Züleyha Gülüm: Dokunulmazlıkları kaldırarak öfkeyi büyütüyorsunuz

  • 21:06 26 Temmuz 2022
  • Siyaset
ANKARA- DBP’li Saliha Aydeniz hakkında hazırlanan fezlekeye dair Meclis’te konuşan HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, “Savaş politikalarına hayır dediğimiz için bu saldırı dalgasını yürütüyorsunuz. Bu boşuna. Daha öncekileri kaldırdınız bir işe yaradı mı, yaramadı. Artarak büyüyerek çoğalarak geliyoruz” dedi. 
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılmasına dair çalışmalar kapsamında Meclis Anayasa ve Adalet Komisyonu’ndan oluşan Karma Komisyonda dokunulmazlık üzerine yapılan görüşmeler sona erdi.  Komisyon, fezleke görüşmeleri üzerinden devam ediyor. Komisyonda Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, Saliha  hakkında 13 Şubat 2019 tarihinde Van’da, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde yapılan açlık grevine dair yapılan eylemde “Görevi yaptırmamak için direnme” fezlekesine dair konuştu. 
 
Abdullah Koç’un ardından HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Saliha hakkında hazırlanan ikinci fezleke nedeniyle  “Görevi yaptırmamak için direnme” gerekçesiyle açılan soruşturmaya ilişkin savunma yaptı.
 
‘Kaymakam ve valiliklerin kararı hukuki değil’ 
 
Milyonlarca insanın iradesiyle seçilenler olduğunu söyleyen Züleyha, Meclis’te görevlerinin sadece faaliyet yürütmek değil, halkın taleplerini nasıl bir ülkede yaşamak istediklerini söylemeye dair mücadele etmek noktasında yanlarında olma ve halkın taleplerini iletmek gibi görevlerinin olduğunu söyledi. Züleyha, “Bütün vekiller halkının yanında, herkesin sorunuyla ilgilenen, birlikte mücadele etmek zorunda. Görevimizi yerine getirmek isterken, bir partinin doğal süreçleri olan açıklamalar, hakkımız olan süreçlerin karşısında kendimizi görüyoruz. Açıklama yaptığımız zaman, hemen kaymakamlığın ya da valiliğin yasak kararı ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunların hiçbiri hukuki değil. Valilikler, kaymakamlıklar halkın sesini kesmeye yönelik kararlar alıyorlar, hukuka aykırı gerekçe gösterilen emniyet güçleri bizim faaliyetlerimizi engelliyor” dedi.
 
 
‘Başka partinin eylemleri suç değil’
 
Bazı emniyet güçlerinin bu hukuksuzluğu savunduğunu, bir kısmın ise rahatsız olduğunu vurgulayan Züleyha, “Bir kısım amir görevlisi uygulamaları bırakın milletvekili olmayı herhangi birine uygulamayacağı bütün davranışları uygulamakta geri durmuyor. Muhatap almama, hakaret dolu tavırlar sergileme, fiziksel işkence yöntemleri uygulama noktasında geri durmuyorlar. Biz kendimizi korumak zorunda kaldığımızda yargı hemen devreye giriyor, tek taraflı tutanak tutuluyor. Yargı diyor ki; suç işlemişsiniz. Ortada suç varsa kaymakam, vali İçişleri Bakanlığı kendisi işliyor. Başka  partinin eylemleri suç olmazken, biz orada dayak yiyenler olarak hakkımızda fezleke hazırlıyorlar. Bazen fezleke ya da soruşturma açmayı unutuyorlar sonra siyasi talimat geliyor hemen bir hazırlığa, alehte tutanaklar hazırlanıyor. Bu son olayda olduğu gibi, aynı gün Meclis’e, komisyondan hızlıca gün belirlenip propaganda içerisinde dokunulmazlığın kaldırılmasına geliyor. Hemen yandaş basın  devreye giriyor, dosya içeriğine dair bilgi sahibi olmamıza rağmen yandaş basın karalama haberlerini yapmaya başlıyor. Olayları çarpıtıp servis etmeseniz yandaş basının bir karalama kampanyası başlatmasa ortada bir infialde olmayacak” diye belirtti. 
 
‘Binlerce insanı neden yok sayıyorsunuz?’
 
