Avrupa’nın karanlık yüzü: Çocuk hakları ihlalleri büyüyor!
- 09:06 19 Kasım 2024
- Dünya
Derya Ceylan
HABER MERKEZİ - Göçmen krizleri ve yoksullukla boğuşan milyonlarca çocuk, İtalya’daki Katolik Kilisesi’ne bağlı kurumlardaki cinsel suçlar nedeniyle daha büyük bir tehlike altında. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yeniden gündeme gelen bu sorun için acil düzenleme çağrıları yükseliyor.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında dünyanın birçok ülkesinde çocuk haklarının korunmasına yönelik etkinlikler düzenlenirken, Avrupa’da çocuk hakları ihlalleri hâlâ ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Eğitimden sağlığa, cinsel suçlardan insan kaçakçılığına kadar uzanan bu ihlaller, kıtanın farklı bölgelerinde milyonlarca çocuğu tehdit ediyor. Göçmen krizleri, ekonomik eşitsizlikler ve kurumsal ayrımcılık gibi faktörler bu ihlalleri daha da derinleştiriyor. Özellikle Katolik Kilisesi’ne bağlı kurumlardaki cinsel suçlar, Avrupa’nın çocuk hakları konusundaki karanlık yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor.
Mülteciler ve sokakta yaşayan çocuklar risk altında
Avrupa genelinde çocuk hakları ihlalleri farklı boyutlarda yaşanıyor. Romanya, Yunanistan, Türkiye, Polonya ve İtalya gibi ülkeler, bu ihlallerin en yoğun görüldüğü yerler arasında bulunuyor.
Romanya’da sokakta yaşayan çocukların durumu vahim bir tablo sunuyor. Devlet desteğinden yoksun olan bu çocuklar, insan kaçakçılığı şebekeleri tarafından alıkonulma ve ekonomik sömürüye maruz kalma riskiyle karşı karşıya.
Yunanistan’da ise mülteci kamplarında yaşayan çocuklar, kötü yaşam koşulları, eğitim eksikliği ve insan kaçakçılığı gibi tehditlerle mücadele ediyor. Özellikle sınır bölgelerinde, çocukların temel haklarına erişimi neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda.
Türkiye’de ise sokakta yaşayan çocuklar ve çocuk yaşta çalıştırılma gibi sorunlar giderek derinleşiyor. Özellikle yoksulluk nedeniyle eğitimden koparılan çocuklar, tarım ve sanayi sektörlerinde yasa dışı şekilde çalıştırılıyor.
İtalya’da göçmen çocuklar, insan kaçakçılığı, cinsel suçlar ve eğitime erişememe gibi sorunlarla karşılaşıyor. Ancak İtalya’nın çocuk hakları ihlalleri karnesindeki en dikkat çekici konu, Katolik Kilisesi’ne bağlı kurumlarda ortaya çıkan cinsel suçlar.
Kiliselerdeki cinsel suçlar: Avrupa genelinde bir sorun
Avrupa genelinde Katolik Kilisesi’ne bağlı kurumlarda yaşanan cinsel suçlar, yıllardır devam eden bir kriz olarak dikkat çekiyor. Almanya, Fransa, İrlanda, Polonya ve Belçika gibi ülkelerde de kiliselere bağlı okullar, yetimhaneler ve diğer dini kurumlarda çocuklara yönelik cinsel suçların işlendiği belgelenmiş durumda.
2019’da Fransa’da yayımlanan bir rapor, son 70 yılda kilise mensuplarının 330 binden fazla çocuğa yönelik cinsel suçlar işlendiğini ortaya koymuştu. Benzer şekilde Almanya’da 2021’de yapılan bir araştırmada, 1975-2018 yılları arasında 3 bin 700’den fazla çocuğun cinsel saldırıya uğradığı tespit edildi. Bu suçların çoğu kiliselere bağlı kurumlarda işlenirken, çocukların önemli bir kısmı kimsesiz çocuklar ya da dini eğitim alan gençlerden oluşuyordu.
