ÖHD ve TUAY-DER’den çağrı: CPT, Bakanlık ve Meclis harekete geçmeli

  • 13:32 23 Kasım 2023
  • Güncel
 
AMED - ÖHD ve TUAY-DER, 5 kentte bulunan 13 cezaevini ziyaretleri sonucu hazırladığı raporda hak ihlalleri ve infaz yakmalara dikkat çekerek, CPT, Meclis ve Adalet Bakanlığı’nı harekete geçmeye çağırdı.  
 
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi Hapishane Komisyonu ve Diyarbakır Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) Bölge cezaevlerinde koşullu salıvermelerin ertelenmesine” ilişkin hazırladığı raporu Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) dernek binasında açıkladı. Açıklamaya ÖHD avukatları, Diyarbakır Kent Koruma Platformu, MED TUHAD-FED, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Birleşik Emekliler Sendikası (BES) temsilcileri katıldı. Basın metnini ÖHD Cezaevi Komisyonu Sekreteri avukat Zeki Binbir okudu. 
 
13 cezaevi ziyaret edildi 
 
Zeki, gelen başvurular sonucu tutsaklar ile yapılan görüşmeler ve avukatlarından edinilen bilgiler sonucunda; Dilok, Xarpêt, Erzîngan ve Erzirom illerinde toplam 13 cezaevinde disiplin cezaları gerekçesiyle infazı yakılan 5 tutsak ile İdare ve Gözlem Kurullarının “iyi halli”olmadığı’na ilişkin değerlendirme kararları ile koşullu salıverilme hakkı defalarca ertelenen 28 tutsağın tahliye sürelerinin uzatılma gerekçelerine ilişkin rapor hazırlandığını söyledi. Türkiye cezaevlerinde uygulanan hak ihlallerine dikkat çeken Zeki, “Başta İmralı Ada Hapishanesi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan olmak üzere Sayın Veysi Aktaş, Sayın Hamili Yıldırım ve Sayın Ömer Hayri Konar üzerinde uygulanan tecrit, diğer hapishanelerde tüm politik mahpuslara da uygulanmaya devam etmektedir. Mahpusların avukatlarının ve ailelerinin tüm başvurularına rağmen 4 yıl 8 ay 21 gün aile görüşü, 4 yıl 3 ay 17 gün avukat görüşü yaptırılmamaktadır. 2 yıl 8 ay ise mutlak iletişimsizlik hali devam etmektedir” dedi. 
 
‘Koşullu salıverilme hakkı keyfi şekilde engelleniyor’
 
2021 Ocak ayında yürürlüğe giren “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelikte” yapılan değişikliğe değinen Zeki, “Hapishanelerde ‘İdare ve Gözlem Kurulları’  (İGK) yargılama mekanizmaları gibi işlev görmeye başlamıştır. Bu kurulların, yargılaması tamamlanmış dosyaları üzerinden mahpuslara pişmanlık dayatmaları, infazı bitmiş disiplin cezalarını mahpuslar üzerinde tehdit unsuru olarak sormaları, mahpusların düşüncesini açıklamaya zorlaması, subjektif değerlendirmelerle karar vermeleri ile keyfi olarak mahpusların denetimli serbestlik ve  koşullu salıverilme hakları  ellerinden alınmaktadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını doğrudan etkileyen ‘iyi hal’ kavramı bu kurulların keyfi yaklaşımlarına bırakılmıştır. Raporumuzda detaylı bir şekilde belirttiğimiz üzere idare ve gözlem kurullarında mahpuslara ‘pişman mısın?’, ‘Çıktıktan sonra örgütsel faaliyete katılacak mısın?’, ‘Neden tarafsız koğuşa geçmedin?’ ‘İçinde bulunduğun yapıyı terör örgütü olarak görüyor musun?’, ‘PKK’yi nasıl görüyorsun?’, ‘Dışarı çıkınca ne yapacaksın?’ ‘Ailenden herhangi birinin örgüt üyeliğinden dosyası var mı?’, ‘Abdullah Öcalan hakkında ne düşünüyorsun?’, ‘Ailenle aran nasıl? Tekrar aynı suçu işleyecek misin?’ vb kişinin düşüncesini açıklamaya zorlama amaçlı sorular yönetilmektedir” sözlerine yer verdi. 
 
