Avrupa’da 25 Kasım: Jin, jiyan, azadi

  • 23:11 25 Kasım 2023
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Avrupa kentlerinde alanlara çıkan kadınlar, “Dünyayı değiştirecek sihirli formülü bulduk. Ne kadınsız bir yaşamı ne de özgürlüksüz bir yaşamı kabul edeceğiz. Kadın devrimi için Jin, Jiyan, Azadî sloganıyla yürüyoruz” dedi.
 
Avrupa’nın birçok merkezinde Kürt kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde sokaklara aktı.
 
Duisburg
 
Almanya’nın Duisburg kentinde düzenlenen miting ve yürüyüşle kadına yönelik şiddet protesto edildi.
 
Şehit Asya Yüksel Kadın Meclisi'nin içinde olduğu Duisburg Kadın Platformu tarafından düzenlenen eylem, Dellplatz’da gerçekleşti. Erkek ve devlet şiddeti sonucu katledilen kadınlar anısına bir dakikalık saygı duruşunun ardından kadın hareketleri adına konuşmalar yapıldı.
 
Ardından kent merkezine doğru yürüyüşe geçildi.
 
Eylemde Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) adına "Jin, Jiyan, Azadî sloganıyla kadın devrimine yürüyoruz” başlıklı basın metni okundu.  
 
Eylem sonrası kadınlar hep birlikte Linke Centrum’da Şengalli kadınların DAİŞ’e karşı mücadelesini konu alan HÊZA filmini izledi.
 
Frankfurt
 
Almanya’nın Frankfurt kenti Amara Kadın Meclisi ve Jin Jiyan Azadî Bündnis tarafından organize edilen yürüyüşe çok sayıda kadın katıldı. Merkez tren istasyonu önünde bir araya gelen kadınlar,  hayatları, özgürlükleri ve haklarından vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Paris’te 2013 ve 2022’de katledilen Kürt kadın devrimciler şahsında katledilen tüm kadınlar anısına saygı duruşunda bulunan kadınlar, yürüyüşe geçti. Dev TJK-E bayrağının ve Paris şehitlerinin fotoğraflarının taşındığı yürüyüş boyunca “Jin jiyan azadî” sloganı atıldı.
 
Miting, kadın kurumlarının verdiği mesajların ardından sona erdi.
 
Düsseldorf
 
Almanya’nın Düsseldorf kentinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla kadınlar, Almanya Kürt Kadınlar Birliği (YJK-E) öncülüğünde bir araya geldi. Sık sık “Jin Jiyan Azadî” sloganı atan kadınlar, “Jin jiyan azadî ile kadın devrimine” yazılı büyük bir pankart açtı.
 
Kadınlar, İran devleti tarafından katledilen ve “Jin Jiyan Azadî “ isyanının sembolü haline gelen Jîna Emînî’nin fotoğrafını taşırken, erkek şiddetini kınayan ve kadın haklarına dikkat çeken dövizler açtı. Ayrıca farklı tarihlerde katledilen Fidan Doğan, Leyla Şaylemez, Nagihan Akarsel, Jiyan Tolhildan, Sakine Cansız, Ekin Wan (Kevser Ertürk), Hevrîn Xelef, Evîn Goyî’nin fotoğraflarını alanda sergiledi.
 
Almanca yapılan açıklamalardan sonra kadınlar, erbaneler ve slohanlar eşliğinde halay çekti.
 
Paris
 
Fransa’nın başkenti Paris başta olmak üzere ülkenin 78 noktasında kadınlar “şiddete hayır” dedi. 25 Kasım için başkent Paris’te kadınlar Nation Meydanı’nda bir araya geldi. Kadınlar ellerinde eğitimden, sağlığa, yargıdan aile içi yaşama uzanan tüm alanlardaki şiddete karşı tepkilerini dile getiren flama ve dövizler taşıdı. Eylemin en önünde katledilen kadınların aileleri yer alırken, “Macron iktidarı boyunca 873 kadın öldürüldü” diyen aileler yargıyı ve iktidarı ölümleri durdurması yönünde göreve çağırdı.
 
Ailelerden sonra Kürt ve İranlı kadınlar, “jin, jiyan, azadi” diyerek birlikte Evîn, Sara, Rojbîn, Ronahî, Jîna ve Amita’nın fotoğrafları ile taleplerini, “Siyasi kadın kırımına son”, “İntikamımız Kadın Devrimi olacak!” diyerek dile getirdi.
 
