Müfredat değişikliğine karşı mücadele edecekler

  • 09:03 4 Aralık 2023
  • Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR – Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamasıyla gündeme gelen müfredat değişikliğine dair değerlendirmelerde bulunan Eğitim-Sen İzmir 2 Nolu Şube Kadın Sekreteri Zeliha Danyeli, yapılmak istenen değişikliklerle iktidarın kendi ideolojisine uygun bir müfredat oluşturmak istediğini vurgulayarak buna karşı mücadele edeceklerini belirtti.
 
Geçtiğimiz ay Milli Eğitim Bakanı müfredat değişikliğine dair açıklamalarda bulundu. Açıklamada müfredatın güncellenmesi gerektiğini ifade eden Bakan, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü gibi ilgili birimlerin müfredatla ilgili çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Bakan,  yeni müfredatın, 2024-2025 eğitim öğretim döneminde, okul öncesi, ilkokul birinci, ortaokul beşinci ve lise dokuzuncu sınıflardan itibaren kademeli şekilde uygulanacağını da ifade etti. Aynı zamanda geçtiğimiz ay müfredatla ilgili gerçekleşen “Bütüncül Eğitim: Türkiye Yüzyılı Modeli Öğretim Programları Geliştirme Çalıştayı” adıyla Ankara Kızılcahamam’da bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayda, MEB’in yürüttüğü müfredat değişikliği ile öğrencilerin zihinsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve ahlaki açıdan çok yönlü gelişimini esas alan “bütüncül eğitim” yaklaşımının hedeflendiği belirtildi.
 
“Bütüncül eğitim” yaklaşımı, Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesiyle paralel düşünüldüğünde din eğitiminde ısrarcı olunduğu görülüyor. “Değerler eğitimi” adı altında dini eğitimi okulöncesinde de uygulayan bakanlığın, tüm ders içeriklerinde İslam’a atıf yapacağı öğrencilere tüm konularda İslami görüşlerin de aktarılacağı belirtiliyor. 
 
Konuya dair Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İzmir 2 Nolu Şube Kadın Sekreteri Zeliha Danyeli, JINNEWS’e değerlendirme yaptı. 
 
‘Müfredat değişiklikleri eğitim biliminin ilkelerine göre yapılmalı’
 
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yaptığı açıklamalara göre müfredatta değişiklik yapılacağını ve bunun da Aralık ayında açıklanacağını söyleyen Zeliha, AKP iktidarı boyunca önceki bakanların da aynı şekilde müfredatta değişiklikler yapmak üzere hamlelerde bulunduklarını belirtti. Zeliha, “Bu tür müfredat değişikliklerinde mutlaka önceden bir alt yapının oluşturulması gerekiyor. Müfredat değişikliklerinin eğitim biliminin ilkelerine göre yapılması gerekiyor. Bunun için de mutlaka eğitim emekçilerinin, bilim insanlarının, eğitim sendikalarının içerisinde olduğu bir görüşme ortamının olduğu bir süreç işletildikten sonra bir müfredat hazırlanması gerekiyor. Ama şimdiye kadar 21 yıllık AKP iktidarı boyunca gelen her bakan hiçbir şekilde eğitim emekçilerinin, bilim insanlarının, eğitim sendikalarının, velilerin, öğrencilerin görüşünü almadan tamamen kendi ideolojilerine, siyasal anlayışlarına uygun bir müfredat ortaya konuluyor. Her defasında biz süreç içerisinde hazırlanan müfredatların eğitimi her geçen gün daha da niteliksizleştirdiğini, öğrencilerimizin daha çok karanlık bir geleceğe doğru sürükleyen bir sürecin içerisine girdiğine tanık oluyoruz. Eğitimin sürekli bilimsellikten uzaklaşması biz eğitimciler için kaygı verici bir durum teşkil ediyor” dedi. 
 
Eğitimde bilimsel yönlerin yeri dini argümanlarla dolduruluyor
 
Müfredatın mutlaka bir toplumun ihtiyaçlarına göre hazırlanması gerektiğine dikkat çeken Zeliha, Türkiye’de farklı kültür ve inançlara sahip insanların ve farklı dillerde konuşan halkların olduğunu kaydederek bunların gözetilmesi gerektiğini vurguladı. Zeliha, şunları belirtti: “Ne yazık ki gözetmek bir yana, tamamen tekçi bir zihniyet üzerinden müfredat hazırlanıyor. Bu işleyiş kesinlikle insan haklarına aykırı bir işleyiştir. Müfredatlar hazırlanırken mutlaka bireyin daha özgür düşünmesini sağlayan, eleştirel düşünmeyi geliştiren, aynı zamanda kendi yeteneklerini ortaya çıkaran bir müfredat oluşturulması gerekiyor. Ama şimdiye kadar oluşturulan müfredatlara baktığımız zaman her bakanın yapmış olduğu değişiklikler ne yazık ki bilimsel yönlerin törpülenmesiyle boşalan kısımlar dini argümanlarla dolduruldu. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in göreve gelmesiyle başlayan ÇEDES projesinin sonrasında bunu devam ettiren silsile halinde yerellerde de Milli Eğitim Müdürlükleri’nin hazırlamış olduğu veya imzalamış olduğu protokollerle karşı karşıya kaldık. Örneğin Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 132 saatlik bir program hazırlaması ve bunu öğrencilere Diyanet kanalının seyredilmesi şeklinde sunması. Onun dışında Balıkesir Milli Eğitim Müdürlüğü ülkü ocaklarına bağlı eğitim vakfıyla bir protokol imzalıyor. Yine Bursa’da MEB’e bağlı bir öğrenci yurdunda zorla öğrencilere namaz kıldırılmak istenmesi.” 
 
‘Çocuklarımızın geleceklerini karartmalarına izin vermeyeceğiz’
 
Yakın zamanda ana okullarında mescitlerin açılacağının söylendiğini paylaşan Zeliha, küçük yaşta çocuklara dini eğitimin verilmesinin kaygı verici bir durum olduğunu belirterek o yaştaki çocukların soyut düşünemediğini ve bu durumun travmatik olaylara neden olabileceğini söyledi. Balıkesir’de ülkü ocaklarına bağlı eğitim vakfıyla imzalanan protokolle ilgili Eğitim-Sen’in suç duyurusunda bulunduğunu aktaran Zeliha, “Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanı’nın İsmailağa Cemaati’ne yakın olan kişilerle görüştüğü duyumunu aldık. Milli Eğitim Bakanı tarafından bu şekilde bir eğitim sisteminin oluşturulması, eğitimin dinselleştirilmesiyle birlikte toplumun da dinselleştirilmesi istatistikleri, toplum biçimini yaratma projelerinin bir parçası. Bir bu imzalanan protokoller olsun, yapılan projeler olsun hepsinin Eğitim-Sen olarak takipçisiyiz. Eğitim-Sen olarak asla demokratik, laik, bilimsel, anadilde eğitim talebinden vazgeçmeyeceğiz. Çocuklarımızın geleceğini karartan bu tür protokollerin imzalanmasına, bu tür projelerin hazırlanmasına karşı her zaman alanlarda, platformlarda mücadele etmeye devam edeceğiz. Asla çocuklarımızın geleceklerini karartmalarına izin vermeyeceğiz. Demokratik, laik, anadilde, bilimsel eğitimin savunucusu olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.