‘Cezasızlığın amacı kadın kırımı’

  • 09:02 6 Kasım 2023
  • Güncel
 
AMED - İktidar ve yargı ortaklığıyla süren cezasızlık politikasını değerlendiren TJA aktivisti Elif Turan, amacın kadın kırımı yaratmak olduğunu ifade ederken, buna karşı kadınların ise mücadelelerini sürdürdüğüne işaret etti.
 
Erkek-devlet şiddetinin her geçen gün yükseldiği Kurdistan ve Türkiye kentlerinde, özellikle yargı eliyle uygulanan cezasızlık politikası failleri cesaretlendiriyor. Cezasızlık ile faillere uygulanan indirimler, verilen tahliye ve beraat kararları, kadınların yaşamlarında şiddet olarak karşılık buluyor. Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Elif Turan, erkek-iktidar-yargı ortaklığında uygulanan cezasızlık politikasını değerlendirdi.
 
‘Failler kravat takarak indirimlerden faydalanıyorlar’
 
Cezasızlık politikasının sadece faillerin serbest kalmasından ibaret olmadığını, aynı zamanda failleri korumaya yönelik olduğunu söyleyen Elif, “Bizler eril devlet zihniyetinden bahsederken, fail cinayetini işliyor, çocuk istismarı gerçekleştiriyor ve bundan sonra mahkemelerde bir kravat takarak, milliyetçi ve dinci söylemler sarf ederek cezasızlık pratiği dediğimiz indirimlerden faydalanıyor. Devletin cezasızlık politikasıyla ilgili gerçekleştirmiş olduğu hiçbir şey yok. Cezasızlık politikası aslında erkeği korumakla ilgili bir düzen oluşturuyor” dedi.
 
‘İstanbul Sözleşmesi faili korumak için feshedildi’
 
Cezasızlık politikasının erkeği tekrar suça teşvik ettiğini belirten Elif, af şeklinde olmasa da infaz düzenlemeleri ya da indirimlerle bunun yaşandığına işaret etti. Elif, “Bizler uzun zamandır İstanbul Sözleşmesi’nde ısrar ediyoruz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nde bununla ilgili caydırıcı maddeler var. Devlet aklının bu caydırıcı yasaları kullanmamasının tek nedeni erkek faili korumak. İstanbul Sözleşmesi’nde kadına yönelik şiddetin daha ağır cezaları vardır. Devlet aklının aslında faili korumasıyla alakalı olarak İstanbul Sözleşmesi bir gecede feshedildi” sözlerini kullandı.
 
‘Devlet savunma mekanizmasını ortadan kaldırıyor’
 
Elif, kadınların artık yargıya güvenmediğini vurgularken, yargıya giderek korunma talebinde bulunan kadının, şiddete maruz kalması durumunda tekrar aynı merciiye gitmediğine değindi. Kolluğun kadınları ikna ederek yeniden evlerine göndermeleri şeklinde örnekler yaşandığını hatırlatan Elif, “Durum böyle olduğu için kadınlar da ikinci şiddeti, üçüncü şiddeti hatta cinayete kadar giden şiddetin bütün kademelerini kendi başlarına yaşıyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nde 6 aylık bir uzaklaştırma kararı vardı. 6 ay boyunca kadınlar bu karardan faydalanabiliyordu. Şu anda 6284 sayılı kanun kısmen de olsa uygulanıyor. Çünkü onunla ilgili de bir savaş açılmış siyasi konjonktür içinde. Şu ana baktığımız zaman uzaklaştırma kararı 2 aya düşmüş durumda. Uzaklaştırma kararı 2 aya düştüğü için kadın kendini hiçbir şekilde savunamıyor. Devlet savunma mekanizmasını ortadan kaldırıyor” ifadelerine yer verdi.
 
