İmralı’da ilk görüşmeden bugüne…

  • 09:10 3 Ocak 2024
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Türkiye'de 2013 ve 2015 yılları arasında devam eden ve “ çözüm süreci” olarak adlandırılan sürecin ilk adımı 3 Ocak 2013 yılında İmralı'da yapılan görüşme ile başladı. Çözüme ilişkin görünürde kimi adımlar atılsa da kısa süre sonra tekrar çatışmalı süreç başlarken tecrit politikası da derinleşti.
 
Cumhuriyetin 100’üncü yılına savaşla göçler, yıkım, felaket ve baskı politikaları ile girildi. Söz konusu yüzyıla en çok sığdırılan ve politikada esnekliğe gidilmeyen mesele ise Kürt sorununda çözümsüzlük oldu. Gelen iktidarların zihniyetleri ve politikaları farklı olsa da Kürt sorununa bakış her iktidar tarafından çatışmalı politika esas alınarak sürdürüldü. Kimi dönemlerde bir konsensüs denense de barış talebine yüzeysel bakıldı.
 
Türkiye tarihinde kimi zamanlar ve anlar kritik öneme sahip. Bu tarihi zamanlardan biri de çözüm sürecine giden yapı taşlarından olan 3 Ocak 2013 tarihindeki İmralı görüşmesi. 2013 ve 2015 yılları arasında devam eden “çözüm sürecinin” ilk aşaması 3 Ocak 2013’te atıldı. Dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Bağımsız Mardin Milletvekili Ahmet Türk İmralı adasında PKK Lideri Abdullah Öcalan'la görüştü. Sonrasında iki yıl devam eden “barış süreci” yaşandı. Çatışmasızlığın sürdüğü bu süreç kısa süreli de olsa halklarda umut yaratırken çok zaman geçmeden süreç tekrar çatışmaya evrildi. Peki, üzerinden 11 yıl geçen söz konusu görüşmeye giden süreçte ve sonrasında neler yaşandı, tecrit politikası nasıl sürdürüldü?
 
68 gün süren açlık grevi eylemi
 
Çözümün ilk adımı 2012 yılında atıldı. PKK’nin ilan ettiği ateşkesin bozulması sonrası yine sembolik bir zamanda darbenin 32’nci yıl dönümünde 12 Eylül 2012’de PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması ve anadilde eğitim talepleri için PKK ve PAJK’lı tutsaklar cezaevlerinde süresiz dönüşümsüz açlık grevi başlattı. Açlık grevleri, 68’inci gününde Abdullah Öcalan’dan gelen çağrı üzerine sona erdi. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK Lideri ile görüşme halinde olduklarını TRT’de katıldığı bir programda açıkladı. Diğer yandan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Abdullah Öcalan ile görüşmeleri basına yansıdı. "Çözüm süreci" olarak adlandırılan bu dönemde, 3 Ocak 2013’te Ahmet Türk ile Ayla Akat Ata, İmralı'ya giderek Abdullah Öcalan ile yaklaşık 2 saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Ancak 9 Ocak günü Paris'te üç Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan, sonradan arkasında MİT’in olduğu ortaya çıkan bir operasyonla katledildi.
 
Gerçekleştirilen bu katliamları devlet içerisindeki “darbe mekaniğinin devreye girmesi” olarak yorumlayan PKK Lideri Abdullah Öcalan, müzakerelere devam edeceklerini duyurdu. Bu niyetle PKK elinde esir bulunan asker, polis ve kaymakamları 13 Mart tarihinde Türkiye’den gelen bir heyete teslim etti.
 
Tayyip Erdoğan: Barış için bedel ödemeye hazırız
 
Bu görüşmeler sonrası Tayyip Erdoğan, 5. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada, "Barış, savaştan çok daha fazla bedel ister. Savaş, kolay olandır. Zor olan barıştır. Biz kolayın değil, zor olanın tarafındayız. Savaşın değil, barışın tarafındayız. Barış için ne bedel ödenmesi gerekiyorsa biz bunu ödedik, ödüyoruz ve ödeyeceğiz. Her an, her imkanımızla savaş için hazırız” dedi ancak daha sonra süreci inkar edecekti.
 
