Aile çalıştaylarının hedefi: Medeni Kanun ve Anayasa değişikliği

  • 09:04 6 Kasım 2023
  • Güncel
 
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 81 ilde gerçekleştirdiği “aile çalıştayına” dair konuşan İzmir Kadın Dayanışma Derneği’nden Badegül Güler, kadınların taleplerini dile getirerek mücadeleye devam edeceklerinin mesajını verdi.
 
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 81 ilde bakanlığa bağlı İl Müdürlüklerine, ailenin korunması, güçlendirilmesi ve sosyal refahın arttırılması amacıyla “aile çalıştayı” düzenlenmesine dair bir yönerge göndermişti. AKP-MHP iktidarı ile ittifak kuran ve Meclis’e giren HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin bu konuya dair söylemleri ile birlikte aile çalıştaylarının planlanması oldukça dikkat çekici. Çalıştaylara alternatif olarak ise İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi, kadın hakları alanında çalışan kadınlarla 20 Ekim’de “toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddet, boşanma, cinsiyetlendirilmiş emek, nafaka ve velayet” konulu atölye çalışması düzenledi. Merkez daha sonra ise “Nafaka ve velayet; toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının boşanma oranlarına etkisi; cinsiyetlendirilmiş emek; aile, toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve cinsiyet eşitsizliği” çalışmasının raporunu kamuoyuna duyurdu. Bakanlığa da gönderilmesi planlanan rapor, 26-27 Ekim tarihlerinde toplanan “Aile Şurası” ile eşzamanlı olarak açıklandı.
 
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İzmir Kadın Dayanışma Derneği Yöneticisi Badegül Güler, iktidarın yasaları uygulayarak kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla adım atması gerektiğini vurguladı.
 
Baskılar toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilgili
 
Evlenmek kadar boşanmanın da doğal bir süreç olduğunu ancak bu coğrafyada bir kadının evlendiği zaman ömür boyu evli kalması gerektiği gibi bir inancın olduğunu söyleyen Badegül, bu durumun toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayandığına dikkat çekti. Kadınlara belli bir yaşa geldiğinde mutlaka evlenmesi, çocuk doğurması gerektiği gibi bir takım söylemlerde bulunulduğunu dile getiren Badegül, “İnsan evlenmeye, çocuk doğurmaya kendisi karar vermeli ama bizim toplumda kiminle evleneceğimize, kaç çocuk doğuracağımıza, evlendikten sonra bu evliliği sürdüreceğimiz kendi özgür fikirlerimizin dışında genellikle toplum tarafından bize dayatılıyor. Dolayısıyla şu andaki iktidar da bir gecede İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırdı. Daha sonra İstanbul Sözleşmesi’ne atıfta bulunarak kanunlaştırılan 6284 kadına yönelik şiddetle mücadele yasasını kaldırmak istiyor. Nafakayla ilgili bir takım yalan yanlış söylemler ortada dolanıyor. Mesela süresiz nafaka ödeniyor gibi bir söylem var, böyle bir şey yok. Nafaka, kadının durumu iyileştiği zaman otomatik olarak kesiliyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Kazanımlar elimizden alınmaya çalışılıyor’
 
Türk Ceza Kanunu ve Medeni Kanun’da kadın hareketinin mücadelesiyle birçok kazanım elde edildiğini kaydeden Badegül, “2002’den itibaren aile arasında edinilmiş malların paylaşımı söz konusu. Aile reisi tanımı kaldırıldı. Bir takım kazanımlar elde edildi. Ancak şu anda tekrar başa dönüyoruz. Bu kazanımlar elimizden alınmaya çalışılıyor. Özellikle hükümet ve ortakları nafaka konusunda Medeni Kanun’da bir takım değişiklikler yapmak istiyor. Buradaki amaç da kadını istihdamdan, siyasetten, sendikadan, sosyal hayattan uzak tutarak eve kapatmanın yollarını aramak” dedi.
 
Kadınların talepleri
 
Badegül, kazanımlara dönük saldırılar karşısında kadınların taleplerini şu şekilde aktardı: “Özellikle bu ayrımcılık ve eşitsizliğe karşı bir takım tedbirlerin alınması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi kadın yoksulluğu ve adalete erişim. Biz bu alanda kadınların yoksulluğunun giderilmesi için, istihdamda yer alabilmesi için devlet tarafından çocuklarını bırakabilecekleri bir kreş, yaşlıların gidebileceği bakım evleri, engellilerin gidebileceği bir merkez, kadını sosyalleştirecek bu kolaylaştırıcı kurumların yapılmasını istiyoruz. Onun dışında İstanbul Sözleşmesi, gerçekten kadına yönelik şiddette, aile içi şiddette, koruyucu ve önleyici tedbirleri olan uluslararası bir sözleşmeydi. Bu sözleşmenin tekrar kabulünü istiyoruz. 6284’e dokunulmasın istiyoruz. Medeni Kanun’un, Türk Ceza Kanunu’nun eksiklikleri var. Biz kadın hareketi olarak bu eksiklikleri tamamlamak için de mücadele ediyoruz. Fakat aldığımız haklarımızın elimizden alınmaması için ve bu eksik kalan açıklıklar için de mücadele etmeye devam edeceğiz.”
 
‘İktidar evlilik kurumuna dair söylemlerinden vazgeçsin’
 
İktidarın evlilik kurumu hakkındaki söylemlerinden vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Badegül, “Şimdi yeni bir kredi çıkarıldı, 18-27 yaş arasında. Burada devlet bize kaç yaşına kadar evlenmemiz gerektiğini de vurguluyor. Yıllarca 3 çocuk diyerek, kaç çocuk yapacağımızı vurguladı. Devlet bu söylemlerinden vazgeçsin. Bunun yerine kadına yönelik şiddetle ilgili aile içi şiddetin önüne geçilmesi için yasaları uygulasın. Yasaları uygulasınlar, belki o zaman kadına yönelik şiddetle mücadelede bir adım atmış olurlar” şeklinde konuştu.
 
Mücadele etmeye devam edecekler
 
Kadınların yıllardır mücadele verdiğini  ve mücadelesini büyüttüğünü söyleyen Badegül, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceklerinin altını çizerek, “90’lı yıllardan beri kadın hareketi, feministler, LGBTİ+ örgütleri özellikle geçmişe baktığımızda 87’de şiddete karşı kampanya, Mor İğne kampanyası var. Medeni Kanun, Türk Ceza Kanunu ile ilgili biz yıllarca alanda yürüyüşlerimizi yaptık. Kadın mücadelesi için mahallelerde, kamuda, sokakta, okullarda farkındalık eğitimleri yaptık. Yine yapmaya devam edeceğiz. Alanda da birçok kadın hareketinin mücadelesiyle ve imza kampanyalarıyla yasaların geçmesini engelledik. O yüzden biz buna devam edeceğiz” mesajını verdi.