5 Nolu'dan bugüne direniş

  • 09:01 12 Aralık 2023
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
AMED - 1980’li yıllardan bugüne Kürt tutsakların bulundukları cezaevlerini de direniş alanına çevirirken gerçekleştirdiği bir eylem yöntemi oldu açlık grevleri. Şimdiye kadar çeşitli taleplerle girilen açlık grevi eylemleri 27 Kasım itibariyle PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle sürdürülüyor.
 
Kurdistan’da süren baskı, şiddet ve katliamlara karşı 40 yılı aşkın süredir verilen mücadele bugün de devam ediyor. Bu mücadelenin alanlarından biri ise cezaevleri. Devletin özellikle Kürtler ve muhalifler için birer tecrit ve işkence alanı olarak yöneldiği cezaevlerinde 1980’li yıllardan bu yana bir direniş biçimi olarak açlık grevleri gerçekleştiriliyor. Kürt özgürlük mücadelesinde açlık grevinin ilk adımının Diyarbakır Cezaevi’nde 5 Nolu zindanda atılmasıyla beraber yıllardır taleplerin karşılanması ve toplumsal refleksin güçlendirilmesi için açlık grevlerine giriliyor.
 
80’li yıllarda cezaevlerindeki işkence sistemine ve Kürt özgürlük mücadelesine yönelik baskılara karşı açlık grevine girildiği görülürken, 2000’li yıllara gelindiğinde ise açlık grevlerinin temel talebi İmralı Ada Hapishanesi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan her geçen gün ağırlaştırılan tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması.
 
2018’de Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi eyleminin sonucunda Abdullah Öcalan ile görüşmenin gerçekleşmesinin ardından kendisinden 33 aydır haber aydır haber alınamamasından dolayı 27 Kasım tarihinde Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde açlık grevi kararı alındı. Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde 80’li yıllardan bu yana gerçekleşen açlık grevlerini derledik.
 
5 Nolu zindanda başlayan direniş
 
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde Esat Oktay Yıldıran komutasında uygulanan işkenceler sonucunda 1981 ve 1984 yılları arasında 34 kişi yaşamını yitirdi. PKK’li tutsaklardan Ali Erek 1981 yılında zorla beslenme sonucu yaşamını yitirdi.  İşkence ile tutsakları teslim alma politikalarına karşı 21 Mart 1982’de Mazlum Doğan, 18 Mayıs 1982’de Ferhat Kurtay, Mahmut Zengin, Eşref Anyık ve Necmi Öner (Dörtler) eylem gerçekleştirdi. 14 Temmuz 1982’de de ölüm orucu direnişi başlatıldı. Kemal Pir 7 Eylül 1982’de, Hayri Durmuş 12 Eylül 192’de, Akif Yılmaz 15 Eylül  ve Ali Çiçek de 17 Eylül 1982 günü yaşamını yitirdi. Yine aynı cezaevinde, 1984 yılı başında başlayan ve 54 gün süren açlık grevinde Orhan Keskin ve Cemal Arat yaşamını yitirdi.
 
‘Tek tip’e karşı direniş
 
İstanbul cezaevlerinde, askeri disiplin ve “tek tip elbise” dayatmasına karşı 1980’de Alemdağ’da 8 günlük, 1982’de Metris’te 28 günlük, 1988 yılına kadar askeri cezaevi olan Sağmalcılar’da Temmuz 1993’te 27 gün süren açlık grevi gerçekleştirildi. 13 Nisan 1984 tarihinde o zamana dek en uzun (75 gün) süren açlık grevine Metris ve Sağmalcılar cezaevlerinde başlandı. Bunun sonucunda 4 kişi yaşamını yitirdi. 27 Mayıs ile 6 Haziran 1992 tarihleri arasında 29 solcu tutsak tarafından Ulucanlar Cezaevi’nde açlık grevi gerçekleştirildi.
 
Açlık grevi kazanımla sonuçlandı: Özel tip cezaevi kapatıldı
 
1 Ağustos 1988 tarihinde çıkarılan genelgeyle yasalaştırılan “hücre tipi” cezaevi uygulaması ilk olarak Oltan Sungurlu’nun bakanlığı döneminde Eskişehir Özel Tip Cezaevi’nde başladı. Eskişehir Özel Tip Cezaevi’nde tünel bulunması bahanesiyle tutsakların en temel haklarının gasp edilmesi üzerine 29 Haziran 1989 tarihinde açlık grevi başladı. Adalet Bakanlığı açlık grevinin 34’üncü gününde sürgün kararı verdi. Aydın Cezaevi’nde sopa ve dipçiklerle işkence edilen PKK davasından yargılanan tutsaklar Mehmet Yalçınkaya ve Hüseyin Hüsnü Eroğlu 2 Ağustos 1989 tarihinde yaşamlarını yitirdi. 1991 yılında da birçok cezaevinde tutsaklar açlık grevlerine başladı. Açlık grevinin kazanımı olarak Eskişehir Özel Tip Cezaevi kapatıldı.
 
‘Tabutluk genelgeleri iptal edilsin’ talebi
 
Açlık grevlerinin kazanımı olarak kapatılan Eskişehir Özel Tip Cezaevi’nin 1996 yılında yeniden açılması ile İstanbul DGM’de yargılanan tutsakların buraya konulmaya çalışılmasına karşı çok sayıda cezaevinde açlık grevi başladı. MLKP, TKP/ML, TİKB, TKP(ML), Ekim, TKEP-Leninist, Direniş Hareketi ve DHKPip'li tutsakların oluşturduğu “Cezaevleri Merkezi Koordinasyonu”, “Tabutluk genelgelerinin iptal edilmesi, savunma hakkı ve tutukluların tedavileri önündeki engellerin kaldırılmasını” talep ederek, 20 Mayıs’tan itibaren süresiz açlık grevine başlandığını bildirdi.
 