‘Silahlar sussun fikir ve siyasetler konuşsun’
 
Son ve en kapsamlı ateşkes ise, Abdullah Öcalan tarafından 21 Mart 2013 yılında Newroz günü deklere edildi. Abdullah Öcalan’ın "silahlara veda" çağrısıyla yeni bir döneme giriş yapıldı. “Artık silahlar sussun fikirler ve siyasetler konuşsun” diyen Abdullah Öcalan, barış ve demokratik siyasete işaret etti. 2 yıllık çözüm sürecinde Dolmabahçe Sarayı’nda taraflar arasında mutabakat imzalandı, diğer tarafta ise sonrasında ortaya çıktığı üzere perde arkasında Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) “Çöktürme Planları”nın yapıldığı bir dönem oldu.
 
İçeride müzakere dışarıda savaş
 
2014 yılında bir taraftan çözüm süreci devam ederken, bir yandan da yerel seçimler gerçekleştirildi. Seçimlerde gerilimler yaşanırken, 2014 yılında Suriye’de çözüm sürecini etkileyecek gelişmeler ortaya çıktı. DAİŞ’in Kobanê’ye saldırması, çözüm sürecinde tıkanıklıkların yaşanmasına neden oldu. İçeride Kürtlerle müzakere edilirken, Kuzey Suriye’de Kürtlerin statüsüz kalması ve kendi kaderini tayin hakkını engellemeye yönelik adımlar atıldı. Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim 2014’te yaptığı “Kobanê düştü, düşüyor” açıklaması, yoğun tepkilere neden oldu. Türkiye’nin dört bir yanına yayılan 6-8 Ekim Kobanê eylemleri,  PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mesajıyla durdu.
 
Çözüm süreci sonlandırıldı
 
İmralı’da yapılan son görüşme 5 Nisan 2015 tarihinde gerçekleşti. Sürecin geldiği aşamaya ilişkin Abdullah Öcalan HDP heyetine, "Bu son gelişiniz olabilir. Bir daha buraya gelemeyebilirsiniz. Bunlar bu diyalogu yürütecek ciddiyette değiller" dedi.
 
Çözüm sonrası darbe, kayyım, baskı ve yasaklar
 
AKP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerine dair hesapları doğrultusunda 5 Nisan’da Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikası devreye sokuldu. Sonrasında ise Amed ve Pirsûs (Suruç) katliamları yaşandı, Ceylanpınar’da 2 polisin şüpheli ölümü gerekçesiyle Kandil’e yapılan operasyonla süreç sonlandırıldı. Kentlere sıçrayan çatışmalarla yüzlerce insan hayatını kaybetti, 2016 yılında darbe girişimi nedeniyle ilan edilen OHAL ile baskılar derinleşti, binlerce yurttaş işinden atıldı, belediyelere kayyımlar atandı, HDP’li milletvekilleri, belediye eşbaşkanlarının da aralarında olduğu binlerce kişi cezaevlerine konuldu.
 
‘Kürt sorunu 40 değil 200 yıllık sorundur’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecride karşı 5 Eylül 2016 tarihinde HDP ve DBP’li 50 siyasetçinin girdiği açlık grevi eylemi sonrasında 11 Eylül 2016 tarihinde İmralı’da görüşme gerçekleştirildi. Kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmede PKK Lideri Abdullah Öcalan, bozulan çözüm süreci için “Eğer devlet projelere hazırsa biz 6 ayda bitirebiliriz. Çözüm sürecini biz yok etmedik. Benim yanıma gelen heyete aktardım ve onlar 15 gün sonra yine geleceğiz dediler. Kürt sorunu 40 yıllık değil 100 yıllık 200 yıllık sorundur. Eğer devlet samimi olsaydı bu sorun çözülürdü” mesajı verdi.
 
