7 Aralık’ta gazeteciliği savunmaya

  • 09:02 12 Kasım 2023
  • Güncel
 
AMED - DFG Eşbaşkanı ve MA Editörü Dicle Müftüoğlu’nun görülecek olan duruşması öncesi çağrı yapan meslektaşları, “7 Aralık’ta Dicle’nin yanında olacağız” dedi.
 
Objektiflerini hakikate çeviren özgür basın, 1990’lı yıllarda olduğu gibi bugün de iktidarın hedefinde. AKP-MHP iktidarıyla toplumun tüm muhalif kesimlerine yönelik baskılar artarken, bundan etkilenenlerin başında ise özgür basın geliyor. Sadece 2022 Haziran ayından bu yana onlarca gazeteci gözaltına alınıp tutuklandı. Gazeteciler uzun tutukluluk süreçlerinin ardından tahliye edilirken, hala cezaevinde rehin tutularak mesleğini yapması engellenen çok sayıda gazeteci var. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) Ekim ayı hak ihlalleri raporuna göre 3 Kasım 2023 63 gazeteci cezaevlerinde tutuluyor. Bu gazetecilerden biri de DFG Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Dicle Müftüoğlu. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklanan Dicle’nin ilk duruşması 7 Aralık günü Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. JINNEWS Yazı İşleri Müdürü Safiye Alağaş ve MA Editörü Berivan Altan basına dönük baskılara ve Dicle’nin dosyasına dair konuştu.
 
‘Özgür basını susturmak için operasyonlar gerçekleştiriliyor’
 
İktidarın gazeteciğe yönelik baskılarının amacının gerçeğin üstünü örtmek olduğunu ve devletin uzun zamandır Kürtlere karşı bir savaş yürüttüğünü dile getiren Safiye, “Hem Türkiye’de hem de Türkiye dışındaki ülkelerde savaş yürütülüyor. Bundan bir tanesi de Rojava’dır. 1-2 yıl içerisinde çok ciddi saldırılar oldu oraya dönük. Bugün bunu yansıtan özgür basın kaldı. Devlet gerçeğin üstünü örtebilmek için çok ciddi saldırılar gerçekleştirdi ve parça parça operasyonlar yaptı basına. 16 kişi tutuklandı, 4 kişi tutuklandı, 3 kişi tutuklandı. Bu şekilde aslında peyderpey bu operasyonları sürdürdü” ifadelerine yer verdi.
 
‘Ortak yaşam koşulları mümkün’
 
Sözlerinde iktidarın ve basınının Gazze ve Rojava’ya yaklaşımına işaret eden Safiye, “Başka bir halka saldıran bir devlet bunu yapamaz ve orada barışı da sağlayamaz. Başka bir halka dönük kendi ülkesindeki devlet saldırı gerçekleştiriyorken basının susması ve başka bir halkın sesi olmaya çalışması riyakârlıktır. Bir gazetecilik değildir. Çifte standart vardır burada. Özgür basının temel amacı temel farkı burada devreye giriyor. İki halkın da yanında olduğumuz, savaşı kesinlikle istemediğimiz üzerinden yayıncılık yaptık. Ortak yaşam koşulları mümkün. Gazze’de, İsrail’de, Rojava’da da mümkün. Devletin bu son yıllardaki amacı buydu, kazanmak için önce birilerini susturması gerekiyordu, temel amaç her şeyden önce hakikatin sesini susturmak, hakikatin üstünü örtmektir” şeklinde konuştu.
 
‘Savcılar devletten talimat alıyor’
 
Safiye, gazetecilere dönük operasyonları “siyasi” olarak değerlendirirken, Dicle’nin de aynı kapsamda alındığını dile getirdi. Safiye, Dicle’ye dair şunları belirtti: “Herkes Dicle’nin gazeteci olduğunu biliyor. Gazeteciliğe başladığım ilk yıllardan beri Dicle’yi tanıyorum. Başka ajanslarda, medya sahalarında, medya alanlarında çalıştı ve uzun süredir özgür basında çalışıyor. Devletin kendisi de biliyor bizim gazeteci olduğumuzu, nasıl gazetecilik yürüttüğümüzü ve gerçekten gazetecilik yaptığımızın çok farkında. Bu dosyaları savcılar hazırlarken bir manipülasyon yaratıyor. Sanki biz gazeteciler ‘örgüt sahasında eğitim almışız ve örgütün talimatıyla çalışıyoruz’ algısını yaratıyor insanların kafasında. Bu nedenle hukuktan bahsetmenin biraz abes kaçacağını düşünüyorum. Savcılar devletten talimat alarak onlara kılıf uydurarak bu operasyonları gerçekleştiriyor. Ben ve gazeteci arkadaşlarım 1 yıl cezaevinde kaldık. Herkes serbest kalacağımızın farkındaydı, fakat devlet bizi içeride tutabilmek için elinden gelen her şeyi yapıp uzattı.”
 
