Aslolan kesim yüzde 99’dur: Tek başına değil örgütlü bir mücadele verilmeli

  • 09:04 19 Ağustos 2018
  • Emek/Ekonomi
Habibe Eren
 
ANKARA - Ekonomik krizin ileriki günlerde derinden hissedileceğini belirten KESK Mali Sekreteri Elif Çuhadar, “Mücadeleyi tek başına değil örgütlü bir şekilde vermemiz gerekiyor. Aslolan ve haklı olan kesim yüzde 99’dur. Bu yüzden birleşerek büyük bir cephe halinde ciddi bir mücadele vererek bu sürecin altından kalkmamız gerekiyor” dedi.
 
Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) Mali Sekreteri ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Elif Çuhadar, Türkiye ve ABD arasında rahip Andrew Brunson ile başlayan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın “yaptırım" çıkışıyla zirveye ulaşan krizin emekçilere yansımasını değerlendirdi. 
 
İktidarın ABD ile yaşanan gerilim ve ABD’nin vergileri artırmasının Dolar’ın fırlamasına neden olduğu görünümünü yansıttığını belirten Elif, AKP Genel Başkanı’nın milliyetçi hamaset üzerine “milli bir sorun” olarak aktardığı ekonomik krizin seçim öncesi beklenen bir durum olduğunu vurguladı. Türkiye’nin kırılgan bir ekonomik yapıya sahip olduğunun altını çizen Elif, “Enflasyon gittikçe artıyor. Girdi mallarının hemen hemen hepsi Dolar’a bağlı ithal ürünler. Artık üretmez hale geldi ülke. Tarım ürünlerinin birçok kısmı bile dışarıdan karşılanıyor. Bunları göz önünde bulundurursak bu kriz beklenmeyecek bir şey değildi” dedi.
 
‘İşçilerin sırtına daha fazla yük binecek, sömürü artacak’
 
Türkiye’nin yanı sıra dünyada ciddi bir kapitalist kriz yaşandığını dile getiren Elif, “Çin-Amerika üzerinde ticaret savaşı yaşanıyor. Emperyalist ülkeler arasındaki çelişkilerin derinleştiği bir dönemdeyiz. Türkiye açısından bakarsak üretmeyen bir ülke ve dışa bağımlı, yabancı para girişine bağlı bir ekonomisi var” diye konuştu.
 
 Ekonomik krizin emekçilere yansımasının ağır olacağını vurgulayan Elif, şöyle dedi: “Sermayenin bu krizden etkilenmeyeceğini düşünmüyoruz. Elbette sermayede kendi içerisinde yaşadığı çelişkilerle, sermayenin el değiştirmesine, batan şirketlere ve krize giren bankalara kadar ciddi bir süreç yaşanacaktır. Ancak sermaye bu krizi en az hasarla atlatabilmek için bunun faturasını elbette emekçilere ödetme yoluna gidecektir. Bununla birlikte toplu işten çıkarmalar gündeme gelecektir. Öncelikle biz bir emek örgütü olarak işten çıkarmaların tamamen yasaklanmasını talep ediyoruz. Bu krizden çıkışın çözümü olarak gösterilen sermaye girdilerinin azaltması emekçilerin hakkının gaspına neden olacaktır. İşlerin sırtına daha fazla yük bindirerek sömürü ağırlaşacaktır. Biz bunu kabul etmiyoruz.”
 
‘Türk’ün gücü naralarıyla sığınacak liman arıyorlar’
 
Yakın dönemde iktidarın ve şirketlerin hızlı bir şekilde borç ödemeyi gündeme getireceğini belirten Elif, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, “IMF’nin kapısına dayanmayacağız” sözlerinin aksine yakın dönemde “IMF’siz bir IMF” çözümü olarak bankaların kredi vermesi üzerinden sermayenin emperyalist odaklara bağlanacağını vurguladı. Elif, “Tekrar sıcak para arama umuduyla başka emperyalist güçlerden medet umacaklar. Ülkenin ne kadar bağımsız olduğunu, ‘Türk’ün gücü’ nutuklarıyla bu krizden çıkmayı milli birlik ve beraberliğe bağlasalar da aslında başka bir emperyalist ağa yakalanması yok denecek kadar az bir umutla sığınacakları liman arıyorlar” ifadelerini kullandı. 
 
