Cezaevleri için herkes ‘ne yapabilirim’ demeli!

  • 09:02 30 Ekim 2023
  • Güncel
 
 
AMED - Cezaevlerindeki hasta tutsakların durumuna “İdam yasası kaktı ama cezaevlerindeki sağlıksızlık hali hasta tutsakları ölüme mahkum ediyor” sözleri ile dikkat çeken SES Üyesi Fatma Yıldızhan, herkesin, her kurumun “ne yapabilirim” diye tepki göstermesi gerektiğinin altını çizdi.  
 
Hasta tutsakların en temel haklarının iktidar tarafından ihlal edildiği bu süreçte özellikle siyasi hasta tutsakların üzerinde uygulanan tecrit giderek ağırlaşıyor. Özel savaş politikalarının bir boyutu olarak cezaevlerinde uygulanan tecrit hasta tutsakları da etkilerken, tedavi hakkının engellenmesi, Adli Tıp Kurumlarının “Cezaevinde kalabilir” raporları, bunun açık göstergelerinden. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed Şube Üyesi Fatma Yıldızhan konuya dair değerlendirmelerde bulundu.
 
Sağlık hakkına erişim engelleniyor
 
Hasta tutsakların, sağlık haklarına erişiminin engellendiğini ve bunun da sadece cezaevlerinde değil tüm alanlarda yaşandığını söyleyen Fatma, bunun iktidarın özel savaş politikası olduğunu ifade etti. Fatma, cezaevi ortamının sağlıksız bir yer olduğunu belirtirken, iktidarın hasta tutsakları cezaevinde tutarak hak ihlali yaptığını dile getirdi. Fatma, yapılan hukuksuzluğun ne insani ne de uluslararası hukukta bir karşılığı olmadığının da altını çizdi.
 
‘Kelepçeli muayene bir cezalandırma yöntemidir’
 
Hasta tutsakların tedavi ve muayene süreçlerine değinen Fatma, kelepçeli muayene ve muayene sırasında hasta-doktor mahremiyetinin ihlalinin kabul edilemez bir durum olduğunu ifade ederken, “Özellikle siyasi tutsaklarda tedavi görülürken kelepçeli muayene de bir cezalandırma yöntemidir. İnsan onurunu kırmaya yönelik bir uygulamadır. Bir de mesleğini uygulayan kişi arasındaki bağ da koparılıyor. Çünkü sağlık çalışanları o hizmeti dil, ırk, ideoloji ve görüş ayrımı yapmaksızın o hizmeti sunuyor. Ama sistemin uyguladığı bu baskılardan sağlık çalışanları nasibini alıyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Sağlık emekçilerine büyük görev düşüyor’
 
Hasta tutsaklara dönük ihlallere karşı sağlık emekçilerine büyük bir görev düştüğünü kaydeden Fatma, “Hem kendi meslekleri, hem insani duruşları noktasında bunu tutanaklaştırma yapılması ve buna karşı bir duruşun sergilenmesi gerekiyor” dedi. Fatma, sağlık çalışanlarının bu duruşu sergilediklerinde ya da sistemin talebini uygulamadıklarında kendilerine yönelik bir saldırının da olduğuna değindi.
 
‘Cezaevlerindeki ortam hastaları ölüme mahkum ediyor’
 
Fatma, cezaevi ortamının sağlıksız olduğunu ve hasta tutsakların cezaevlerinde tedavi görme koşullarının olmadığını söyledi. Cezaevlerine tam teşekkülü hastane kurulsa dahi yaşam koşulları ve oradaki psikolojinin tedavi sürecini etkilediğini vurgulayan Fatma, “Tam teşekküllü hastane kurulsa da hastalıkları geçirmeye yetmez. O hastaneler, sadece günü kurtarma, süreci geçiştirme ve kişiyi artık tedaviye cevap vermeme noktasına getirmenin başka bir yöntemidir. Ayrıca idam yasası kalktı ama cezaevlerindeki sağlıksızlık hali hasta tutsakları ölüme mahkum ediyor” şeklinde konuştu.
 
Cezaevi içerisinde de ayrı bir cezalandırma
 
Değerlendirmelerinde, hasta tutsaklar için farklı kurumlardan verilen farklı sağlık raporlarına işaret eden Fatma, “Sisteme bağlı iki farklı kurumda da farklı raporlar çıkıyorsa bu sistemin bir yerde müdahalesinin olduğunun göstergesidir” sözlerine dikkat çekti. Bir kurum hasta tutsak için “Cezaevinde kalamaz” raporu verdiğinde, bunun esas alınması gerektiğini ekleyen Fatma, “Geri dönülmesi imkansız sonuçlarda kişinin yararına olabilecek rapor esas alınmak zorunda. Sistemi koruyan değil, kişiyi koruyan rapor esas alınmalı” sözlerini kaydetti.
 
Sorumluluk çağrısı
 
Sistemin hasta tutsaklar konusunda da kendi politikalarını uyguladığını dile getiren Fatma, “İktidarda, hasta tutsakların sorunu sanki sadece ailelerin sorunuymuş gibi gösterme hali var. Bu sorunu, sadece kişinin ailesinin sorunuymuş gibi değil hepimizin sorunuymuş gibi sahiplenmemiz gerekiyor” ifadelerine yer verdi. Fatma, bu sorunlar karşında her kurumun, bireyin, herkesin bir tepki göstermesi gerektiğine dikkat çekerken, şunları belirtti: “Her kurumun, her bireyin bu noktada neler yapabilirim, nasıl gündemleştirebilirim, doğuştan getirdiğim hakları nasıl savunabilirim üzerinden bir tepki göstermesi gerek. Bütün mekanizmaları işletmeleri gerek ve ortak bir duruşun da artık belirlenmesi gerekiyor.”