İnfazı yakılan 3 tutsak için açıklama: Derinleşen tecride karşı duyarlı olalım

  • 13:37 1 Kasım 2023
  • Güncel
 
İSTANBUL - Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi infazları yakılan 3 tutsak için yaptıkları basın açıklamasında, “İmralı Adası’nda uygulanan tecrit tüm cezaevlerine yayıldı. Sudan sebeplerle yakılan infazları ve cezaevlerinde uygulanan hukuksuzluğu kabul etmiyoruz” dedi.
 
Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), infazı yakılan 3 tutsak için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “İnfaz yakmalara son” pankartının açıldığı açıklamaya İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri,  Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileler ile Dayanışma Derneği ( MATUHAYDER) Eşbaşkanı Dilek Demir ve yöneticileri, Adalet Nöbeti eylemcilerinden Zeynep Calıhan ve çok sayıda tutsak yakını katılım sağladı.
 
Tutsakların hakları engelleniyor
 
Açıklamada önce İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, kısa bir konuşma yaptı. Gülseren, İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla tutsakların haklarının engellendiğini belirtirken, cezaevlerindeki hukuksuz uygulamaların derhal kaldırılması gerektiği çağrısında bulundu.
 
‘İmralı tecridi kalkmadığı sürece cezaevlerinde tecrit kalkmaz’
 
Ardından Dilan Oynaş’ın babası Abdulvahab Oynaş, cezaevlerinde süren direnişi selamlayarak sözlerine başladı. Abdulvahab, “Bu hukuk dışı uygulamaların son bulmasını istiyoruz. Sudan gerekçelerle infazlar yakılıyor. Özellikle hasta tutsakların serbest bırakılması gerekiyor. Tecrit tüm cezaevlerine yayılmış durumda. Bunların başında da İmralı Adası’nda bulunan Abdullah Öcalan üzerinde ağır tecrit geliyor. Onun üzerindeki tecrit kalkmadığı sürece hiçbir cezaevinde tecrit kalkmaz” dedi.
 
‘Okuma yazma bilmiyor deyip infazını yaktılar’
 
Daha sonra da Adalet Nöbeti eylemcilerinden Zeynep Calıhan, tutsak olan kızı Hatice Calıhan’ın aylar önce çıkması gerekirken infazının yakıldığını paylaştı. Zeynep, “Okuma yazma bilmiyor gerekçesiyle infazını yaktılar. Bütün tutsaklara bunu yapıyorlar. Bunu kabul etmiyoruz” sözlerine yer verdi.
 
‘Tecrit derinleşti’
 
Ardından TDİ Sözcüsü Abdulmelik Yalçın basın metnini okudu. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ve pandemi süreci ile birlikte türlü gerekçelerle cezaevlerinde her geçen gün giderek derinleşen hak ihlallerine dikkat çeken Abdulmelik, tutsakların dışarıyla olan her türlü iletişim hakkının kısıtlandığını ve tecrit altında olduklarını belirtti. Abdulmelik, “Tutsaklar üzerindeki tecrit hiç olmadığı kadar derinleştirildi. Son dönemde ‘iyi halli olmadığı’ gerekçesiyle infaz yakma saldırıları da üst boyuta taşınırken tutsakların tahliye şartları hapishane yönetimlerinin keyfi kararlarına bırakıldı” şeklinde konuştu.
 
Pişmanlık dayatması
 
İdare ve Gözlem Kurulları tarafından infazı yakılıp tahliyeleri engellenen Dilan Oynaş, Hatice Calıhan ve Ali Şen’in aileleri ile bir araya geldiklerini kaydeden Abdulmelik, “Dilan Oynaş, Ankara Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’nde 2016 yılından bu yana tutsak bulunuyor. Gazeteci olan Dilan, 26 Nisan 2022 tarihinde tahliye olacaktı. Ancak İdare ve Gözlem Kurulu'nun hazırladığı rapor nedeniyle infazı yakıldı. 21 Temmuz 2022’de ikinci kez kurula çıkan Oynaş, bu kez de dayatılan ‘pişmanlığı’ kabul etmediği için infazı yakılarak ve tahliyesi 6 ay uzatıldı. 21 Ocak’ta üçüncü kez toplanan İdare ve Gözlem Kurulu, Oynaş’a verilen disiplin cezasını gerekçe göstererek tahliyesini engelledi. Son olarak 27 Mart’ta toplanan kurul, bir kez daha ‘pişmanlık’ dayatmasını kabul etmediği için Oynaş’ın tahliyesini engelleyerek 6 ay daha uzattı” ifadelerine yer verildi.
 
‘Sudan bahanelerle infazları yakılıyor’
 
Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan  Hatice Calıhan’ın 13 yıldır tutsak olduğunu, 3 Haziran 2023 yılında tahliye olması gerekirken tahliye edilmediğini hatırlatan Abdulmelik “Calıhan’ın tahliyesi, ‘okur yazar olmayıp eğitimi ile ilgili herhangi bir eğitim programına dahil edilmediği’ iddiasıyla yakıldı. 2021 yılı başında yürürlüğe giren yasayla hapishanelerde oluşturulan kurullar, politik tutsakların infazlarını yakmak için bahaneler üretiyor. Her gün bir yenisine tanık olduğumuz onlarca örnek var ki. Disiplin soruşturmaları ve infaz yakmalar artık sudan bahanelerin birer gerekçesi olarak tutsaklar üzerinde birer cezalandırma aracına dönüştü, dönüşmeye de devam ediyor” diye belirtti.
 
‘Keyfi ve hukuksuz 6 ay erteleme’
 
Ali Şen’in ise 30 yıldır tutsak olduğunu 24 Ekim’de tahliye olması gereken biri olduğunu söyleyen Abdulmelik, “İGK tarafından ‘Pişman mısın? Çıktığında siyasi çalışmalara devam edecek misin’ sorular sorularak pişmanlık beyanında bulunmamasına dayanılarak tahliyesi keyfi ve hukuksuz olarak 6 ay ertelendi” sözlerini kullandı.
 
‘Tutsakların sesi olmaya çağırıyoruz’
 
Devletin Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde tecrit politikalarını sürdürdüğünü paylaşan Abdulmelik “Devlet, infaz yakma politikası ile açık ki içeri girenin dışarı çıkamadığı, hukukun hiçbir biçimde işlemediği bir düzeni hâkim kılmaya çalışıyor. Tutsak aileleri, yakınları, yoldaşları olarak bir kez daha söylüyoruz: Tutsakların tecrit duvarlarının arkasına gömülmesine ve tüm yaşamın hücreleştirilmesine izin vermeyeceğiz! Hapishanelerdeki baskı, saldırı ve işkenceye karşı toplumun her kesimini içerideki tutsakların dışarıdaki sesi olmaya, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz” çağrısında bulundu.