Dilan Kunt Ayan: Kadın Bakanlığı şart

  • 09:01 27 Ekim 2024
  • Güncel
 
Melek Avcı
 
ANKARA-  DEM Parti Milletvekili Dilan Kunt Ayan, kadınlara yönelik şiddet ve katliamların önüne geçilmesinde Kadın Bakanlığı’nın kurulmasının ve kurmakla yetinmeyip işler hale getirilmesinin şart olduğunu belirtti. 
 
İktidar bir taraftan kadını “kutsal aile” üçgenine alırken diğer yandan kadın katliamları ve şiddet yaşandığında “sıfır tolerans” ve “nasıl olur” rolünü oynamaya devam ediyor. Her gün kırıma dönüşen kadın katliamları karşısında örgütlülük ve önleyici tedbirler vurgusu ise kadın örgütleri tarafından yapılıyor. Bunun yanı sıra katliamların geldiği boyut itibariyle Meclis, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) verdiği kadın katliamlarına yönelik araştırma önergelerini görmezden gelemedi. 
 
Genel Kurul’da, “Kadın Cinayetlerinin Araştırılması” amacıyla Meclis Başkanlığı’na sunulan Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergeler birleştirilerek komisyon kurulacak. Bu komisyonun gerçek anlamda işlerliğini ve kadın katliamlarının neden politik olduğunu DEM Parti Riha (Urfa) Milletvekili Dilan Kunt Ayan anlattı. 
 
‘Hukukçulara 6284 eğitimi verilmiyor’
 
Türkiye’de her geçen gün kadın katliamlarının arttığını belirten Dilan, bunun politikliğini reddeden bir iktidarla karşı karşıya olduklarını söyledi. Dilan, “Kadına yönelik şiddet, cinayetler mevcut iktidarın politikalarından bağımsız değil. Türkiye’de bir cezasızlık hali olmasaydı bu kadar katliamla karşılaşmazdık. Erkek zihniyet kadınları katletmeye cesaret dahi edemezdi çünkü işleyen bir yargı sisteminin olduğunu bileceklerdi. Fakat baktığımız zaman maalesef ki yok, politik dememizin asıl sebebi budur. Bunu işleyen faillere karşı gerekli cezalar verilmediği için haliyle kadına yönelik şiddet olaylarının arttığını görüyoruz. Bir diğeriyse önleyici tedbirlerin de yeteri kadar işletilmediğini görüyoruz. Şuan Türkiye’de 6284 yasası var değil mi, fakat bu yasa hakkıyla ve layıkıyla uygulanmış olsaydı böylesine bir bilançoyla karşı karşıya kalmazdık. Bakın hukukçu olduğum için ve yıllardır 6284 eğitimleri veren biri olarak bunu söylüyorum. Bunun eğitimleri hukuk fakültelerinde dahi verilmiyor. Biz barolarda eğitimler veriyorduk stajyerlere ve ilk sorduğumuz soru şuydu ‘aranızda kaç kişi üniversitelerde 6284 eğitimi aldı’, bu üç kişiyi geçmiyordu. Onlar da 6284’ü seçmeli ders olarak almış. Düşünsenize bir hukukçuya dahi 6284’ün nasıl işletilmesine ilişkin eğitimler verilmiyor. Yasa ilk yürürlüğe girdiği zaman güya o dönemde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı hakimlerle savcılara eğitimler verdiler fakat bu eğitimlerin içi tamamen boş, bu eğitimler hiçbir şekilde işler hale getirilmeyen eğitimler. Bunların tamamını düşününce bu yüzden kadın cinayetleri politiktir diyoruz çünkü hiçbir şekilde uygulama alanı yok” diye konuştu.
 
Tüm önleyici yasa ve eylem planları -mış gibi…
 
6284’ün uygulanmasında problem olduğunu söyleyen Dilan, tüm eylem planlarının kâğıt üzerinde işletildiğini söyledi. Dilan, “Yerellerde yine güya ‘kadına yönelik şiddetle mücadele il eylem planları’ oluyor bunu valilikler eliyle yapıyorlardı daha önce de kayyım olduğu için yani vali aynı zamanda kayyımdı, onlar yapıyordu. Fakat bunların tamamı -mış gibi yapılarak, sanki o eğitimler veriliyormuş gibi, kolluk o eğitimleri alıyormuş, gerçekten şiddete maruz kalan bir kadına nasıl davranılması gerektiğine dair çok görkemli eğitimler aldıklarından bahsettiler ama bunların tamamı kağıt üstünde. Bunun tanığı olduğumuz için söylüyoruz, bunları birebir bakanların yüzünü yüzüne söyledik. En son insan hakları komisyonuna İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya geldi açık açık bunu ifade ettik; sizin kayyımlarınız atanır atanmaz kadın politikaları daire başkanlıklarını kapattı, kadın sığınma evlerini kapattı. Şimdi de gelmişsiniz bize ‘kadına yönelik şiddette sıfır toleranstan’ bahsediyorsunuz. İyi de politikanız buna uygun değil ki. Elbette ki her gün kadın cinayetleri haberlerine uyanabiliriz böyle. Bunun çözümü çok basit, bunun çözümü erkekleri yok ederek, hadım ederek olmaz” sözlerini kullandı.
 
