Tutum belgesinin mesajı net: Muhatap Abdullah Öcalan

  • 09:06 9 Kasım 2023
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
AMED - DBP’nin “Örgütlü Toplumla Özgür Yaşamı Kuralım” şiarıyla gerçekleştirdiği konferansta açıklanan tutum belgesini değerlendiren DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Aynur Sarıca, demokrasiyi, barışı savunan bir yerden tutum belgesini oluşturduklarını söyledi. Aynur, “Orta Doğu krizlerine, tıkanmalara cevap olabilecek kişi Sayın Abdullah Öcalan’dır” dedi.
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 12 Kasım’da Ankara’da gerçekleştireceği 6’ncı Olağanüstü Kongre öncesi 5 Kasım’da Amed'de “Örgütlü Toplumla Özgür Yaşamı Kuralım” şiarıyla konferans gerçekleştirdi. Yüzlerce kişinin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle katıldığı konferansta “Örgütlü Toplumla Özgür Yaşamı Kuralım Konferansı Tutum Belgesi” açıklandı. Yaşamın her alanında yaşanan sorunlar ve buna karşı çözüm önerilerinin sunulduğu tutum belgesini DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Aynur Sarıca ajansımıza değerlendirdi.
 
‘Halk duruşuyla net mesaj verdi’
 
Uzun zamandır eleştiri, özeleştiri mekanizmasını işleterek yerelden genele doğru çalışma gerçekleştirdiklerini ve bunun sonucunda 5 Kasım’da konferans düzenlediklerini dile getiren Aynur, konferansta ortaya çıkan tabloyu ve mesajları hatırlattı. Aynur, “Konferansta Kurdistan bölgesinde DBP fikriyatını benimseyen, ruhunu hisseden ve DBP’yi sahiplenen bir kitle gerçekliği açığa çıktı. Bu kitle rengiyle, katılımıyla, sloganıyla, duruşuyla net mesaj verdi. Kürtçeyi, Kürt kültürünü, Kurdistan’ı sahiplenme noktasında mesajlar ön plandaydı. Uzun süredir sistemin saldırı konsepti mevcut. Bu konsepte karşı bir direnişin yürütüldüğünü zaten görüyoruz ama bu mesajı kitlesel bir şekilde vermek için yerinde bir konferans oldu. Kürt ve Kurdistani ruh bundan sonraki sürecin nasıl örülebileceğinin mesajını Amed’de verdi. Kurdistan alanında özgürlük mücadelesini vermenin temel dinamiklerinin DBP’den geçtiğini ve DBP’nin büyümesinin ne kadar önemli olduğunu oraya gelen kararlı kitle gösterdi” dedi.
 
‘Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmasından uzak Kürt gerçekliği olamaz’
 
Konferansta ortaya çıkan önemli mesajların başında, üzerinde ağırlaştırılmış tecrit uygulanan Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü olduğunu belirten Aynur, “Fikirlerden, paradigmadan, önderinden uzak tutmaya çalışan bir sistem aklı var ama Kürt halkı net bir şekilde ortaya koyuyor; Sayın Abdullah Öcalan’ın  paradigmasından uzak Kürt gerçekliği olamaz. Yaşamın tüm alanında tecridin mutlak kırılması ve fiziki özgürlüğün sağlanması noktasında net mesajlar veriyoruz. Bütün krizlerin, katliamların Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle bağlantılı olduğunu biliyoruz. Tıkanmış bir ülke, kendini savaşla beslemeye çalışan bir gerçeklik var. Buna çözüm yolu bulabilecek Sayın Abdullah Öcalan’dır. Gelen kitle de fiziki özgürlüğün sağlanması gerektiğinin mesajını konferansta verdi. Orta Doğu egemen güçler tarafından sürekli kaosa sürüklenen bir alan haline getirildi. Sayın Abdullah Öcalan Orta Doğu demokratikleştiğinde bir bütünen dünyanın demokratikleşeceğini ortaya koydu. Onun için Orta Doğu krizlerine, tıkanmalara cevap olabilecek yer Sayın Abdullah Öcalan’dır” şeklinde konuştu.
 
