Kadınlar alanlara aktı: İktidarın baskısı varsa bizim de mücadelemiz var

  • 19:22 25 Kasım 2023
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - 25 Kasım eylemi kapsamında alanlara akan kadınlar, “Biz kadınlar, bu şiddetinize karşı susmayacağız, mücadele edeceğiz, örgütleneceğiz, direneceğiz ve kazanacağız. 6284, nafaka hakkı ve medeni yasaya dokundurtmayacağız. Kendi makbul kadın normlarına rıza üretmeye dönük bu gerici saldırılara karşı kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz, evde, okulda, sokakta, iş yerlerinde ve adliyelerde mücadelede etmeye devam ediyoruz, yaşamlarımızdan vazgeçmiyoruz” dedi. 
 
25 Kası  Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla binlerce kadın alanlara aktı. Kadınlar, Bursa, Hatay ve Adana “Kadın dayanışması sınır tanımaz, savaşa şiddete, yoksulluğa karşı sokaktayız” şiarıyla eylemler gerçekleştirdi.
 
Bursa
 
25 Kasım eylemi kapsamında Bursa Kadın Platformu öncülüğünde “Kadın dayanışması sınır tanımaz, savaşa şiddete, yoksulluğa karşı sokaktayız” şiarıyla mor pankartın arkasında,  Fomara Meydanı’nda bir araya gelen Bursalı kadınlar Kent Meydanı’na yürüdü. Eylem boyunca renkli pankartların yanı sıra “Tacize, tecavüze cinsel istismara hayır”, “Yaşasın kadın dayanışması” ve “Kadın mücadelesi dalga dalga büyüyor” yazılı dövizler taşındı. Öte yandan kadınlar sık sık “Kadın yaşam özgürlük” ve “Kadınlar birlikte daha güçlü” sloganları attı.
 
Kadınlar yürüyüşün ardından Kent Meydanı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
 
 
 
 
‘Bu sistem bize tecavüz etmekte ve öldürmekte’
 
Açıklamayı okuyan Bursa Kadın Platformu üyesi Gülay Alkan, bugünü aynı zamanda barış, adalet ve demokrasi için de bir mücadele günü olarak gördüklerini kaydetti. Gülay, “Çünkü biz kadınlar, sadece erkeklerden değil, aynı zamanda savaştan, yoksulluktan, depremden ve laikliğin ihlalinden de şiddet görüyoruz. Bu şiddetin kaynağı, kapitalist sistemin bize dayattığı cinsiyet rolleri ve ataerkil zihniyettir. Bu sistem, bizi ikinci sınıf insan olarak görmekte, bizi ev içi emeğe mahkum etmekte, bizi eğitimden, sağlıktan, istihdamdan ve siyasetten uzaklaştırmaktadır. Bu sistem, bizi bedenlerimiz üzerinde söz hakkımız olmayan nesneler olarak görmekte, bizi taciz etmekte, tecavüz etmekte, öldürmektedir” dedi.
 
‘Hastalıklara yakalanmak erken ölmek kadınların kaderi olamaz’ 
 
Kadınların ortak sorunlarından yoksulluğun, insanların sağlık, eğitim, beslenme, barınma gibi haklardan mahrum kalmasına neden olduğuna dikkat çeken Gülay, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar, yoksulluk nedeniyle eğitimden uzaklaşmakta, çocuk yaşta evlenmeye zorlanmakta, istihdam olanaklarından yararlanamamaktadır. Yoksulluk nedeniyle sağlıksız koşullarda yaşamak, hastalıklara yakalanmak, erken ölmek, kadınların, kız çocuklarının kaderi olamaz. Yoksulluk kadınların şiddete maruz kalma gerekçelerinden biri olup sömürüyü ve ayrımcılığı daha da artırmaktadır. Erken yaşta evlilik ve çocuk doğurmaya teşvik veren devlet, üniversiteli genç kadınlara denetimsiz, güvenliksiz yurtları, içinden kurt çıkan, küflenmiş yemekleri reva görmekte. Aydın KYK yurdunda asansöre sıkışarak hayatını kaybeden Zeren Ertaş’ın gençliği, hayalleri hepinizin ellerindedir.”
 
