‘Taciz faillerini üniversitelerimizden kazıyıp atacağız’

  • 09:03 26 Ekim 2024
  • Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR - Son süreçte üniversiteli kadın öğrencilerin, KYK yurtlarında ve üniversitelerde maruz bırakıldıkları tacize ilişkin konuşan Genç Feministler Federasyonu üyesi İdil Başoğlu, üniversiteler ve yurtlardaki baskıların AKP iktidarının baskı politikalarından kaynaklı olduğunu vurguladı. İdil, kadınlara çağrıda bulunarak, “Hep birlikte mücadelemizi büyütelim” dedi. 
 
Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz gün geçtikçe artarken kadınların kendilerini güvende hissettikleri alanlar da daralıyor. Evlerde, okullarda, iş yerlerinde, sokaklarda şiddete ve tacize maruz bırakılan kadınlar, failler hakkında şikayette bulunduklarında ise şikayetleri dikkate alınmıyor. Son süreçlerde kadına yönelik taciz, üniversite yurtlarında da yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı yurtlarda erkeklerin kadın öğrencileri taciz ettiği haberlerine tanık olduk. Öte yandan özel savaş politikalarının özellikle kadınlar üzerinde yoğun bir şekilde yürütüldüğü Munzur Üniversitesi’nde, çok sayıda kadın öğrencinin, üniversitede öğretim görevlisi olan D.K. isimli fail tarafından sistematik olarak tacize maruz bırakıldığı öğrenildi.
 
Kadın öğrencilerin yurtlarda ve üniversitelerde maruz kaldığı sorunlara ilişkin konuşan Genç Feministler Federasyonu üyesi İdil Başoğlu, üniversitelerde ve yurtlarda yaşanan baskıların, iktidarın baskı politikalarından kaynaklandığını ve şiddetin, tacizin önlenmesine dönük hiçbir şey yapılmadığını ifade etti.
 
Üniversitelerde ve KYK yurtlarındaki baskılar iktidarın baskı politikasından kaynaklı
 
Üniversitelerde ve KYK yurtlarında kadın öğrencilere yönelik baskıların, AKP iktidarının baskı politikasından kaynaklı olduğunu belirten İdil, yurtlarda kalan kadın öğrencilerin giyim tarzına, yurtlara giriş-çıkış saatlerine kadar birçok şeye müdahale edildiğini ifade etti. İdil, “Bunlar dışında da KYK’lar zaten şehrin dışına itilmiş durumda. Karanlık yollarda, sokakta rahatça gezebilen tacizciler, yurt civarında da gezebiliyorlar ve kadınları taciz ediyorlar. Aslında tüm sorunların önlenmesi için de bahsettiğim baskı politikasının genç kadınlar üzerinden değil, ‘şiddet görüyor mu, şiddete uğrama ihtimali var mı, varsa kamuoyu olarak biz bu soruna karşı ne yapabiliriz’ şeklinde bakılması gerekiyor bu duruma, ama hiçbir şey yapmıyorlar” dedi.
 
Failler konumlarını ve iktidarla olan ilişkilerini kullanıyor
 
Munzur Üniversitesi’nde birçok kadının tacize maruz bırakılması konusundan da bahseden İdil, Munzur Üniversitesi’nde de olduğu gibi, üniversitelerde kadın öğrencileri tacize maruz bırakan akademisyen erkeklerin, arkalarının sağlam olduklarını düşündüklerini vurguladı. “Failler, ‘nasılsa benim arkam sağlam, bana bir şey olmaz’ düşüncesiyle tacize devam edebiliyorlar. Hakkında ceza uygulanmış ama üniversiteye geri dönüp hala kadınları taciz edebiliyor. Üniversitedeki konumunun değişmeyeceğini düşünüp devam edebiliyor. Bu, kadınlar için kolay bir şey değil. Kadınlar üniversitelerde hayatlarını rahat bir şekilde sürdüremiyorlar. Ya da karşılarında yönetim veya akademik kadro olduğu için kendilerini güçsüz hissedip korkabiliyorlar. Bu olayda da görüldüğü üzere 85 öğrenci bu hoca hakkında dilekçe veriyor. Bu tacizci akademisyenlerden üniversitelerin arındırabilmesi için daha ne bekliyorlar anlayabilmiş değilim” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
 
Kadınlara çağrı: Mücadelemizi büyütelim
 
Taciz faillerinin, konumunu, gücünü, iktidarla olan bağını kullanarak tacize devam edebildiğini dile getiren İdil, kadınların mücadele ederek taciz faillerini üniversitelerden kazıyıp atacağını söyledi. İdil, kadınların örgütlü olmasının önemine dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: “Aile baskısı, hükümet baskısı, artan aile politikalarıyla da birlikte, kadınları eve hapsetmeye çalışıyorlar. Ekonomik kriz sebebiyle de genç kadınlar, aile evlerinde okumaya mecbur bırakılıyor. Bunlar dışında aile içi şiddete maruz kalıyorlar. Tüm bunlara rağmen, ‘biz varız’ iradesini koyan tüm kadınlar bizim için çok kıymetli. Biz de mücadelemizi büyütmeye devam ediyoruz. Tüm kadınlara da buradan sesleniyorum. Gelin hep birlikte mücadelemizi büyütelim. Asla yalnız yürümeyeceksiniz.”