‘7 Aralık’ta Dicle’nin yanında olacağız’
 
7 Aralık’ta gazeteciliği savunmanın çok önemli olduğunu söyleyen Safiye, “Burada sadece Dicle’yi değil gazeteciliğin onurunu savunuyoruz. Çünkü şu anda gazeteciliğin onurunu Türkiye’de basın, medya kuruluşları, medya holdingleri yerle bir etti ve itibarsızlaştırdı. Hakikatti, gerçeğin üstünün örtülemeyeceğini ve kadın gazeteciliği savunacağız. Bu nedenle 7 Aralık’ta Dicle’nin yanında olacağız, Diyarbakır 4’üncü Ağır Mahkemesi salonunda olacağız” çağrısında bulundu.  
 
‘Özgür basın hedef halinde’
 
Dünyanın birçok yerinde gazeteciliğin iktidarların hedefinde olduğunu belirten MA Editörü Berivan Altan ise Türkiye’de basına yönelimin daha kronik halde olduğunu kaydetti. Hak ihlallerini teşhir eden özgür basın emekçilerinin mücadelesine dikkat çeken Berivan, “1990’lı yıllara geldiğimiz zaman yine Kürt sorununun demokratik çözümü için mücadele edilen ya da Kurdistan’da ki hak ihlallerini teşhir eden, o dönem JİTEM’in dâhil olduğu cinayetleri teşhir eden onların gerçeğini ve hakikatini ortaya çıkarmaya çalışan gazeteciler hedef alındı. 1990-2000’li yılara kadar 50’den fazla Kürt gazeteci faili meçhul aslında faili belli cinayetlerde katledildi. Hakikatin karartılması için ve hakikatin ortaya çıkmaması için bu saldırılar çoğaldı. Bir bütünen Türkiye’nin tamamında aslında gerçeklerin ortaya çıkmaması, toplumun bilinçlenme hakkının elinden alınması, gazetecilik mesleğinin kamu faaliyeti olan denetleme yetisinin ortadan kaldırılması ve iktidarın yaptığı yolsuzlukların yansımaları, ne kadar yolsuzluk yaptıkları, topluma ne kadar yansıdığı, toplumun ne kadar sömürüldüğü ya da hak ihlallerinin ne kadar derinleştiğinin görülmesini engellemek için bir baskı aracı olarak gazetecilik saldırı altında” dedi.
‘Gazetecilerin sesi olduğu için hedef alındı’
 
İktidarın kapatmalarla, sitelerin engellenmesiyle, gazetecilerin haberlerinin engellenmesiyle özgür basını durdurmaya çalıştığını vurgulayan Berivan, “2022 yılı itibariyle Kürt sorununda güvenlikçi politikaların derinleşmesiyle birlikte, savaşın sınırların ötesine kadar yansıması ve onun içe yansıması topluma lanse edilmemesi, toplumun susturulması, sindirilmesi amacıyla yürütülen politikalarının teşhirine yönelik özgür basın emekçileri hedef alındı. Dicle aslında gazetecilerin sesi olan bir derneğin eşbaşkanı. Aynı zamanda ajansımızın editörü, hem hakikatin sesini duyurmaya çalıştığı hem de hakikatin sesini duyurmaya çalışanların yanında durduğu için hedef alındı” sözlerine yer verdi.
 
Duruşmaya çağrı
 
Berivan, Dicle’nin uzun yıllardır özgür basına emek verdiğini dile getirirken, “Dicle gazeteciliğin hakikati yazma, topluma o haberi daha iyi verebilme ve o haberi herkesin okuyabilmesi, bütün kesimlere hitap edecek şekilde yansıtma mücadelesi yürütüyordu” dedi. Hala birçok gazetecinin yargılandığını ifade eden Berivan, şunları söyledi: “1990 yılında özgür basın emekçileri faili meçhul cinayetlerde katledilirken, gazeteler bombalanırken o gün gazeteciliğe sahip çıkılsaydı, gazeteci meslek örgütleri güçlü bir dayanışma gösterseydi bugün baktığımız zaman özgür basın çalışanları bu kadar hedef alınmazdı. Tam da bu noktada gazeteciliği tekrar canlandırabilmek için toplum yararına, hak ve adaletten yana bir gazetecilik, iktidarın üzerinde bir denetim mekanizması oluşturabilecek gazetecilik ve bunu topluma lanse edebilecek bir gazetecilik için 7 Aralık’ta 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’nun duruşmasına sahip çıkmamız gerekiyor. Duruşmaya bütün gazeteci meslek örgütlerinin, gazetecilik mesleğini yürütmeye çalışan, hakikatin izinden gitmeye çalışan herkesin gelmesi gerekiyor.”