Devletler insan hayatı üzerinden satranç oynuyor!

  • 09:03 12 Kasım 2023
  • Güncel
 
Melike Aydın
 
İZMİR - İsrail ve Hamas saldırıları üzerinden savaşı değerlendiren yazar Ayşe Berktay, bunun erkek aklı sonucu olduğunu, devletlerin insan hayatları üzerinden “satranç” oynadıklarını belirterek “İnsan canları söz konusu ve 3’üncü Dünya Savaşı denen hadisenin mutlaka hem bölgede hem dünyada bunu engellemek üzere harekete geçilmesi lazım” ifadelerini kullandı. 
 
 her iki cephede de erkek aklın insan hayatının eşyalaştığına vurguda bulunarak 3. Dünya Savaşının sonlandırılması için derhal harekete geçilmesi çağrısında bulundu.
 
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yaptığı saldırının ardından İsrail’in Filistin halkına yönelik başlattığı saldırıları ve savaşta  binlerce insan katledildi. Katledilenlerden çoğu da kadın ve çocuk. Bir ayı aşkın süreden devam eden savaşa ilişkin çevirmen ve yazar Ayşe Berktay, değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Devlet toplumu kontrol altına alan bir mekanizmadır’
 
Yaşadığımız ortamın, tanıklık etmekte olduğumuz olayların devletlerin iç yüzünü açığa çıkardığını ifade eden Ayşe, “Devlet baba, “Devletin şefkatli kucağı” gibi terimlerle insanlaştırılan devletin hiç de bu benzetmelerle ilgili olmadığını dile getirdi. Devletin insan yaratımı olduğunu ve kutsallığın ona sonradan vehmedildiğini kaydeden Ayşe, “Her şey devlet adına, devlet ne yaparsa doğru yapar, devlet bizi korur, aç kalınca besleyecek olandır, insanlara çok uzun zamanlardan beri kabul ettirilen şey böyle bir hadise. Devlet denen şey toplumu zapturapt altına almak, kontrol altına almak için oluşturulmuş bir tahakküm mekanizması. Her şey devletin tekelinde; eğitim, barınma, bina yapma her şey onun elinde. Yıkmak da onun tekelinde. Yıkmakta üzerine yok. Hürriyeti gasp etmekte yani bir zor aygıtı var karşımızda” şeklinde ifade etti.
 
‘Ülkenin çıkarı kadın bedenini teşhir etmeyi gerektirir mi?’
 
İnsan kavrayışına sığmayacak nitelikte bir şiddetin yaşandığını ve devletlerin herkesi ülkelerinin çıkarları için bu şiddete ikna ettiklerini söyleyen Ayşe, şunları belirtti: “Ülkenin çıkarı kadınların esir alınıp satılmasını, rehin alınmasını, çıplak kadın bedenlerinin kamyonların arkasında teşhir edilmesini gerektirir mi? Hastanelerin bombalanmasını, çoluk çocuk herkesin öldürülmesini, canlı cansız bütün varlıklarıyla beraber katledilmesini gerektirir mi? Fosfor bombası atılıp çocukların yakılmasını gerektirir mi? Hatta İkinci Dünya Savaşı’nda bitireceğiz diye sözde halkların çıkarı için Japonya’da iki kentte milyonlarca insanı öldürdüler. Şimdi bunun herhangi bir insan vicdanına sığacak rasyonelliği olan toplumun yararına olan bir tarafı yok. Berlin’i Düseldorf’u, Almanlar İngiltere’yi dümdüz ettiler. Yani ordular savaşmıyor. Ordular halklar üzerinde yaptıkları katliamlarla birbirleriyle savaşıyorlar. Bunun toplumun yararına olan bir tarafı yok.” 
 
‘Muktedirler katliamlarla birbirine mesaj veriyor’
 
Dar muktedir grupların katliamlar üzerinden birbirine mesaj verdiğini, “her şeyi yaparım” demek için hastaneleri bombaladığını, insanların gözünü korkutmak için katliamlar yapıldığını dile getiren Ayşe, “Karşısındaki insanı, hasmını korkutmak, caydırmak için; yani direkt hasmını yok etmeye yönelmiyor. Onun içinde yaşadığı bütün toplumu yok etmeyi göze alabiliyor. Bu vicdan taşıyan herkesin doğru yanlışı ayırt edebilen, etik olan ile olmayanı ayırt edebilen herkesin karşı çıkması gereken bir hadise. ‘Benim yanımda rahat edemezsin. Sen bana burada zulüm yaparken ben de seni orada rahat bırakmam’ demek için hedefine bir gençlik konserini alıyor. Ben her yere gidebilirim demenin başka bir yolu yok mu? Bir operasyon yapmayı planlıyorsan devletin güvenlik yerine saldır” şeklinde konuştu. 
 