‘Kadınlar faillerle karşılaşacaklarından haberdar değildi’
 
Pandemi gerekçesiyle cezaevlerinden çıkarılan faillere işaret eden Elif, “Normal şartlarda İstanbul Sözleşmesi’nde şöyle bir ibare vardır; fail kadın cinayeti işlemişse ya da fail kadın cinayetine meyillenmişse, failin içeride olmasının sebebi çocuk istismarıysa failin cezaevinden çıkacağı zaman o şahıslara mağduriyetlerini bildirmek için haber verilmesi gerekiyor. Devlet pandemi sürecinde bu insanları dışarıya bıraktığı zaman kadınlar şiddetle karşı karşıya kaldılar. Pandemiden dolayı kendi failleriyle kapının önünde karşılaşacaklarından haberdar değillerdi. Durum böyle olunca kadın kendini korumakla alakalı önlem de alamadı” şeklinde konuştu.
 
‘Cezasızlık karşısında mücadelemiz sürecek’
 
Kadın ve çocuğa yönelik şiddet suçunun ağır yaptırımlarının olmadığını, faillerin açık cezaevlerinde tutulduğunu ve açık cezaevinden çıkan failin tekrar suç işleme olasılığının yüksek olduğunu kaydeden Elif, sözlerini şöyle sürdürdü: “Periyodik bir şekilde af değil, af adı altında bu failleri dışarıya çıkartıp, açık cezaevlerine yönlendirmek. Yine bir devlet aklı, devletin yargısı ortada hiçbir politikasının olmadığını gösteriyor. Ülkede bu noktada hiçbir politikanın olmadığına inanıyoruz. İstanbul Sözleşmesi kadın mücadelesiyle ortaya çıkartılan bir sözleşmeydi. Kadın katliamlarının, çocuk istismarcılarının önüne geçmekte zorlanıyoruz. Fakat bu durum asla bizim mücadelemizi sekteye uğratmıyor. Bu durumları gündeme getiren kadın kurumları ve özgür basındır. Bizler bu noktada kadın kurumları olarak elimizden geldiği sürece mücadelesini veriyoruz ve vermeye de devam edeceğiz.”
 
‘Müebbet hapis cezası yerine 15 yılla ödüllendirildi’
 
Devletin izlediği politikanın eril zihniyette olan erkeği korumak olduğunu dile getiren Elif, katledilen Hasret Tutal’ı anımsattı. Hasret’in erkek arkadaşı tarafından katledildiğini dile getiren Elif, “Bu durumun herhangi bir gerekçesi olamaz. Kasten insan öldürmekle alakalı bir durumdur ve bununla ilgili normal şartlarda müebbet cezası alması gereken şahıs 15 yılla ödüllendirilmiştir. 15 yılın yatarıysa yaklaşık 7-8 yıldır. Bu adam 7-8 yıl sonra dışarıya çıkacak ve tekrar bir kadını daha katledecek. Çünkü ödül gibi bir ceza verilmiş. Erkek aklının, devlet aklının kadınlar üzerinde uyguladığı ciddi bir tahakkümdür. Biz kadın aktivistler ve kadın örgütleri olarak kesinlikle bunu her yerde söylemeye de devam edeceğiz. Biz bu durumu asla kabul etmiyoruz, asla da kabul etmeyeceğiz” dedi.
 
‘Devlet 6284 sayılı yasadan elini çeksin’
 
Cezasızlık politikasına karşı mücadele yöntemlerine dikkat çeken Elif, “Şu anda AKP-MHP ve Refah Partisi, 6284 sayılı yasanın geri çekilmesiyle alakalı birçok tartışma gerçekleştiriyor. Hangi akıl kadının katledilmesine, çocuğun istismara uğramasına göz yumabilir? İstanbul Sözleşmesi tekrardan geleyene kadar bu yaşadığımız katliamlar devam edecek. Şu an burada bu röportajı verirken bile eminim ki 2-3 kadın ya intihar süsüyle cinayete kurban gitmiştir ya da bizzat cinayete kurban gitmiştir. Bunların önlemini devletin alması gerekiyor. Bizler kadın kurumları olarak bunun üzerinde duruyoruz. 6284 sayılı yasadan ellerini çeksinler” mesajını verdi. “Bütün eril zihniyetin, eril devletin kadına şiddetle ilgili koruma yasalarını ortadan kaldırmasının tek bir nedeni olabilir; kadın kırımı yapmaya çalışıyorlar” diyen Elif, bu anlayışa karşı mücadelelerinin sürdüğünü vurguladı.