüz de kararlar sarayda alınıyor. Tek adam sistemi içerisinde herhangi bir bakanın özgün bir tavır koymayacağının farkındayız. Adalet Bakanı kendi görevini yerine getirmelidir, saraya bağlı rejimin ortadan kalkması gerekmektedir. Saray, bütün Türkiye’nin ve bireylerin kaderini belirleyen karar mekanizması değildir olamaz. Bu ancak otoriter ve diktatör rejimlerde olur ve buna karşıyız. Adalet Bakanlığı’nı bir kez daha görevini yerine getirmeye ve anayasaya uygun davranmaya davet ediyoruz” sözlerini kullandı.
 
‘CPT görevini yerine getirmiyor’
 
CPT’nin en son İmralı’yi ziyaret ettiği açıklamasının ardından, Asrın Hukuk Bürosu’nun “CPT’nin Sayın Öcalan ile görüşmediğini duyduk” açıklamasına hatırlatan Tülay, CPT’nin hala bu konuda bir açıklama yapmadığını ifade etti. Tülay, “İşkenceyi önleme örgütlerinin görevi işkenceyi önlemektir. Başta CPT olmak üzere uluslararası insan hakları kuruluşları bu konuda göreve davet edilmiştir. Bu konuda, Sayın Öcalan’ın yürüttüğü çalışma, gerekse Türkiye’deki insan hakları örgütlerinin yürüttüğü çalışmalar Avrupa’daki kurum ve kuruluşlara iletilmiştir. Uluslararası siyaset dengesinden kaynaklı olarak AİHM kararları işletilmedi ki AB, yaptırım uygulaması gerekirken uygulamadı. CPT’nin görev ve sorumluluklarını  değerlendirdiğimizde görevlerini yerine getirmiyor. Türkiye’de özellikle uluslararası siyasal konjonktüre bağlı olarak insan hakları kuruluşları hizalanmakta. Türkiye’nin AB’ye en büyük tehdidi ‘mülteciler’ meselesi. Buradan bir pazarlık devam ediyor, farklı alanlar için pazarlıklar var. Ortadoğu siyaseti ve Suriye için pazarlıklar var. Bütün uluslararası ölçekte insan hakları kurumları emperyalist güçlerin, güç diziliminde birbirleriyle ilgili kurmuş oldukları ilişkiler ulus devletin çıkarları için kurban ediliyor. Özellikle CPT bu konuda görevini yerine getirememiştir” şeklinde konuştu.
 
‘İmralı’da tecrit kalkana kadar eylemlerimiz devam edecek’
 
CPT’nin görev ve sorumluluklarını yerine getirilmesi gerektiği çağrısında bulunan Tülay, tecridin bütün dünya tarafından bilinen bir insan hakkı ihlalinin olduğuna vurgu yaptı. Tülay son olarak şunları belirtti:  “İmralı’da ağırlaştırılmış bir tecrit var. Ortadan kaldırılması için CPT’nin devreye girmesi gerekiyor. AİHM kararlarında  haklarında idam kararı olan bütün tutsaklarla ilgili bir umut hakkı vardı. Bunu Sayın Öcalan üzerinden geliştirip tartıştılar. Umut hakkının Sayın Öcalan için uygulanması çok önemlidir. Bunun da yaşama geçebilmesi için tecridin ortadan kalkması, görüşmelerin gerçekleşmesi gerekiyor. Bu AİHM’in aldığı bir karar ama bu karar da Türkiye tarafından tanınmamakta. Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması, görüşmelerin bir an önce başlaması ve bunun bir an önce kamuoyuna sağlıklı açıklamaların yapılması çok önemli ve elzemdir. Bu tecride kaynaklık eden Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesini istemeyen iktidara karşı Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümü ve Sayın Öcalan’ın bu konuda muhataplığının ne kadar önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Kısa da olsa bir barış süreci vardı, o deneyime baktığımızda Sayın Öcalan devreye girdiğinde Kürt sorununun çözümünde ne kadar hızlı yol alabileceğini herkes gördü. Kürt sorununun çözümü noktasında bir an önce Sayın Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu görüşmeler gerçekleşene kadar, İmralı’daki ağırlaştırılmış tecrit kalkana kadar eylem ve etkinliklerimize devam edeceğiz.”