‘Bizim sesimiz babam öldüğünde mi duyulacak?’

  • 09:02 3 Kasım 2023
  • Güncel
 
 
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR - 29 yıldır cezaevinde bulunan ağır hasta tutsak Cemal Tanhan’ın durumunun kötü olduğunu söyleyen kızı Ayşe Tanhan, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu. Ayşe, “Bizim sesimiz babam öldüğünde mi duyulacak?” diyerek tepki gösterdi.
 
İzmir'in Konak ilçesine bağlı Çimentepe Mahallesi'nde 1994 yılında gözaltına alınıp tutuklanan, ağır işkencelere maruz kalan 68 yaşındaki ağır hasta tutsak Cemal Tanhan’ın sağlık durumu kötüye gidiyor. Sırasıyla İzmir Buca, Nazilli, Giresun, Buca Kırıklar cezaevlerinde kalan Cemal, son 17 yıldır Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuluyordu.  23 Ekim tarihinde felç geçirmesi üzerine önce İzzet Baysal Devlet Hastanesi’ne sonrasında 27 Ekim tarihinde Eskişehir Şehir Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’ne sevk edilen ağır hasta tutsak Cemal Tanhan için Adli Tıp Kurumu (ATK) 2 Şubat tarihinde “Cezaevinde kalabilir” raporu vermişti. Durumu gittikçe ağırlaşan Cemal’in durumuna dair kızı Ayşe Tanhan, ATK’nin sessizliğine tepki göstererek “ATK bize kapısını kapatmış” dedi. Ayşe, seslerinin duyulmasını isteyerek babasının acil olarak tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı.
 
Hastaneye kaldırıldığını cezaevini arayarak öğrendiler  
 
Babası Cemal’in 1994 yılından beri cezaevinde olduğunu söyleyen Ayşe, birçok kez sürgün edilen babasının son olarak Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildiğini belirtti. Cemal’in 17 senedir Bolu’da kaldığını ifade eden Ayşe, “Sağlık problemleri çok çıktı. 2022’de babama, ciğerlerinde kitle, kalp kapakçığında kayma, karaciğer ve dalak olduğundan daha büyük, safra kesesi kalınlaşması teşhisleri konuldu. Ama raporlarında babam herhangi bir inceleme, biyopsi ve patoloji için bir takip hastası olmadı. Babam son bir senedir hemen hemen 30 kilo kaybetti. İki hafta önce konuştuğumuzda mutlaka arayacağım dedi, hastaneye düştü. Durumu kötü diye ben iki günde bir cezaevini arıyorum, onlardan öğrendik hastaneye gittiğini. Aslında telefon numaralarımız mevcut. Biz aramasak bize söylemiyorlar. Özellikle yaşlanmış siyasi tutukluların böyle haklarının olması lazım. Yoğun bakıma alınmış, başka bir türlü görüyor herhalde devlet. Ben babamın durumunu cezaevinden öğrenen biriyim. Benim babam üç gündür yoğun bakımda, bizim haberimiz yok” diye belirtti.
 
Kamuoyuna ve TBMM’ye çağrı
 
Bolu’daki hastanelerin yetersiz olması sebebiyle babasının Eskişehir Şehir Hastanesi’ne sevkinin çıktığını dile getiren Ayşe, Eskişehir’de bulunan hastanenin de tam kapasiteli olmadığını paylaşarak, “Daha yakın Ankara vardı. Babam zaten yoğun bakımda. Yüzde 90 vücudunda enfeksiyon görülmüş ve Ankara Bolu’ya çok yakın. Babamı Eskişehir’e götürmeleri mantıklı değil. Ankara’da daha kapsamlı hastaneler var. Bu da bir soru işareti. Ablam ve annem avukatlar aracılığıyla savcılıktan izin alarak babamı yirmi beş dakika görmüşler. Doktor durumunun çok kötü olduğunu söylemiş” diyen Ayşe, tüm kamuoyuna ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) çağrıda bulunarak “Bizim sesimiz babam öldüğünde mi duyulacak? Bunu mu istiyorlar?” sözleriyle tepkisini dile getirdi. 
 
ATK dilekçelere cevap vermiyor
 
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) birçok kez Adli Tıp Kurumu’na (ATK), savcılıklara dilekçe gönderdiğini kaydeden Ayşe, bu dilekçelerin cevapsız kaldığını söyleyerek, “Biz Adli Tıp Kurumu’ndan cevap alamıyoruz. Adli Tıp Kurumu bize kapısını kapatmış sanki. Artık HEDEP (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) milletvekilleri babamın raporlarını alıp kendileri Adli Tıp Kurumu’na veriyor. Artık bir cevap versinler. Ya ölsün desinler ya da artık bir cevap istiyoruz. Biz sesimizi bir senedir duyuramadık. Benim devletten de istediğim şey şu; siyasi olarak tutuklu tüm mahkûmlar için özellikle belirli bir yaşta ve sağlık problemleri olan siyasi tutuklular için biraz daha çaba istiyorum. Biz İzmir’de yaşıyoruz benim annem de 65 yaşında. Babam Bolu’da. Annem yol bilmiyor, dil bilmiyor. Zorlanıyor buradan Bolu’ya gitmeye” şeklinde konuştu.
 
‘ATK sessiz kalarak tutsaklara ölün diyor’
 
Siyasi tutsaklara ve özellikle hasta tutsaklara ayrıcalık tanınması gerektiğinin altını çizen Ayşe, tutsakların ailelerinin olduğu yerlerde bulunan cezaevlerinde olması gerektiğini ve ATK’ye müdahale edilmesi gerektiğini ifade etti. ATK’nin sessizliğinin tutsaklara “ölün” demek olduğunu vurgulayan Ayşe son olarak şu ifadeleri kullandı: “Ben babamın ölmesini istemiyorum. Bizim sesimizi duysunlar artık. Babam hasta ve çok acil tahliye olması gerekiyor. Ben babamı ilk sorduğumda, babam nasıl dediğimde ‘Sizin babanızın İstanbul Rehabilitasyon Cezaevi’ne sevki çıkmıştır’ diye söylediler. Bir daha aradım ‘Kusura bakmayın, yanlış oldu. Sizin babanız Bolu Devlet Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesinde’ denildi. Burada ne diyebilirim? Sözün bittiği yer. Babam dört ay sadece kan numunesi bekledi. Dört ay kan numunesi bekleyen ağır bir hasta, devletin gözünde ne olabilir? Benim şu an istediğim tek şey, babamın ölmemesi. Çok acil bir şekilde tahliyesini istiyorum. Yani burada biz elimizden geleni yapalım.”