Meral Danış Beştaş: Vatandaş size en güçlü cevabı verecek

  • 11:32 13 Mart 2023
  • Siyaset
 
ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş Meclis’te yaptığı basın toplantısında, depremde iktidarın ihlallerine, rant ve lobi faaliyetlerine dikkat çekerek, “Bütün bunların bağlı olduğu lobi tabi ki saray lobisi. Vatandaş size en güçlü cevabı verecek çok az kaldı” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, depremde yaşanan hak ihlallerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
 
Yeni rant alanları açıyorlar
 
İktidarın deprem yaralarını sarmak yerine yeni rant alanları açtığını söyleyen Meral, “İktidar ve küçük ortağı giderayak meclis gündemini tıka basa doldurmaya devam ediyorlar. Yeni düzenlemeler getiriyorlar ve bu düzenlemeler şu anki ihtiyaçlara çare mi bunu tartışmak gerekiyor. Bir çevre düzenlemeleri var, yeni rant alanları açıyorlar, oysaki Türkiye’nin tartışması gereken temel mesele, böyle bir afet sonrası, afeti felakete dönüştüren iktidarın yeni düzenlemeler yapması gerekliliğiydi” dedi.
 
AKP çevre sorununa rant gözüyle bakıyor
 
Rant politikalarıyla tarımın ve çevrenin yok edildiğine dikkat çeken Meral, çevre sorunlarına rant gözü ile bakıldığını kaydetti. Meral, “Yaptırımların caydırıcı olması, ilgili firmaların tüm faaliyetlerinin yasaklanmasına kadar varması gerekiyor ama tabi ki AKP çevre sorununa rant gözüyle bakıyor. Bu nedenle kirleten bedelini ödesin ama bunu abartmayalım mantığı ile yaklaştığını her teklifte görüyoruz. Bu düzenleme aynı zamanda ekolojik yıkıma büyük bir davetiye de çıkıyor. Deprem en çok kıyıları vurdu, dolgu alanlarında inşa edilen binaların yıkıldığını gördük. Şimdi yine kıyılar dolduruluyor ve yeni deprem alanları yaratılıyor. Aslında yıkılacak yeni yerler yapılıyor. Bu da depremden ne kadar ders alındığını ortaya koyuyor. 3 ay sonra iptal edilecek, yürürlükten kaldırılacak yasalar yapılıyor. 14 Mayıs’tan sonra bunların tümü ortadan kalkacak. Kökten bir değişiklik olacak. Kıyıları değil cepleri dolduruyorlar. Yıkılacak yeni yerler yapıyorlar. Vatandaş da bütün bunları görüyor. Tarımın geldiği aşamayı hepimiz biliyoruz. Tarım faaliyetlerinin iktidar politikaları sebebiyle Türkiye’nin artık tarım ürünlerinde ithalata mecbur kaldığını zaten yaşıyoruz. Elimizde kalan tarım alanları da maalesef tüketilme politikası ile karşı karşıyadır. Tarım üreticilerinin üretemez duruma getirilmesi söz konusu. Giderayak bu iktidar ve ortağı tarımı da bitirmeyi hedefliyor. Benden sonrası tufan diyor aslında. Ben yapabileceğim her şeyi yapayım, benden sonra gelecek yönetim başa çıkar diyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Sorunlar imar fonlarıyla çözülmez’
 
Meral’in konuşması şöyle: “Afet yeniden imar fonları ile çözebileceğimiz hiçbir problem yoktur. Türkiye'de şu anda en öncelikle ihtiyaç güçlü ve uzmanlaşmış bir siyasal irade olması gerekiyor. Siyasal irade öngörüsü, tercihleri ve geleceğe yönelik tahlilleri ile net bir tutum alırsa, yürütme düzeyinde bunu uygularsa, uzmanlaşmış kadroları ihdas ederse bu sorunları düşünmeyeceğiz. Biz HDP olarak depremden hemen sonra ‘Afet Acil Durumlara Müdahale Bakanlığı’ kurulması kanun teklifi sunduk. Bununla birlikte ‘Afet ve Acil Müdahale İhtisas Komisyonu’ kurulması teklifini verdik. Tabii ki bu, bu iktidar döneminde olmayacak ama bizim meseleye yaklaşımımız bu tekliflerde görülüyor.
 