‘Deprem bölgesindeki kadınların can güvenliği yok’
 
6 Şubat depreminin üzerinden 9 ay geçtiğini ancak deprem bölgesindeki kadınların hala temel ihtiyaçlarına dahi erişemediğini vurgulayan Gülay, “Can güvenliği olmadan, taciz, istismar riski altında konteynırlarda, çadırlarda yaşıyor. Deprem bölgesindeki kadınlar için güvenli barınma, sağlık ve hijyen ürünlerine erişim sağlanmalı. Savaş, insan haklarının ve uluslararası hukukun ihlal edildiği, insanların öldürüldüğü, yaralandığı, göç etmek zorunda kaldığı, açlık ve sefalet çektiği bir durumdur” diye konuştu.
 
‘Filistin ve Rojava’daki işgal saldırıları devam ediyor’
 
Kadınların savaşlarda cinsel şiddete maruz kaldığını söyleyen Gülay, “Esir alınmakta, fuhuşa zorlanmaktadır. Filistin ve Rojava’daki işgal ve savaş politikaları ile kadın düşmanı saldırılar devam etmekte. Emperyalistlerin çıkar kavgalarının hiç bitmediği Orta Doğu’da Rojava’da yaşatılanlarla Filistinde yaşatılanlar aynı işgalci zihniyetin ürünüdür. İsrail ile yapılan tüm ikili anlaşmalar iptal edilmeli, ABD ve NATO üstleri derhal kapatılmalı, İsrail işgal ettiği topraklardan çekilmeli, Rojava dahil olmak üzere sınır ötesi operasyonlara son verilmeli.
 
Biz kadınlar,  içeride ve dışarıda coğrafyamızı kan gölüne çevirenlere karşı barış talebimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunuyoruz” diye haykıracağız” ifadelerini kullandı.
 
‘Barış içinde bir yaşam istiyoruz’
 
Türkiye’de göçmen ve mülteci kadınların hem ucuz iş gücü deposu hem de ayrımcı politikaların hedefi haline geldiğini dile getiren Gülay, “Hepimizin yaşadığı yoksulluk, şiddet ve sömürüyü daha derinden yaşayan göçmen kadınlar için bir diğer tehdit ise Geri Gönderme Merkezleri’ndeki fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalma korkusudur. Biz kadınlar, ülkemizde ve dünyada savaşın yüklerinin omuzlarımıza bırakılmadığı, barış içinde bir yaşam istiyoruz” dedi.
 
‘Biz kadınlar yaşamlarımızdan vazgeçmiyoruz’
 
2023 yılı itibari ile 357 kadının katledildiğini birçok kadın katliamı davasında ise ödül gibi cezalar verildiğini sözlerine ekleyen Gülay, son olarak şunları kaydetti: “İktidarın ürettiği politikalarla şiddet tırmandırılırken; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilinmesiyle, 6284 sayılı şiddete karşı koruma yasasının kaldırılmaya çalışılmasıyla, nafaka hakkına göz dikilmesiyle, aile hukukunu ve yaşantısını yeniden düzenlemeye çalışan gerici politikalarla, LGBTİ+ düşmanlığı üzerinden ailenin kutsallığı propagandası ile kadın düşmanı ve homofobik saldırılar artarak devam ediyor. Biz kadınlar, bu şiddetinize karşı susmayacağız, mücadele edeceğiz, örgütleneceğiz, direneceğiz ve kazanacağız. 6284, nafaka hakkı ve medeni yasaya dokundurtmayacağız. Kendi makbul kadın normlarına rıza üretmeye dönük bu gerici saldırılara karşı kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz, evde, okulda, sokakta, iş yerlerinde ve adliyelerde mücadelede etmeye devam ediyoruz, yaşamlarımızdan vazgeçmiyoruz.”
 
Basın açıklamasının ardından eylem alkış ve sloganlar son buldu.
 
Adana
 
Adana Kadın Platformu, 25 Kasım etkinlikleri kapsamında İnönü Park’ında "Savaşa, erkek devlet şiddetine karşı barışı ve eşitliği savunuyoruz" şiarıyla bir araya gelip, savaşa ve şiddete karşı Atatürk Parkı’na yürüyerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Yürüyüşe, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sultan Özcan ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Amed Milletvekili Adalet Kaya ile çok sayıda kadın katıldı. Sağanak yağış altında yapılan yürüyüşte kadınlar sık sık, "Jin Jiyan Azadi" sloganı atıp alkış ve zılgıtlarla savaş ile şiddete tepki gösterdi.
 