Kürt Kadın Hareketi TJK-F,  Demokratik İran Kadın Federasyonu yol boyunca ülkelerinde yaşanan devlet şiddetine dikkat çekerken, her türlü şiddete karşı birleşik mücadele çağrısını yineledi. Başta Kürt, İran, Afgan, Kolombiya, Filistin ve İsrailli  kadınların yer aldığı enternasyonal kortejde yol boyunca direniş sloganları, “jin jiyan azadî” sesi ve Kurdistan ve Ortadoğu direniş şarkıları susmadı.  
 
Enternasyonal kortejden sonra Fransa Ulusal Kadın Koordinasyonun öncülük ettiği kadın dernekleri ve devamında Fransa Genel İş Sendika Konfederasyonu CGT, Solidaires, UNSA, FSU gibi sendikalar kortejde yerini aldı. Ülkedeki sağlık, eğitim, hukuk ve birçok alandaki şiddete karşı daha güçlü alanlarda olmayı hatırlatan kadın hareketleri, iktidara seslenerek, şiddeti meşrulaştıran ve koruyan yasalardan arınma talebini yineledi. 
Milyonlarca kadının günlük yaşamlarında karşılaştıkları sorunlar dile geldiği eylem République meydanında üç saatlik yürüyüşün ardından son buldu. République Meydanı’nda Fransa Kürt Kadın Hareketi adına yapılan konuşmada, direniş çağrısı yinelenirken siyasi kadın kırımı konusunda daha güçlü alanlarda olmak gerektiğinin altını çizildi. 
 
Rotterdam
 
Kürt Kadın Hareketi’nin de içinde yer aldığı Hollanda Kadın Platformu, erkek devlet şiddetine karşı Rotterdam’da ortak bir miting düzenledi. Mitingde Türkiye’nin Rojava ve Kurdistan’da yaptığı kadın katliamlarına dikkat çekilerek, ortak örgütlenmenin daha fazla büyütülmesi gerektiği belirtildi.
 
Mitingde “Jin jiyan azadî ile kadın devrimine yürüyoruz” pankartının yanı sıra Mirabel Kardeşler ve katledilen kadınların isimlerinin yazılı olduğu yelekler giyildi.
 
TJK-E adına yapılan konuşmada, “Bizim mücadelemiz evrenselleşirken dünya kadınları ve insanlık için umut haline gelmiştir. Rêber Apo’nun kadın özgürlük projesi Rojava’dan, bütün dünyaya yayılarak ilham kaynağı olmuştur” denildi.
 
Marsilya
 
Fransa’nın Marsilya kentinde kadınlar Arin Mirkan Kadın Meclisi’nin çağrısıyla Canebiere meydanında toplandı.  Yürüyüş öncesi kadın mücadelesinde yaşamını yitiren tüm kadınlar için saygı duruşuna geçildi. Arin Mirkan Kadın Meclisi adına bir konuşma yapan Eylem Doğan, başta Mirabel Kardeşler olmak üzere kadın mücadelesinde şehit düşen kadınları anarak şunları söyledi: “Kürt Hareketi olarak büyük bedeller ödeyerek bugüne geldik. Saralar başta olmak üzere Evîn Goyî, Nagihan Akarsel, Jîna Emînî ve Rosaların direniş ve mücadelesini selamlıyorum. Kürt kadınlar olarak ataerkil sisteme karşı özsavunma, özgür eş yaşam modelimizle umut olduk, örnek olduk” ded, ve Kürt kadınların bugün dünyada yükselen sesinin mimarının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu vurguladı. Devamla ise, "Bugün Önderliğimiz 25 yıldır rehine ise bu, uluslararası güçlerin Önderliğimizin kadın eksenli paradigmasından korktukları içindir. Biz de Kürt kadınlar olarak diyor ki, bizden korkun, çünkü mücadele ve direnişimiz evrenselleşiyor." 
 
Fransız kadın örgütlerinin de katıldığı yürüyüşte ‘Jin jiyan azadî” sloganı atıldı.
Yürüyüş jin jiyan azadi sloganlarıyla devam etti.
 
