Cezaevlerindeki ihlallere ve açlık grevine dikkat çekildi

  • 15:31 11 Aralık 2023
  • Güncel
AMED – Diyarbakır Kampüs Cezaevi önünde açlık grevine dikkat çekmek için açıklama yapan sivil toplum örgütleri, tutsak kişilerin taleplerinin karşılanması çağrısında bulundu. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi, Amed Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Amed Temsilciliği, Rosa Kadın Derneği, Amed Barosu, Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Tutuklu Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) ile Amed Emek ve Demokrasi Platformu, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Diyarbakır Kampüs Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Sivil toplum örgütleri ile siyasi parti temsilcilerinin katıldığı basın açıklamasında konuşan ÖHD Amed Şube üyesi Avukat Cennet Zuğurli, cezaevlerinde tutsakların hastalık ve diğer nedenlerle yaşamını yitirmeye devam ettiğini belirterek, “sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, keyfi disiplin soruşturmaları” gibi çok sayıda hak ihlalinin yaşandığını hatırlattı. 
 
‘Sorunlara çözüm getirilmeli’
 
İmralı tecridi ile birlikte diğer cezaevlerinde süren tecrit ve izolasyona karşı başlatılan süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemlerine dikkat çeken Cennet, “Mahpusların yaşamları tehlikeye girmeden talepleri kabul edilmeli, sorunlara bir an önce çözüm bulunmalıdır. Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan tecrit uygulamasına son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır. Ayrıca tüm hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilerek, kişi onuruna yakışır muamele yapılması, mahpuslara yönelik işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranış yasağı kapsamında muamelelerin ve diğer hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, hasta mahpusların tedavilerinin aksatılmadan yapılması hususunda ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır” şeklinde konuştu. 
 
ATK raporları
 
İHD verilerine göre cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere toplam bin 517 hasta tutsak bulunduğunun altını çizen Cennet, şunları söyledi: “Hapishanelerde yaşlı mahpuslar, ağır kalp ve kanser hastaları, çoklu kronik rahatsızlıkları bulunanlar, ağır psikolojik rahatsızlıkları olanlar ve yaşamını tek başına devam ettiremeyen yüzlerce ağır hasta mahpusun sağlığa erişim hakları ihlal edilmekte, tedavileri engellenmekte ve infaz erteleme talepleri reddedilmektedir. Hapishanede yaşamını tek başına idame ettiremeyecek derecede ağır hasta olan mahpuslar hakkında Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından hazırlanan taraflı ve bilimsel gerçeklikten uzak raporlar nedeniyle hasta mahpusların hapishanede geçirdikleri süreler uzamakta ve hastalıkları ilerlemektedir. Mahpusların sağlık hakkı kapsamında; halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. ATK sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının ve kolluk güçlerinin takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. Hasta mahpusların infaz ertelemesi önündeki ‘toplum güvenliği bakımından tehlike’ kriteri kanundan çıkarılmalıdır.”
 
Keyfi kararlar
 
Tutsakların ailelerinden uzak mesafeli kentlere götürüldüklerini, buradan doğan mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerektiğini ifade eden Cennet, “Ceza infaz kurumlarında bulunan birçok hükümlünün infazı yanmakta ve tahliye olması gerekirken engellenmektedir. Ceza İnfaz Kanunu’nda, koşullu salıverilmeden faydalanmak için mahpusun kurumdaki infaz süresini iyi halli olarak geçirmesi gerektiği belirtilmiştir. Hukuki güvenlik hakkını ihlal edici bir şekilde, sübjektif değerlendirmelerin ve keyfi idari süreçlerin işletilmesiyle birlikte, şartlı tahliye taleplerinin sıklıkla reddedildiği gözlenmektedir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını doğrudan etkileyen ‘iyi halli’ kavramı bu haliyle cezaevi yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmıştır. Şartlı tahliye hakları hukuk dışı yaklaşım ve kararlarla engellenen, mahpusların ivedilikle tahliye edilmeleri için gerekli işlemler yapılmalıdır” dedi.