'Kadınların insanca yaşayacağı bir ülke içn birleşiyoruz'
 
Sağanak yağış altında gerçekleşen yürüyüşün ardından Atatürk Parkı'nda açıklama yapıldı. Ortak basın metnini okuyan Adana Kadın Platformu'ndan Avukat Sevil Aracı Bek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları yok sayan sisteme karşı eylem günlerinden biri olan 25 Kasım’da yine alanlarda olduklarını dile getirdi. Sevil, "İktidarın baskıları varsa, sömürü ve yağma düzeni varsa, kazanılmış haklara yönelik saldırıları varsa bizim de mücadelemiz var. Depremde kaybettiğimiz canların, yıkılan şehirlerin, karartılan geleceğimizin, pazarlık konusu edilen haklarımızın hesabını sormak için; bize acı, ölüm, yıkım vaat edenlere karşı, bize açlık, sömürü, şiddet reva görenlere karşı; kadınların eşit, özgür, insanca yaşayacağı bir ülke için, emeğimizin karşılığını aldığımız, insanca çalışıp insanca yaşadığımız bir hayatı kurmak için, İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe girmesi, 6284’ün eksiksiz uygulanması için birleşiyoruz" dedi.
 
'Örgütleneceğiz, direneceğiz '
 
Sevil’in ardından söz alan HEDEP milletvekili Adalet Kaya, 25 Kasım'da katledilen kadınları anmak için bir araya geldiklerini belirterek, katledilen kadınları andı. İktidarın politikalarına karşı "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" diyen Adelet, örgütlenip, mücadele edeceklerini belirterek, "Buradan mücadeleyi büyüten bütün kadınlara sözümüz olsun. Örgütleneceğiz, direneceğiz. Bizi eve kapatmak isteyen bu sisteme karşı itirazımızı yürüyerek ve mücadele ederek göstereceğiz. Asla onların istediği makul ve makul kadın rolüne girmeyeceğiz" diye konuştu. 
 
Açıklama halaylarla son buldu.
 
Hatay
 
Hatay’da Kadınlar Birlikte Güçlü üyesi kadınlar, 25 Kasım etkinlikleri kapsamında Harbiye Yolu üzerinde bulunan Ziraat Bankası önünde bir araya gelerek, savaşa ve şiddete karşı bir araya gelerek, İdil Su önüne kadar yürüdü. Burada basın açıklaması gerçekleştirirken, kadınlar bir binaya, Türkçe ve Arapça "Bu enkazı biz kaldıracağız, yeni yaşamı biz kadınlar kuracağız" yazılı pankart asarak, depremzedelerin durumuna dikkat çekti. 
 
'Yaşamlarımızı enkaz altında bırakanlara karşı susmuyoruz!'
 
Yürüyüş sonrası kadınlar adına basın açıklamasını Meryem Avcı okudu. Tüm dünyada kadınlar erkek devlet şiddetine, eşitsizliğe, kadın cinayetlerine ve savaşlara karşı sokakta olduğunu ifade eden Meryem, "Hataylı kadınlar olarak yaratılan bu enkazı, erkek egemen sistemi biz kadınlar kaldıracağız ve yıkıntıların arasında yeni bir yaşamı biz kadınlar kuracağız! 6 Şubat depremlerinin ardından yaklaşık olarak 10 ay geçmesine rağmen hala temel ihtiyaçlara erişilemiyor. Kadınlar can güvenliği olmadan, taciz ve istismar riski altında konteynerlarda, çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Şiddeti önleyen mekanizmalar işlemiyor. Okullara, sağlığa, suya ulaşımın hala güç olduğu koşullarda bakım emeği yükü ilk aylardaki ağırlığıyla kadınların sırtında kalmaya devam ediyor. Kentlerimizi, yaşamlarımızı enkaz altında bırakanlara karşı susmuyoruz!" dedi.
 
'Hayatımızı gözü dönmüş kadın düşmanlarına teslim etmeyeceğiz’
 
"Depremde bizleri enkaz altında bırakanlar şimdi enkazların tepelerine tünemiş Hatay’da rant kavgasında. Sulamasız, denetimsiz yapılan yıkımlar kenti toza, asbeste boğdu" diyen Meryem, şunları ifade etti: "Demiri ayrıştırmak için sıraya giren şirketler devlet desteği ile Hatay’da insan yokmuş, yaşam yokmuş gibi çalışmaya devam ettiler. Tarım alanlarını, asırlık zeytinlikleri imara açan sermaye-devlet iş birliği yasaları kendilerine göre değiştiriyor ve alenen hukuku ayaklar altına alıyor. Dikmece’den Gülderen’e yürütülen istimlak politikası, Mileyha Kuş Cenneti’nden Asi’nin kollarına dökülen molozlar yığını bu düşman hukukunu alenen gözler önüne koyuyor. Biz kadınlar hayatımızı, haklarımızı, hayallerimizi, Hatay’ı bu gözü dönmüş kadın düşmanlarına, sermayedarlara teslim etmeyeceğiz. Gitmedik buradayız ve yaşamı yeniden kuracağız."
 
