Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem: 2023 seçimlerini kadınların mücadelesi belirleyecek

  • 09:03 25 Mart 2023
  • Siyaset
 
Dilan Babat 
 
ANKARA - Bileşeni oldukları HDP ile eşit temsiliyet, kadın politikaları noktasında ortaklaştıklarını ve önemsediklerini söyleyen Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, 2023 seçimlerinin kadınların mücadelesinin belirleyeceğini vurguladı. Çiğdem, “Umuyoruz ki HDP kapatılmaz ama böyle bir durum gerçekleşirse Yeşil Sol Parti seçim döneminde de sorumluluk almaya hazır” diye ekledi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davasına karşı gerçekleştirdiği Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ile seçimlere girme kararı aldı. Yeşil Sol Parti, 2012 yılından bugüne HDP’nin bileşeni olan, örgütlü olduğu 50’ye yakın il ve 212 ilçede çalışmalarını tamamladı. 
 
İktisadi adalet politikası, çevre iklimi adaleti, farklı etnik ve inançsal kimlikleri tanıma, adalet politikası ve katılım adaleti olmak üzere dört kavram üzerinden politika yürüten Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, değerlendirmelerde bulundu. 
 
Devlet tanımı
 
Tüm dünyada yükselen bir kadın mücadelesi olduğunu belirterek sözlerine başlayan Çiğdem, sokaklarda sözü ve eylemi ile tüm dünyadaki siyasette açığa çıkan güçlü bir kadın mücadelesi olduğunu belirtti. Çiğdem, buna karşı devletlerin ve sistemin kadınlar üzerinde özel bir baskı politikasını devam ettirdiğini ifade ederek, “Biz yakın dönemde Türkiye’de bir deprem felaketi yaşadık ve buna karşı kitlesel eylem gerçekleştirmek 8 Mart’ta yaşam bulmuş oldu. 8 Mart’ta yansıyan talepler, bir anlamıyla sadece Türkiye’deki talepler değil tüm dünyadaki talepler olarak yansıyor” dedi. 
 
‘Devletlerin kimlikleri erkek’
 
“Tüm devletlerin kimliklerinin erkek olduğunu söylemek mümkün” diyen Çiğdem şöyle devam etti:  “Türkiye’de devletin kadın politikalarının kadın düşmanlığı üzerinden yürütüldüğü, yine Afganistan’da kız çocuklarının okula gitmesinin yasaklanması, İran’da Jîna Emînî ile başlayan süreçte kız çocuklarının okula gitmesine dönük zehirlenme mevzuları. Coğrafyalarda devlet farklı bile olsa da erkek kimliği çok net bir şekilde ortaya çıkıyor.”
 
‘Kadınların önde olması kıymetli’
 
Kadınların kazanımlarına yönelik saldırılar karşısında verdiği direnişle beraber taleplerinin de yükseldiğini kaydeden Çiğdem, kadınlar öncülüğünde toplumda iktidarın değişmesi noktasında da seslerin yükseldiğini vurguladı. Çiğdem, “Mevcut iktidarın değişimi ve devletin kadın politikalarının değişimi bir kazanıma dönüştü. Bugün itibariyle toplumsal dinamiğinin en güçlü kadın mücadelesi olduğunu söylemek mümkün. 8 Mart’ta ‘hükümet istifa’ sloganları, Avrupa ülkelerinde sosyal ve politikalar konusunda kadınların önde olması kıymetli. Türkiye’de yaşadığımız şey; AKP ve MHP eliyle 20 yıldır, öncesi de olan ve iktidar eliyle derinleşen bir kadın düşmanlığı var. Devletin tüm mekanizmalarının Diyanet’ten emniyete kadar kadınların yaşamlarına dair sözleri eksik olmadı” ifadelerini kullandı. 
 
‘Aile Bakanlığı erkek politikalarını gördü’
 
Kadınlar açısından her günün direnişle geçtiğinin altını çizen Çiğdem, bu direnişin nedenlerinden birinin kadın katliamları karşısında cezasızlık politikası ve katliamların normalleştirilmesi olduğunu dile getirdi. Çiğdem, “Devlet, kadın cinayetlerinde erkeği cezalandırırsa bir anlamda kendisini ve politikalarını cezalandırmış olur. O yüzden geri duruyor. Yine Türkiye’de derinleşen bir ekonomik yoksulluk var. Bu yoksullukta kadınların omuzları üzerinde. Ekonomik anlamda bir istihdam gerçekleşirse bunun da zorluğunu yaşayan kadınlar oluyor. Bütün bu başlıklardan devletin bir kurumu olarak karşımıza çıkan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın da kadınları gören, kadınları tanıyan, kimliğini, eşitliğini, varlığını bir konumlandırma dışında tam tersi devletin erkek politikalarını gören bir bakanlık rolünü gördü“  ifadelerini kullandı. 
 
İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nda ortaya çıkan 6 yaşındaki çocuğun sistematik olarak tecavüze uğramasını hatırlatan Çiğdem, “Bunun bilgisinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda olmasına rağmen bir işlemin yapılmaması, ama kadınların gündeminde olduğu gibi bu işin faillerini cezalandırılma meselesi kadınların talep ettiği gerçek adaletin tesisinde de kadın mücadelesi ve kadın hareketinin ne kadar önemli bir yerde olduğunu gösteriyor” sözlerini kullandı. 
 
Kadınlara dönük özgün politikalar
 
Kadını hedef alan tüm politikalar karşısında Yeşil Sol Parti’nin de bir sözü olduğunun altını çizen Çiğdem şunları ekledi: “Derinleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı, devletin koruma altına aldığı kadın cinayetleri ile ilgili, derinleşen yoksullukla kadınların mağduriyetleri ile ilgili bunların nasıl düzenlenebileceğine dair fikriyatı var hem kendi özgün politikalarıyla hem de mevcut Türkiye’deki bütün kadın mücadelesi ve kadın hareketiyle de bu süreci yürütmeye devam ediyor.”
 
‘REFAH AKP’nin politikalarını teyit etti’
 
 Bu yılki seçimlerin önceki seçimlerin dışında çok daha farklı bir anlam taşıdığını dile getiren Çiğdem, bu durumu, yeni bir yüzyılın karşılanması olarak yorumlanabileceğini kaydetti. Çiğdem, şu sözleri kullandı: “Bu yüzyılı kimlerle, hangi akıllarla karşılayacağı çok kıymetli. Bugüne kadar yükselen kadın mücadelesi 2023 yılı Türkiye’sinde kurucu olmaya aday olduğunu ispatlamış durumda. AKP ve MHP iktidarının 20 yılık bakiyesi var. Bugün geldiğimiz aşamada seçimi karşılayacak olan akıl kendisini HÜDA PAR ile yapacağı anlaşmada, Yine HÜDA PAR ile kurmuş olduğu ilişki gündemde. Kadınlar açısından çok kritik bir dönemeç. Yeniden Refah Partisi’nin bir ittifakı geliştirebilmek için kadınları, yaşamını tehdit eden bir ortamda 6284 sayılı kanunun değişikliği ve kaldırılmasını talep olarak sunması çok korkunç. Bir anlamda AKP’nin politikalarına da uygun. AKP’nin bugüne kadar yürüttüğü politikaları da teyit eden bir birliktelik.” 
 
‘Kadın mücadelesi seçimi belirleyecek’
 
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’ne de değinen Çiğdem, şu sözlerle devam etti: “İstanbul Sözleşmesi kadınların maruz kaldığı her türlü saldırı karşısında sadece mahkemelerde dayanak olarak gösterdikleri bir şey değil tam tersine İstanbul Sözleşmesi dünyadaki egemenlik ilişkilerinin en derin halkası olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden besleniyor. İstanbul Sözleşmesi, bunu gören bir yerden toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderecek birçok mekanizma öneriyor. Yerel yönetimlerden tutun, devlet mekanizmalarına kadar ve okullarda eğitiminin verilmesine kadar bir dizi şey sunuyor. AKP iktidarını da İstanbul Sözleşmesi’nden iten başlıklardan birisi de bu. İktidar; kadınlar üzerinde kurduğu her türlü tahakküm, toplumun üzerine kuracağı tahakkümün ön ayakları olarak görüyor. Öz itibariyle de kadınlara yaklaşımıyla da, kadın politikalarıyla toplumu dizayn etmeye çalışıyor. İktidarın bu yaklaşımına ilişkin çok güçlü bir bilinç oluşmuş durumda. Bugün geldiğimiz aşamada seçime giderken, kadın mücadelesi kendisini belirleyen olarak sahada gösterecek.”
 
‘Sorumluluk almaya hazırız’
 
Kadınların kamusal alana katılımı kadar siyasal alana katılımının da önemli olduğunu ifade eden Çiğdem, bileşeni oldukları HDP ve kendi açılarından eşbaşkanlık sistemi ve siyaset mekanizmalarında eşit temsiliyeti önemsediklerini belirtti. Çiğdem, “Bugüne kadar tüm kazanımları korumak ve büyüterek toplumsallaştırma gibi hedeflerimiz var. Yeşil Sol Parti 10 yıllık hayatında aslında HDP bileşeni olarak faaliyet yürüttü. Özgün bir siyasi çalışmaya girmedi, Türkiye’deki siyasi atmosfer, seçim barajı gibi başlıklar aslında ortak hareket etmeyi gerektirdi. Bunun dışında HDP’nin politikası noktasında ortaklaştığımız noktalar var. Geldiğimiz aşamada çok ciddi bir demokrasi sahibi olan partinin kapatılması ile karşı karşıyayız. HDP’nin bileşeni olarak örgütsel yeterliliğimizi tamamladık, hem de yasal olarak seçime girebilme yeterliliği aldık. Umuyoruz ki HDP kapatılmaz ama böyle bir durum gerçekleşirse Yeşil Sol Parti seçim döneminde de sorumluluk almaya hazır” diye konuştu.