ÖHD’den ihlal raporu: ‘Kürt Halk Önderi’ ibaresine disiplin cezası

  • 15:26 26 Haziran 2024
  • Güncel
 
 
İSTANBUL –ÖHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, cezaevlerinde hak ihlallerinin artarak devam ettiğini aktardı. Komisyon, Marmara 7 Nolu L Tipi Cezaevinde tutsakların, Adalet Bakanlığına gönderdikleri mektuplarda geçen “Kürt Halk Önderi” ibaresinin kullanmasından kaynaklı 7 tutsak hakkında disiplin cezaları verildiğini açıkladı. 
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD)  İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesinde bulunan cezaevlerinde gerçekleştirdikleri ziyaretler sonucu hazırladıkları “6 aylık Hak İhlalleri Raporunu” Beyoğlu’nda bulunan dernek binalarında yaptıkları basın toplantısı ile açıkladı. Komisyon üyelerinin katıldığı toplantı salonuna “Tecrit insanlık suçudur” pankartı asıldı. Raporu Hapishane Komisyonu adına Şeyma Önal okudu.
 
Ziyaret edilen cezaevleri 
 
Cezaevi komisyonu, Ocak- Şubat- Mart-Nisan-Mayıs-Haziran aylarında Marmara Bölgesi’nde bulunan  Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı, Edirne Kadın Kapalı, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı, Marmara 2 Nolu L Tipi Kapalı, Marmara 5 Nolu L Tipi Kapalı, Marmara 7 Nolu L Tipi Kapalı, Marma[1]ra Kapalı, Bakırköy Kadın Kapalı,Metris R Tipi Kapalı , Maltepe 1 Nolu L Tipi Kapalı, Gebze Kadın Kapalı, Kandıra 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı, Kandıra 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ka[1]palı, Düzce T Tipi Kapalı, Sakarya 2 Nolu L Tipi Kapalı ve Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Cezaevlerinin ziyaret ederek yaşanan hak ihlallerini raporlarına yer verdi.
 
Cezaevlerinde yoğun tecrit uygulanıyor
 
Halka yönelik uygulanan sert politikaların cezaevlerinde daha ağır şekilde uygulandığını vurgulayan Şeyma, “Bununla doğru orantılı olarak mahpusların maruz kaldığı hak ihlalleri de artmıştır. Marmara Bölgesinde yer alan hapishanelere yapılan ziyaretlerde mahpuslara yönelik çok yoğun tecrit uygulamaları olduğu tespit edilmiştir. Mahpuslara yönelik fiziksel şiddetle birlikte psikolojik şiddetin de arttığı gözlemlenmiştir. Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak hapishanelerde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir” sözlerine yer verdi.
 
Yeni tip cezaevleri: S ve Y Tipi Cezaevleri
 
Özellikle yeni yapılan S Tipi ve Y Tipi gibi Yüksek Güvenlikli özel tip cezaevlerinin kanundaki düzenlemenin aksine süreli hapis cezası alan tutsakların da tekli hücrelerde tutulduğunu kaydeden Şeyma, spor, sohbet gibi ortak alan faaliyetlerine ya tek başına ya da sadece aynı blokta bulundukları tutsaklarla  çıkarıldığını ifade etti.
 
Kürtçe mektuplara yasak
 
Gazete ve dergi gibi yayınların cezaevi idareleri tarafından keyfi olarak yasaklandığına işaret eden Şeyma, “ Çoğu zaman bu yasaklamalara ilişkin herhangi bir idari karar da alınmamaktadır. Özellikle mahpuslar tarafından yazılan Kürtçe mektupların gönderilmemesi ya da mahpuslara gelen Kürtçe mektupların engellenmesi dışarıda Kürtçe’ye yönelik süren ayrımcılığın hapishanelerde de devam ettiğini göstermektedir” şeklinde ifade etti.
 
