‘Göç ve göçertme devlet politikalarına dönüştü’

  • 18:13 26 Haziran 2024
  • Güncel
AMED - Sistematik hale getirilen ve giderek derinleşen göç ve göçertme politikalarına dair yapılan açıklamada, göç ve göçertme politikalarının devletin politikalarının haline dönüştüğüne dikkat çekildi.
 
Mezopotamya Göç İzleme ve araştırma Derneği (GÖÇİZ-DER), sistematik hale getirilen ve giderek derinleşen göç ve göçertme politikalarına dair Amed’in Sûr ilçesinde bulunan Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Mehmet Şirin Gürbüz, DBP il örgütü ve birçok kurum ve kuruluş katıldı.
 
Basın metnini Göç-İzder Eşbaşkanı Medya Alkan okudu.
 
Göçertme politikalarından doğan tahribatlar
 
Medya, göç ve göçertme politikalarının başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu halkları üzerinde sistematik bir şiddet aracı olarak kullanıldığına dikkat çekerek, “Göç başta Kürdistan olmak üzere Ortadoğu ve dünyada her zaman tarihsel ve stratejik niteliğini koruyan bir olgudur. Göç ve göçertme politikaları başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu halkları üzerinde sistematik bir şiddet aracı olarak kullanılmaktadır. Sadece geride bıraktığımız son yüzyıla baktığımızda Şark Islahat Planlarını, 80-90’lı yıllarda yakılan ve zorla boşaltılan köyleri, 2015-2016 yıllarında yakılan kent merkezlerini, hala yasaklı olan mera alanlarını, KHK’ları ve insanları açlığa mahkum eden ekonomi politikalarını açık bir şekilde görmekteyiz. Yüz yıldır sürekli hale gelen ve sadece form değiştiren bu göçertme politikaları nedeniyle yüzbinlerce kişi göç yollarına düşmüş, bir bütünen Kürt coğrafyası, ekonomik ve ekolojik talana mahkum edilmiştir. Egemenlerin kendilerine temel düstur haline getirdiği bu göç ve göçertme politikası Mezopotamya’da yaşayan tüm halklara ölüm ve talandan başka bir şey getirmemiştir” dedi. 
 
‘Göç ve göçertme politikası bir devlet politikasına dönüşmüş’
 
“Türkiye’de iktidarlar değişse dahi göç politikalarında hiçbir değişimin olmadığını net bir şekilde görmekteyiz” diyen Medya, göç ve göçertme politikasının bir devlet politikasına dönüştüğünün altını çizdi.  Medya, yaratılan veya oluşan her kaotik durumda egemenlerin ve sermayenin sarıldığı ilk politikanın göç ve göçertme politikası olduğunu belirterek, “Yakın zamanda yaşadığımız büyük deprem felaketinde bunu net bir şekilde gördük ve halende yaşıyoruz. Depremden sonra izlenen politikalar ile insanlar göç etmeye maruz bırakıldı, depremin üzerinden 1 buçuk yıl geçmesine rağmen halen çoğu yerde insanlar konteyner ve çadırlarda yaşamaya mahkum bırakılmış durumda. İnsanlara asgari yaşam koşulları dahi sağlanmadığı gibi 1 buçuk yıldır devam eden çözümsüzlüğü ve kimsesizleştirmeyi esas alan politikalar nedeniyle depremin yaşandığı bölge ciddi bir göç vermektedir” ifadelerini kullandı.
 
‘İnsansızlaştırma politikaları acımasız bir şekilde devam ediyor’
 
Medya,  Xana Axpar (Çınar) ve Şemrex (Mazıdağ) köylerinde meydana gelen ve 15 kişinin hayatını kaybettiği yangını da bilinçli ve sistematik bir şekilde uygulanan politikaların bir ayağı olarak gördüklerini ifade ederek şunları kaydetti: “Özellikle 90’lardan günümüze dağlarımız, ormanlarımız, köylerimiz yani kısacası yaşam alanlarımız bilinçli ve sistematik bir şekilde yakılıp talan edilmektedir. Bilinçli bir şekilde çıkartılan bu yangınlar ile insanların yaşam alanları yok edilmekte, açlığa ve göçe mahkum edilmektedirler. Yani özcesi Kürt coğrafyasının insansızlaştırılma politikası acımasız bir şekilde devam etmektedir.
 
‘Göç dalgası çok ciddi bir boyuta gelmiş durumda’
 
Hepinizin bildiği üzere özellikle 2015’ten sonra Başta Kürdistan olmak üzere Türkiye’den on binlerce yurttaş Avrupa ve Amerika’ya göç etmektedir. Yaşanan ve halen devam eden bu göç dalgası çok ciddi ve tehlikeli bir boyuta gelmiş durumdadır. 2015’ten bu yana izlenen güvenlikçi politikalar, yaşanan insan hakkı ihlalleri, toplumda yaratılan kutuplaşma, ekonomik kriz ve Kürt coğrafyasında artarak devam eden özel savaş politikaları ile beraber 8 yıldır uygulanan kayyım politikası bu göçlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Halen hızlı bir şekilde devam eden bu göçleri durdurmak göç eden veya etmek zorunda kalan kişilerin geri dönüşünü sağlamak için göçün ana kaynağı olarak saydığımız nedenleri ortadan kaldırmamız gerekmektedir. Buradan bir kez daha sizlerin vesilesi ile çağrı yapmak istiyoruz.
 
‘Egemenler bir an önce göç ve göçertme politikalarından vazgeçmelidir’
 
Egemenlerin bir an önce bir yaşam ve insan hakkı ihlali olan göç ve göçertme politikalarından vazgeçmesi gerekmektedir. Tüm duyarlı çevreleri bu coğrafyada uygulanan ekonomik, ekolojik ve siyasi talanlar ile sistematik hale getirilmiş göç ve göçertme politikalarına karşı durmaya davet ediyoruz. Göç eden veya etmek zorunda kalan tüm yurttaşları bu kutsal topraklara dönmeye ve bu kirli politikaları boşa çıkartmak için mücadele etmeye davet ediyoruz.”