‘Aysel Tuğluk’a yapılanlar karşısında Kürtler kendini eşit olarak görüyor mu?’

  • 22:55 26 Temmuz 2022
  • Siyaset
ANKARA- DBP’li Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığın kaldırılmasına dair son fezlekeye ilişkin konuşan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Aysel Tuğluk’a yapılanlarda Kürtler kendini eşit olarak görüyor mu sizce? Et tırnak olsa bu kadar büyük bir saldırı ile karşı karşıya olur mu?” diye sordu.
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılmasına dair çalışmalar kapsamında Meclis Anayasa ve Adalet Komisyonu’ndan oluşan Karma Komisyon görüşmeleri sona erdi.
 
Komisyonda fezlekelere dair son olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran konuştu. Karma Komisyon toplantısının yapıldığı salonun Türkiye tarihine kara leke olarak geçen bütün olaylara şahitlik ettiğini dile getiren Ayşe, “Herkes eşittir ama AKP’liler ve erkekler daha eşittir. Herkes eşittir Kürtler daha az eşittir. Bu ülkede yasalar, cinsiyetine, kimliğine, ırkına, siyasi görüşüne göre uygulanıyor. Mahkemelerde farklı uyguluyor, kollukta buna göre uygulamayı tercih ediyor. Bu ülkede HDP ve bileşenlerinin siyaset yapmaması için 2015’ten bu yana sistematik bir saldırı söz konusu. Bu ülkede kadınlar eşit olmasın diye iktidar elindeki aygıtları işletmiş durumda. Bu uygulamaları en yakıcı şekilde Kürtler ve HDP’liler olarak yaşıyoruz ama kadınlar daha acı yaşıyor” diye konuştu.
 
‘Polis çemberinde her türlü şiddet uygulanıyor’
 
DBP’li  Saliha Aydeniz’in kadın ve Kürt milletvekili olarak eşit haklara sahip olmadığını komisyon görüşmelerinde bir kez daha gördüklerini aktaran Ayşe, “Leyla Güven milletvekilliği düşürülmeden de rehindi. Serbest bırakılma talebi yoktu sadece tek talebi bu ülkenin can yakan tecridin cezaevlerinden  kaldırılmasıydı. Leyla Güven açlık grevinin 100’ncü günüydü ve onun talepleri bizim taleplerimizdi. Buna ilişkin bir yürüyüş gerçekleştirmek istedik ve Saliha vekilimiz de içerisindeydi. O zaman her vekile bir minibüs polis görevlendirilmişti. Kaldığımız evden çıkarken, polislere direk ‘çembere al’ denilerek, çembere alınıyorduk. Sürekli bir çembere alma hali var. O çemberde her türlü şiddeti yaşama hali de var. Van Milletvekilimiz Muazzez Orhan  ile birlikte çembere alınmışlar, partiye dönmeleri izin verilmiyor. Halkla bütünleşmelerine izin  verilmiyor. Arkadaşlarımız çemberde oturmuş, Murat Sarısaç o görüntüleri paylaşıyor, içlerinde bir kadın polis gelip Saliha vekili darp ediyor. Saliha vekilin sesi geliyor, ‘saçlarımı bırak’ diye” dedi. 
 
‘Futbol turnuvasında dahi polis şiddeti uygulanıyor’
 
Doğada bütün canlı ve cansız varlıkların kendin savunma mekanizmaları olduğuna dikkat çeken Ayşe, Saliha Aydeniz’in kendini savunduğu için “suçlu” ilan edildiğine işaret etti. İstanbul’da Saliha Aydeniz’in darp edildiğini ve kendini savunduğunu kaydeden Ayşe şöyle devam etti: “Bugün Kemal Kurkut’u hepiniz bilirsiniz. HDP Gençlik Meclisi, Kemal Kurkut anısına futbol turnuvası yapmak istedi. Yine polis gözaltı yapıyor, önce sahanın sahibi tehdit edilmiş, turnuvanın olduğu alana çevik konumlandırılmış, oda yetmemiş herkese GBT yapılmış: Bu ülkede parti olarak bırakın eylem yapmayı futbol turnuvasına dahi polis şiddetine maruz kalıyoruz. 
 
‘Polis ‘devletim’ demenin gücünü nereden alıyor?
 
