Paula Martin Ponz: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması çok önemli!

  • 09:05 14 Aralık 2023
  • Güncel
 
Marta Sömek 
 
İSTANBUL - Uluslararası Kadın Delegasyonu heyeti ile İstanbul’da bir dizi temaslarda bulunan IACTA Kadın Avukatlar Kooperatifi üyesi Paula Martin Ponz, “Abdullah Öcalan Kürt halkının lideri. Bu mücadele yalnızca Sayın Abdullah Öcalan için değil, tüm Kürt halkı için verilen bir mücadele. Bu yüzden de Abdullah Öcalan özgür olmalı. ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı da bize yeni bir ufuk açıyor. Bununla birlikte hareket etmek ve bu hareketin içinde olmaktan da mutluluk duyuyorum” mesajını verdi.
 
İmralı Adası’nda 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması yönünde gerçekleştirilen eylem ve etkinliklere dünyanın dört bir yanından her kesim destek vermeye devam ediyor. Bu kapsamda sürdürülen girişimlerden biri de, aralarında hukukçu, gazeteci ve akademisyenlerden oluşan, 7 farklı ülkeden gelen 36 kişilik Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üyelerinin 25-27 Ocak tarihleri arasında İstanbul, Amed ve Ankara’da yaptığı ziyaretler ile temaslar olmuştu. Heyet üyeleri ziyaretleri sonrası 28 Ocak’ta Taksim Hill Otel’de gerçekleştirdiği “Uluslararası Tecrit” konulu forumda, PKK Lideri üzerindeki tecridin son bulması için hep birlikte çalışacaklarının mesajını vermişti.
 
Uluslararası heyetlerden İmralı tecridi için çalışmalar
 
Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon 27 Mart’ta düzenledikleri online basın toplantısı ile ziyaretlerine ilişkin bir rapor yayınladı. İmralı tecridinin tüm topluma yayılarak Türkiye’de baskı ve şiddet aracı olarak kullanıldığının belirtildiği raporda, “Kürt sorununun barışçıl ve siyasi çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için Öcalan'ın özgürlüğü kaçınılmazdır” belirlemesinde bulunuldu. Heyet üyeleri arasında yer alan Barselona IACTA Kadın Avukatlar Kooperatifi üyesi Paula Martin Ponz, 9-10 Aralık tarihleri arasında Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden aralarında hukukçu, parlamenter, ekolojist ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de bulunduğu 7 kişilik Uluslararası Kadın Delegasyonu heyeti ile İstanbul’a gelerek Asrın Hukuk Bürosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Cumartesi Anneleri, Kadınlar Birlikte Güçlü, Kadın Zamanı Derneği, Binlerce Aysel ve Halkların Demokratik Kongresi’ni (HDK) ziyaret etti. Heyet 12-13 Aralık tarihlerinde Amed’de temaslarda bulunurken, 15 Aralık günü de ziyaretlerine ilişkin İstanbul’da bir basın toplantısı gerçekleştirecek.
 
Paula, ziyaretleri sonrası yaptığı çalışmalar, halkların Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlük talebi ve bu talebin önemine dair JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
 
Ziyaretleri hakkında makale hazırladılar
 
Ocak ayında gerçekleştirdikleri ziyaretleri sonrası 27 Mart’ta, üç farklı heyet olarak ortak bir rapor hazırladıklarının bilgisini veren Paula, “Uluslararası raporu yayınlamak için online bir basın toplantısı düzenledik. Bu toplantıda online bir saldırı oldu ve sunumumuz sabote edildi. İstediğimiz etkiyi yaratabildi mi bilmiyorum ama bu rapor yayınlandı. Bu toplantı dışında raporu farklı sosyal organizasyonlara da gönderdik. Aralarında siyasetçi, avukatların da bulunduğu farklı kurum temsilcilerinden 54 kişinin imzaladığı raporu sunmaya Strasbourg’a parlamentoya gittik ve sunumumuzu yaptık. Bunların dışında bir de akademik bir makale yazdık. 2024’ün ilk ayında yayınlanacak. Psikoloji ve işkence üzerine çalışan bir yayında yayınlanacak bu makale. Özellikle hapishanelerdeki tecrit politikalarının Türkiye örneği üzerine yazdık bu makaleyi. Çünkü bu tecrit ve işkence politikası, doğrudan devletin uyguladığı kişi üzerinde etkili değil, aynı zamanda tüm topluma uygulanan bir işkence ve tecrit. İlişkiyi buradan kurarak, bunu ifşa etmek için Alta Mira Ana Guelbenzu ve Maria Sangüesa ile birlikte yazdık” sözleriyle çalışmalarını anlattı.
 
İşkence her yerde!
 
