‘İktidarların çocuk düşmanı politikalarına karşı duracağız’

  • 19:05 20 Kasım 2024
  • Güncel
ANKARA -  20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe ilişkin, yapılan açıklamalarda "Her çocuk hakkı ihlalinde diyorlar ki 'çocuk konusu siyaset üstüdür, vicdanımızla yaklaşacağız, bu işin siyaseti olmaz!' Bu doğru değil ve hatta gerçeğin reddi! Çocuklarla ilgili her şey politiktir, sınıfsaldır. Faşist rejim derdinde olan iktidar, açık ve bilinçli bir çocuk politikası uyguluyor. Çocuğun değil ailenin, babanın, egemenin, patronun, çocuk karşısındaki kurumun çıkarını koruyor" denilerek 
 
Birçok kentte, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında açıklamalar yapıldı. Açıklamalarda Türkiye’nin çocuk hakları karnesinin kötüleştiği vurgulanırken, çocukların korunmasına yönelik talepler sıralandı.
 
Ankara
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü vesilesiyle Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada “Çocuklar için, çocuklarla beraber eşit, özgür ve adil bir dünyayı inşa edeceğiz” yazılı pankart açıldı. Açıklamayı DEM Parti Ankara Kadın Meclisi Sözcüsü Nebahat Çalpan yaptı.
 
‘Göstermelik açıklamalarla asıl sorumlu onlardır’
 
Tekçi ve çocuk düşmanı bir rejim olduğuna söyleyen Nebahat Çalpan, “35 yıldır rejim, çocukların tüm haklarının eksiksiz bir şekilde tanınmasına dönük mücadelesi karşısında suskunluğunu korumuştur. Çocukların sorunları ve hakları söz konusu olduğunda göstermelik açıklamalar yapmanın ötesine gitmeyip, bizzat bu sorunların gün geçtikçe derinleşerek büyümesinin esas sorumlusu pozisyonundadır” dedi.
 
‘Savaş politikalarının bizzat hedefinde olan çocuklar’
 
“Devletin ‘ideolojik taşıyıcıları’ kılınmak istenen çocuklar eğitim vasıtasıyla şekillendirilebilecek birer nesne olarak görülmekte” diyen Nebahat Çalpan, “Çocukların kendi yaşamlarının aktif birer öznesi olma halleri yok sayılmaktadır. Savaş politikalarının da bizzat hedefinde olan çocuklar, zırhlı araç çarpmalarıyla, yaşam alanlarına gelişigüzel bırakılmış olan savaş mühimmatlarının patlamasıyla yaşamlarını yitirmektedir. Faillerin çocuk düşmanı iktidar tarafından ‘cezasızlık zırhıyla’ kuşandırılması ise çocukların hiçbir yerde ‘güvende’ olmamaları sonucunu doğurmakta ve çocuklara karşı suçlara her geçen gün bir yenisinin eklenmesine sebep olmaktadır” ifadelerini kullandı.
 
‘Çocuk düşmanlığı var’
 
Her savaşta katledilenlerin yine çocuklar olduğuna vurgu yapan Nebahat Çalpan, “21. yüzyılda egemenlerin yeni bölüşüm savaşlarından da en çok etkilenen yine çocuklar olmaktadır. İsrail’in bir soykırım uyguladığı Gazze’de son bir yıl içerisinde 17 binden fazla çocuk; Ukrayna’da en az 600 çocuk yaşamını yitirirken; Rojava’da ve Güney Kürdistan’da ise SİHA bombardımanlarıyla her gün çocuklar katledilmektedir.  Bebeklerin dahi kar hırsıyla katledilmesi, Narin Güran cinayeti ve yoksulluk içindeki beş çocuğun acı biçimde yaşamını yitirmesi vakalarında yaşandığı gibi ülkemizde çocuklara karşı yaşanan suçlar savaş ve nefret politikalarının, çocuk düşmanlığının, kutsal aile söylemlerinin, erkek egemenliğinin, eril şiddetin ve cezasızlık politikalarının bir sonucu olarak yaşanmaktadır” diye belirtti.
 
‘İktidarın düşman politikaları devam ediyor’
 
20 yıl önce 21 Kasım’da 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz’ı hatırlatan Nebahat Çalpan, “Günlerce bedeni bulunmayan, çocuk düşmanı politikaların, bu politikaları yerelde hayata geçiren işbirlikçi çetelerin ve kutsal aile söylemlerinin suç ortaklığında katledilen Narin Güran’ı; İzmir’de sistemin yoksullaştırmasının sonucunda yaşamını yitiren 5 kardeşi, geçtiğimiz ay katledilen 8 yaşındaki Şirin’i ve kimliklerinden, sınıflarından, direnişlerinden, sadece varlıklarından dolayı kaybedilen ve katledilen tüm çocukları, çocuk yaşta kalanları bir kez daha saygıyla, özlemle anıyor; çocuklarla birlikte, iktidarların çocuk düşmanı politikalarına karşı yaşasın çocuk hakları diyoruz” diye konuştu.
 