Fakat bu çağrıya yanıt vermek yerine PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecrit ağırlaştırılarak 2019 yılına kadar devam etti.
 
‘Devlet aklı gereğini yapmalıdır’
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 7 Kasım 2018’de başlattığı ve cezaevlerine yayılan açlık grevleri sonucu Abdullah Öcalan, avukatları ve ailesiyle görüştürüldü. 12 Ocak 2019’de kardeşi Mehmet Öcalan ile bir kez daha görüşen PKK Lideri, sonrasında 2-22 Mayıs, 12-18 Haziran ve 7 Ağustos 2019 tarihlerinde avukatlarıyla görüştürüldü. Abdullah Öcalan, 7 Ağustos 2019 tarihinde yaptığı avukat görüşmesinde, bu kez “Kürtlere yer açmaya çalışıyorum gelin Kürt sorununu çözelim. Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de, devlet aklı da gereğini yapmalıdır” çağrısında bulundu.
 
21 yıl sonra ilk telefon görüşmesi
 
2020 yılına gelindiğinde İmralı Adası’nda çıkan yangın ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan, 2 Mart 2020 tarihinde, pandemiden dolayı da 21 yıl aradan sonra ilk kez 27 Nisan 2020'de telefon yoluyla kardeşi ile görüştü. Ancak bu görüşme de kesintiye uğradı. 
 
Demokrasi ittifakı çağrısı
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile sağlanan her görüşme barış ve çözüm mesajları içerdi. Bu süreçte belirli kesimlerin çabaları da sürdü. Aralarında aydın, yazar, şair, gazeteci ve sanatçıların da aralarında bulunduğu "101 Aksaçlı" bir bildiri yayımladı. Ülkenin içinde bulunduğu kötü koşullardan kaynaklı herkesin risk altında olduğuna dikkat çekilen bildiride, "Demokrasi İttifakı"nda buluşma çağrısı yapıldı.
 
404 yurttaştan çağrı
 
101 Aksaçlı’nın bu çağrısına "404 Yurttaş"tan destek geldi. 404 Yurttaş, cepheleşmenin, kin ve nefretin körüklendiği bir ortamda; ülkeyi ve halkı tehdit altında gördüklerini belirterek, iktidarın yurttaş seslerine ve gösterilerine kulak vermesi önerisinde bulundu.
 
Uluslararası kurum ve STÖ’lere başvuru
 
2021 yılında Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan ve 8 aydır haber alamadıkları PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’la durumuna ilişkin girişimlerini sürdürdü.  Avukatlar, Bursa İnfaz Hakimliği ve Adalet Bakanlığı, bakanlığa bağlı kurumlar, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, barolar ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra uluslararası kurum ve STÖ’lere başvuruda bulundu.
 
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının "derhal görüşme" talebiyle 22 Kasım’da Bursa İnfaz Hakimliği'ne yaptığı başvuru verilen 6 aylık avukat ve 3 aylık aile görüş yasağı gerekçesiyle reddedildi.
 
2022’de görüş yasakları sürdü
 
2022 de ilk olarak 3 Şubat’ta disiplin cezası iddiasıyla 3 aylık aile görüş yasağı verildi. Avukatlar bu cezanın sona ermesi ardından Bursa İnfaz Hakimliği’ne başvurarak aile görüşünün sağlanmasını istedi. 7 Haziran tarihinde yapılan başvuruda “Müvekkilleriyle bir an önce yüz yüze görüştürülmesini, İmralı Ada Hapishanesini Disiplin Kurulu ve Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından daha önce aile ve avukatlardan gizlenen yeni bir aile görüş yasağının olup olmadığını araştırılmasını ve varsa bu cezaların dayanaklarının taraflarına iletilmesi” talepleri yer aldı. 8 Haziran’da taleplere yanıt veren hakimlik, “disiplin cezalarının halen sürdüğü” gerekçesiyle başvuruyu reddetti.
 