Londra
 
İngiltere’nin başkenti Londra’da Alevi, devrimci sosyalist kadın hareketlerin bir araya gelerek oluşturduğu Londra Kadın Dayanışma Platformu üyeleri, Wood Green Kütüphanesi önünde bir araya geldi. Sık sık “Jin jiyan azadî, “Kadın yaşam özgürlük”, “Kadına yönelik şiddet dur diyoruz”, “Güvenli sokaklar istiyoruz” sloganları atan kadınlar, ellerinde “Patriarkaya karşı isyanı büyütüyoruz” yazılı pankartlar taşıdı. 
 
Londra Kadın Dayanışma Platformu adına yapılan açıklamada kadınlara yönelik şiddete karşı öfkenin her geçen gün bilendiği vurgulandı.
 
Mücadeleyi sokaklara taşıyacaklarını ifade eden platformu, her yıl milyonlarca insanın ülkesini terk etmek zorunda kaldığının altını çizerken, savaş ve yoksulluk sonucu göç eden kadın ve çocukların yollarda yaşamını yitirdiğine dikkat çekti.
 
Dünya’da her saatte 5 kadının katledildiği ve bunun yüzde 56’sının aile içinde gerçekleştiğine dikkat platform, “Bir milyonu aşkın kadının şiddet gördüğü bir dönemi yaşıyoruz. Bu durum ve koşullar bizi ilgilendirmiyor, bu koşulların dışındayız, diyemeyiz. Çünkü yeryüzünün şu ya da bu bölgesinde toplumun içindeyiz, bu toplumda yaşıyoruz. Bu nedenle isyan ediyoruz. Milliyetimiz, dinimiz, rengimiz, mezhebimiz ne olursa olsun patriarkal sisteme karşı haykırmaya, isyanda olmaya devam edeceğiz” dedi.
 
Kadınların eylemi, “Jin jiyan azadi” sloganları ile sona erdi.
 
Dresden
 
Almanya’nın Dresden kentinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında yürüyüş düzenlendi.
 
Uta Kadın Meclisi, Women Defend Rojava ve birçok feminist grup ile birlikte yapılan yürüyüşe yüzlerce kişi katıldı. Öğlen saatlerinde Altmarkt-Galerie önünde başlayan yürüyüşte erkek egemen devlet sistemine karşı mesajlar verildi. Kadınlar olarak eril zihniyet sistemine karşı Ortadoğu ve dünya kadınlarına ilham olan “Jin Jiyan Azadî “ felsefesi ile mücadele edileceği vurgulandı.
 
Yürüyüş boyunca “Sara Rojbîn Ronahî, jin jiyan azadî”, “Bijî berxwedana jinan”, “Jin jiyan azadî “ sloganları yankılandı.
 
Strasbourg
 
İsviçre’nin Strasbourg kentinde Zin Kadın İnisiyatifi’nin de içerisinde olduğu Colleges Feministe Strasbourg’un çağrısıyla Place de l’universite’de bir araya gelen kadınlar, “Asla susyamacağız”diyerek erkek ve devlet şiddetine karşı yürüdü. “Jin, jiyan, azadî ile kadın devrimine yürüyoruz” pankartının taşındığı eylemde iki Paris katliamında katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez ve Evîn Goyî,ile yine katledilen Nagihan Akarsel, Garibe Gezer, Hevrin Xelef; işgalci İran devletinin katlettiği Şirin Elemhuli’nin dövizleri taşındı. Yürüyüş boyunca Paris’te katledilen devrimci Kürt kadınlarının ismi sloganlaştırıldı. “Jin jiyan azadî, Sara Rojbîn Ronahî” sloganı eşliğinde yürüyen kadınlar erk ve devlet şiddetine dikkat çekmek ve protesto amacıyla gürültü eylemi yaptı. Yürüyüşün son bulduğu Adalet Sarayı’nda ise Colektif üyeleri şarkılar söyledi. 
Yürüyüş sonrası düzenlenen mitingde ise konuşmalar yapıldı.
 
Zin Kadın İnisiyatifi adına konuşan Helena Dersim, kadınlara dönük şiddetin, katliamların giderek arttığına dikkat çekerek, tüm bu şiddet ve katliamların temel nedeninin erk ve iktidara dayanan ulus – devlet zihniyeti olduğunu vurguladı.
 