Cezaevlerinin, bir ülkedeki demokratik sistemin işleyişine dair en önemli işaretlerden birini yansıttığını söyleyen Paula, “İspanya’da da kadının, Kürtlerin mücadelesi hakkında konuştuğunda bunu dinliyorlar ve bir karşılığı oluyor. Ama özellikle Abdullah Öcalan’ın durumu, tecrit politikaları ve cezaevlerindeki koşullar hakkında konuştuğunda, kimse bunu dinlemeye çok istekli olmuyor. Çünkü kendi ülkelerinde de ne olduğunu çok iyi biliyorlar. İspanya’daki cezaevlerinin durumu, burayla karşılaştırmasak bile çok parlak durumda değil ve kendileri de bunun çok farkında. O yüzden Türkiye’deki cezaevlerinin koşullarını konuştuğunda çok büyük bir karşılığı olmuyor. İspanya, 6 kez işkence uygulamakla suçlandı. Bu 6 dosyaya da bakan yargıç aynı kişiydi ve İspanya’nın işkence uygulamadığına kanaat getirdi. Şu anda polis karakollarında işkence uygulanmadığını 6 kez farklı şekillerde söyleyen bu yargıç, İspanya’da Adalet Bakanı. Türkiye ile benzer bir durum var. Türkiye’de daha sert bir durum var. Ama verdiğim bu örnek de durumun ne kadar vahim olduğunun bir göstergesi” diyerek ülkelerinde de işkencenin kabul edilmediğini belirtti.
 
Fiziki özgürlük için ülkesinde çalışma yürütüyor
 
“Kürt halkının mücadele ve direniş deneyimi ile tarihini hayranlıkla izliyorum” vurgusunu yapan Paula, PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması yönündeki talebini de bu doğrultuda gördüğünü ifade etti. “Abdullah Öcalan'a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” kampanyası kapsamında tutsakların cezaevlerinde başlattığı dönüşümlü açlık grevi eylemleri ile halkların yürüttüğü mücadeleyi desteklediğini dile getiren Paula, “Bu taleplerin haklı olduğuna tüm kalbimle inanıyorum. Aynı zamanda bu talepleri ve mücadeleyi de görünür kılmak için kendi ülkemde çabalıyorum. Bu mücadelenin sadece Abdullah Öcalan adına verilmediğini de çok iyi biliyorum. Abdullah Öcalan, Kürt halkının lideri olarak kabul ediliyor ve Kürt halkının lideri. Dolayısıyla bu mücadele yalnızca Sayın Abdullah Öcalan için değil, tüm Kürt halkı için verilen bir mücadele. Aynı zamanda ezilen dünya halkları için de verilen bir mücadele. Dolayısıyla bu mücadeleyi verdiğiniz için de hepinize müteşekkirim” şeklinde konuştu.
 
‘Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması çok önemli!’
 
İspanya’ya döndüğünde de çalışmalarını sürdürmeye devam edeceğini paylaşan Paula, “Öncelikle ülkemize döndüğümüzde, yine önceki ziyaretimizde yaptığımız gibi bir rapor hazırlayıp bunu uluslararası alanda basın ve kamuoyu ile paylaşmayı planlıyoruz. Bu yapabileceğimiz birincil çalışma. Abdullah Öcalan’ın fiziki olarak özgürlüğünün sağlanması çok önemli. Hiç kimse cezaevine konmamalı. Ama öte yandan da şu an uygulanan korkunç bir işkence ve tecrit politikası var. Kimse 14 günden ve 21 saatten fazla izole edilmemeli. Bu temel ve evrensel bir zemin. Sayın Abdullah Öcalan son 25 yıldır bu koşullarda. Son 33 aydır da kendisinden hiçbir şekilde haber alınamıyor. Bu temel iki zeminde Abdullah Öcalan’ın özgürleşmesi gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan hala cezaevinde tutuluyor ve mahpus olması aslında Kürt halkını cezalandırmanın bir yöntemi. Ve bu şekilde ne Kürt halkının sorunları ne de Orta Doğu’nun sorunları politik, demokratik bir şekilde çözüme kavuşmayacak” ifadelerini kullandı.
 
 
‘Jin jiyan azadî bize yeni bir ufuk açıyor’
 
Paula, “Bu tür baskı ve işkenceleri uygulayan herhangi bir ülkeyi enternasyonalist bakış açımızla desteklememiz mümkün değil. Bu yüzden de Abdullah Öcalan özgür olmalı. Biz aslında Kürt halkının mücadelesini, Kürt kadın özgürlük mücadelesini ve Jineolojî’yi gördüğümüzde bu ulus devlet kuşağında, bizim için yeni bir ihtimal aralıyor bu mücadele. ‘Jin jiyan azadî’ sloganı da kadın, yaşam ve özgürlük ekseninde bize yeni bir ufuk açıyor. Bununla birlikte hareket etmek ve bu hareketin içinde olmaktan da mutluluk duyuyorum” cümleleriyle Kürt halkının mücadelesinde yer almaya devam edeceğinin mesajını verdi.