Bombalanan Özgür Ülke önünden seslendiler: Hakikatten beslenenler yok olmaz!

  • 11:11 3 Aralık 2023
  • Güncel
 
İSTANBUL - Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 29’uncu yılında yapılan açıklamada konuşan gazeteci Reyhan Hacıoğlu, mücadelede geri adım atmayacaklarını belirterek "Kırılacağız belki ama eğilmeyeceğiz. Bin kere de hapse atsanız biz yine karşınıza dikileceğiz. Çünkü halktan ve hakikatten beslenenler asla yok olmaz” dedi.
 
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Yeni Yaşam gazetesi, 3 Aralık 1994 tarihinde Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının yıldönümüne ilişkin gazetenin İstanbul Kadırga’da bombalanan binası önünde açıklama yaptı. Eyleme, birçok gazetecinin yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), İnsan Hakları Derneği (İHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türkiye Gazetecileri Sendikası (TGS), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK-Basın İş) ile Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı İş) temsilcileri katıldı. Açıklamada "Özgür basın susturulamaz" pankartı ile o dönem hayatını kaybeden Ersin Yıldız ve patlama sonrasını gösteren bina fotoğrafları taşındı. Eylemde, "Özgür basın susturulamaz", "Şehid namirin", " Baskılar bizi yıldıramaz" sloganları atıldı.
 
‘Cumhuriyet zulümle şöhret kazandı’
 
Basın metnini okuyan Yeni Yaşam gazetesi editörlerinden Reyhan Hacıoğlu, cumhuriyetin bu ülkede halklara, muhaliflere, devrimcilere ve gazetecilere yaptığı zulümlerle şöhret kazandığını ifade etti. Reyhan,  “Çoğumuz basında çalıştığımız için biliriz, önümüzde, bilgisayarımızda her zaman bir kronoloji dosyamız vardır, hiçbirini unutmayalım, unutup da yitirdiklerimize saygısızlık etmeyelim diye yüreğimiz titrer. Sansaryan Han’dan başlayıp, Amed 5 No’lu zindanına, Sinop kalesinden Metris hücrelerine kadar Cumhuriyet tarihinin neredeyse her günü mutlaka bize yaşatılan bir kötülüğün ve tabii ki aynı zamanda ortaya koyduğumuz bir direnişin yıldönümüdür. Daha kaç gün oldu şurada sevgili Tahir Elçi’nin katledilmesini yeniden lanetleyeli? Ve düşünün ki üç-dört hafta sonra da Roboskî’nin katırlarla taşınan çocuklarını anacağız” sözlerini kullandı.
 
‘Failler belli’
 
O dönem yapılan saldırı sonucu gazete çalışanı Ersin Yıldız’ın katledildiğini hatırlatan Reyhan, yapılan saldırıda tam bir katliamın planlandığının altını çizdi. Saldırıda faillerin belli olduğunu belirten Reyhan, “Korkutmak değil, ‘bertaraf etmek’ istiyorlardı. Açıkça da söylediler bunu, resmi belgelerde söylediler. Ama bakın şimdi; 29 yıl sonra durun ve bir bakın; Özgür Basın nerede? Sizin o renkli paçavralarınız nerede? Siz duvarın öte yanında yalan dolan ve rant devşirmekten ibaret olan iliştirilmiş gazeteciliğinizi yaparken, beri yanda bazıları 1994 doğumlu olan çocuklarımız büyüdüler. Apê Musa’nın, Gurbetelli Ersöz’ün mirasının sahipleri, o günlerden bugüne bedeller ödeyerek, gerekirse zindanlardan geçerek gazeteciliği yeniden yeniden öğrendiler ve hepimize öğrettiler”  diye ekledi.
 
‘Kırılacağız belki ama eğilmeyeceğiz’
 
O günden bugüne saldırıların biçim değiştirerek devam ettiğine dikkat çeken Reyhan, şöyle dedi: “Bugün de onlarca arkadaşımız, Abdurrahman’dan Dicle’ye, Sedat’a kadar başları dimdik girdiği hapislerde. Ama ne kalemlerini satıyorlar ne de gerçeğin hizmetkârı olmaktan bir milim uzaklaşıyorlar. Halktan ve hakikatten beslenenler asla yok olmaz çünkü.  Bunu şimdiye kadar kanımızla, canımızla yüzlerce kez kanıtladık. Ve daha bu gördükleriniz bir şey değil. Bizden kurtulmak öyle kolay değil. Bin kere de hapse atsanız, bin kere vursanız, biz yine acımasız bir ayna suretinde her köşe başında karşınıza dikilecek ve makyajınızın altındaki o irin dolu cerahati en küçük ayrıntılarına kadar göstereceğiz. Ersin’imize söz vermişiz çünkü. Kırılacağız belki ama eğilmeyeceğiz.”
 
