Yasak ülkenin Önderliği

  • 09:03 27 Temmuz 2024
  • Kadının Kaleminden
 
“Önderlik paradigması büyük bir sevgi ve emek hareketinin tohumlarını eken bir halk hareketinden oluşuyor. Bu oluşumun en temel ilkeleri; kadın erkek cins bilinci, özgürlük, halkçılık, disiplin, eğitim, ekonomi, adalet, ekoloji ve daha sayamayacağım bir çok ilkedir.”
 
Leyla Tekoşin
 
Halay çekmek bir sanatsa en büyük sanatçı Kürtlerdir. 100 yıldır Kürt halkına karşı yürütülen soykırım politikalarının bir örneğini de Bakur Kürdistan’ında görmekteyiz. Dil, kültür, doğa, insan, hayvan kırımına son gaz devam eden AKP Genel Başkanı Erdoğan, dağlardaki basiretsizliğinin intikamını ovadaki mazlum halktan çıkarmaya çalışıyor. Faşist devlet ve AKP-MHP güruhu son günlerde büyük savaş suçları işlemekte, tüm dünya buna sessiz kalmaktadır.
 
Tek korktukları Sayın Abdullah Öcalan’dır
 
Kürt halkını korku sarmalının içine almak isteyen iktidar halay çeken gençlerden bile çok korkmaktadır. Tüm ülke olarak tek korktukları insan, Halklar Önderi Sayın Abdullah Öcalan’dır. Kürtlerin 29’uncu isyanını başlatan ve 44 yıldır hiç geri adım atmayıp hep ileriyi gören, her adımını bir sonraki hamleyi düşünerek atan bir hareketin öncülüğünü yapan, ayrıca bunu bir hareket nezdinde Kürt halkına ve dünyadaki tüm halklara armağan eden Halklar Önderinden bu kadar korkmalarının temel sebeplerine gelirsek, kendilerini haklı görmeleri kaçınılmaz. Çünkü önderlik paradigması büyük bir sevgi ve emek hareketinin tohumlarını eken bir halk hareketinden oluşuyor. Bu oluşumun en temel ilkeleri; kadın erkek cins bilinci, özgürlük, halkçılık, disiplin, eğitim, ekonomi, adalet, ekoloji ve daha sayamayacağım bir çok ilkedir. Bu oluşum da hiçbir zaman kapitalist ve faşist devlet ve devletler tarafından kabul edilmiyor. Aksine ret, inkar politikalarına sürüklüyor halkları.
 
3 metrekareden dünyayı özgürleştirdi
 
Latin Amerika’dan Orta Doğu’ya kadar uzanan iç savaşlar genel itibariye etnik savaşlardır. Türkiye’de olduğu gibi Kürtlerin yönetimden dışlanması, yoksulluk çekmesi, ırkçılığa maruz kalması ne katılımına ne de ayrılmasına, hatta halay çekmesine ve zafer işareti yapmasına dahi izin veren faşist devlet ve iktidarlarından kaynaklı birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’deki gibi isyancı ve devrimci bir hareket oluşmuştur. Bu hareketin öncüsü Halklar Önderi Sayın Öcalan fiziki özgürlüğünü unutmuş, 3 metrekare yerden tüm dünyayı özgürleştirmiştir. Mersin’den İstanbul’a, İstanbul’dan Van’a, Van’dan Japonya’da, Latin Amerika’ya, Avrupa’ya yayılmış, onun kitaplarını okuyan, onu tanıyan kendini, kentini özgürleştirmeye başlamıştır. 
 
Halk vazgeçmeyecek
 
“Yanlış hayat doğru yaşanmaz” diyen Adorno’ya ve tüm dünyaya bir şeyler söylemek gerekirse, Sayın Öcalan cezaevinde olabilir fakat oradan yönetemez diye düşünenleri bir kez daha ters yüz etmiş ve kitleleri bilgisi, yol yöntemi ve tarzıyla olması gereken doğruya, hakikate sürüklemiştir. Bu da demek oluyor ki bu halk ne halay çekmekten ne zafer işaretinden, en önemlisi ne de önderliğinden vazgeçecektir.