Evin Demirtaş için seslendiler: Mücadeleye devam

  • 13:38 28 Ekim 2024
  • Güncel
 
AMED - Fail Abdullah Şehmusoğlu tarafından katledilen Evin Demirtaş için bir araya gelen kadınlar, “Jin, jiyan, azadî” felsefesiyle mücadelelerini sürdüreceklerinin mesajını verdi. 
 
Şiddetle Mücadele Ağı, Dicle Amed Kadın Platformu,  22 Ekim tarihinde Amed’in Peyas (Kayapınar) ilçesine bağlı Huzurevleri Mahallesi’nde Abdullah Şehmusoğlu tarafından ateşli silahla katledilen Evin Demirtaş’a dair basın açıklaması gerçekleştirdi. Diyarbakır Adliyesi önünde, “Kadınlar yasta değil, isyandayız” şiarıyla gerçekleştirilen açıklamada, Evin Demirtaş’ın fotoğrafı taşındı. Açıklamaya aynı zamanda Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Adalet Kaya da katıldı. Açıklamayı Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Cansel Talay okudu.
 
Fail ‘namus’ adı altında cezasız bırakılmış 
 
İlk olarak Evin’in nasıl katledildiğine dair hatırlatmalarda bulunan Cansel,  bu katliamların artış nedeninin devletin sorumluluklarını yerine getirmemesinden kaynaklandığını söyledi. Cansel, “Bu somut gerçekliği basına yansıdığı kadarıyla failin geçmişine baktığımızda da net olarak görebiliriz. İlk eşini 1970’lerde ‘namus cinayeti’ adı altında öldüren fail, yalnızca 8 ay hapis yatmıştı. O dönemde yasalar, kadına yönelik şiddeti ‘namus’ gerekçesiyle hafifletiyor ve failin cezasız kalmasına sebep oluyordu. Ancak bu durum, kadınların örgütlü mücadelesi sayesinde değişti. Kadın hareketlerinin baskısıyla yasalar dönüştü; kadın cinayetlerine verilen cezaların hafifletilmesi önlendi, 6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi gibi düzenlemelerle kadınların yaşam hakkı güvence altına alınmıştır” dedi.  
 
‘Kadın sığınakları yetersizdir’
 
Kadın mücadelesiyle elde edilen kazanımların korunması gerektiğine dikkat çeken Cansel, bu  mücadeleden vazgeçmeyeceklerini belirtti. Kadın katliamlarının önlenmesi için devletin, şiddet faillerine karşı caydırıcı cezaların uygulanması ve önleyici tedbirlerin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi gerektiğini kaydeden Cansel, “Bugün Diyarbakır’da cinsel şiddet destek birimi ve cinsel saldırı kriz merkezleri bulunmamaktadır. Ayrıca nüfusu yüz bini geçen ilçelerde dahi kadın sığınakları yetersizdir. Mevcut sığınakların koşulları mağdur  kadınların barınabileceği ve korunabileceği durumda değildir. Bütün bu giderilmeyen eksiklikler ve göz ardı edilen taleplerimiz kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin artmasının en gözle görülür nedenlerindendir” diye belirtti. 
 
‘Mücadelemizi Jin, jiyan, azadî felsefesiyle sürdüreceğiz’
 
Son bir yılda çok sayıda kadının katledildiğini vurgulayan Cansel, bu katliamların temel nedeninin, 6284 sayılı kanunun işlenmemesi ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi olduğunu söyledi. Cansel, “Kadınların can güvenliğini sağlamak için acilen somut adımlar atılmalı. Faillerin cezalandırılması ve mağdurların korunması için 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulanmalıdır. Bu cinayetlerin sona ermesi için yetkili ve sorumlu herkesin tek tek üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi ve kadınların yaşam hakkını güvence altına alacak politikalar üretmesi elzemdir. Unutmamalıyız ki kadınların yaşam hakkı, toplumsal barışın ve eşitliğin teminatıdır. Bizler, Evin Demirtaş’ın ve  öldürülen bütün  kadınların sesi olarak adalet talebimizi ve cezasızlık politikalarına karşı mücadelemizi her kanaldan kadın olmanın direnci ve inadıyla 'Jin jiyan azadî' felsefesinin ışığında  sürdüreceğiz” diye belirtti. 
 
‘Çürüyen toplum değil sisteminiz’ 
 
Ardından söz alan Adalet Kaya da, kadın katliamlarının politik olduğuna işaret ederek, “Bugün topluma kanıksatılmak istenen bu durum karşısında öfkeliyiz. Bu politikaları kabul etmiyoruz. İşlenen bu cinayetleri politik biçimi ve şiddeti tartışılıyor. Asıl mesele bu değil, asıl mesele politik olarak bunun üretilmesidir. İstanbul Sözleşemesi’nden bir gecede geri çekilenler, 6284 sayılı yasayı uygulamayan hukuk birimleri ve yargı, diğer bütün idari yetkililer, bu cinayetlerin sorumlusudur. Israrla cezasızlık algısı denen bir kavram kullanıyorlar. Ya da şunu söylüyorlar; toplumda bir çürüme gerçekleşti. Bununla bir algı, manipülasyon yaratılmaya çalışılıyor. Toplum kendi kendine çürümez. Çürüyen tam da sizin yargı sisteminiz, yönetim sisteminiz ve eril, cinsiyetçi politikalarınızdır. Biz diyoruz ki asla yalnız değilsiniz, birbirimize el vererek ilerleyeceğiz. Biz diyoruz ki Türkiye’deki bütün kadınlara sesleniyoruz. Önümüzde 25 Kasım var, öfkemizi diri tutalım. Sokaklarda, alanlarda haykıralım. İrademizi gösterilim” diye konuştu. 
 
Açıklama, “Jin, jiyan, azadî” sloganı ile sona erdi.