‘Testlerde isimler karışmış’ denilerek 7 yıl kemikleri verilmedi

  • 09:02 27 Kasım 2023
  • Güncel
 
AMED - Sokağa çıkma yasakları döneminde Nisêbîn’de yaşamını yitiren Roza Amed’in kemiklerinin 7 yıl boyunca teslim edilmemesinin gerekçesi “Testlerde isim karışıklığı olmuş” şeklinde aileye açıklanırken, annesi Azize Göktekin, “Kızımla gurur duyuyorum” dedi.
 
2014 yılında DAİŞ’in Şengal’e saldırmasıyla Yekînîyen Parastina Jin’a (YPJ) katılan Bahar Göktekin (Roza Amed), 2015 yılında başlayan sokağa çıkma yasaklarında Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde yaşanan çatışmalar esnasında 24 Nisan 2016’da yaşamını yitirdi. Roza’nın cenazesi devlet tarafından Amed’in Rezan ( Bağlar) ilçesindeki Yeniköy Mezarlığı’na gömülürken, DNA testi yaptırıp Roza’nın cenazesini almak isteyen aileye cenaze yıllarca verilmedi. MEBYA-DER’in ve avukatların girişimleri ile 7 yılın ardından cenaze “Testlerde isim karışıklığı olmuş” denilerek aileye teslim edildi. Roza’nın kemikleri kendisinden ölmeden önce haber almak isteyen ve 7 ay önce trafik kazası nedeni ile yaşamını yitiren babasının mezarının yanında toprağa verildi. Amed’in Farqîn (Silvan) ilçesinde yaşayan Roza’nın annesi Azize Göktekin ve ablası Fatma Göktürk, bir yandan Roza’nın kemiklerini aldıkları için sevinçlerini dile getirirken, bir yandan da yaşanan hukuksuzluğa dikkat çekti.
 
‘Örgütlülük için uğraşı vardı’
 
Kızı Roza’yı, cesur oluşu üzerinden anlatmaya başlayan annesi Azize, “Bir gün bahçeye çıktık. Etrafımızda çokça asker vardı, kızıma, ‘Bak etrafında bir sürü asker var’ dedim. Bana ‘Korkmuyorum’ dedi ve bunu dediğinde 2 yaşındaydı” sözlerini kullandı. Roza’nın mücadelesinden gurur duyduğunu dile getiren Azize, “Kızım, diliyle herkesi örgütlüyordu. Bu örgütlülük için uğraşları vardı” dedi.
 
‘İsimler karışmış’ gerekçesi!
 
Roza’nın yaşamını yitirmesinden sonraki 7 yıl boyunca yaşadıkları zorlukları anlatan Azize, savcılık tarafından kemiklerin verilmesini uzatmak adına sürekli oyalandıklarını söyledi. Azize, “Şehit olduğunu başkalarından duyduk, inanmadık. Devlet bizi arayana kadar gerçeği hiçbir zaman öğrenmedik. Gidip DNA testi yaptırdım. Mardin savcılığına gittim, beni Nisêbîn’e gönderdi. Nisêbîn’e gittim, ‘Kızım kayıp’ dedim. DNA testi yaptırdım ve testte bir şey çıkmadı. Kızımın yaşadığına inanıp sevindim. Babası yaşamını yitirdikten bir süre sonra Mardin Emniyet Müdürlüğü beni aradı, ‘DNA testinin sonuçları çıktı, daha önce yapılan test başka bir test ile karışmış, isimleri karıştırmışlar’ dedi.  Savcılık benim imzam ile dosyayı İstanbul’a göndereceğini söyledi. 3 hafta boyunca dosyanın hazırlanacağını söylediler. 6 ay boyunca beni oyaladılar” diye belirtti. 
 
‘Kızım tek başına uğurlanacak biri değildi’
 
Azize savcılığa yeniden gitmeye karar verdiğini, fakat yine sonuç alamayınca ilgili kurumlara başvurmasının ardından cenazeyi alabildiklerini kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Emniyet oğlumu aramış, ‘Cuma günü gelip cenazenizi alın’ demişler. Cuma günü gittik ve bize cenazeyi vermediler. 5 defa savcılığa gittik, sonra emniyete gittik. Daha sonra tekrar Mêrdîn’e gittik. Bize bir telefon açamadılar mı? 2 hafta boyunca orada kaldık, sonra MEBYA-DER’e gittik. Bir avukat tuttuk. Ardından emniyet bizi aradı ve mezarlığa gelmemizi söyledi. Saat 13.30’da mezarlığa gittik, her şeyin hazır olduğunu söylediler. Sadece kepçe gelmemişti. Bize ambulans da vermediler, kendimiz ambulans ayarladık. Belediyeden gidip izin kâğıdı aldık. Sonra kepçe geldi ve cenazemizi çıkardı, sonra da bize yardım etmediler. Olay çıkmasın, devletin elinden cenazemizi alalım diye sessiz bir şekilde cenazemizi aldık. Cenazemizi Diyarbakır’dan çıkardığımız gibi bizi Farqîn karakoluna getirdiler.  Oysa cenazeye sadece ben, oğlum ve kayınımın oğlu gitmiştik. Kimliğimi alıp fotoğrafımı çektiler. Kızımı böyle almış olsak da şükürler olsun ki kemiklerini alabildik. Kızım tek başına uğurlanacak biri değildi. Bir kez daha gururluyum. Kanımızın son damlasına kadar inancımızın, yolumuzun ve şehitlerimizin izinde olacağız. Ben şehit annesiyim, yiğit annesiyim.”
 
7 yıllık belirsizlik…
 
Roza’nın ablası Fatma da Roza’nın ölümünün üzerinden geçen 7 yılın kendileri için çok ağır olduğunu belirtti. Fatma, “Şehit düşen çocuklarının cenazesini almaya giden köylülerimiz Roza’nın da şehit düştüğünü söylediler. Annem Roza’nın yaşayıp yaşamadığını öğrenmek için DNA testi yaptıracağını söyledi. DNA testinin yaptırılmasının üstünden 3 ay geçti, DNA testinden bir sonuç alamadık. Sağ olduğunu ya da bedeninin yıkılan evler altında kaldığını düşündük. Roza bazen rüyalarıma giriyordu, ‘Gel beni çıkar’ diyordu. 7 yıl bizim için çok zor geçti. Çünkü net bir şey yoktu. Herkes bize başka bir şey diyordu” ifadelerini kullandı.
 
‘Babamın yanında toprağa verdik’
 
Roza’nın cenazesinin 20 gün sonra verileceğinin söylenip 3 ay boyunca verilmediğini hatırlatan Fatma, baskılara rağmen Roza’nın kemiklerini aldıklarını söyledi. Fatma şunları ekledi: “Babam vefat ettikten 5-6 gün sonra annemin ve Roza’nın kanının uyuştuğuna dair haber geldi. Amed’de Yeniköy Mezarlığı’nda olduğunu söylediler. Kemiklerine ulaştığımız için mutluyuz, artık bir mezarı olduğunu biliyoruz. İlk başta bize cenazeyi 20 gün sonra vereceklerini söylediler ama 6 ay geçtikten sonra verdiler. Roza’nın ölümü onun istediği gibi olmadı. İsteklerini yerine getiremediğimiz için üzgünüz ama 7 yıldan sonra onun kemiklerini aldığımız için mutluyuz. İnsanlar bize, ‘Bırakın orada kalsın (Yeniköy Mezarlığı), onu incitmeyin, neden kemiklerini getiriyorsunuz’ dedi. Babam üzüntüsü içinde kalarak öldü. O yüzden babamın yanında toprağa verdik.”