İzmir 
 
Her Yer Çocuk Derneği, Bornova İlçesinde bulunan Küçükpark'ta bir araya geldi. “Yoksulluk çocukları öldürüyor, çocuk hakları için bütçe” yazılı pankart taşıyan eylemciler sık sık “Yaşasın çocuklar, çocuk hakları”, “Sermayeye değil çocuklara bütçe”, “Çocuk cinayetleri politiktir” sloganları attı. Basın açıklamasını dernek adına Nehir Doğa Yener okudu.
 
'Türkiye'nin çocuk hakları karnesi kötüleşiyor'
 
Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesini imzalamasının üstünden 33 yıl geçtiğini hatırlatan Nehir Doğa Yener aradan geçen bunca yılda Türkiye'nin çocuk hakları karnesinin giderek kötüleştiğini dile getirdi. Neredeyse her gün bir çocuk hakkı ihlali yaşandığını ifade eden Nehir Doğa Yener, "Ülkede faşist bir rejim kurumsallaştırmak isteyen iktidar, her türlü hak ihlalinin ve şiddetin önünü açıyor. Sermayenin güncel ihtiyaçları doğrultusunda işçi sınıfı daha yoğun sömürülüyor; işçi, yoksul ailelerin çocukları daha yoğun hak ihlalleri yaşıyor. Aynı iktidar sermayenin ihtiyaçları için çocuk işçiliğini yasallaştırıyor. Egemenlerin cennetine döndürdükleri ülke çocuklar için tam anlamıyla bir cehennem” dedi.
 
Katledilen çocuklar anıldı
 
İzmir’in Selçuk ilçesinde yangın sonucu hayatını kaybeden 5 çocuğu anan Nehir “Bakanlık’ın 18 kere gittiği evde, 5 çocuk yoksulluk yangınında öldü. Çocukları korumakla yükümlü olan ve bu ölümlerde de bizzat sorumluluğu olan Bakanlık, çocukların ölümü dolayısıyla anneyi suçladı. Ondan bir hafta önce, Şişli’de 6 yaşındaki Şirin öldürüldü, cenazesi mezarlıkta bulundu. Bundan da önce en az 12 bebeğin yeni doğan çetesi adındaki çete tarafından öldürüldüğünü, bebeklerin üzerinden para kazanıldığını öğrendik” dedi. Nehir Doğa Yener, Narin Güran katliamını ve deprem bölgesinde konteynırlarda çıkan yangınlarda hayatını kaybeden çocukları da hatırlattı.
 
'2024'ün ilk 8 ayında 516 çocuk hayatını kaybetti'
 
2024’ün ilk 8 ayında 516 çocuğun yaşam hakkının ihlal edildiğini, son 11 yılda en az 695 çocuğun iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini dile getiren Nehir Doğa Yener, "Bunların en az 10’u MESEM kapsamında çalışıyordu. 3 binden fazla çocuk cezaevlerinde. En az 7 milyon çocuk yoksulluk içinde. Her üç çocuktan biri okula aç gidip okuldan aç dönüyor. Kürt illerinde çocuklar panzer çarpması sonucunda ölüyor. Mülteci ve göçmen çocuklar bu kaosta görünmezleşiyor, yitip gidiyorlar. Her yıl en az 50 çocuk SMA’lı doğuyor. Engelli çocuklar yaşamdan ve haklarından giderek uzaklaşmak zorunda kalıyorlar. Her çocuk hakkı ihlalinde diyorlar ki 'çocuk konusu siyaset üstüdür, vicdanımızla yaklaşacağız, bu işin siyaseti olmaz!' Bu doğru değil ve hatta gerçeğin reddi! Çocuklarla ilgili her şey politiktir, sınıfsaldır. Faşist rejim derdinde olan iktidar, açık ve bilinçli bir çocuk politikası uyguluyor. Çocuğun değil ailenin, babanın, egemenin, patronun, çocuk karşısındaki kurumun çıkarını koruyor" sözlerine yer verdi.
 
'Bütçede çocuk yok'
 
Mecliste tartışılan bütçenin halktan, işçiden kopuk olduğu kadar çocuklardan da uzak olduğunu kaydeden Nehir Doğa Yener, "Ülkemizde 22 milyondan fazla çocuk yaşıyor, her gün her an çocuk hakkı ihlalleri yaşanıyor, yoksulluk çocukları çok ağır şekilde etkiliyor ama çocuklara bütçe ayrılmıyor. Tartışılan Bakanlık bütçelerinin içinde çocukların payını görmek için büyüteçle bakmak zorundasınız! Personele, araçlara, kutlamalara ayrılan milyonlar çocuklara gelince yok oluyor. Çocuklar için bir öğün ücretsiz okul yemeği talebimiz kamu tasarrufu gerekçesi ile reddedilirken, Kuran kursu destek programı için on milyonlarca lira bütçe ayrılabiliyor. Vekil maaşları, saray harcamaları için sonuna kadar açılan bütçe kapıları çocuklar söz konusu ise kapanıyor” diye konuştu.  
 