‘Güneş gibi duran ve dünyaya çığır açan paradigma var’
 
Kapitalist moderniteye karşı demokratik modernitenin inşa edilmesinin önemine ve etkisine dikkat çekilen tutum belgesini demokrasiyi, insan haklarını, barışı savunan bir yerden oluşturduklarını dile getiren Aynur, belgenin içeriğini şöyle açtı: “Kadının haklarını yok sayan, cezasızlık politikası ile kadın katliamlarını meşrulaştıran, ekolojiyi kendi rantı uğruna hiçleştiren, bireylerin yaşam hakkını daraltan bir sistem var. Tutum belgesinde demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmamızın çerçevesinde bütün sorunlara karşı toplumun yaşam alanını koruyan yaşamın inşasının nasıl olabileceğini vurguladık. Örneğin Cudî’yi yakarak kendine ‘güvenlik’ adı altında alan açan ve kendini meşrulaştıran, özgürlük mücadelesi veren kadınları tutuklama ile tehdit eden bir sistem var. Bizler bunların demokratik siyaset mekanizmasında yerlerinin olmadığını söyleyerek demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma ile demokratik ulus anlayışını ortaya çıkarıyoruz. Ulus devlette özgürlük isteyenler için yaşam alanı yoktur. Bu kadar yaşamı hiçleştiren yerde güneş gibi duran ve dünyaya çığır açan bir paradigma var.”
 
‘Saldırıları boşa çıkaracak olan şey ulusal birliktir’
 
Aynur, Kasr-ı Şirin ve Sevr Antlaşması ile Kurdistan’ın 4 parçaya bölündüğünü ve hegemon güçler tarafından 4 parçanın yönetilmeye çalışıldığını söylerken, parçalanmaya karşı paradigmanın yaşamsallaşması için ulusal birliğin sağlanmasının önemli olduğunu vurguladı. Aynur, “Sürekli ihanet var ama bu ihanete karşı bir mücadele hattımız da mevcut. KDP gerçekliği bugünün değil. KDP sürekli aynı rolü üstleniyor. 21’inci yüzyılın çeyrek asrında da KDP kendi aşiretini yürütebilmek için işbirlikçi çizgide yoluna devam ediyor. Arkasına egemen gücü alarak Kurdistan’ın yer altı zenginliklerini peşkeş çekiyor. Türkiye ile işbirliği halinde olup Kürt halkına ihanet eden bir KDP gerçekliği var. Buna karşı Kurdistan’ın ulusal birliği elzemdir. 4 parça Kurdistan’a yoğun bir saldırı var. Ulusal birlik sağlanmadığı sürece saldırılar devam edecektir. Kürt halkı birliğini kurduğu zaman statü kazanabilecek. Saldırıları boşa çıkaracak olan şey ulusal birliktir” değerlendirmelerinde bulundu.
 
‘İnsanlar ‘özgürleşmenin tam zamanı’ diyor’
 
Çalışmalarını önümüzdeki süreçte daha da büyüteceklerinin altını çizen Aynur, mücadeleyi halkla birlikte yürüteceklerini ekledi. Çözüm gücünün örgütlü toplum olduğu vurgusunu yaptıklarına yer veren Aynur, “Kurdistan’ın özgürlüğü Türkiye’nin de demokratikleşmesidir. Hem örgütlenerek hem de büyüyerek mücadelemizi vereceğiz. Bu mücadeleye katılım için halklara yaptığımız çağrıların cevaplarını konferansta gördük. Kitlenin bu kadar yoğun katılımı ve ısrarcı duruşu özgürlük, demokrasi isteyen kitlenin azınlık olmadığını bir ülke sorunu olduğunu gördük. Gittiğimiz her yerde insanlar ‘özgürleşmenin tam zamanı’ diyor. Bizler örgütlü olmadığımız sürece bu toplumu özgürlüğe kavuşturamayız. Birliği ve örgütlülüğü ilk elden sağlamamız gerekiyor” çağrısı yaptı.
 
‘Örgütlü gücümüzü büyütelim’
 
Kadınların yıllardır mücadeledeki öncülük rolünü sürdüreceğine işaret eden Aynur, özgür kadın bilinciyle süreci öreceklerini ifade etti. Aynur, “Eşbaşkanlık, eşit temsiliyet, fermuar sistemi bunlar bizim paradigmamızda yer alan ve yaşamsallaştırdığımız bir mekanizma. Kürt kadın hareketi olarak siyasette, derneklerde yani yaşamın her alanında mücadele ağını ilerletiyoruz. Bizler baskılara, faşizmin zorbalığına rağmen demokratik alanda yer alan bütün kadınlar olarak mahallerde, köylerde, komünlerde, meclislerde kendi özgün örgütlenme alanımızı büyüterek yeni dönemde mücadelemize devam edeceğiz. Kadını eve hapsetmeyen çalışan anlayışa karşı mücadelenin büyümesi için TJA ile ortak bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Özgür yaşamı kurabilmek için birliktelik sağlamak zorundayız çünkü erkek egemen zihniyet, seslerimizi susturmaya çalışacak ama bizler bulunduğumuz her alanda mücadele edip, örgütlülüğümüzü büyütmemiz gerekiyor. Tüm kadınlara çağrımdır örgütlü gücümüzü büyütelim” diye konuştu.