Hatay’da deprem sonrası şiddet katlandı

  • 09:03 30 Ekim 2023
  • Güncel
 
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Şubat depreminin ardından Hatay’da başta şiddet ve çocuk yaşta evlendirmeler olmak üzere kadına yönelik hak ihlallerinin neredeyse 10 kat arttığını belirten Avukat Zerrin Altınöz, kadınların hak arama koşullarının çözülmediğini ifade etti.
 
Mereş (Maraş) merkezli 6 Şubat depreminin üzerinden 8 ayı aşkın bir zaman geçti. Depremden ençok etkilenen kentlerden olan Hatay’da yaşanan birçok sorunun yanı sıra kadına yönelik hak ihlallerinde artışlar yaşanıyor. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) ve Hatay Barosu’nun Adli Yardım Birimi’ne kadınların yaptığı başvuruların geçen yıllara oranla neredeyse on katı arttığını ifade eden Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Zerrin Altınöz, kentte deprem sonrasında kadına yönelik hak ihlalleri ve komisyonun çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
 
‘Barınma ve beslenme sorun oldu’
 
Depremin ardından bir çok avukatın şehri terk etmek zorunda kalması nedeniyle çalışmalarına online devam etmek zorunda kaldıklarını ifade eden Zerrin, kadınlara 24 saat aktif olan baro hattı ile cevap vermeye çalıştıklarını kaydetti. Hatay’da dışardan gelen avukatların desteği ile çalışmalar yürüttüklerini belirten Zerrin, “Barınma ve beslenme gibi temel sorunların yaşandığı 3 aylık akut dönem, sivil toplum kuruluşları ve dışardan gelen yardımlarla geçirildi. Kadınlar da güvenli ve hijyen koşullarına sahip olan barınma yerlerine ulaşma sorunları yaşadılar” dedi.
 
‘Kadınlar göz ardı edildi’
 
Çadır kent ve konteyner kentlerin genelde ailelere tahsis edildiğini dile getiren Zerrin, şöyle dedi: “Eşinden ayrılan, yalnız yaşayanlar kadınlar ve büyük aile ile aynı çadırı paylaşmak istemeyen aileler aynı sorunu yaşadılar. Çaresizlikten boşanma süreci devam eden karı kocalar aynı çadırda yaşamak zorunda kaldı. Hatta boşanma sürecindeki kadının üzerine kadın uyurken eşi kaynar su döktü. Şiddet vakalarında artış gözlemlendi. Nafakalar düzenli yatmadığı için sorunlar yaşandı. AFAD’ın yardımları, taşınma, aile yardımları genelde erkeklerin hesabına yattı. Kadınlar gene parasız kaldı. Kendilerine ait ekonomik yönden de sorun yaşadılar.”
 
‘Baro kadınlara 6284 sayılı yasayı anlattı’
 
Baroların ve Barolar Birliği’nin başlarda ölümlere ve yıkılan binalara ilişkin delil tespitine dönük çalışma yürüttüğünü ve adli yardım büroları açıldığını belirten Zerrin, ancak depremin ilk üç ayından sonra farklı uygulamaların başlatılabildiğini dile getirdi. Kadın Hakları Komisyonu avukatlarının çoğunlukla il dışında olduğunu kaydeden Zerrin, “Nisan ayından sonra deprem gününden itibaren çalışma yapan SKT’lere ulaşmaya çalıştık. Onların çalışmalarından bilgi aldık. Hukuki destek için bizden bilgi alabileceklerini söyledik. Bunun ardından geri dönüşler çok oldu. Şiddet mağduru ya da başka sorunları olan kadınlar bizden yardım istedi. Belli süre sonra çadır ve konteyner kentlerde kadınlara bilgilendirme toplantıları yaptık. 6284 sayılı yasa o zaman konuşuldu” şeklinde konuştu. 
 
‘Boşanmalar arttı, güvenlik daha da azaldı’
 
Toplu yaşamın gerektirdiği zorunluluklar sonrasında boşanmaların arttığını, en çok boşanma davalarının açıldığına işaret eden Zerrin, bunların çoğunun 6284 sayılı yasa ile ilişkili olduğunu kaydetti. Başlarda yasadan kaynaklanan tedbirlerin alınamıyor olduğunu ifade eden Zerrin, “Aile Mahkemesi de düzgün çalışamıyordu. Emniyet ve karakollar, hastaneler yıkılmıştı. Görevliler de yoktu. Bir iki ay yaşandı sonra bazı okullar karakol olarak kullanılmaya başlandı, aile mahkemeleri çalışmaya başladı. Aile hakimleri tedbirler konusunda daha hızlı çalışmaya başladı. Mayıstan sonra hukuki başvuruların sonuçsuz kaldığına dair sorunlar yaşanmadı, karakollar tedbirler koymaya başladı ama bu tedbirlerin uygulanması konusunda sıkıntılar yaşandı. Çünkü tedbir isteyen kadın çadır kentte yaşıyor. Erkeğin oraya girip çıkması kolay oluyordu” ifadelerini kullandı. 
 