Kolluk ‘ben devletim’ demenin gücünü nereden alıyor? Bu iktidardan. Devlet, ‘şiddet uygulayabilirsiniz’ diyor. Katbekat önceki uygulamaları aratır hale geldiniz. Eşbaşkanlık sistemi sizler açısından suç unsuru olarak kabul ediliyor, olabilir. Ama bizler için değil. Öyle hemen elde etmedik, kadınlar eşbaşkanlığı kurumsallaştırmak için büyük mücadeleler verdi. Bugün eğer yüzde 17 kadın temsiliyeti varsa HDP’nin verdiği mücadele ile yapıldı. Kadınlar mücadele etmekten, kazanımlarını korumaktan vazgeçmedi. Kürt kadınları cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte dünyadaki kadın hareketi ile birlikte varlıkları ile mücadele ettiler. 1991 yılında Yurtsever Kadınlar Derneği kuruldu, kadınlar ilk defa  HADEP’te varlıklarını arttırdılar, Demeokratik Özgür Kadın ismiyle özgün özerk hareketlerini ortaya çıkardılar. KJA’yı kurdular darbe girişimiyle her ne kadar kapatılsa da TJA ile devam ettiler.  Erkek egemenlere karşı jineoloji geliştirdi, ilk basın kadın ajansını kurdular, bunların hepsi büyük bir mücadele ile kazandılar. Bu kazanımlarla şimdi siyaset yapıyoruz.  
 
Baş edemediğiniz için…
 
Saliha arkadaşımız da hayatını kadın mücadelesine adayan bir arkadaşımız. Dokunulmazlığın kaldırılması ile kadın iradesine darbe vuruluyor, kadın arkadaşlarımızın bu parlamento çatısı altında vekillikleri kaldırıldı ama kadınlar eşit temsil haklarından, siyaset haklarından vazgeçmediler. Siz burayı tekçilik üzerine kurmak istiyorsunuz, kurguladınız. ‘Tek erkek, tek dil’ bütün tekleri yan yana koydunuz. Elinizde kalan tek aygıt zor aygıt oldu. Kürtler, HDP, kadınlarla baş edemediğiniz için dokunulmazlığı kaldırarak, cezaevlerine koyuyorsunuz. 
 
Aysel Tuğluk nasıl kendini eşit hissetsin
 
Bir kadın arkadaşımız Aysel Tuğluk. İlk eşbaşkanlığı yapan arkadaşımız cezaevinde. Yerel hastane kendisiyle ilgili ‘cezaevinde kalamaz’ demesine rağmen ATK ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veriyor. Her gün biraz daha hafızasında eksilmeler oluyor, Kobanê davasında yargılananlardan bir tane olduğu için gardiyanlar tarafından mahkemeye katılmaya zorlanıyor. Bunu hukukla bağdaştırabilir misiniz? Aysel Tuğluk bu ülkede kendisini nasıl eşit tanımlasın. Aysel Tuğluk’un annesini defnettiği yerden çıkardılar, hastalığın çıkmasına neden buydu. Aysel Tuğluk’a yapılanlarda Kürtler kendini eşit olarak görüyor mu sizce? Et tırnak olsa bu kadar büyük bir saldırı ile karşı karşıya olur mu? Bu ülkedeki Kürtlerin iradesi sayılmıyor, beni korumakla yükümlü devlet ‘ben devletim’ diyor kimsin dediğimde ‘seni çivilerim’ diyor.”
 
Vicdanlı, ahlaklı yaklaşın
 
Bağımsız ve tarafsız yargılama olacaksa kendilerinin de dokunulmazlıklarının kaldırılması gerektiğini söyleyen Ayşe, iktidarın yargı üzerindeki baskısına vurgu yaptı. Ayşe, “Şuan mahkemeler noter gibi. Kobanê dosyası devam ediyor, dün arkadaşımız kürsüdeyken savunması kesildi, etrafından etten barikatlar yapıldı. Bu yargıya güvenerek mi yargılanma yapılacağını düşünüyorsunuz? İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi Cumhurbaşkanı hükmünü vermiş ki yazılı kararını da vermişti. Kararı direk göndererek yayınlayın dedi. Böyle bir yargı mekanizması içerisinde bize kolluğu dert ediyorsunuz gibi algı yaratıyorsunuz. Derdiniz HDP’yi bitirmek, derdiniz HDP’yi Meclis çatısı altında barındırmamak. Daha da büyüyeceğiz, bu ülkenin umudu biziz. Bugün bu masanın etrafından çoğulcu bir resmi olarak karşınızdayız. Bu ülkeyi çoğulcu siyaset değiştirecek. Çözümsüz ve çözüldüğünüzün farkındayız ama başarılı olmayacak yöntemlerden vazgeçin. Tehlikeli bir yol açıyorsunuz, bir vekilin dokunulmazlığını 2911’den kaldırmak AKP -MHP ittifakının hanesine yazılacak. Hepinizin kişisel tarihine not düşürülecek. Bu fezlekeye oy vermeyin, vicdanlı ve hakikatlı yaklaşın. Yarattığınız tehlikenin farkına vararak oy verin. Üç gün sonra bu düzenin değişeceğine göre oy verin."