2 bin kişinin gerçekleştirdiği açlık grevi
 
Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde açlık grevi yapan tutsaklara karşı 29 Mayıs günü operasyon yapıldı. Saldırıda yaralan 19 tutsak, tedavi edilmeden Antep Özel Tip Cezaevi’ne gönderildi. Açlık grevine Antep’te devam eden 19 tutsak, HADEP, Amed Barosu ve 28 kitle örgütünün çağrısı üzerine eylemi 28 Haziran günü bitirdi. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ağar, 19 Haziran günü yaptığı açıklamada 2 bin kişinin açlık grevi yaptığını bildirerek, taleplerinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Bunun üzerine açlık grevleri “ölüm orucu”na çevrildi. Temmuz ayının ortasında ikinci grubun da eyleme katılmasıyla ölüm orucundaki tutsak sayısı 217’e ulaştı. İlk ölümlerden sonra 52 tutsak daha 23 Temmuz gününden itibaren ölüm orucuna başladı. Eylem 69’uncu günde bitti.
 
F tiplerine karşı açlık grevi
 
F tipi cezaevlerine siyasi tutsakların yerleştirilmesinin gündeme gelmesi sonrası 20 Ekim 2000’de, 18 cezaevinde Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C), Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKİP) ve Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist (TKP/ML) davalarından yargılanan 865 tutsak, F tipi cezaevlerini protesto amacıyla açlık grevine başladı. Açlık grevinin 53’üncü gününde gerçekleşen görüşmelerin sonunda Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün F tipi cezaevlerinde yapılacak düzenlemelerle ilgili söz konusu sivil toplum örgütlerinin bir taslak hazırlamaları ve mutabakata varılmadan nakillerin yapılmayacağı sözü verdiği bildirdi. Ardından “Bakanın verdiği süre doldu” gerekçesi öne sürülerek 14 Aralık 2000’de sona erdirildi.
 
3 gün süren ‘Hayata dönüş’ operasyonu
 
Görüşmelerin kesilmesinden 5 gün sonra 19 Aralık 2000’de hükümet tarafından “Hayata dönüş operasyonu” başlatıldı. Dönemin Adalet Bakanı'nın “...İnsanların göz göre göre ölüme sevk edilmesine devletin seyirci kalması düşünülemez. Bu nedenle 20 cezaevinde bir müdahale kaçınılmaz hale gelmiştir. Müdahalenin amacı, insanların hayatını kurtarmaktır... Operasyon şu ana kadar tam bir başarı ile yürütülmüştür. Herhangi bir zayiat yoktur” dediği operasyonda 2 asker ve 30 tutsak yaşamını yitirdi. Operasyon, 3’üncü günün sonunda 22 Aralık 2000 tarihinde öğlen saatlerinde son bulundu.
 
Abdullah Öcalan için süresiz-dönüşümsüz açlık grevi
 
F tipi cezaevlerine karşı gerçekleştirilen eylemlerden sonra PKK’li ve PAJK’lı tutsakların 12 Eylül 2012 tarihinde Kürtçe anadil hakları ve Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattıkları eylem en kapsamlı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi oldu. Abdullah Öcalan’ın 17 Kasım 2012 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile İmralı’da gerçekleştirdiği görüşmenin ardından açlık grevi 18 Kasım 2012 tarihinde 68’inci günde sona erdi.
 
Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi
 
Abdullah Öcalan’la 2012 yılında kardeşi Mehmet Öcalan’ın görüş gerçekleştirmesinin ardından bir daha avukat, aile görüşü gerçekleştirilmeyerek tecrit derinleştirildi. Tecride ve görüşmelerin gerçekleşmemesine karşı 2018 yılı Kasım ayında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ve cezaevlerindeki birçok tutsak açlık grevi başlattı. On binlerce kişinin katıldığı eylem son bir ayında ölüm orucuna çevrildi. 200 gün süren açlık grevine başta Beyaz Tülbentli Anneler ve Barış Anneleri olmak üzere toplumun birçok kesimi eylemlerle destek verdi.
 
Görüşme gerçekleşti
 
Açlık grevi sürecinde Zülküf Gezen, Ayten Beçet, Zehra Sağlam, Medya Çınar, Yonca Akıcı, Siraç Yüksek, Mahsum Pamay, Ümit Acar ve Uğur Şakar gerçekleştirdikleri eylemlerde yaşamlarını yitirdi. Ölüm orucuna evirilen eylemler sonucu Asrın Hukuk Bürosu avukatları 26 Mayıs 2019’da Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Abdullah Öcalan'ın görüşmede eylemlerin amacına ulaştığı ve sonlandırılması gerektiği mesajını iletmesinin ardından eylem son buldu.
 
2020’de tecride karşı yeniden direniş
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde artan hak ihlallerinin sonlandırılması talebiyle “Dem dema azadiyê ye” hamlesi kapsamında PKK ve PAJK’lı tutsaklar tarafından 27 Kasım 2020’de de süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldı. Eylem 290’ıncı gününde 12 Eylül 2021’de alınan karar ile sonlandırılırken, direnişin farklı eylem yöntemleriyle devam edeceği vurgulandı.
 
Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talep ediliyor
 
Abdullah Öcalan ile avukatlarının 2019 yılında gerçekleştirdiği görüşmeden sonra 33 aydır kendisiyle görüşmenin gerçekleşmemesi ve tecridin derinleştirilmesinden dolayı 27 Kasım tarihinde Kurdistan ve Türkiye cezaevlerindeki siyasi tutsaklar “PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” talebiyle açlık grevi başlattı.