Tülay Hatimoğulları: İmralı Cezaevi kapatılmalıdır

  • 15:41 25 Şubat 2024
  • Güncel
 
İSTANBUL - On binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen “Demokrasi ve Özgürlük Mitingi”nde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “İmralı Cezaevi kapatılmalıdır. Biz barışı kuracağız, barışı tesis edeceğiz. Bunun için çalışacağız, mücadele edeceğiz” dedi. 
 
İmralı Adası’nda 26 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 36 aydır da hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununa çözüm talebiyle Kurdistan’da Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti), 1-15 Şubat tarihleri arasında başlattığı “Büyük Özgürlük Yürüyüşü”nü selamlamak amacıyla İstanbul İl Örgütü’nün Esenyurt Meydanı’nda gerçekleştirdiği “Demokrasi ve Özgürlük Mitingi”ne on binlerce kişi akın etti.
 
“Bijî Serok Apo” sloganlarının bir kez olsun dinmediği mitingde, sık sık PKK Lideri’ne selamlar gönderildi. Mitingde Özgürlük Yürüyüşçülerinin konuşması sonrası DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuşma yaptı.
 
‘İmralı tecridi kadınların yaşamına sirayet ediyor’
 
Kitleyi büyük bir coşku ile selamlayan Tülay, partilerinin Esenyurt ilçe eşbaşkanlarının geçtiğimiz günlerde tutuklanmasına tepki gösterdi. İmralı tecridinin kadınların yaşamlarını tecrit ettiğini vurgulayan Tülay, “Bugün gençlerimiz göç yollarını tutuyorsa, bir arada bir arkadaşıyla yan yana gelip bir sosyal ve kültürel ortamı paylaşamıyorsa, bilelim ki gençlerimiz özgür değil, onlar da tecrit altındadır. Bugün fabrikalarda işçiler, evlerine bir sıcak ekmek götürecek parayı bulamıyorsa, 7/24 çalışıp açlıkla karşı karşıya kalıyorsa ve eğer sendikasıyla birlikte bir grev yapamıyorsa, grev hakkı engellenmesi bilelim ki işçi kardeşlerimiz de tecrit altındadır. Bilelim ki tecridi kaldırmak sadece Kürt halkının sorunu değildir. Türkiye’deki bütün halkların sorunudur. İşçilerin emekçilerin sorunudur, kadınların gençlerin sorunudur. Bu meydandan Türkiye’deki bütün halklara ezilen ve sömürülenlere çağrı yapıyoruz. Gelin tecrit sistemini hep beraber ortadan kaldıralım. Değerli halklarımız tecrit demek hukuksuzluk demektir, hukuksuzluğun en karanlık dehlizlerini yaşamak demektir. Tecrit demek Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün adıdır. Bu çözümsüzlüğün devam etmesine izin verecek miyiz” şeklinde konuştu.
 
Barış çağrısı
 
Tülay, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Bu sözlerimiz bir yandan bu meydanda toplanmış olan halklarımıza ama bir yandan Ankara’da sarayda bu ülkeyi yönetenlere. 40 yıldır devam eden Kürt sorununda ölümler çözüm oldu mu? Olmadı, çatışmalar çözüm oldu mu, olmadı. Kürtçe dilini yasaklamak çözüm oldu mu? Olmadı. Kayyım rejimi ile Kürtçe tabelaları indirmek Kürt sokaklarının Kürtçe tabelalarını indirmek çözüm oldu mu? Elbette hayır. İmralı tecridi bir çözüm mü? Bu halk burada bulunan insanlar İmralı tecridinin ortadan kaldırılması için buradalar ve hep birlikte alkış ve zılgıtlarımız tecridin ortadan kalkması için olsun. Ülkemizin ve coğrafyamızın tamamının sorunudur Kürt sorunu. Kürt sorunu etnik bir sorundur, kimlik sorunudur, statü sorunudur. Ortadoğu’nun ve dört parça Kurdistan’ın sorunudur. Biz çağrılarımız çok yaptık. Gelin Türkiye’de barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözelim Suriye’ye Irak’a da İran’a da bir model teşkil edelim. Gelin Kürt sorununu bu ülkede barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözelim, halkların birliğini sağlayalım. Ama ne gezer.
 
Gür sesimizle barış diyelim!
 