Türkiye yeniden özgür olmayan ülkeler kategorisinde yer alıyor
 
Diğer bir meselem raporlar. Uluslararası raporlar peş peşe yayınlanıyor. Freedom House’un demokrasi raporu yayınlandı. Bu raporda, 2023 raporunda 195 ülke ve 15 bölgedeki özgürlük değerlendiriliyor. Başta Türkiye olmak üzere önemli veriler ve tespitler yer alıyor. Bu rapora göre 54 ülke kısmen özgür, 57 özgür olmayan ülkeler kategorisinde. Bu özgürlükler, politik özgürlük ve vatandaşların özgürlükleri üzerinden değerlendiriliyor. Türkiye'nin durumu şu an neyse rapora aynen yansımış, iktidarın yalanladığı her şey tüm açıklığı ile raporda yer alıyor. Türkiye geçmiş yıllarda olduğu gibi maalesef yine ve yeniden özgür olmayan ülkeler kategorisinde yer alıyor. Denge ve denetleme mekanizmaları kaldırıldı. Siyasi rakipler, yargı ve kurumlar eliyle tasfiye ediliyor. Bunun en somut örneği de HDP’dir. Bunu Freedom House da çok net tespit etmiş. Türkiye en çok gerileyen ülkeler listesinde. Libya, Nikaragua, Güney Sudan, Tanzanya gibi ülkelerden hemen sonra geliyor. Onlarla yarışıyor. Türkiye özgürlük endeksinde kiminle yarışıyor, Tanzanya ile yarışıyor. Tüm bu gelişmeler 2016’dan sonra oldu. 2016, 4 Kasım’ı ve öncesinde yaşananlar, ilan edilen OHAL, vekilliklerin düşürülmesi, genel başkanlarımızın rehin alınması ve kesintisiz bir siyasi darbe sürecinin başlangıcını oluşturuyor. Türkiye bu hale neden getirildi? Hem politik hem vatandaşlık haklarının hiçbirinin olmadığı, tüm bunların düşmanlaştırılarak bir avuç insanın çıkarına peşkeş çekildiği bir noktadayız.
 
Türkiye özgürlüklerde Tanzanya ile yarışıyor
 
Başka bir rapor var elimde. İsveç merkezli Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün raporu var. SIPRI’nın küresel silah ihracatı raporu yayınlandı. Türkiye’nin silah ticaretine dair durumu son 4 yıllık dönemde yüzde 0,5 artırmış. Silah ticareti artıyor, özgürlüklerde en diplerdeyiz ve Tanzanya ile Türkiye yarışıyor. Bu tablo yeterince fikir veriyor. Özellikle deprem döneminde olduğumuz için denge ve denetlemenin olmadığı, kurumların içinin boşaltıldığı, rant siyaseti yürütülmesi nedeniyle afetlerin felaketlere dönüştüğünü acı bir şekilde deneyimliyoruz. Bu raporları yakın zamanda hep birlikte değiştireceğiz. Türkiye'nin özgürlükler ülkesi olmasını 14 Mayıs’tan sonra sağlayacağız. Sendikal alandan düşünce ve ifade özgürlüğüne, kadın haklarına, bütün hak öznelerine dair değişikliği hep birlikte yapacağız.
 
8 Mart’ta ‘Muhtaç değiliz birlikte varız’ dedik
 
Bu 8 Mart’ı deprem bölgelerinde geçirdik HDP Kadın Meclisi olarak. Çünkü mücadelenin ve dayanışmanın olduğu her yerde olduğumuz gibi umudumuz ve inancımızla 8 Mart’ta depremzede kadınlarla dayanışmayı yükseltmeye çalıştık. Depremden en çok mağduriyeti hak kaybını yaşayan kadınların sesi olmaya ve taleplerini yüksek sesle deprem alanlarından haykırmaya çalıştık. 8 Mart'ta Nurhak ve İslahiye’deydim. En büyük acıyı kadınlar yaşıyor. En temel ihtiyaçlara ulaşamıyorlar. Kendi üzerlerine yüklenmiş olan ev içi emeği zor koşullarda sürdürmeye çalışıyorlar. Tüm bunların yanında toplu yaşam alanlarında kadınların yaşamının zor olduğunu söylemek gerekmiyor sanırım. Depremde mağduriyetler katlandı ve iktidarın bunu giderecek çabasının olmadığını biliyoruz. Bizler dayanışmak için bir araya geldik. Mor TIR’lar ile elimizin uzanabildiği her bir kadının yanında olduk. Kadınların yanında olmayan, taleplerine kulak vermeyen ve tıkayan iktidara ‘Muhtaç değiliz birlikte varız’ dedik.
 
İktidar kadınlardan ne kadar korktuğunu bir kez daha ortaya koydu
 
8 Mart’ta yine kadınlara müdahale oldu. Ankara’da kadına müdahale, Erzincan'da polis gözetiminde tekbirli saldırı. 8 Mart yürüyüşüne biber gazlı saldırı oldu. Bu da iktidarın kadınlardan ne kadar çok korktuğunu bir kez daha ortaya koydu. Deprem enkazında biz kadınlar yeni yaşamı inşa edeceğiz. Kadınlar bu yeni yaşamı inşa etmenin öncüleri olacaklardır. Tüm kadın kurumlarına, kadın hakları savunucularına ve kadınlarına çağrım; yaraları sarmada en büyük dayanışmayı kadınlar yürüttü. Buna devam edelim. Biz İstanbul Sözleşmesi’ni getireceğiz. Bu tartışmalar boş tartışmalar. İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan AKP iktidarından 6284 Sayılı Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine ve Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un kaldırılmasına gelen süreci toplumun yarısı olan kadınlar çok iyi görüyordur. Bu geri gidişe asla Türkiye toplumu, halkları izin vermeyecek, biz de izin vermeyeceğiz.
 
