‘Yükselen faşizme karşı kadınlar mücadele edecek’

  • 09:05 23 Temmuz 2024
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Meclis’te 9’uncu Yargı Paketi'ne dair tartışmalara ilişkin konuşan Kampüs Cadıları’ndan Seçil Mürtazaoğlu, “Giderek yükselen faşist zihniyete karşı biz kadınlar olarak daha büyük bir mücadele adımı atacağız” dedi.
 
AKP-MHP iktidarının kadını hedef alan politikalarına her gün bir yenisi ekleniyor. Kadın kazanımları ve hakları söz konusu olduğunda ise yasalarla engelleme girişiminde buunan AKP’nin son dönemde yine kadını hedef alan politikalarından biri de, 15 Mayıs’ta Resmi Gazete’de de yayımlanan “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı” oldu.  Diğer bir konu ise uzun süredir iktidarın gündeminde olan ve 11 Temmuz’da Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan 9’uncu Yargı Paketi’nin içeriğine ilişkin tepkiler sürüyor. 
 
Kampüs Cadıları’ndan Seçil Mürtazaoğlu, söz konusu 9’uncu Yargı Paketi'ne dair JINNEWS’e konuştu.
 
‘Kadınları eve hapsetmek istiyorlar’
 
9’uncu Yargı Paketi ile birlikte 6284’ten tutun etki ajanlığına kadar birçok farklı konuda kadınların kazanılmış haklarına yeniden göz dikildiğini söyleyen Seçil, uzun süredir yoksulluğu idare etmek için nüfus politikaları ile emekçilerin sırtına vurabilmek için aileye yöneldiklerini belirtti. Devletin yeni vizyon rehberi açıklamalarına dikkat çeken Seçil, “Aileyi daha iyi tanıtabilecek reklamlardan tutun sosyal medya çalışmalarına kadar hepsi oranlarının düşüşüyle, boşanma oranlarının artmasıyla birlikte kadınları yeniden eve hapsetme politikasını hayata geçiriyorlar. Soyadı değişikliği de 9’uncu Yargı Paketi de aslında bunların bir boyutu. 6284’ün içerisindeki ceza politikalarının da içini boşaltmaya çalışan maddeler vardı. Fakat bunlar hem Meclis’teki feministler sayesinde hem de sokakları boş bırakmayan biz genç kadınlar sayesinde aslında komisyondan geçmedi. Sadece 15’inci madde soyadı değişikliği maddesi Meclis’e gelecek ve yeniden tartışılacak” şeklinde konuştu.
 
‘Soyadı kimliktir’
 
Kadınların uzun süredir soyadı mücadelesi yürüttüğünü dile getiren Seçil, 2001’de kadınların kendi soyadlarını evlendikleri erkeğin soyadından önce alabileceklerinin kabul edildiğini hatırlattı. Seçil, “Daha sonrasında 2023’te Anayasa Mahkemesi eşitlik ilkesine aykırı olduğu için kadının kendi soyadını kullanabileceğine karar vermişti, 2024’te de yürürlüğe girmişti, fakat bu, uygulanmıyordu. Devletin yeni politikalarından kaynaklı aslında. Çünkü yargıyı da artık kendi cephelerine aldığı bir durum var. Anayasadaki eşitlik ilkesini hiçe sayarak yeniden bu kararları Meclis’e sunup kazanılmış haklarımızı devreden çıkarmaya çalışıyorlar. Bizi aile içine hapsetmeye çalışıyorlar. Çünkü soyadı da bir kimlik. Birçok insan soyadıyla birlikte birçok şeye imza atıyor. Aile içerisindeki erkek egemenliğini kurumsallaştırmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadınları doğum makinesine dönüştürmek istiyorlar’
 
Soyadı kanununa işaret eden Seçil, “‘Benim soyumdansan benim istediklerimi yapacaksın’ şeklinde o algıyı kabul ettirmeye çalışıyor. Ancak kadınlar kendi kazanılmış haklarını biliyorlar, bir erkeğin soyadını alarak da aslında onun meşrutiyetini kabul etmeyeceklerini biliyorlar” dedi. İktidarın kendisini bunun üzerine de var ettiğini paylaşan Seçil, “Ama bizler mücadele etmeye devam ediyoruz. Artık bu kadın yoksulluğunu çocukların yeni işçiler olarak yetişmeleri için kadınları birazcık daha aile içerisine hapsediyorlar. Biz kadınlar ise faşizmi yükseltmek için daha ne yapabiliriz çalışmalarını sürdürüyoruz. Faşizmi kurumsallaştırmak için atılan bir adım, ülkedeki hem nefreti hem de kutuplaştırmayı körüklüyorlar, hem de kadınları evlere hapsederek daha da itaatkarlaştırmaya, kendi kimliklerine dair her şeyi ellerinden alarak sadece bir doğum makinesine dönüştürmek istiyorlar” dedi.
 
‘İktidar elimizde ne var ne yok her şeyi almak istiyor’
 
Tüm kadın örgütleri ile birlikte soyadı mücadelesini vermekten vazgeçmeyeceklerini ifade eden Seçil, “İktidarın elini kadınların üzerinden çekmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi. Kadınların sokakta, evlerde ve kampüslerde iktidarın yürüttüğü politikalara karşı mücadelelerini yükselteceklerini aktaran Seçil, “Haklarımızı gasp etme politikaları yürütülüyor. İktidar elimizde ne var ne yok onları almaya çalışıyor. Fakat biz bunu kabul etmeyeceğiz. Kadın yoksulluğunun arttığı ve her gün dört kadının öldürüldüğü bir ülkede, haklarımıza yönelik her gasp girişimini biz, sokaklarda ve kampüslerde durdurmak için gerekli eylemsellikleri yapacağız. Atölyelerimizde kadınlarla bir araya gelişlerimizi de sağlayacağız. Artık elimizdeki en ufak şeyi almaya çalışanlara bizim tahammülümüz kalmadı. Hiçbir kadın daha fazla sokakta güvensiz yürümemeli ve katledilmemeli. Soyadımıza da yaşama hakkımıza da sahip çıkacağız” şeklinde konuştu.
 
Örgütlenme ve mücadele etme çağrısı!
 
Seçil son olarak şöyle konuştu: “Kürtlerin, Alevilerin kendi kimlikleri ile yaşama haklarına, gençlerin özgürce yaşama hakkına ulaşmaları gerekiyor. Giderek yükselen faşist zihniyete karşı biz kadınlar olarak daha büyük bir mücadeleye adım atmamız gerekiyor. Hayatlarımıza karşı yürütülen politikanın tam karşısında konumlanmamız gerekiyor. Bizim sesimizi daha da yüksek bir yerden duyurmamız gerekiyor, o yüzden de tüm kadınları örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyorum.”