Bakın Türkiye halkları ve sizler mazlum Filistin halkı için hepimiz gözyaşı döktük. Bugün İsrail’in Filistin halkına yaşattıkları hepimizin içini yaralamıştır. Bugün Mescidi Aksa’ya yapılan saldırılar bugün Filistin topraklarına yapılan saldırı ve insansızlaştırma politikasının aynısını bu rejim Afrin’de Kürt halkına yapmıştır. Biz bütün Türkiye halklarına buradan sesleniyor. Marmara’daki kardeşlerim İç Anadolu'daki, Karadeniz’deki kardeşlerim, Türk kardeşlerim, Arap, Ermeni, Laz, Çerkez kardeşlerim. Bizler nasıl Filistin halkı için hep beraber üzüldük, hep beraber barış çağrıları yaptıysak Kürt halkı için de bunu yapmalıyız. Bir adada yaşıyoruz Kürt halkıyla, Türkiye’de milyonlarca Kürt yurttaşlarımız var. Bu sorun çözülmeden Filistin sorununun çözülmesini talep etmek samimi bir talep değildir. Gerçekçi ve inandırıcı bir talep değildir. Bakın bugün Türkiye Kürt sorunun çözebilmiş bir ülke olsaydı, Filistin ile ilgili yaptığı çağrıların karşılığını pekala çok daha güçlü alırdı. Buradan bir kez daha hep birlikte gür sesimizle barış diyelim, barış diyelim, barış diyelim.
 
Halklar köprüsünü hep beraber kuracağız
 
Erdoğan dünkü Sakarya konuşmasında ‘Barış için savaş hazır olmalıyız’ diyor. Bunun için de İHA ve SİHA’ların yapımı, şimdi de KAAN uçağını yapıyorlarmış silah sanayisini yatırım yapılıyorlar. Aynı konuşmasında Ukrayna ve Filistin için adil bir barışın kaybedeni olmaz diyor. Biz burada Esenyurt’ta bu meydanda binlerce insanla birlikte Erdoğan’a söylüyoruz. Ukrayna ve Filistin için söylediğin sözleri senin söylediğin gibi sana söylüyoruz. Kürt sorunu adil bir barışı kaybeden olmaz ey Erdoğan, olmaz olmaz. Türkiye 72 milletten ve inançtan insana ev sahipliği yapan bir ülke, bir coğrafya, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında her halk kendi dili iradesiyle rengarenk bir cennet bahçesi oluşturmuş. Biz halklar arasında bir sorun yoktur. İktidarlar egemenler, halklar arasına nifak tohumları sokmaya çalışanlara diyoruz ki biz halklar olarak halklar köprüsünü hep beraber kuracağız. Karadeniz’den Kurdistan’a Ege’den İç Anadolu’ya, Çukurova’ya bizler ülkemizi bir cennet bahçesine bir barış bahçesine hep beraber çevirecek miyiz?
 
İmralı Cezaevi kapatılmalıdır
 
Diyorlar ki somut olarak ne olabilir. Bakın Sayın Öcalan’ın uzun süre tecrit altında kalması ve uzun tutukluluk süresi uluslararası hukuka göre bir umut hakkını doğurmuştur. İmralı Cezaevi kapatılmalıdır. Tecrit sistemi yaşamın her alanında son bulmalıdır. Eşit ve ortak bir yaşamı bizler hep beraber kurabiliriz, kuracağız da. Toplumsal sorunların reçetesi diyolog, demokrasi ve özgür siyasetle, insan hakları evrensel değerlerini yaşama geçirmekle mümkündür. Bizler bütün somut taleplerimizi, Kürt sorunu başta olmak üzere bütün halkların ve inançların sorunlarının demokratik bir zeminde çözülmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bizler demokratik cumhuriyette iki yüzyılda kurmak üzere sözümü vermiş, yolumuza buradan devam ediyoruz. Demokratik Cumhuriyette Kürt’ü iki insan görmek yoktur, Alevi’yi dışlamak yoktur. Anadilde eğitim hakkı vardır. Herkes kendini özgürce ifade edilebilir. Bizler böyle özgür yarınları hep beraber kurabiliriz. Bizler, çok söyledik.
 
Barışı kuracağız
 
Orta Doğu coğrafyası, Türkiye kana doydu. Yerin altında çok sayıda canımız var ama bizler yaşam hakkını savunmaktan bir an bile savunmak vazgeçmedik. Kürt anaları, çocuklarının cenazeleri kargo kutularıyla gönderildiği halde barış demekten vazgeçmedi. Sevgili yazarın dediği gibi dağlar taşlar savaşa ve çatışmaya doydu. Biz barışı kuracağız, barışı tesis edeceğiz. Bunun için çalışacağız, mücadele edeceğiz. Yolumuz açık olsun. Serkeftin.”
 
Ardından mitingde, Mezopotamya Kültür Merkezi (NÇM) sanatçısı Arhat sahne aldı. On binlerin coşku ile halaya durduğu mitingde, coşku dolu anlar yaşandı. Uzun süre Kürtçe stranlar eşliğinde halay çeken kitle, “Bijî Serok Apo” ve “Bijî berxwedana zindana” sloganı attı.
 
Miting, alkış ve zılgıtlar ile son buldu.