Açıklama sloganlarla sona erdi.
 
Sêrt 
 
DEM Parti Sêrt İl Örgütü önünde açıklama yapıldı. TJA, Barış Anneleri Meclisi, DBP, DEM Parti il örgütleri ve çok sayıda yurttaşın katıldığı açıklamada “Ji bo zarokan jiyanek azad, çocuk, barış, özgürlük” pankartı açılırken DEM Parti Merkez İlçe Eşbaşkanı Şernas Çelepkolu kısa bir konuşma yaptı. 
 
Çocukların yaşadığı sorunların her geçen gün büyüdüğüne dikkati çeken Şernas Çelepkolu, “20 yıl önce 21 Kasım’da 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz’ı, çocuk düşmanı politikaları yerelde hayata geçiren işbirlikçi çetelerin ve kutsal aile söylemlerinin suç ortaklığında katledilen Narin Güran’ı, İzmir’de sistemin yoksullaştırmasının sonucunda yaşamını yitiren 5 kardeşi, geçtiğimiz ay katledilen 8 yaşındaki Şirin’i ve kimliklerinden, sınıflarından, direnişlerinden, sadece varlıklarından dolayı kaybedilen ve katledilen tüm çocukları, çocuk yaşta kalanları bir kez daha saygıyla, özlemle anıyor; çocuklarla birlikte Üçüncü Yol şiarıyla, iktidarların çocuk düşmanı politikalarına karşı yaşasın çocuk hakları diyoruz” ifadelerini kullandı.  
 
İstanbul
 
İHD İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu, Beyoğlu’ndan bulunan Şişhane Meydanı’ndan bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. “Çocuk istismarına son”, “Çocuk işçiliğine hayır”, “Her çocuk haklarıyla doğar” dövizlerinin taşındığı eylemde, “Bir gün değil her gün çocuk hakları. Narinler, Sılalar ölmesin” pankartı açıldı. Eyleme katılanlar ellerinde katledilen çocukların isminin yazdığı balonları taşıdı. 
 
Açıklamayı yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Yaşanan çocuk hakları ihlallerinin sorumlusu, barış içerisinde ve bir arada yaşama kültürünün gerekleri doğrultusunda ihlallerin oluşmasını olmadan önleme, etkin müdahale, sorumluluk zincirine odaklanma, onarıcı adaleti tahsis etme ve cezasızlık kültürünü ortadan kaldırma yükümlülüklerini yerine getirmeyi, çocuğun yüksek yararına odaklamaktan uzak tutan devlettir” ifadelerini kullandı.
 
Çocukların korunması için talepler sıralandı
 
Son dönemde çocuklara yönelik şiddet ve istismarların hızla yükseldiğini söyleyen Gülseren Yoleri, çocukların yaşadığı sorunlar hakkında kimi örneklerle hatırlatmalar yaptı. Gülseren Yoleri, çocuk haklarının korunması hakkında yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:
 
“*Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin 28 ve 29’uncu maddeleri gereğince eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için gerekli her türlü alt yapının her bir çocuk için oluşturulmasını,
 
*Şiddete maruz bırakılan çocukların kolay erişebilecekleri destek ağlarının yaygınlaştırılmasını,
 
*Hapishanelerde kaç çocuk olduğunun açıklanmasını ve hapishanelerde bulunan çocukların derhal serbest bırakılmasını,
 
*Çalışan çocukların eğitim ve sağlığa ücretsiz erişimlerinin sağlanmasını,
 
*Çocuk istismarına evlilik yoluyla cezasızlık getiren yasa tasarısının yeniden gündeme alınmayacak biçimde iptal edildiğinin açıklanmasını,
 
*Medeni Kanun’da aile rızasıyla 17, mahkeme kararıyla 16 olan evlilik yaşının, koşulsuz şartsız olarak 18 yaş üzerine çekilmesini,
 
*Çocuklara karşı işlenen suçlarda çocukların yüksek yararının gözetilerek cezasızlık kültürünün ortadan kaldırılmasını, 
 
*Sözleşmenin 17, 29 ve 30’uncu maddelerindeki çekinceleri kaldırarak çocuklara ana dilinde eğitim hakkının tanınmasını,
 
*Çocuk hakları örgütleri ile iş birliği yaparak, uygulanabilir bütüncül bir çocuk koruma politikası oluşturulmasını ve başta Çocuk Haklarına dair Sözleşme olmak üzere insan hakları belgeleri üzerine inşa edilen İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar taraf olunmasını acilen talep ediyoruz.”