“Jin, jiyan, azadî”nin sadece bir slogan değil bir felsefe olduğunu belirten Helena, bu felsefenin Kürt kadınlarının büyük mücadelesiyle ortaya çıktığını ve dünyadaki kadınların kurtuluşunu esas aldığını ifade etti. Helena, Paris’te düzenlenen iki katliamda da öncü devrimci Kürt kadınlarının hedef alındığını hatırlatarak, Paris katliamlarının Türkiye tarafından işlendiğini, faillerinin yargılanmamasının temel nedeninin ise ulus devletlerin özgürlüklere karşı olan ortak siyasetinden geçtiğini ifade etti. Helena, “Kürt kadınları demokratik konfederal sistemi esas alarak devrimi büyütecek ve kadınların özgürlüğünü sağlayacaktır” dedi.
Eylem slogan ve zılgıtlarla sona erdi.
 
Mulhouse
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü dolayısıyla eylemlerin düzenlendiği diğer bir Fransa kenti ise Mulhouse oldu. Collektif Feministe du 68’in çağrısıyla bir araya gelen feminist gruplar “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla yürüyüş düzenledi.
 
Fransa Kürt Kadın Hareketi’nin (TJK-F) koordine ettiği yürüyüşte kadınlara dönük katliam ve şiddete dikkat çeken dövizlerin yanı sıra Paris katliamlarında katledilen devrimci Kürt kadınların dövizleri taşındı.
 
Place de la Bourse’da başlayan yürüyüşte sık sık “Jîn, jîyan, azadî ; Sara, Rojbin, Ronahi” sloganları atıldı.
 
Kitlesel katılımın gözlemlendiği yürüyüş boyunca Kürt kadın mücadelesinin marşları çalındı. Yürüyüş sonrası konuşmalar yapıldı. Kürt Kadın Hareketi adına konuşan Hunermend Zarife Zerin, erkek ve devlet şiddetine karşı kadınların örgütlü mücadelesinin önemine vurgu yaptı. “Rojava devrimi kadın devrimidir ve savunacağız” diyen Hunermend Zarife Zerin, Türk devletinin Kürt kadın mücadelesine dönük saldırılarını özetledi.
 
“Her türlü şiddete karşı birlik olmak, ataerkilliğe ve ulus devletin kadın katliamlarına karşı örgütlenmeliyiz” diyen Zarife,  jin jiyan azadî felsefesi etrafında bir araya gelerek mücadelelerini büyüteceklerini ifade etti.
 
Eylem zılgıtlar ve sloganlar eşliğinde sona erdi.
 
TJK-E’nin ortak basın açıklaması
 
Avrupa Kürt Kadın Hareketi’nin (TJKE) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dayanışma ve Mücadele Günü için alanlarda okunan "Jin, Jiyan, Azadî sloganıyla kadın devrimine yürüyoruz” başlıklı basın açıklaması ise şöyle:  
 
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dayanışma ve Mücadele Günü’nü çatışma ve savaşların gölgesinde karşılıyoruz. Filistin, Karabağ ve Rojava'da toplumlar toplu katliamlara, yerinden edilmelere ve göçlere maruz kalmaktadır. Yaşam alanları yok edilmekte ve farklı kökenlerden gelen kadınların taşıdığı kültürel ve toplumsal hafıza bilinçli olarak silinmektedir. Bu günde, kadın özgürlük mücadelesinde şehit düşen ve ataerkil devletin şiddetiyle öldürülen tüm kadınları saygı ve minnetle anıyoruz.
 
Dinci, ırkçı ve cinsiyetçi bir zihniyetten kaynaklanan bu politika, Kurdistan'da soykırım düzeyinde devam etmektedir. Rêber Apo'nun İmralı adasında 25 yıldır maruz kaldığı insan haklarına aykırı tecrit, Bakur, Başûr ve Rojava’da öncü kadınlarımızın asimetrik savaş teknikleri temelinde katledilmesi, genç kadınları hedef alan özel savaş politikası, cinsel şiddet ve işkencenin yanı sıra cinsiyetçi saldırılar ülkemizdeki kadın düşmanlığının en somut tezahürleridir.
 
'Kasım ayına kadar 234 kadın cnayeti resmi olarak rapor edildi'
 
Bakurê Kurdistan'daki eşbaşkanlık sistemi, kadın kurumları, milletvekilleri, belediye başkanları, gazeteciler ve aktivistler, kadın devriminin ilerlemesini durdurmak için kriminalize ediliyor ve hapsediliyor. En çok mahkûmun bulunduğu ülkeler listesinin başında yer alan Türkiye'de 13 bin 977 kadın ve 2 bin 511 çocuk hapishanelerde tutuluyor bulunuyor. Kasım ayına kadar 234 kadın cinayeti vakası resmi olarak rapor edildi.
 