İşler bir Kadın Bakanlığı şart
 
Genel seçimlerde ifade ettikleri Kadın Bakanlığı’nın önemini bir kez daha çizen Dilan, bu bakanlığının kurularak işler hale getirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Dilan devamında şunları söyledi: “Bunun çözümü ciddi politik adımlar atarak, Kadın Bakanlığı’nı kurarak olur. Kadın Bakanlığı da sözde değil, kurarsınız her yere adını da koyarsınız böyle Kadın Bakanlığı kurulmaz. İşler hale getirilerek, toplumun her kesimine, ilkokuldan yani eğitim çağında toplumsal cinsiyet eğitimlerinin verilerek işler hale getirilmesi gereken bir şey. Ama Mevcut iktidar ne yapıyor her şeyi -mış gibi yaptığı için kadına yönelik şiddetle mücadeleyi de -mış gibi yapıyor ve her gün kadın cinayetleri haberleri duymaya devam ediyoruz. O yüzden bizler de DEM Parti Kadın Meclisi olarak yeni bir kampanya da başlatmıştık ‘Özgür ve Eşit Yaşamda Israrcıyız Erkek Egemenliğine Her Yerde Karşıyız.’ Böyle bir alt komisyonumuz var ve 6 aylık eylem ve etkinlik planımızı işletiyoruz, önümüz 25 Kasım, buna dair etkin çözümler ortaya koyabilmek gerek.” 
 
Kendi alternatifimizi oluşturmak zorundayız
 
“Bu sadece iktidara yüklediğimiz bir sorumluluk da değil, evet iktidar bunun gereğini yerine getirmiyor, bu politikaları işletmiyor o zaman biz ne yapacağız” diyen Dilan, “DEM Parti Kadın Meclisi olarak kendi alternatifimizi oluşturmak zorundayız çünkü bir kadın dahi yok edilemeyiz katledilemeyiz. Bunun için alanlarda, sahada ulaşabildiğimiz tüm kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz çünkü biz kadın katliamlarını iktidarın insafına, iktidarın merhametine bırakabilecek durumda değiliz. DEM Parti olarak da var gücümüzle mücadele etmeye, bu iktidar aklını mahkûm edip teşhir etmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
Kadın birey değil aile içinde var
 
Birçok kadının önleyici yasaları bilmediğine ilişkin tartışmalara dair ise Dilan, “6284’ü kadınlar bilmiyorun bir tık ötesine gidiyorum, uygulayıcılar bunu bilmiyor, bilen ise uygulamak istemiyor” dedi. Uzaklaştırma kararı olmasına rağmen kadınların katledildiğini, kolluk tarafından aile içine geri gönderildiğini söyleyen Dilan, “STK’ler, siyasi partiler, TJA bunun farkındalık çalışmalarını yürütüyoruz fakat bunu uygulamayan bir devlet aklı var. ‘Ailenin kutsallığı’ adı altında beni o eve sokmaya çalıştı diyen bir devlet aklıyla karşı karşıyayız. Bakın, yıllardır kadının sadece aile içinde var eden iktidarla karşı karşıyayız. Kadın birey olarak varlığını sürdüremiyor, kadını ya anne yapıyorlar, ya ailenin olmazsa olmazı yapıyorlar ama kadını kendi benliğiyle varlığını göstermeye engel olan bir iktidar. 6284’ün başlığı bile ‘Ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetle mücadele.’ Kadın Bakanlığı da tek başına çözüm olmaz elbette, mutlaka kurulmalı ama işler hale getirilmesi gerekiyor; hem caydırıcı cezalar için aktif rol alması hem de şiddet olayı gelmeden önce önleyici mücadeleyi yürütmeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.  
 
‘Komisyonun etkinliğini süreç gösterecek’
 
Kürdistan kentlerinde tüm kurumların katılımıyla yürütülen mücadele sayesinde istatistiksel olarak kadına yönelik şiddet vakalarının azalmış olduğunu vurgulayan Dilan, kayyımın gelir gelmez bunları tasfiye etmeye çalıştığını hatırlattı. Dilan “Tümünü tasfiye etmeye çalıştı ama başaramadı. Hemen alternatifleri oluşturuldu çünkü muazzam bir kadın ağımız var” dedi. Meclis’te “Kadına Cinayetlerinin Araştırılması” amacıyla kurulan komisyona ilişkin ise Dilan şunları söyledi: “Grubumuzun bir önerisiydi ve bunu kabul etmek zorunda kaldılar, neden çünkü o hafta birçok kadın katliamı gerçekleşti. Birçok olay olunca artık buna karşı gelemediler. Komisyonun kurulmasına dair karar verildi ve bizim partimizin çok ciddi bir mücadelesi oldu komisyonun kurulmasına dair. Şuan o komisyonla ilgili çalışmalar yavaş yavaş başlayacak. Etkili olur mu derseniz, tabi ki Meclis çatısı altında komisyonun kurulması önemlidir fakat etkili olup olmayacağını süreç gösterecek. Eğer gerçekten kadına yönelik şiddetle etkili mücadele etmek isterlerse etkili bir komisyon olur yoksa diğer komisyonlar gibi içini boşaltan ve tek kişi üzerinden çıkan bir algıyla yürütürler. Biz bunun için sözümüzü kurup, bunların tamamını tutanaklara geçirip mücadele etmeye devam edeceğiz. Önerilerimizi sunacağız oraya.”