Polonya’da ise Katolik Kilisesi’ne yönelik cinsel suç iddiaları, devletle kilise arasındaki güçlü bağlar nedeniyle genellikle örtbas edilmişti. Ancak son yıllarda yayımlanan belgeler, binden fazla çocuğun kilise mensupları tarafından cinsel saldırıya uğradığını gösteriyor.
Belçika ve İrlanda’da da benzer olaylar yaşanırken, kiliselerdeki cinsel suçlar Avrupa’nın genel bir sorunu olarak karşımıza çıkıyor.
İtalya: Cinsel suçların merkezinde Vatikan ve Katolik Kilisesi
Katolik Kilisesi’nin merkezi olan Vatikan’ı barındıran İtalya, kiliselere bağlı kurumlardaki cinsel suçların en sık gündeme geldiği ülkelerden biri. Bu durum, yalnızca bireysel suçlar değil, aynı zamanda kurumsal bir sorun olarak ele alınıyor. Kilisenin uzun yıllar boyunca, bu tür suçları sistematik olarak örtbas ettiği iddiaları, kamuoyunda ve cinsel saldırıya maruz kalanlar arasında büyük bir güven kaybına yol açtı.
600’den fazla olayda gerçek boyut daha büyük olabilir!
İtalya’daki kiliseler tarafından 2022 yılında yayımlanan bir rapora göre, son 20 yıl içinde 600’den fazla çocuğun cinsel saldırıya uğradığı tespit edildi. Ancak uzmanlar, raporun yalnızca kilise kayıtlarına dayanarak hazırlandığını ve birçok çocuğun bu kayıtların dışında kaldığını belirtiyor. Korku, utanç ve kilisenin güçlü sosyal etkisi nedeniyle çocukların çoğu maruz kaldığı cinsel saldırıyı açıklamaktan çekiniyor. Bu nedenle gerçek sayıların çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.
Yetimhaneler ve dini okullardaki sistematik cinsel saldırı
İtalya’da, özellikle kiliseye bağlı yetimhaneler ve dini okullarda yaşanan cinsel suçlar, sistematik bir sorunu ortaya koyuyor. Kilisenin gücüne dayalı bir gizlilik kültürü nedeniyle, bu kurumlarda cinsel suçların yıllarca devam ettiği ve çoğu zaman açığa çıkmadığı tespit edildi. Özellikle refakatsiz göçmen çocuklar ve kimsesiz çocuklar, bu tür kurumlarda savunmasız bir şekilde cinsel saldırıya açık hale geliyor. Göçmen krizinin yoğun olduğu dönemlerde, İtalya’ya ulaşan refakatsiz çocukların bir kısmı kiliselere bağlı sosyal hizmet kurumlarına yönlendiriliyor. Ancak bu çocukların bazıları burada hem fiziksel şiddet hem de cinsel saldırıya uğrayabiliyor.
Vatikan’ın rolü: Örtbas ve reformlar
Katolik Kilisesi, geçmişte birçok cinsel saldırı vakasını örtbas etmekle suçlanıyor. Özellikle 1990’lar ve 2000’lerin başında ortaya çıkan belgeler, kilise mensuplarının bu tür suçlardan korunması için başka bölgelere tayin edildiğini veya görevden alındığını, ancak yargılanmadığını gösteriyor. Vatikan’ın bu tutumu, hem çocukları hem de toplumun büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğrattı.
Son yıllarda Papa Francis’in liderliğinde reform adımları atıldığı ve cinsel saldırı konusunda "sıfır tolerans" politikası benimsendiği duyuruldu. Papa, kiliselerdeki cinsel saldırıya maruz bırakılanlardan özür dilerken, kilise liderlerine bu tür suçlara karşı kararlı bir duruş sergileme çağrısı yaptı. Ancak bu politikalar uygulamada yetersiz kaldı. İtalya’daki birçok çocuğun hâlâ adalete erişememesi, reformların etkisinin sınırlı olduğunu gösteriyor. Ayrıca kilise hiyerarşisindeki gizlilik kültürü ve papaz ya da rahiplerin yargılanmasındaki bürokratik zorluklar, suçların üzerinin örtülmesine olanak tanıyor.