Sağlık kuruluşları uyarıyor
 
Depreme ilişkin çok şey söyledik, maalesef hala deprem bölgelerinde ihtiyaçlar karşılanmış değil çadırlar hala temel ihtiyaç. Bir aydır banyo yapamayan, suya ulaşamayan, büyük bir salgın ile yüz yüze olan milyonlarca insan var. Bu konuda ciddi bulaşıcı hastalıkların başlayacağına dair raporlar var. TTB başta olmak üzere sağlık kuruluşları bu konuda uyarılar yapıyor. Uyuz, kolera gibi bulaşıcı hastalıkların sistematik şekilde çocuklara bulaşması söz konusu. Aşıların bir an önce yapılması gerekiyor. Tabi ki deprem alanına ilişkin birçok sorun var, bunların bir önce çözülmesi gerekiyor. Buna ilişkin yarın grup toplantımızda da, Genel Kurul’da da bu sorun alanlarını tarif etmeye ve çözüm önerilerini dile getirmeye, mücadeleye devam edeceğiz.
 
Faiz lobisi için tek yürek halinde çalışmaya devam  ediyorlar
 
Çok vahim bir mesele daha var, kamu bankalarının durumu. ‘Türkiye tek yürek’ kampanyasında birçok kanalda canlı yayınlar yapıldı, şovlarla bağışlar yapıldı, kamu bankaları o gece bağışlar yaptı. Merkez Bankası 30 milyar, Ziraat Bankası 20 milyar, Vakıfbank 12 miyar, Halkbank 7 milyar ve toplamda 69 milyar lira bağış yaptılar. Sadece bu 4 bankanın yardımı toplanan yardımların yüzde 60’ını oluşturuyordu. Gerçek ne? Gerçek, depremzedelere kredi vermek için faizi yükselttiler. Ziraat, Halk ve Vakıfbank deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlar için yüzde 0.99 faiz oranı ile 6 ay geri ödemesiz 3 yıllık vade ile kredi imkanı verilecekti. 3 gün sonra kredi faizleri 1.59’a çıkarıldı ve hiçbir açıklama da yapılmadı. Açıkçası bu tabloda depremde bile faiz lobisine kazandırmaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bağış kampanyasında kamu bankaları ‘Türkiye tek yürek’ dediler ama şu anda faiz lobisi için tek yürek halinde çalışmaya devam ediyorlar. Pandemide 0,74 ve 0,64 ile faiz kredi veriliyordu, faizler indirilmişti ama 10 ili milyonlarca yurttaşı etkileyen böyle bir dönemde, afette kamu bankalarının bu kadar faizi yükseltmesi kabul edilemez. Böyle bir felaketten nemalanma ve faiz lobisini önceleme dışında hiçbir izahı yoktur. Sadece Demirören’e 800 milyon dolar kredi verip hala geri alınmadığın bildiğimiz bir kredi orta yerde dururken, ekmeğe muhtaç, sağlık ihtiyaçlarını bile karşılayamayan milyonlarca insana kredi vermek için faizi yükselten bir kamu bankacılığı var. Kamu bankacılığı bu mudur? Vatandaş bu kadar büyük bir felaket altında iken, iktidar afeti felaketi çevirmişken gidip faiz lobisine kazandırma derdindesiniz. Daha da mağdur ediyorsunuz.
 
İşiniz gücünüz lobicilik
 
Özel banka gibi çalışılarak Demirörenlere 800 milyon dolar vererek, bağış kampanyasına şov yaparak ve sonrasından da o bağışladığınız paraları faiz yükselterek geri alıyorsunuz. Halk bunu görmüyor mu sanıyorsunuz? Sizin iktidarı yürütme biçiminiz budur. Burada yaklaşımları tam anlamıyla şudur; burada bir imar lobileri var, defalarca imar affı çıkardırlar. Yandaş müteahhit lobileri var, malzemeden çalan hırsız müteahhitlerle bu lobi güçlendiriliyor. Bir de faiz lobileri var. Vatandaşın en çaresiz olduğu dönemde faiz lobisi kuruluyor. Bütün bunların bağlı olduğu lobi tabi ki saray lobisi. İşiniz gücünüz lobicilik. Vatandaşı bir milim bile dikkate almıyorsunuz. Vatandaş size en güçlü cevabı verecek çok az kaldı.