Meryem, son olarak şunları dile getirdi: "Erkek şiddetiyle, yağmalanan kentlerimizin enkazlarında, iş cinayetlerinde, okumak için kaldığımız yurtlarda asansörlerde, nefret cinayetlerinde öldürülüyoruz. Bu 25 Kasım'da da kelebeklerin kanat çırpışını özgürlük mücadelesi verdiğimiz sokaklara taşıyoruz. Erkek devlet şiddetine, yoksulluğa, gericiliğe, savaş ve işgal politikalarına karşı hayatlarımızı savunuyoruz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz! Dayanışmamızdan, mücadelemizden, mücadele birikimimizden aldığımız güç ile Hatay’ı da memleketi de yeniden kuracağız."
 
Açıklama "Kadınlar birlikte birlikte güçlü" sloganlarıyla son buldu.
 
İskenderun
 
İskenderun Kadın Platformu da 25 Kasım etkinlikleri kapsamında Sağlıklı Yaşam Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Çok sayıda kadının katıldığı açıklamada İskenderun Kadın Platformu'ndan Meryem Çolak Keskin basın açıklamasını okudu. Depremzedelerin sorunlarına dikkat çeken Meryem, "Deprem bölgelerinde binlerce kadın çadır ve konteynırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Devletin, barınma sorununu zamana yaymadan bir an önce çözmesi için biz kadınlar öncelikle deprem bölgesindeki kadınlarla dayanışmayı büyüteceğimizi ve yaşamın her alanında şiddete geçit vermeyeceğimize, kazanımlarımıza sahip çıkacağımıza söz veriyoruz" diye konuştu.
 
Mersin
 
Mersin Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü Kapsamında, Kushimato Sokağında bir araya gelerek Özgecan Aslan Barış Medyanı’na yürüyüş yaptı. “Erkek şiddetine, savaşa ve yoksulluğa karşı mücadeleyi büyütüyoruz”, “Kutsal aileniz bir yalan”, “Adalet sarayı kadınların mezarı” pankart ve dövizlerinin taşındığı yürüyüşte, “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Tayip kaç kaç, kadınlar geliyor”, “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa” ve Türkçe, Farsça, Arapça ve Kürtçe “Jin, jiyan, azadî” sloganları atıldı. Kadınlar, Kushimato Sokağı’ndan başlattıkları yürüyüşü, Adnan Menderes Bulvarında gerçekleştirdikleri oturma ve koşu eylemi ile sürdürdü.
 
“İşgal ve savaş politikalarına karşı yaşamı savunuyoruz’
 
Koşu eyleminin ardından meydanda yapılan açıklamada konuşan Mersin Kadın Platformu’ndan Güneş Doğdu, savaş ve işgal politikalarından en çok kadın ve çocukların etkilendiğini kaydederek şunları belirtti: “İktidar İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırımına karşı söylemlerini sürdürürken, İsrail ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini sürdürüyor. Bir yandan da sınır ötesi operasyonlarla savaş politikalarına devam ediyor. Rojava'dan Gazze'ye işgal politikalarına direnen kadınlarla dayanışmayı büyütüyor, işgal ve savaş politikalarına karşı yaşamı savunuyoruz. İran'da Molla rejimine, Afganistan'da Taliban rejimine karşı özgürlük mücadelesi veren kadınların mücadelesini selamlıyoruz.”
 
‘Rojava ve Filistin’deki savaşa karşı yürüyoruz’
 
Ardından konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Mersin Milletvekili Perihan Koca, iktidarın ve ittifakının kadın düşmanı politikalar izlediğinin altını çizdi. Perihan, “Biz kadınlar haklarımız, hayatımız için yürüyoruz. Faşizmin karanlığına karşı, nefrete, savaşa karşı yürüyoruz. Filistin ve Rojava’daki savaşa karşı yürüyoruz” dedi.
 
Kadınlar, eylemlerini halaylar ve zılgıtlarla sürdürdü.