Rojava'da milliyetçi, cinsiyetçi ve dinci fikirlerin yol açtığı kutuplaşma ve ikilemlere yenik düşmeden konfederalizme dayalı demokratik sistem yok edilmeye çalışılıyor. Kadınların yüzde 60 oranında aktif olarak yer aldığı bu sisteme yönelik en son saldırı dalgası Ekim ayında gelişti. AKP rejimi tarafından planlanan saldırılar sonucunda elektrik, su ve enerji kaynaklarının yüzde 50'si tahrip edildi. Toplamda 2 milyon yurttaşın yaşamını etkileyen bu saldırıların esas olarak kadın devrimini hedef aldığı aşikardır. Rojhilat'ta İran devleti, dünya çapında atılan Jin Jiyan Azadî sloganının etkisini, ölüm tehditlerini ve kadınlar üzerindeki baskıyı arttırarak kırmaya çalışıyor. Bu yıl 17 kadının idam edilmesi ve Temmuz ayında İran rejim güçleri tarafından kaçırılan Rojhilat Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) aktivisti Varishe Moradî'nin nerede olduğuna dair bilgi verilmemesi, rejimin yaymaya çalıştığı korku atmosferinin en somut örneğidir.
 
Başûrê Kurdistan'da dinci ve cinsiyetçi eğilimlere kapı aralayan ulus devlet, kadın cinayetleri, intiharlar ve kendini yakmalar gibi yaşamı tehdit eden saldırıların önüne geçmek için hiçbir önlem almıyor. Aksine 2014'ten bu yana DAİŞ’in soykırımına direnen, varoluş mücadelesi veren ve kendi öz yönetimlerini kuran Şengal ve Maxmur gibi bölgeler üzerindeki baskıyı artırıyor. Kurdistan'ın tüm parçalarındaki çoklu ve farklı saldırılar ve önlemler esasen kadın devriminin ilerlemesini durdurmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle kadın devrimine sahip çıkacağız. İşgale, mutlak tecride ve şiddete karşı öz savunmamızı geliştirecek ve direnişimizi sürdüreceğiz.
 
‘Kadın mücadelesi sistemleri sarmıştır’
 
Sadece ülkemiz Kurdistan'da değil, tüm dünyada çeşitli yöntem ve tedbirlerle kadınları sisteme entegre etmeyi, direnişleriyle kazandıkları hakları kısıtlamayı ve özgürlüklerini sınırlandırmayı hedefleyen politikalar söz konusudur. Oysa şiddete, kadına yönelik soykırım politikalarına ve erkek egemen sisteme karşı küresel, bölgesel ve yerel düzeyde yönelen, yüksek bir örgütlülük ve dayanışma düzeyine ulaşan kadın mücadelesinin gelişimi sistemi sarsmıştır. Yakından bakacak olursak, kadın mücadelesinin dünya çapında yükseldiği her evrede, farklı bakış açılarını ve ideolojik çelişkileri öne çıkaran, öncelikleri ve ortaklıkları geri plana iten ya da belirsizleştiren çabalar ve pratikler söz konusudur. Bu yolla kadınların erkek egemenliğine karşı direnişleri durdurulmaya çalışılmaktadır. Kadınlara savaş ilan eden bu sisteme karşı tek yol, direnişte birlikte ilerlemektir. Bu aynı zamanda özeleştirel bir duruş olarak da görülmelidir. Bu politikalarla mücadele etmek için ayrıştıran değil birleştiren noktalara odaklanmamız gerektiği açıktır. Bu vesileyle, kadın özgürlük mücadelesi içinde yer alan tüm kadınları durumu yeniden değerlendirmeye, daha güçlü ve kalıcı ittifaklar kurmaya ve ortak mücadeleyi yoğunlaştırmaya davet ediyoruz. Diyoruz ki: yeniden ve bu kez daha kararlı bir şekilde ayağa kalkma zamanıdır.
 