‘ŞÖNİM’e başvuru neredeyse 10 kat arttı’
 
Temmuz ayı sonu itibariyle ŞÖNİM’e 3 bin 101 başvurunun yapıldığını kaydeden Zerrin, başvuru sayısının neredeyse geçen yıllara nazaran 10 kat arttığını ifade etti. Başvuru yapamayan veya yapabileceğini bilmeyen çok sayıda kadının bulunduğuna dikkat çeken Zerrin, şunları belirtti:  “Barodan depremden bugüne kadar boşanma için adli yardım isteyen sayısı 407. 6284 sayılı yasadan faydalanarak 665 görevlendirme yapılmış, yani soruşturma ve kovuşturma aşamasında olan başvurular. Bu rakamlar Hatay için çok yüksek. Eskiden bir yılda yapılan başvuruyu şimdi bir ayda görüyoruz.” 
 
‘Avukatların hizmet verebileceği uygun koşullar yok’
 
6284 sayılı yasanın uygulanmaya çalışıldığını, tedbir ve uzaklaştırma kararlarının alınabildiğini ifade eden Zerrin, kadınların her zaman yanlarında olmadıkları için telefon ile yönlendirebildiklerini veya görüşmelerin yapılabildiğini belirtti. Zerrin, “Mücadeleye devam edeceğiz ama sıkıntılarımız var. Yardımcı olmaya çalışıyoruz ama biz de depremzedeyiz ve yardıma ihtiyacımız var. Bunları söylemekten çekiniyoruz. Komisyon uzun süre toparlanamadı. Kadın avukatların büyük kısmı şehir dışındaydı. Antakya’ya gelmek istiyorlar ama burada kalacakları güvenli ve hijyene sahip alanlar yok. Gittiğim her platformda buraya gelenler geçici biz kalıcıyız dedik. Şartlar sağlanmazsa bu işleri yapmakta zorlanabiliriz. Ama olumlu bir dönüş olmadı” dedi.
 
‘Ulaşım sorunu kadınların hak aramalarının önüne geçti’
 
Çadır kent ve konteyner kentlerin şehir dışına kurulduğunu belirten Zerrin, şiddete maruz kalan kadınların haklarını arayabilmek için karakola, adliyeye veya notere ulaşımlarının zor olduğunu ifade etti. Kadınların özel araçlarının olmadığını, toplu taşımanın ise çalışmadığını dile getiren Zerrin, şöyle dedi: “Çoğu kadın bu yüzden hakkını aramaktan vazgeçmişti. Bize ulaşabilenlere kendi imkanlarımızla yardım ulaştırmaya çalıştık ama nereye kadar? Bu bizi de aşacak bir konu. Toplu taşıma araçları okullar açıldıktan sonra başladı o da belli periyodda, devam etmiyor. 30 dakikada bir deniyor ama bazen 2 saat otobüs bekliyorsunuz. Şiddet mağduru kadın bunu göze alamaz. Biz birkaç STK ile dirsek teması yaptık parasal olarak iyi destek gören STK’ler kadınları bir yerden bir yere kendi kurumlarının araçlarıyla götürebilecek durumdaydı. Bizi geri çevirmediler. Yani hep kendimiz çözümler üretmeye çalıştık.” 
 
‘Çocuk yaşta evlendirme arttı’
 
Deprem sonrası baronun ve diğer STK’lerin çocuk yaşta evlilik sayısının arttığı tespitinde bulunduğunu da dile getiren Zerrin, “Bütün aile bir çadıra ya da konteynere sıkıştı ve çalışmıyorlar. Çocuk yaşta evliliğin nedeni zaten okulların açılmaması, ekonomik ve güvenlik nedenleri ve ‘evlendirelim de kocası uğraşsın’ bakış açısı. Okula gitmeyen kızlar evlendiriliyor. İşkence bir çadırdan başka bir çadıra taşınıyor” sözleri ile çocuk yaşta evlendirilmelere dikkat çekti. 
 
‘Nedenler bulunarak çözüm üretilebilir’
 
Ekonomik şartların düzeltilmesi, okula gitmeyen kız çocuklarının neden gitmediklerinin sebeplerinin araştırılması, taşıma imkanlarının sağlanması gibi sorunların çözülmesiyle çocuk yaşta evliliklerin azalabileceğini söyleyen Zerrin, “Maalesef bu konu fısıltı halinde konuşuluyor. Herkesçe bilinen ama varlığı inkar edilen bir konu. Kadınlar STK çalışanlarıyla görüşüyorlar ama avukat olarak gidince konuşmuyorlar, yasal yollara başvuracağımızdan korkuyorlar” diye konuştu.
 
‘Zor koşullara rağmen çalışmaya devam edeceğiz’
 
Deprem bölgesinde sorun yokmuş gibi gösterilmesine karşılık STK’lerle işbirliğini devam ettirmeye devam edeceklerini ifade eden Zerrin, son olarak şunları söyledi: “Komisyonda Antakya’da sürekli kalan tek kişiyim. Özellikle küçük çocuğu olanlar eğitimleri için başka şehirlere gidiyorlar. Maalesef deprem çabuk unutuldu. Burada hiçbir şey normale dönmedi. Antakya tamamıyla yok oldu. Mutsuz insanlar var. Biz kendimiz motive etmeye çalışıyoruz ama bizim de tıkandığımız noktalar oluyor. Ama Antakya’yı ayağa kaldırmak için kadınların sorunlarıyla ilgilenmeye devam edeceğiz.”