‘Her şeyi yapabilirim’ mesajı en zayıfa saldırarak yapılmaz’
 
Katliam öncesi konsere İsrail’in boykot edilmesi amacıyla gidilmemesi yönünde bir çağrı yapıldığını hatırlatan Ayşe, “Ona karşı olabilir Filistinliler. ‘Ezilen ve işgal altında olanın neyi yapıp yapmayacağını söylemek bize düşmez’ denebilir. Franz Fanon’a atıfta bulunulur. Ama ben ikna değilim. Cezayir Savaşı sırasındaki Fransız işgaline karşı yapılan Jean Paul Sarter’ın bir sözü vardır ‘Onlar artık her şeyi yapabilir, onlara ahkam kesmek bize düşmez’. Ama onunla karşılaştırılabilecek bir durum olduğunu düşünmüyorum. Hamas’ın yaptığı ayrı bir şey. Kim yaptırdı, vekil miydi, onu değerlendirecek durumda değilim ama çok vahşice bir şey yaptı. Savaş hijyenik bir şey değil ama bir konsere saldırmak İsrail devletine ‘her şeyi yapabilirim’ demek bu değil. En güçlü olduğu yere saldırarak yaparım, en zayıf olduğu yere değil” dedi.
 
‘Soykırıma göz yumuluyor’
 
İsrail’in Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği zulüm, yaşam hakkı tanımaması konusunda ise yeni bir durumla karşı karşıya kalındığını ifade eden Ayşe, şu değerlendirmeyi yaptı: “Devletler şöyle bir şey yaptı deyip Filistin’e yönelik İsrail saldırılarını aklamaya çalışıyor. Gazze’yi boşaltmaya çalışıyorlar. Muhalefet bile İşçi Partisi bile ateşkes yapmak Hamas’ın elini güçlendirir, insani yardımla uğraşmalıyız diyor. Hamasın elini güçlendirip güçlendirmemek üzerinden Filistin halkının soykırıma uğramasına göz yumabiliyorlar. Bunların kabul edilebilir bir durumu yok. 3’üncü Dünya savaşı böyle bir hadise. Çünkü orada bir paylaşım savaşı yapıyorlar, kim nerede olacak. Çok mu önemli Hamas’ın elini güçlendirmek… Bu savaşı kızıştırarak Filistinlileri oradan çıkararak bir adımlar atmaya çalışıyorlar.” 
 
Erkek aklıyla yürütülen savaş
 
Türkiye’nin yaralıların taşınması için bir gemi hastane göndermek istediğini buna karşın Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FKC) buna karşı gelen bir çağrı yaptığını hatırlatan Ayşe, “İsrail yaralıları burayı terk etmeye zorluyor. Yaralıları hastane gemilere taşıdıklarında bir daha geri gelen olmayacak. Yani hastaneleri bombalayarak dehşet yaratmanın bir yönü soykırım, öldürmek, diğer yanı dehşet yaratarak oraları insansızlaştırmaktır. FKC çağrısıyla yaralıların taşınmaması Gazze içinde tedavi yolları geliştirmeye çalışmış uluslararası kamuoyu. Burada korkunç bir hayat hakkını hiçe sayan ve erkek aklın yönettiği bir hadise görüyoruz. Kendine saldırıldığında savunmak için savaşırsın. Ama o savaşı erkek aklıyla yürütmek de var kadın aklıyla yürütmek var. En az zulme sebep olarak. Bir de mümkün olduğu kadar en azda tutmaya çalışır” şeklinde konuştu.
 
‘3’üncü Dünya Savaşı’nı durdurmak üzere harekete geçilmeli’
 
Lübnan’ın ve Yemen’in de savaşa dahil olmaya çalıştığını ancak bunun silah ve insani yardım malzemesinin piyasasını canlandırmaya yaradığını belirten Ayşe, krizin de böyle aşılmaya çalışıldığını dile getirdi. Birleşmiş Milletlerin de işlevsiz kaldığını ifade eden Ayşe, son olarak “Ben nasıl protesto ediyorsam o da protesto ediyor. Lafın bir kıymeti, yok kimseye uygulatma mecali yok. Devletler insan hayatları üzerinden bir satranca benzer oyunlar oynuyor. Ukrayna Rusya arasında da benzer şekilde oldu. Sanki bilgisayarda oyun oynuyorlar. İnsan canları söz konusu ve 3’üncü Dünya Savaşı denen hadisenin mutlaka hem bölgede hem dünyada ayağa kalkarak bunu engellemek üzere harekete geçilmesi lazım” dedi.