‘Kayyım yalnızca Kürtlerin sorunu değildir’

  • 09:03 20 Haziran 2024
  • Güncel
 
Öznur Değer
 
MÊRDÎN – Kayyım politikasına tepki gösteren Qoser Belediye Eşbaşkanı Hamdiye Bilek Turgay, “Kayyım yalnızca Kürtlerin sorunu değildir. Bu bir zihniyet sorunudur. Bu şekilde ele alıp tüm insanlığın buna göre ortak bir tavır ve tutum alması gerekir” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) 31 Mart’ta kayyımdan geri aldığı Colemêrg (Hakkari) Belediyesi’ne 3 Haziran’da kayyım atanmasına yönelik tepkiler sürüyor. Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış hakkında yıllar önce yargılandığı dava gerekçe gösterilerek Hakkari 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 19 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi, “irade gaspı” olarak yorumlanırken, buna yönelik Türkiye ve Kurdistan’da protesto eylemleri devam ediyor.
 
Kayyımın ardından “Belediyeler bizimdir gaspa izin vermeyeceğiz” şiarıyla DEM Parti’nin kazandığı tüm belediyelerde akşam 17.00’den 00.00’a kadar oturma eylemi yapılarak kayyım rejimine tepki gösteriliyor.
 
DEM Parti yönetiminde olan Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi ve birçok ilçesinde de belediye binaları önündeki eylemler sürüyor. Qoser (Kızıltepe) Belediye Eşbaşkanı Hamdiye Bilek Turgay, kayyım politikasına ve gelişen eylemlerdeki halkın duruşuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kanun Kürtlerde farklı metropollerde farklı işliyor’
 
Kayyım politikasının irade gaspı olduğunun altını çizen Hamdiye, AKP-MHP iktidarının kanun ve yasa yoluyla elde edemediklerini gasp ettiğini belirtti. Sandıklarda kaybeden AKP’nin kayyıma başvurduğunu dile getiren Hamdiye, “Bu politika sadece Kürt halkı için geçerli değildir. Türkiye metropollerinde de belediyeleri gasp edebiliyorlar. Yargılanan arkadaşlarımızın dosyaları kayyıma gerekçe gösteriliyor. Son kararı mahkeme verir ve mahkeme karar vermeden kayyımlara başvuruyorlar. Devletin yasalarına ve anayasasına göre bir belediye başkanının görevden uzaklaştırılmasının ardından belediye meclisi toplanarak yeni bir başkan seçer. Ancak iktidar yasalara uymak yerine meclisin seçme yetkisini elinden alarak kaymakam ve valilerini kayyım olarak belediyeye atıyor. Kanun Kürtlerin bölgesinde farklı metropollerde farklı işliyor” şeklinde konuştu.
 
‘Kayyım politikası artık iflas etti’
 
Kayyım politikasının talan ve hırsızlık politikası olduğunu ifade eden Hamdiye, kayyımların belediyelerde bıraktığı tahribatları hatırlattı. Hamdiye, bu politikaların halkın direnişi ve iradesiyle mahkum edileceğine işaret ederken, “Kayyım atanmasının ardından biz DEM Parti olarak halka çağrı yapmadan önce halk kendisi belediyelerine gelerek sahip çıktı. Biz çağırmadan halkın kendisi, parti ve belediye binalarına akın etmeye başladı. Kayyımın ardından yüzlerce telefon aldık ‘ne yapabiliriz, belediyelerimize nasıl sahip çıkabiliriz. Biz kayyım istemiyoruz’ diye. Çünkü iki dönem süren kayyım politikası artık iflas etti ve halk buna isyan ediyor. Halk bu politikayı mahkum etti. Qoser’de ve birçok yerde halk kayyıma sandıkta gereken cevabı verdi” dedi.
 
‘Halk kararlı’
 
Belediye binalarında başlayan eylemlerin planlı olmadığını ve halkın sahiplenişiyle bir eyleme dönüştüğünü kaydeden Hamdiye, “Anneler, kadınlar, çocuklar, gençler gelip oturuyor. Kilamlar söylüyorlar. Bazen gece yarısından sonra bile oturmaya devam ediyorlar. Sabaha kadar kalmayı göze alıyorlar. Yaşlılar bastonlarıyla gelip oturuyor. Anneler çocuklarıyla gelip oturuyor. Kucaklarında bebekleriyle gelen kadınlar var. Bu durum halkın iradesini gösteriyor. Halk, kayyımlara karşı kalkan olmayı göze alıyor. Artık kayyımları kabul etmiyorlar, irade gaspını kabul etmiyorlar. Halk, kayyım sistemini ortadan kaldırma noktasında çok kararlı” sözlerine yer verdi.
 
‘Talan zihniyetinin mahkum edilmesi gerekir’
 
Kayyım politikalarının sadece Kürtleri değil tüm toplumu bağladığını söyleyen Hamdiye, sözlerini şöyle sürdürdü: “21’inci yüzyılda böyle bir gasp politikasının sürdürülüyor olması dünya çapında görülmeli. Demokratik olduğunu iddia eden ve BM’de başka ülkeler için demokrasi talebinde bulunan bir ülkenin kendi ülkesinde yaptıkları tüm dünya tarafından görülmeli. O nedenle bu yalnızca Kürtlerin sorunu değildir. Bu bir zihniyet sorunudur. 21’inci yüzyılda insanlığın bu noktada olması ciddi bir problemdir. Kayyım sadece belediyelere atanmıyor. Muhtarlara, başkaca kurumlara hatta marketlere bile kayyım atayabiliyorlar. İstemedikleri her yere kayyım atıyorlar. Bu şekilde ele alıp tüm insanlığın buna göre ortak bir tavır ve tutum alması gerekir. Talan zihniyetinin bu şekilde mahkum edilmesi gerekir. Herkesin iradesine sahip çıkması ve buna göre bir duruş sergilemesi gerekir.”