‘Tek yol birlikte direnmektir’
 
Kadın eşitliğinin yaygın olarak kabul edildiği her durumda, farklı bakış açılarını ve ideolojik çelişkileri vurgulayan, öncelikleri ve ortaklıkları arka plana iten ya da belirsizleştiren bakış açıları ve uygulamalar söz konusudur. Bu şekilde kadınların erkek egemenliğine karşı direnişlerinin önü kesilmeye çalışılmaktadır. Kadınlara savaş ilan eden bu sisteme karşı tek yol, direnişte birlikte ilerlemektir. Bu aynı zamanda özeleştirel bir duruş olarak da görülmelidir. Bu politikalarla mücadele etmek için ayrıştıran değil birleştiren noktalara odaklanmamız gerektiği açıktır. Bu vesileyle, kadın özgürlük mücadelesi içinde yer alan tüm kadınları durumu yeniden değerlendirmeye, daha güçlü ve kalıcı ittifaklar kurmaya ve ortak mücadeleyi yoğunlaştırmaya davet ediyoruz. Diyoruz ki: yeniden ve bu kez daha kararlı bir şekilde ayağa kalkma zamanıdır.
 
Bizim duruşumuz ve çağrımız bu ilkelere dayanmaktadır:
 
*21. yüzyılı kadın özgürlük çağına dönüştürelim!" diyen kadınlar olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü daha güçlü bir şekilde örgütlenmek, ittifakları genişletmek ve kadın birliğini güçlendirmek için bir fırsat olarak değerlendirelim!
 
*Şiddet, kadın kırımı, soykırım, savaş ve katliamlarla yaşamı gölgelemeye çalışan erkek egemen sistemin zihniyet ve uygulamalarına karşı yaşamı aydınlatmak için mücadelemizi sürdürelim!
 
*Kadınların direniş ve mücadelesini belirli gün, sınır ve zamanlarla sınırlamak yerine, her anı kadın özgürlüğü için bir an haline getirmeliyiz.
 
*Kendimizi erkek devlet şiddetinden korumanın tek yolu olan öz savunmamızı hayatın her alanında geliştirelim! Kadın devrimini korumak için işgale karşı kendimizi savunalım.
 
*Yeniden birleşelim ve yerel, bölgesel ve küresel düzeyde kolektif eylem ve etkinliklerle dinci, ırkçı ve cinsiyetçi politikalara ve savaşlara son verelim!
 
*Gelin, ataerkil sistem tarafından işlenen taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerine karşı ortak ve kolektif bir mücadele yürütelim. Bize sembolik jestler olarak sunulan reformlarla yetinmeyelim, bir kadın devrimi için mücadele edelim.
 
*Jineoloji ve kadın ve yaşam bilimi olarak kadın kurtuluş ideolojisi temelinde bilinç araştırmalarımızı derinleştirelim!
 
‘Dünya kadın konfederalizmini geliştirelim’
 
Egemen erkeğin temel ideolojik iddiaları olan hukuk, eğitim ve medya, toplumsal cinsiyet, şiddet ve ırkçılığın her gün yeniden üretildiği ve kadınların sömürülmesi, köleleştirilmesi ve öldürülmesinin normalleştirildiği alanlardır. Bu nedenle eğitim, medya, sağlık, adalet, ekonomi, kültür, siyaset vb. alanlarda alternatif ağlar inşa edelim! Bunu başarmak için, demokratik kadınların dünya konfederalizminin gelişim sürecini ilerletelim!
 
Kadını toplumsal rollerle tanımlayan, aile ve ev içi işlerle sınırlayan ve bunu "kadının fıtratı" olarak sunan anlayışa karşı kadının toplumsal sözleşmesine dayalı toplumsal devrimi yükseltelim!
 
*Kurdistan'dan Filistin'e, Afganistan'dan Ermenistan'a tüm savaş, saldırganlık, soykırım ve kadın kırımı politikalarını yenilgiye uğratacağız. Kadın özgürlüğü mücadelesi her zaman devletlerin sınırlarıyla değil, halklar tarafından belirlenen "kapsamlı bir demokrasinin" güvencesidir. Halkların, kadınların ve ezilenlerin özlemini duyduğu demokrasinin kurucuları olalım!
 
Kurdistan Kadın Özgürlük Hareketi olarak öz savunmamızı ve örgütlülüğümüzü güçlendirerek kadın soykırımını durduracağız! Biz kadınlar ataerkil sisteme ve devlet sınıfı uygarlığına karşı direnişin öncüleri olacağız. Dünyayı değiştirecek sihirli formülü bulduk. Ne kadınsız bir yaşamı (Jin) ne de özgürlüksüz bir yaşamı (Azadî) kabul edeceğiz. Kadın devrimi için 'Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük)' sloganıyla yürüyoruz!"