Avukatlar, bunun üzerine 15 Haziran’da Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Bu itiraza ise 23 Haziran’da yanıt verildi. Mahkeme, Abdullah Öcalan ve diğer tutsaklarla ilgili İmralı Disiplin Kurulu Başkanlığı’nın 31 Mayıs’ta 3 aylık yeni bir disiplin cezasının verildiğini belirterek, itirazı reddetti. 13 Nisan’da verilen görüş yasağının 18 Ekim’de son ermesinin ardından, bu yasak otomatik olarak altı ay daha uzatıldı. 18 Ekim’den sonra Bursa İnfaz Hakimliği’ne görüş başvurusunda bulunan Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Abdullah Öcalan’a 21 Ekim tarihinde kesinleşen yeni bir 6 aylık “avukat görüş yasağı” cezası verildiğini öğrendiler.2022 yılında da Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’da tecrit politikasına karşı eylemsellikler sürdü.
 
Bir yılda 110 başvuru
 
2023 yılında da “Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyasıyla tecrit politikasına karşı mücadele verildi.  2023 yılında Abdullah Öcalan’a 3’er aylık 4 kez aile görüş yasağı, 6’şar aylık 2 kez de avukat görüş yasağı verildi. Asrın Hukuk Bürosu, müvekkilleri Abdullah Öcalan ile görüşmek için 2023 yılında 110 kez başvuruda bulundu. Ailesi ise son bir yılda 59 kez görüşme başvurusu yaptı. Bunlardan 12 avukat ve 9 aile görüş başvurusu da deprem nedeniyle yapıldı.
 
 AYM ve CPT’ye başvuru
 
Abdullah Öcalan’ın avukatları, 2023 yılında Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) 8 başvuruda bulundu. Bunlardan biri deprem, 4’ü aile görüşünün sağlanmaması, 2’si avukat görüşlerinin yaptırılmaması nedeniyle yapıldı. Ayrıca avukatlar, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin tedbir kararının uygulanmaması nedeniyle de bir başvuru gerçekleştirdi.
 
Avukatlar 6 Ocak 2023 tarihinde müvekkilleri Abdullah Öcalan ile görüştürülmemesi nedeniyle “avukat görüş yasağının ortadan kaldırılması” talebiyle Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) başvuruda bulundu. Avukatlar yıl içinde Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’ne de (CPT) 4 ayrı başvuruda bulundu. Başvuruda CPT’nin 2022 yılında İmralı’ya yaptığı ziyaret sonucu hazırladığı raporun açıklanması talep edildi.
 
Avukatlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Abdullah Öcalan hakkında 18 Mart 2014 tarihinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili verdiği “ihlal” kararının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne, ihlal kararı gereğinin Türkiye tarafından yerine getirilmemesi üzerine 2023 yılının Ocak ayında bir kez daha bildirimde bulundu. Avukatlar daha öncede 5 kez bildirimde bulunmuştu.
 
Adalet Bakanlığı’na açık mektup
 
14 Mart 2023 tarihinde ise, avukatlar Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a açık mektup gönderdi. Mektupta, Abdullah Öcalan’ın “hukuk sistemi”nin dışında tanımsız bir alanda rehine statüsünde tutulduğunu belirterek, “Adalet Bakanı olarak sorumluluğunuzun farkında mısınız?” diye sordu.
 
Ekim ayında 78 imzacı akademisyen, siyasetçi, sanatçı, yazar, gazeteci ve aydının açıkladığı “Barışa Çağrı” deklarasyonu ile “Çabamız, barışı aramak üzerinedir ve barış yolcusu olabilme cesaretine dairdir” denilerek çağrı yapıldı.
 
Tutsaklardan bir kez daha açlık grevi eylemi
 
27 Kasım’da tecridin ağırlaşması nedeniyle tutsaklar bir kez daha açlık grevi eylemi başlattı. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tecrit altında tutulan ve 34 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemi 38’inci gününde devam ediyor.