Aynı zamanda tutsakların “Sayın Öcalan”, “Osmanlı coğrafyasında kalan halklar arasında savaştan en olumsuz etkilenen Kürtler ve Kürdistan’dır” gibi cümlelerin gerekçe gösterildiğini belirten Zeki, hücre cezaları sebebiyle de infazların yakıldığını kaydetti. 
 
Zeki kurul değerlendirme raporunu şu ifadelerle paylaştı: 
 
“Bir daha suç işleme riskinin düşük olması kanaatinin oluşmadığı, pişmanlığa yönelik tavır ve davranışlar içinde bulunmadığı, yapıcı bir tavır sergilemediği, kapalı ceza infaz kurumundan çıkış sonrası için gerçekçi planlara sahip olmadığı, kuruma kabulünden bugüne kadar herhangi bir tarafsızlık beyanının olmaması, cezaevine ilk girdiğinde sayıma karşı çıktığı, cezasından dolayı pişmanlık duymadığı, dosyadaki suçlamayı kabul etmediği …Örgütsel hiyerarşiyi esas aldığından kaynaklı olarak toplumla bütünleşemez’ şeklinde değerlendirmelerin bulunduğu tespit edilmiştir.
 
Kurulda sorulan sorulara yer verildi 
 
Bir diğer kurul kararında geçen, ‘işlediği suçtan dolayı hiçbir şekilde pişmanlık duymadığı, örgütsel bağlarını koparmadığı, terör örgütünden ayrıldığı konusunda talebinin bulunmadığı… Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. Maddesi’nde ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Hükmü doğrultusunda adı geçenin terör örgütünden ayrıldığını ispat etme yükümlülüğü yine kendisine aittir’ şeklindeki ifadeler idari gözlem kurulu kararlarının nasıl bir hukuki garabet olduğunun en iyi örneğidir. Cezaevlerinin esas alması gereken kanun İnfaz ve Ceza Kanunu iken gözlem kurulu kararında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndan bahsederek alınan kararların hukuki anlamda hiçbir dayanağının olmadığını göstermektedir.
 
Yetki kötüye kullanılıyor 
 
Yönetmelikte geçen ‘iyi hal’ kavramının mahpus açısından belirlenmesi kurulların keyfi değerlendirme ve sübjektif ölçütleri içerdiğinden dolayı Anayasanın belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık taşımaktadır. Bu yönetmelikle beraber idari ve gözlem kurulları mahpus hakkında ancak ve ancak yargı makamlarının karar verebileceği hallerde yargı makamlarının yetkilerini dahi aşacak bir şekilde karar mercii haline gelmiştir. Hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaktadır.  Bu uygulamaya derhal son verilmelidir.
 
Aynı şekilde Açık Cezaevi’ne Ayrılma Yönetmeliği’nin 6/2-ç maddesindeki; ‘Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması’ düzenlemesinin Anayasa ile koruma altına alınan eşitlik ilkesi gereğince ilgili yönetmelikten tamamen çıkartılması ve denetimli serbestlik müessesinden yararlanabilmek için suç türü ayrımı yapılmaksızın bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
 
CPT göreve çağrıldı 
 
Raporumuzda yer verdiğimiz kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan idari gözlem kurullarının hukuk dışı yaklaşım ve kararlarıyla şartlı tahliye hakları engellenen mahpusların ivedilikle tahliye edilmesi gerekmektedir. Bu çalışmamızla mahpusların buna ilişkin yaşadığı hak ihlallerine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ni (CPT), Adalet Bakanlığı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu göreve davet ediyoruz.”
 
Açıklama, okunan metin ile sona ererken detaylı rapor basın ile paylaşıldı.