İHD Barış Nöbeti’nde tecridin kaldırılması çağrısı

  • 20:06 1 Aralık 2023
  • Güncel
 
İZMİR - İHD İzmir Şubesinin tecridin kaldırılması talebiyle gerçekleştirdiği nöbette basın açıklaması polis tarafından engellendi. Basın toplantısında ise cezaevlerinde başlayan açlık grevlerinin son bulması için İmralı tecridinin kaldırılması talep edildi.
 
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) her ayın ilk cuma günü gerçekleştirdiği barış nöbetini bu ay İHD İzmir Şubesi “Toplumsal Barış için Tecridi Kaldırın; Hapishanelerdeki Hak İhlalleri Son Bulsun" şiarıyla dernek binasında gerçekleştirdi. Derneğin Eski Sümerbank önünde basın açıklaması yapması polis tarafından engellendiği için açıklama dernek binasında gerçekleşti. Basın metnini şube Eşbaşkanı Ali Aydın okudu.
 
‘Cezaevleri insan hak ihlalleri merkezine dönüşmüş durumda’
 
Türkiye cezaevlerinde yaşanan ihlallerin en önemli nedeninin devletin iç barışını sağlamak konusundaki isteksizliğinden kaynaklandığını belirten Ali, “Türkiye hapishaneleri, birçok sorunun sürekli hale geldiği ve mahpus yaşamını tehdit eden uygulamalar ile birer ‘insan hakları ihlal merkezlerine’ dönüşmüştür. Hapishanelerde tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele, sosyal hakların engellenmesi, sürgünler, hasta mahpusların tedavi haklarının engellenmesi, idari gözlem kurulu kararları ile tahliyelerin engellenmesi, şüpheli ölümler gibi yaşam hakkını ortadan kaldıran birçok ihlal meydana gelmektedir” dedi.
 
‘Tecrit bir işkence yöntemidir’
 
Tutsakların haklarına saygı gösterilmesi ve haklarını kullanırken ayrımcı bir politika ile karşılaşmamasının devletin sorumluluğunda olduğunu ifade eden Ali, “Devletler, hapishanede tutulan mahpusların politik görüşüne, etnik kimliğine, cinsiyetine ve diğer farklılıklarına bakılmaksızın insan onuruna yaraşır bir tutum belirlemekle yükümlüdür. Bu bağlamda bir işkence yöntemi olarak gördüğümüz tecrit politikası, başta İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi olmak üzere Türkiye’de yeni kurulan S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli Hapishanelerde birçok ağır ihlale neden olmaktadır. Bir işkence yöntemi olarak tecrit, devletlerin hapishanelerde özellikle politik mahpusları ‘ıslah’ etme ve bu yolla toplumun bütün muhalif kesimlerine yönelik bir gözdağıdır” diye belirtti.
 
‘Başvurular reddediliyor, CPT kararları ciddiye alınmıyor’
 
İmralı Cezaevinde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı hapishanede kalan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’a yönelik uzun zamandır devam eden, dış dünyadan izole etme, avukat ve aile görüş yasağı, telefon ve mektup ile iletişim hakkının engellenmesi içeren mutlak tecridin geldiği aşamayı gösterdiğini kaydeden Ali, “Bu mutlak tecrit, devletin uymakla yükümlü olduğu hem kendi iç hukuk mekanizmasına hem de uymakla yükümlü olduğu Uluslararası sözleşmelere aykırıdır. İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki tecrit ve diğer hak ihlalleri ile ilgili Avrupa İşkencenin Önleme Komitesi’nin (CPT) birçok kez tespitleri ve tavsiye kararları olmasına rağmen yetkili makamlar tarafından tecridin kaldırılmasına dair herhangi bir adım da atılmamıştır. Derneğimiz tarafından İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunu ziyaret etmek için ve hapishanedeki uygulamaları tespit etmek amacıyla defalarca Adalet Bakanlığına başvuruda bulunulmuştur. Ancak yetkililer tarafından yaptığımız başvurulara herhangi bir dönüş yapılmamıştır” ifadelerini kullandı.
 
‘Tutsakların talepleri kabul edilmelidir’
 
Türkiye hapishanelerinde uygulanan tecrit uygulamalarının kaldırılması talebi ile hak ihlallerine karşı tutsakların birçok kez açlık grevi gerçekleştirdiğini belirten Ali, 27 Kasım 2020’de cezaevlerinde  başlayan süresiz dönüşümlü açlık grevleri 290. gününde bitirildiğini, 2021’de yeniden açlık grevi eylemleri başlatıldığını ifade etti. Son olarak 27 Kasım’da İmralı Cezaevinde devam eden tecrit uygulamalarının son bulması ve Kürt sorununa demokratik çözüm talebiyle birçok mahpus tarafından dönüşümlü açlık grevi eylemleri başlatıldığı hatırlattı. Ali, “Geçmişte birçok kez denenen ve mahpusların yaşamlarını yitirmelerine neden olan açlık grevleri konusunda mahpusların taleplerinin Devlet ve iktidar yetkilileri tarafından dikkate alınarak; başta İmralı hapishanesinde devam eden tecrit uygulamalarına derhal son verilmeli, aile ve avukatlarının görüş talepleri acilen kabul edilmelidir” dedi.
 
‘Onurlu barışın tesisi için tecrit kaldırılsın talebi’
 
Türkiye’de onurlu bir barışın tesisi, cezaevlerinde tecrit uygulamalarına son verilmesi ile başta ağır hasta tutsaklar olmak üzere; politik nedenlerle cezaevlerinde bulunan tutsaklara yönelik ayrımcı uygulamaların ortadan kalkmasıyla mümkün olduğunu belirten Ali, tecrit işkencesine son verilmesi, ağır hasta tutsakların serbest bırakılması, idari gözlem kurullarını kaldırılması talebinde bulundu. Ali son olarak basın açıklamasının engellenmesini protesto etti.
 
‘Tecrit dışarıda da devam ediyor’
 
Ardından söz alan derneğin Cezaevi Komisyonunda bulunan Ahmet Çiçek, bir yıldır her ayın ilk cuma günü gerçekleştirilen nöbetin basın açıklaması ile gerçekleştirildiği halde konunun içeriği gerekçesiyle keyfi bir şekilde engelleme yapıldığını ifade ederek, “Valiliğin yazılı bir bildirimi olmadan sözlü bildirimle yasaklandığını ifade ettiler.  Bu çok keyfi bir uygulamadır ve tecridin sadece hapishanelerde değil dışarıda sözümüzü söyleme üzerinde de uygulandığını ve bu tecridin demokratik kitle örgütlerinde ve siyasi partilerde devam ettiğini ifade etmek isteriz” şeklinde konuştu.