İktidarın toplumda bir “infial” varmış gibi davrandığını ifade eden Züleyha, şöyle devam etti: “İnfal meselesine bakalım; milyonlarca oy veren insan, vekilline oradaki kendini temsil eden insana bu şekilde muamele yapıldığında halkın sözünü söyleyip saldırıya uğradığında halk kendi sesinin kısıldığını düşünmüyor mu? Zannetmeyin ki vekilin dayak yediğini düşünüyor, vekiline hakaret edildiğinde kendisine yapıldığını düşünüyor. Kendi düşüncelerini, kimliğinin kabul etmediğini düşünüyor. Ezilenler, yok sayılanlar orada temsilcilerinin yok sayıldığını düşünüyor. Siyaset nasıl zor bulunduğunu bilen  kadınlar, erkek egemenliğinin büyütülmek istenildiğini, karar alma mekanizmalarından çıkarılmak istendiğini düşünüyor. Bize yapılan muamelenin hissiyatı hiç mi önemli değil sizin için? Binlerce insanı neden yok sayıyorsunuz? Bir halkın içine girin bir sorun, ‘bir vekilin dokunulmazlığını kaldırdığımızda ne hissediyorsunuz?‘ diye sorun. Aslında öfkeyi büyütüyorsunuz, düşmanlığı ören bir hat izliyorsunuz. Bundan sonuç almaya çalışıyorsunuz. Kürt halkı ezilenler, ötekileştirenler ne hissedecekler?”
 
 Talimatı halktan alırız
 
“Meclis’in itibarı” var mı? sorusunu sorarak konuşmasına devam eden Züleyha, “Meclis’in vekiline her türlü engellemeyi yapacaksınız, yok saymayı yapacaksınız sonrada Meclis’in itibarından söz edeceksiniz. Hangi itibarı bıraktınız? Milyonlarca insan kararların Meclis’ten geçtiğini düşünüyor mu? Hiç kimsenin böyle bir düşüncesi yok. Bu dönem hiçbir dönemde olmadığı kadar Meclis devre dışı bırakılmış durumda, tek adamın kararı ile yürüyor, bu Meclis’in ortağı ile beraber kimsenin iradesi yok burada. Hangi AKP milletvekili bu kadar devre dışı bırakılmaktan rahatsız değil? Çok memnun gibi görüntü çizilmiş olsa da bir kısmın bu durumdan rahatsız olduğunu biliyoruz. Bizden bir yerde talimat alıyorsunuz diyenler şunu bilsin; biz hiçbir yerden talimat almıyoruz, biz halktan alıyoruz. Bizim vekillik görevimizi tek alacak yer halktır. Ezilenler, Kürt halkı, Aleviler ötekiler, emekçiler, kadınlar, işçileridir. Doğa katliamında doğayı savunanlardır. Biz buradan gelecek kararlara uyarız. İktidar için ve ortağı için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Hangi yöntemlerle seçildiğini biliyoruz, halkın isteğiyle vekil olmadıklarını biliyoruz” sözlerini kullandı.  
 
Züleyha’nın konuşması esnasında, AKP’li milletvekillerinin “Ne gerek var bunları konuşmaya” sözü üzerine HDP’li Mehmet Rüştü Tiryaki, “Siz bize talimat aldığımızı söylüyorsunuz ama” diyerek tepki gösterdi. 
 
HDP’ye dönük saldırılar 
 
HDP’nin Türkiye’de yaşanılabilir bir ülke kurmak istediğini, halkların eşit bir şekilde yaşama isteğini savunduğu için partilerine dönük saldırıların durmadığına vurgu yapan Züleyha, “Kapitalizmin ve sizin işinize gelmiyor. Siz bu ülkede öteki, ezen ezilen ilişkisi olması gerektiğini düşünüyorsunuz. Kadın erkek eşitsizliğini savunuyorsunuz. Patronun her zaman var olması gerektiğini düşünüyorsunuz.  HDP bunlara itiraz ettiği için, bu ülke herkese yeter dediği için karşısınız. Bu nedenle partimize saldırıyorsunuz.  HDP ve DBP’li olmak için saldırmak yeterli ama Kürt iseniz o kaçınılmaz. Siz hakkını isteyen, kimliğini, dilini isteyen Kürdü istemezsiniz. Kürdü şöyle istiyorsunuz; Kürt olduğunu kabul etmesin, haklarını istemesin diyorsunuz. Bunları talep edenleri reddediyorsunuz. Kadın olmak en büyük sorun bu memlekette. Kadınsanız siyasette neden varsınız? Bir kadın arkadaşımız hem Kürt hem kadın hem de HDP’li olunca siyasette başlı başına bir mücadeleyi gerektiriyor. Temsiliyet meselesi içerisinde milyonlarca kadının iradesini savunmak meselesinde ciddi zorluklarla karşı karşıya kalması gerekiyor. Biz aile baskısı ile dışarıdaki toplumun baskısı, eğitim sistemin, basın organlarının, kurumsal yapıların baskısı ile karşı karşıyayız. Bize şunu söylüyorlar; siz talimat almalısınız. Meclis’te kaç tane kadın milletvekili var? Yüzde 17. Bu oranı da  arttıran partimiz” sözlerini kullandı.  
 