‘Yüzde 99’un bedel ödemesi üzerine kurulu bir sistem’
 
“Tek adama dayalı olan yeni sistemin bürokratik yapısı da tek adama bağlanma aşamasında ve bununla ilgili yapısal yasalar ve kararnameler çıkıyor” diyen Elif, “Örneğin emekçilerin SGK primleri artık tek adama bağlı. İstediği şekilde karar verip yönetebilecek. Yine tüm bankalar Berat Albayrak’a yani özünde Erdoğan’a bağlandı. Bütün finans kurumlarının ve kendisinin de itiraf ettiği gibi ülkeyi ‘şirket’ gibi yönetmek isteyen birisine bağlanmış oldu. En zenginlerin rahatı için yüzde 99’un bu bedeli ödemesi üzerine kurulu bir sistem. Çünkü iktidar sermayenin desteği ile iktidara geliyor. Bu anlamda sıcak para girişi ve ülkelerdeki bu çelişkilerden yararlanarak ‘fırsatçılık’ üzerinden bir dış politikayla her zaman için farklı güç odaklarına yedeklenme yoluyla güç arama peşinde bir iktidar var karşımızda. Aynı zamanda milliyetçi söylemlerle kendi iktidarını da meşrulaştırıyor” dedi. 
 
‘Ev emekçisi kadınlar ciddi sıkıntı çekecek’
 
Ekonomik krizden etkilenecek ilk kesimin kadınlar olacağına dikkat çeken Elif, kadınların ciddi bir işsizlik tehdidiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. İlk fırsatta kadınların işten çıkarılacağını ve ekonomik krizin faturasının  yine kadınlara kesileceğini ifade eden Elif,  şöyle dedi: “Evlerde tencere kaynayamayacak. Döviz kurunun bu kadar artışı zam olarak gelecek bize. Şu anda ciddi oranda yoksullaştık. Asgari ücretin giderek eridiğini, işsizlik tehdidinin büyüdüğünü görüyoruz. Bu anlamda ev emekçisi kadınlar da geçinme ve karnını doyurma problemiyle çok ciddi sıkıntılar çekecek. Dolar’ın artması ile benzine gelen ithal ürünlere gelen zamlar devam edecek.”
 
‘Bedeli sermayenin ödemesi gerekiyor’
 
Elif, emekçiler olarak krizin faturasını ödemeyeceklerini belirterek, “Bu anlamda Türkiye’nin birçok yerinde açıklama yapmak istedik. OHAL’i kaldırdıklarını söyleyen iktidar baskıyla, şiddetle tepkileri bertaraf etmeye yoluna gidiyor. Yapacağımız basın açıklaması polis marifetiyle engellendi. Bu anlamda biz demokratik yaşama sahip çıkmanın yanında emekçilerin hak ve talepleriyle bu süreçte bir bedel ödenecekse sermayenin bedel ödemesi gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu. 
 
‘Süreç ağırlaşarak devam edecek’
 
Örgütlü mücadelenin önemine dikkat çeken Elif, sürecin ağırlaşarak devam edeceğine kaydetti. Elif,  “Mücadeleyi tek başına değil örgütlü bir şekilde vermemiz gerekiyor.  Aslolan ve haklı olan kesim yüzde 99’dur. Bu yüzden birleşerek büyük bir cephe halinde ciddi bir mücadele vererek bu sürecin altından kalkmamız gerekiyor. İktidar sermayenin iktidarı bunu görmek gerekiyor. Emekçiler olarak emeğin haklı mücadelesi için birleşik bir emek mücadelesi vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.