Siyasetçiler: Kararlıyız, Gemlik’e yürüyeceğiz
- 09:02 4 Haziran 2022
- Güncel
İSTANBUL- HDK ve GÖÇİZDER’e dönük saldırılar ile 12 Haziran’da Gemlik’e yapılacak olan yürüyüşün engellemeye çalışıldığını söyleyen siyasetçiler, demokratik kamuoyunun yürüyüşte birleşmesini ve ortak mücadele yürütmesini istedi.
Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğü belirtilen bir soruşturma kapsamında İstanbul’un Beyoğu ilçesinde bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkez binası dün polislerce basıldı. Soruşturma kapsamında 11 ilde 42 kişi hakkında gözaltı kararı verilirken, HDK binasında bulunan bazı materyallere el konuldu. Yine Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) hakkında da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı ve dernek binası polislerce basıldı. Aralarında dernek eşbaşkanları, yöneticilerinin de olduğu 5 ilde 28 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Eş zamanlı gerçekleşen bu baskınlar hakkında avukatlara şimdiye kadar bir bilgi verilmiş değil.
Önceden planlanan bir saldırı
Gözaltılara tepki gösteren HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, iki soruşturmanın birbiri ile bağlantısını kurmakta zorluk yaşadıklarını belirtti. Bunu demokratik kamuoyuna topyekun bir saldırı olarak değerlendiren Esengül, “Savaş siyasetinin yankılarının önünü kesmeye yönelik çift yönlü bir saldırı politikası. 7 yapının birlikte yaptığı 12’sinde İmralı’daki tecridin kırılması ve kamuoyunun oluşturulması için Gemlik’e yapılacak olan yürüyüşe ilişkin bir çağrı yapıldı. Bu yüzden HDK Genel Merkezi seçildi. Basın açıklamasını kurum temsilcileri ile beraber burada yaptık. Bu gözaltılar bir yandan da daha önceden planlanan ve dosyaların alt yapısını oluşturulan bir saldırı. Bu saldırılar büyük ihtimalle yeni dönemde devam edecek” dedi.
Savaş siyasetinden sonuç alınmak isteniyor
Batman’da 15 kadının gözaltına alınmasını hatırlatan Esengül, kadın mücadelesinin hedef alındığını söyledi. Esengül, Türkiye’de savaş siyasetine karşı çok güçlü bir kamuoyunun oluşmadığına işaret ederek şunları ekledi: “Savaşa dair reaksiyon daha çok HDP ve HDK’nin içinde yer aldığı demokratik mücadele yapılarından çıktı. Bu yapılar kamuoyu oluşturmaya başladığında toplumsal kesimlerden de tepki gelişeceğini bildiklerinden bunun önünü kesmek istediler. Savaş siyaseti ile sonuç almaya dönük bir yaklaşım. Savaş, aslında saldırı politikası ile hızlıca sonuç almaya dönük TSK’nin ve iktidarın ortak aldığı bir karardı. Ama uzadı ve almak istedikleri sonucu almaları zorlaştı. Bu da iktidarı hem ekonomik olarak hem de siyaseten bataklığa gömüyor. Artan asker kayıpları var, buna ilişkin bir kamuoyu açıklaması yapılmıyor. Bataklıktan çıkamayacağı için kamuoyunun önünü kesmeye dönük bu saldırılar.”
‘Mücadele büyüyerek devam edecek’
Bu saldırıların kendilerine geri adım attırmayacağının altını çizen Esengül, duruş ve tavırlarında ısrarcı olacaklarını vurguladı. Arkalarında devasa bir halk desteği olduğunu dile getiren Esengül, HDK’nin misyonunu ve kitlelere düşen sorumluluklara dair “Tek başına siyaseti bu aktörler yürütmüyorlar biz sadece sözcüsü pozisyonundayız. Halkın desteklediği, sahiplendiği, mücadele araçlarını her geçen gün geliştiren bir hareket. Mücadele büyüyerek devam edecek. İktidarın son günleri diye tabir ediyoruz. Devlet yeni aktörler bulmaya ve devlet mekanizmasını ayakta tutmaya çalışıyor. Erdoğan ve Bahçeli’nin ortaklığı ile süren bu yönetimin devamlılığının olması mümkün değil. Ömrünü tüketmiş alternatif bulma arayışı. Demokrasi güçlerine düşen ödev yeni aktörleri bulmasına bu sürecin devamını sağlayacak sistemin kurucu aktörlerine fırsat vermeden topyekun bu rejimin yıkılmasını sağlayacak girişimleri hayata geçirmek olmalıdır” yorumunu yaptı.