Kimse bize haklarımızı lütfetmedi 
 
Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması ile kadın kazanımlarının hedef alınmasının aynı anlama geldiğini dile getiren Züleyha, Danıştay 10’ncu Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi’ne dair verdiği karara değindi. Züleyha, “Şiddetin kaynağını erkekte gören, değişmesini isteyen bir sözleşme. Siz bu sorumluluğu üstlenmek yerine tek adam kararı ile çekildiniz. Nafakayı kaldıracağız diyorsunuz. Kim istiyor bunu;  bir grup azınlık boşanmış erkekler. Karar vermeniz için bu azınlığın sözleri yeterli. Binlerce kadın nafakayı tahsil edemiyor. Kadınların yüzde 70 nafakayı tahsil edemiyor. Tahsil etmek yerine kazanımları kaldırmak uğraşı içerisindesiniz. İstanbul Sözleşmesi kalktığında şimdi sıra 6284’ü kaldırmakta. Bu tartışmaların önünü açtınız. Binlerce kadını gözaltına alıp tutukladınız. Kadın eylemlerini önüne geçmeye çalıştınız, kadınların seslerini kısmaya çalıştınız. Kadınların mücadeleleri o kadar güçlü ki haklarına sahip çıkıyorlar. Kimse bize haklarımızı lütfetmedi, Kürt kadın mücadelesinde de kimse kadınlara haklarını lütfetmedi, kendi kazanımlarımızı kolay kolay vermeyiz.  Kadınlar güçlüler çünkü bedel ödeyerek buraya geliyoruz. Bu ülkenin geleceği için kadınların hakları için, şiddetle baş başa kalan kadınlar için o üyeler bedel ödemeyi göze alıp karar verseydi. Vermediler çünkü talimatlı yargının olduğu yerde Danıştay’ın bu kararı vermesi mümkün değil. Böyle bir yargı sisteminde Danıştay’ın açık açık hukuka aykırı kararı neden verdiğini çok iyi biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi bizimdir, mücadele vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
Cumartesi Anneleri, Adalet Nöbeti tutan anneler…
 
Züleyha devamında da ülkede saldırıya maruz kalan kesimlere işaret ederek şu örnekleri verdi: “Bize yönelik değil, bütün kesime yönelik saldırı dalgası devam ediyor. Adalet Nöbeti tutan aileler, Çağlayan Adliyesi önünde gözaltına alınıyorlar. Nasıl oluyor da kaymakamlık özel olarak bir karar çıkarıyor. Çağlayan’da başka açıklamalar yapılırken annelere gelince yasak. Cumartesi Anneleri’nin yıllardır açıklama yaptıkları Galatasaray Meydanı’nı yasakladınız. Buranın neresi kamu güvenliğini sağlıyor, keyfi. Bunlardan dolayı aynı bize yaptığınız gibi Cumartesi Anneleri’ne, Adalet Nöbeti tutan annelere soruşturma açıyorsunuz. Erkek yargı erkekleri cezasızlıkla ödüllendirirken, hakkını arayan kadınlar için hemen ceza veriliyor. Kobanê davasında eşit temsiliyet, 8 Mart yargılanıyor. Hangi hakla kadınların haklarını yargılıyorsunuz. LGBT+’lar her defasında polis şiddetine maruz kalıyorlar, yaşam alanlarına müdahale ediyorsunuz. Kimliklerini yok sayıyorsunuz, sadece kamu görevlilerini değil, aynı zamanda vatandaşı da bir takım güçleri de üzerlerine salıyorsunuz. Böyle bir ortamda siz diyorsunuz ki; dokunulmazlıkları kaldıracağız. Evet kaldırabilirsiniz, önceki dönemlerde kaldırdınız. 
 
Büyüyerek geliyoruz 
 
Şuan çoğunluk olmanız haklı olduğunuzu göstermiyor. Bugün toplumu eskisi gibi algı operasyonları ile yönetemediğiniz çok açık. Bu toplum şunu görüyor; bize saldırmanızın nedeni, ekmeği yok sayılanların, emekçilerin, mücadele eden köylülerin, LGBT+, kadın mücadelesinden gelenlerin yanında olduğumuz içindir. Tüm farklı kesimler için bir ülke yaratma hayalimizdir. Bu ülkede korkmadan, kaygı duymadan, bir ülke yaratma hayalimizden korktuğunuz için bu saldırılarınız. Savaş politikalarına hayır dediğimiz için bu saldırı dalgasını yürütüyorsunuz. Bu boşuna. Daha öncekileri kaldırdınız bir işe yaradı mı, yaramadı. Artarak büyüyerek çoğalarak geliyoruz. Haksızlık karşısında direnmek geleceği kurmaktır bugün bunu yapıyoruz. Kimin neye oy verdiğine baktığınızda yüzü kızaracak olan sizler olacaksınız.”
 
Komisyona saat 21.00' a kadar ara verildi.