‘Dev bir özgür basın medyası var’
 
Ardından o dönemin tanıklarından gazeteci Hüseyin Aykol, o dönem yaşadıklarına ilişkin konuştu. Hüseyin, olayın nasıl olduğunu vurgu yaparak, “Olaylara baktığımızda bu işin devlet yaptığının sinyalleri vardı. Patlamadan sonra binamız tamamen yok olmuştu. Bekliyorlardı ki biz artık devam edemeyeceğiz. Bir öz eleştiri vermem gerekir ki, sabah geldiğimde devam edemeyeceğimizi düşünüyordum ya da devam etsek bile uzun süre sonra devam ederiz diye düşündüm. Daha sonra Gültan Kışanak beni aradı ve 4 sayfalık bir gazete hazırladık. Devam ettik onlar da yazı işleri müdürlerimizi tutuklama yöntemine başvurdu. Biz de buna ilişkin kampanya yaptık. Şimdi dev bir özgür basın medyası var. Devlet aklı bize saldırdıkça gördüğünüz, bildiğiniz bir medya haline geldik” diye belirtti.
 
‘Gazeteciler haber yapmaya devam edecek’
 
DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, gazetecilerin hep katledildiğini ve cezaevlerine girdiklerini söyledi. Faruk “Şu anda gazete binalarını bombalamıyorlar ama gazeteciliği bitiriyorlar. Şu an birçok arkadaşımız yargılanıyor, Abdurrahman Gök, Sedat Yılmaz, Dicle Müftüoğlu ve daha niceleri. En büyük darbeyi özgür basın aldı. Ama ona rağmen bir gelenek büyütüldü. Şu anda her baskıya rağmen gazeteciler haber yapmaya devam ediyorlar. Özgür basın susturulamaz”  diye aktardı.
 
‘Özgür Basın hakikat mücadelesi vermektedir’
 
Ardın MKG adına söz alan Mezopotamya Ajansı (MA) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, tüm basın şehitlerini anarak, sözlerine başladı. Diren, şöyle dedi: “Özgür basın geleneğinin sürdürücüleri olarak vurulduğumuz yerden şunu söylemek istiyoruz. Bombalansak da, katledilsek de, hapsedilsek de asla gerçeklerden taviz vermeyeceğiz. Özgür basının yaptığı hakikat mücadelesi vermektir. Bu mücadeleyi verirken de, Gurbeteli Ersöz’ün, Nagehan Akarsel’in, Ayfer Serçe’nin ardılları olarak hakikat mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz. Aynı zamanda bu hafta duruşmaları olacak olan Dicle, Sedat ve Abdurrahman Gök’ün duruşmaları olacak. Bu davalar saldırıların bir devamıdır. Haber alma hakkını savunmak için buradan arkadaşlarımızın duruşmalarını sahiplenmeye çağırıyorum” sözlerine yer verdi.
 
‘Arkadaşlarımızı unutmayacağız’
 
DFG Eşbaşkanı Serdar Altan da, saldırıları lanetlediğini dile getirerek, özgür basının büyük bir gelenek üzerine inşa edildiğini kaydetti. Serdar “Biz bunları oluşturan arkadaşlarımızı unutmayacağız. Ersin Yıldız’ı unutmayacağız. Bir kez daha bu saldırıyı lanetliyoruz. Biz diyoruz ki herkes özgür basınla kol kola bu mücadeleyi devam ettirsin” paylaşımında bulundu.
 
‘Katliam emrini veren o dönem başbakanıydı’
 
Son olarak da söz alan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, katliam olduğunda özgür basın emekçilerinin bulduğu bir belge olduğunu belirtti. Katliam emrini verenin o dönemin Başbakanı Tansu Çiler olduğunu vurgulayan Cengiz, “Çiler, bugün iktidarın mitinglerinde boy gösteriyor. Yine sözde demokrasiyi savunan resmi muhalefet 1990’lı yılların karanlığına dair bir hakikat mücadelesi yürütmüyor. Bu anmanın vesilesiyle tekrar sesleniyoruz: İktidarından, resmi muhalefetine bu ülkede katliamların tarihi açıklanmadığı sürece, geçmiş aydınlatılmadığı sürece bu sistem demokratikleştirilmeyecektir” ifadelerine yer verdi.
 
Karanfiller bırakıldı
 
Açıklamanın ardından bombalanan yere karanfiller bırakıldı. Daha sonra olayda hayatını kaybeden Ersin Yıldız’ın mezarının bulunduğu Alibeyköy Yeşil Pınar mezarlığı ziyaret edildi. Mezarlığa karanfiller bırakıldıktan sonra anma etkinliği sona erdi.