‘Kararlıyız Gemlik’e yürüyeceğiz’
Esengül son olarak da bu saldırıların kendilerinin 12 Haziran’da yapacakları Gemlik Yürüyüşü’nden alıkoyamayacağının altını çizerek, “Gemlik Yürüyüşü’nün temel nedeni bu savaş siyasetinin son bulması, Türkiye’de barışın tesis edilebilmesi için kanalların açılması. Bu kanalın açılmasının en önemli aktörlerden biri Sayın Abdullah Öcalan. Sayın Öcalan ile iletişimlerin sağlanması, görüşülmesi ve fiziki özgürlüğünün sağlanmasının yolunun açılması için. Dolayısıyla Gemlik’e ilişkin bütün açıklama yapan kurumlar çalışmalarını yürütüyor. Halka dönük çalışmalar da yürütülüyor. Bu saldırılar, gözaltılar planlamada herhangi bir değişikliğe yol açmayacak” diye belirtti.
Gemlik Yürüyüşü’nün önü kesilmek isteniyor
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz da dün birçok kentte gözaltı operasyonlarının olduğunu anımsatarak, “Göç İzleme Derneği başta olmak üzere Halkların Demokratik Kongresi’ne yönelik yapılan operasyon, kapıların kırılarak içeri girilmesi çok tesadüfi değil. İki gün önceki açıklamanın akabinde bir operasyon. Göç İzleme Derneği ile HDK bağlantısı nedir? Basın ile avukatların bağlantısı nedir? Ortaya karma bir operasyon yaptılar. Bu operasyonun esasen ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Gemlik açıklamasından sonra yapılan şafak operasyonunu öyle okumak gerekiyor. Bir şeylerin önü kesiliyor. Bundan sonra daha keskin sürece giriyoruz. Gezi’deki saldırı daha sonra göz altıların olması, kadınlara yönelik saldırıların olması, Batman’da TJA’ya yönelik saldırıların olması birbirinden bağımsız değil. Gemlik’e dair yapılan yürüyüşün önünü kesmek için şafak operasyonu ile karşı karşıyayız” değerlendirmesi yaptı.
‘Barışı sağlama dertleri yok’
İktidarın ülkeye barılın gelmesini istemediğini kaydeden Dilşat, iktidarın iç ve dış politikadaki siyasi krizi savaşla çözmeye çalıştığını söyledi. Dilşat, devamla şunları dile getirdi: “Savaşla, kırımla, intikamla, nefretle, ırkçılıkla beslenen bir iktidar ile karşı karşıyayız. Tecridin kaldırılması gibi bir derdi yok. Eğer böyle bir dertleri olsa bu sürecin muhatabı belli o muhatap ile görüşülecek. Yeniden müzakerenin olması yani halklara barışı sağlama gibi bir dertleri yok. Adres belli ama parlamentodan yerele, yerelden merkeze bütün alanlarda nefret siyasetini yükseldiği bir süreçten geçiyoruz. Kürdistan’daki savaşı buradan bağımsız düşünemeyiz. Birbiri ile bağlı götürüyor. HDP kapatma, Gezi ve Kobanê operasyonları, Adalet Nöbeti’nde annelere yapılan saldırılar birbiri ile bağlantılı.”
“Bu saldırılara karşı birleşik mücadele cevap olacak” diyen Dilşat, “Savaş, tezkere, tecrit, yoksulluk demek. Halkların seçeneği çok net olmalı ya bu iktidara boyun eğeceğiz ya da birlikte mücadele ederek süreci beraber değiştireceğiz. Kürdistan’da bütün saldırılara, göz altılara, tutuklamalara rağmen hala mücadele devam ediyorsa bu yapılan operasyonlar ve yapılacak olan barikatlar mücadeleyi engelleyemeyecek. Barış, hukuk, adalet, çözüm isteyen bütün insanların bu yürüyüşte olması gerekiyor. Hiçbir engel tanımayacağız” şeklinde konuştu.
12 Haziran bir başlangıç olacak
HDK Merkezi Kadın Koordinasyonu üyesi Arife Çınar da “HDP, HDK gerçek anlamda muhalefet sergilediği için zaten baskınlar yapılıyor ama 12 Haziran’da İmralı’ya yönelik gerçekleşecek olan yürüyüşü engellemek ve katılım sayısını azaltma üzerinden yapılan bir baskın. Türkiye’de Kürt sorunu çözülmediği sürece sorunun adresi olarak gösterdiğimiz İmralı’da bulunan Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmeler gerçekleşmediği ve barış temelinde sorun ele alınmadığı sürece bu saldırılar devam edecek. Türkiye’de demokratik siyasetin özgür bir şekilde yapılması için Kürt halkı ve tüm muhalifler olarak bu mücadeleye devam edeceğiz. Yürüyüşü gerçekleştireceğiz. Bu sadece 12 Haziran ile çözülebilecek bir sorun değil. 12 Haziran’da bir başlangıç olacak. Kürt sorunu çözülmedikçe, tecrit devam ettikçe hem Kürt halkı hem çeşitli siyasi partiler, Halkların Demokratik Kongresi ve HDP mücadelesini sürdürecek” ifadelerini kullandı.