Ağır hasta tutsaklar
 
Son dönemlerde hasta tutsakların tedavi ve sağlık hakkı üzerinde yaşanan hak ihlallerinde artış yaşandığını kaydeden Şeyma, “Cezaevlerinde yüzlercesi ağır binlerce hasta tutsak bulunmaktadır. Hastane sevklerinde ağız içi aramalar, mahpuslara tekli ring aracı ve hastanede kelepçeli muayene dayatmaları artmış, bu durumda. Tedavi süreci hasta tutsaklar açısından birer işkence sürecine dönüştürülmüştür. Bu uygulamalar nedeniyle tutsaklar hastaneye gidememekte, gitse bile muayene ve tedavi olamamaktadır” dedi.
 
Çıplak arama hat safhada
 
Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Tutuklanan E.S.D. isimli tutsağın cezaevi girişi sırasında çıplak aramaya maruz bırakıldığını aktaran Şeyma, sözlerine şöyle devam etti: “Talep etmesine rağmen uzun bir süre diğer mahpusların bulunduğu odaya alınmadığı ve tek başına bir hücrede tutulduğu, mahpusun hücrede tek tutulmasıyla ilgili hapishane idaresine, Adalet Bakanlığına ve çeşitli kurumlara başvuruda bulunduğu ancak buna ilişkin bir sürecin yürütülüp yürütülmediği konusunda bilgi sahibi olunamadığı, mahpusun, diğer mahpusların bulunduğu odaya geçme şeklindeki yazılı ve sözlü taleplerinin hapishane idaresince cevapsız bırakıldığı aktarılmıştır.”
 
‘İnfaz memurlarına dönük şikayetler dikkate alınmıyor'
 
Marmara 7 Nolu L Tipi Cezaevi'nde tutsakların, Adalet Bakanlığı'na gönderdikleri mektuplarda geçen “Kürt Halk Önderi” ibaresi gerekçe gösterilerek 7 tutsak hakkında haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma şeklinde disiplin cezası verildiğini aktaran Şeyma, cezaevi idaresi tarafından tutsakların yapmak istediği başvuruların ve İnfaz Hakimliği tarafından verilen lehe kararlarının uygulanmasının geciktirildiği, infaz koruma memurlarına ilişkin yapılan şikayetlerin dikkate alınmadığını bilgisine yer verdi.
 
 Açlık grevi eylemleri
 
Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü amacıyla cezaevlerinde başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemlerinin 4 Nisan 2024 tarihine kadar devam ettiğini hatırlatan Şeyma, “Bu tarihten itibaren mahpuslar kamuoyuna yaptıkları bir açıklama ile açlık grevi eylemlerini farklı bir aşamaya taşıyarak mahkemeleri boykot edip aile ve telefon görüşlerine çıkmayacaklarını belirtmişlerdir. Bu yeni eylem biçimi mahpuslarla olan iletişimin sınırlanması sebebiyle hem mahpusların aileleri tarafından hem de demokratik kamuoyu ve insan hakları kurumları tarafından hassas bir şekilde takip edilmektedir” diye belirtti. 
 
'Abdullah Öcalan tecrit altında'
 
Tutsakların taleplerinin Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler, Anayasa ve Ceza İnfaz Kanununda güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler doğrultusunda Abdullah Öcalan üzerindeki hukuka aykırı tecridin son bulması ve Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşmesi ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözümünün sağlanması amacıyla olduğunu belirten Şeyma, “Tutsaklar politik yaklaşımlar sebebiyle ağır hak ihlallerinin yaşandığı, tecrit uygulamalarının yoğunlaştığı ve fiziksel şiddetin yanında psikolojik şiddetin ciddi şekilde arttığı bu dönemde tutsakların,  aile ve yakınlarıyla görüşemeyecek olmalarının ağır sonuçlar doğuracağı ortadadır. Bu sebeple mahpuslar daha fazla hak ihlaline uğramadan; hapishanelerde devam eden eylemlerin son bulması için Abdullah Öcalan’a uygulanan hukuka aykırı tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü hususunda adımlar atılmalıdır” dedi.
 
Raporun okunması ardından açıklama sona erdi.