'Özel savaş politikalarına karşı kadınların direnişi sürecek'

  • 09:04 28 Ekim 2024
  • Güncel
 
 
Roza Metîna
 
ÊLIH – Özel savaş politikalarıyla bağlantılı olarak kadına yönelik şiddete ve katliamlara karşı kadınları ortak mücadeleye çağıran TJA aktivisti Havva Can, şöyle dedi: “Özel savaşa, kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete karşı ne gerekiyorsa yapacağız. Çocuklarımızın ve toplumumuzun geleceğini korumalıyız. Bu savaşa karşı güçlü bir ses çıkarmalıyız.”
 
Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları, özel savaş politikaları çerçevesinde sistematik olarak devam ediyor. Özellikle AKP-MHP iktidarı döneminde uygulanan cezasızlık politikaları, erkek şiddetinin artmasına neden oldu. Kadınları ve çocukları korumaya yönelik yasalar, AKP-MHP, HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi gibi partilerin ittifakında pazarlık konusu haline getirildi. Bu ittifak, kadın haklarına doğrudan bir saldırı anlamına gelirken, kadınların bu saldırılara karşı direnişi ve mücadelesi de sürüyor.
 
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Havva Can, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kadınları susturmak istiyorlar’
 
Sözlerine, kadınlara yönelik saldırıların ve katliamların amacına dikkat çekerek başlayan Havva, “Kadınlara yönelik saldırıların ve cinayetlerin amacı, kadınların sesini susturmaktır. Feodalizme ve sisteme karşı sesini yükselten kadını bastırmaktır. Şiddeti kabul etmeyen kadınları susturmak istiyorlar. Bu duruma karşı gösterilen direniş, kadınları ve çocukları koruma anlamına geliyor” dedi.
‘Kadının elinde kalan tek şey özsavunmadır’
 
Kadınların kendilerini savunmaları gerektiğini vurgulayan Havva, şöyle devam etti: “Erkek zihniyetinin kadınlara yönelik saldırıları sürüyor. 21. yüzyılda olmamıza rağmen, kadınları ve çocukları koruyacak etkili yasalar hala yok. Kadınlar ve çocuklar için haklar tanınmıyor ve ataerkil zihniyet değişmiyor. Bu yüzden kadınların elinde kalan tek şey özsavunmadır. Ataerkil zihniyet, kadının sadece evde kalmasını ve çocuk bakmasını istiyor. Bu yüzden kadınların sesini topluma duyurması için özsavunma tek yol olarak kalıyor.”
 
‘Öldükten sonra mı sesimi duyacaksınız?’
 
Havva, kadınların yasalar tarafından korunmadığını belirterek şunları söyledi: “Kadınlar sokakta, evde ve dijital medyada şiddete maruz kalırken 'Öldükten sonra mı sesimi duyacaksınız?' diyorlar. Bu durum, erkeklerin çaresizliğini de gözler önüne seriyor. Kadınlar, yasalar tarafından korunmadıkları için bu soruyu soruyorlar. Sokakta, evde, iş yerlerinde ve hatta Meclis’te bile tehlike altındalar. Erkek zihniyeti, 'Ben ne dersem o olacak' anlayışıyla hareket ediyor. Bu nedenle, kadınları ve çocukları koruyacak yasaların bir an önce çıkarılması gerekiyor.”
 
‘Kadın yaşamdır’
 
Her türlü baskıya karşı sesini yükseltenin kadınlar olduğunu vurgulayan Havva, şu ifadeleri kullandı: “Biz diyoruz ki, kadın yaşamdır. Eğer yaşamımızı korumazsak büyük sorunlarla karşı karşıya kalırız. Bugün anneler, kendilerini ve çocuklarını korumak için direnişe geçiyor. Çocuklarını uyuşturucudan korumak için mücadele veriyorlar. Fuhuşa karşı direnen de yine kadınlardır. Her türlü haksızlığa karşı sesini yükselten yine kadınlardır. Kadınları öldüren ve onlara şiddet uygulayan erkeklere şu soruyu sormamız gerekiyor: Dokuz ay sizi karnında taşıyan kadınlar kimdi? Eşinizi, kızınızı, annenizi, kız kardeşinizi bu haksızlıklar karşısında nasıl savunmasız bırakabiliyorsunuz? Ne kadar ahlaklı ve vicdanlı olduğunuzu kendinize soruyor musunuz? Kadınlara yönelik şiddet varsa, erkeklerin de buna karşı durması gerekiyor. Kadınların sokaklarda şiddete karşı mücadele etmeleri yetmez; erkekler de sokakta ve evde ‘Kadına yönelik şiddeti kabul etmiyoruz’ demeli. Ne yazık ki bu sistemde kadınlar için bir koruma mekanizması yok.”
 
‘Özel savaş politikaları kadını hedef alıyor’
 
Havva devamında, özel savaş politikalarına da dikkat çekerek şunları dile getirdi: “‘Bir daha asla’ sözü, kadın cinayetlerinin önünü açtı. Narin Güran’ın, Rojin Kabaiş’in öldürüldüğüne tanık olduk. Bu ülkede binlerce kadın öldürüldü, ancak erkekler için caydırıcı hiçbir önlem alınmadı. Yaşanan tüm bu olaylar, özel savaş politikalarıyla bağlantılı. Bu politikalar, öncelikle kadını hedef alıyor; uyuşturucu ve fuhuşu dayatıyorlar. Şu anda uyuşturucu kullanım yaşı 10’a kadar düştü, bu da büyük bir tehlike. Hakkari’de kadınların fuhuşa zorlandığını gördük. Bu sistem, kadınları toplumdan uzaklaştırmak istiyor.”
 
‘Özel savaşa karşı ne gerekiyorsa yapacağız’
 
Özel savaş politikalarına karşı her zaman güçlü bir ses çıkarmaları gerektiğini kaydeden Havva, “Batman’da kadın intiharları arttı. Bu intiharlar tesadüf değil. Özel savaş politikaları, gençlerimizi çaresiz bıraktı. Gençler, çaresizliği intiharda görüyor. Ancak biz Kürt kadınları olarak, bu durumu asla kabul etmeyeceğiz. Özel savaşa, kadın cinayetlerine ve kadınlara yönelik şiddetin artmasına karşı ne gerekiyorsa yapacağız. Çocuklarımızın ve toplumumuzun geleceğini korumalıyız. Bu savaşa karşı güçlü bir ses çıkarmalıyız” diye belirtti.
 
Birlikte mücadele çağrısı
 
Son olarak ortak mücadeleye vurgu yaparak kadınları birlikte mücadeleye çağıran Havva şu şekilde konuştu: “Özel savaşa ve kadınlara yönelik şiddete karşı bizler, TJA olarak bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Özel savaş politikalarına karşı atölyeler düzenledik, açıklamalar yaptık. Ayrıca, kadınların kendilerini nasıl koruyacaklarına dair atölyeler de düzenliyoruz. TJA olarak, DBP ve HDP ile birlikte kadınlara yönelik şiddete, kadın cinayetlerine ve özel savaş politikalarına karşı ortak bir mücadele yürütüyoruz. Tüm kadınlara sesleniyoruz: Gelin, ses çıkaralım, birlikte mücadele edelim. Bize dayatılan bu politikaları kabul etmeyelim. Çünkü hayatın temeli kadındır. Kadının yaşamı ne kadar güçlenirse, toplum da o kadar güçlü olur. Bu nedenle, kadınlara yönelik şiddete karşı birlikte durmalıyız ve mücadelemizi sürdürmeliyiz.”