Sosyal ve hukuki zorluklar
Kilise yetkililerinin yargılanmasındaki zorluklar, sorunun çözülmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak öne çıkıyor. İtalya’da kilise yetkilileri, kilisenin sosyal ve politik gücü nedeniyle genellikle ceza sisteminin dışında kalabiliyor. Çocukların yaşadığı travma nedeniyle seslerini çıkaramamaları ve yasal süreçlerin karmaşıklığı, faillerin cezasız kalmasına neden oluyor.
Kiliselerdeki cinsel suçlar, yalnızca bireylerin yaşadıklarıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda toplumsal güveni sarsan bir durum haline geliyor. Bu cinsel suç vakalarının, Katolik Kilisesi’nin dünya çapındaki itibarı üzerinde derin bir etkisi olduğu gözlemleniyor.
Kilisenin kendi içindeki hesaplaşma
Son yıllarda Vatikan, bazı bölgelerde daha farklı adımlar atmaya başladı. Kilise içindeki denetim süreçlerinin artırılması, cinsel suçların rapor edilmesi için mekanizmalar oluşturulması ve çocuklara yönelik destek programları geliştirilmesi gibi uygulamalar gündeme getirildi. Ancak bu adımların, yalnızca belirli bölgelerde ve sınırlı ölçüde uygulanabildiği, İtalya gibi ülkelerde bu süreçlerin hâlâ yavaş işlediği ifade ediliyor.
Vatikan, özellikle yerel kiliselerdeki bu tür suçların nasıl ele alınacağı konusunda kesin kurallar koymaya çalışsa da, yerel din yetkililerinin direnci ve kilisenin toplumsal gücü, sürecin daha etkin hale gelmesini engelliyor.
Kapsamlı soruşturmalara ihtiyaç var
Fransa ve Almanya’da olduğu gibi bağımsız soruşturma komisyonlarının İtalya’da da kurulması, kiliselerdeki cinsel suçların boyutunun daha net bir şekilde ortaya çıkarılması için kritik bir öneme sahip. Ancak İtalya’da henüz bu yönde kapsamlı bir adım atılmış değil. İtalyan kamuoyunda, bu tür bir soruşturmanın gerekliliği konusunda artan bir farkındalık olsa da, kilisenin güçlü sosyal ve politik etkisi nedeniyle bu talebin hayata geçirilmesi zaman alabiliyor.
Sorunların nedenleri ve çözüm önerileri
Kiliselerdeki cinsel suçların artmasının arkasında ekonomik eşitsizlik, kurumsal gizlilik ve yargı süreçlerindeki yetersizlikler yatıyor. Özellikle kiliselerin toplumsal gücü, çocukların adalet arayışını zorlaştırıyor. Bu sorunların çözümü için öncelikle bağımsız ulusal soruşturma komisyonlarının kurulması gerekiyor. Fransa ve Almanya’da bu tür komisyonların ortaya koyduğu raporlar, cinsel suçların boyutunu anlamak açısından önemli bir rol oynadı. İtalya’da ise henüz bu yönde kapsamlı bir adım atılmış değil.
Avrupa’da çocuk haklarının korunması adına daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği bir kez daha görülüyor. Göçmen çocukların temel haklardan yoksun kalması, çocuk yaşta çalıştırılma ve kiliselerdeki cinsel suçlar, yalnızca bireysel değil, aynı zamanda sistemsel sorunlar olarak dikkat çekiyor. Özellikle İtalya’daki kilise skandalları, devletin ve Vatikan’ın daha kararlı adımlar atmasını zorunlu kılıyor.
Çocukların haklarına tam erişim sağlayabildiği bir Avrupa, ancak kapsamlı reformlar ve güçlü iş birlikleri ile mümkün olabilir.