Amed’de özgürlük çağrısı: Öcalan için birlik zamanı!

  • 09:03 1 Ekim 2024
  • Güncel
 
 
Gülistan Gülmüş
 
AMED – PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle düzenlenecek olan 13 Ekim Amed mitingine çağrı yapan DEM Partililer, “Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne gidecek yolda birlikte hareket etmeliyiz” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan haber alamama halinin üzerinden 3 yıl 7 ay geçti.  En son 7 Ağustos 2019 tarihinde avukatlarıyla ve 3 Mart 2021’de ailesi ile yüz yüze görüşen Abdullah Öcalan’ın  kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı ve yarıda kesilen son telefon görüşmesi ise 25 Mart 2021 tarihinde oldu.  Bu süreçte avukatları hem CPT’ye, hem Adalet Bakanlığı’na çok sayıda başvuruda bulundu. Ancak bütün başvurular yanıtsız bırakıldı. Bu süreçte aynı zamanda siyasi partiler, kurum ve kuruluşlar, tutsak yakınları tarafından çok sayıda eylem gerçekleştirildi. Bu eylemler sürerken Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununa siyasi çözüm talebiyle adım atılan yol bu defa yönünü 13 Ekim’de düzenlenecek olan Amed mitingine çevirdi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi(DEM Parti) Milletvekili Adalet Kaya ile DEM Parti Meclis üyesi Hülya Ateş Koç, 13 Ekim’de gerçekleştirilecek olan büyük mitinge dair konuştu.
 
‘Tecrit altında hisseden herkesin orada olması önemli’
 
13 Ekim mitingi hazırlık komisyonunda yer alan  PM üyesi Hülya Ateş, başta Amed olmak üzere topyekun bütün kentlerde çalışmaların sürdüğünü belirtti. Miting için başvuruda da bulunduklarını kaydeden Hülya, “Özgürlük mitingine ses verebilmek, güç olabilmek için bütün halkların, bütün ötekilerin, ezilenlerin, gençlerin, kadınların, çocukların, topyekun kendini tecrit altında hisseden herkesin orada olması çok kıymetli. Bu mitingi çok önemsiyoruz ve çalışmaların planlı bir şekilde hem özverili, hem büyük bir disiplinle örerek güzel bir şekilde olacağına inanıyoruz” dedi.
 
‘Örgütlülüğümüze güveniyoruz’
 
Halkların özgürlüğünün sağlanması için örgütlü bir mücadelenin esas alınması gerektiğine vurgu yapan Hülya, “12 Eylül’de Amed ve İstanbul’da eşzamanlı deklarasyonlarımız yayınlandı. Deklarasyonla birlikte 13 Ekim mitingimiz de deklare edilmiş oldu. Çağrımız,  Türkiye’nin dört bir yanından  Amed’e yürünmesi  olacak. Türkiye tarafından daha çok temsili bir katılım bekliyoruz, çağrımız da o yönlü. Biz daha çok öz gücümüze güveniyoruz. Büyük bir cenderenin içerisindeyiz, sıkıştırıldıkça sıkıştırılıyoruz. Örgütlülüğümüze güveniyoruz. Örgütlülük olmadan özgürlük olmayacağını biliyoruz. Onun için de örgütlü halkların önünde hiçbir gücün duramayacağını biliyoruz. Kadınlar olarak da kirli savaşa boyun eğmeyeceğimizi, özsavunmamızla cevap olacağımızı biliyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Kendimizi yeniden var edeceğimize inanıyorum’
 
Hülya  yaşadıkları toplumsal sorunların artık bitmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Edi Bese!” diye başladığı sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Biz sadece salt Kürt halkının değil tüm halkların neler yaşadığını biliyoruz. Bugün el ele verip omuz omuza yan yana durabilmenin realitesini oluşturabilirsek karşımızda hiçbir güç duramaz. Biz kendimize de, halkımıza da, örgütlülüğümüze de güveniyoruz. 13 Ekim’de kendimizi bir Anka kuşu gibi küllerimizden yeniden var edeceğimize inanıyorum.”
 
‘Sayın Abdullah Öcalan’ı baş müzakereci olarak görüyoruz’
 
DEM Parti Milletvekili Adalet Kaya ise 9 Ekim komplosuna dikkat çekti. Türkiye ve Orta Doğu’daki bütün halklar için   savaşın, şiddetin olmadığı onurlu bir yaşam örmek için bütün sisteme karşı ortak mücadele gerektiğini kaydetti.  Adalet, ‘Sayın Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm’ hamlesinin ayağı olarak bu mitingi düzenliyoruz ve diyoruz ki, 9 Ekim’den bugüne hayatın her alanında bütün bu darbeci, komplocu sisteme karşı itirazımızı yükseltmeliyiz. Çünkü özellikle İmralı Hapishanesi’nde gerçekleştirilen mutlak iletişimsizlik ve tecrit halinin sonlanması gerekiyor. Sayın Öcalan’ın üzerindeki bu tecridin kalkması, özgürlüğüne giden adımların atılması gerekiyor. Çünkü diyoruz ki sadece Türkiye’de değil Orta Doğu’da yükselen bu savaşı durdurabilecek ve savaş için, bu savaşa karşı bir yol haritası olan tek bir kişi var, o da Sayın Abdullah Öcalan’dır ve biz onu baş müzakereci olarak, halkların iradesi olarak tanımlıyor ve görüyoruz. Artık bunun sonlanması gerekiyor” sözlerini kullandı.
 
‘Sayın Öcalan’ın özgürlüğü halkların özgürleşmesi demek’
 
Yaşanan bütün toplumsal sorunların PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan  tecrit politikanın sonucu olduğunu belirten Adalet, “Bu iktidarın yükselttiği savaş, şiddet politikaları, yaşamımızdaki yoksulluk, çocuk istismarı, kadın cinayetleri, işçi ölüm ve cinayetleri tecrit politikasıyla doğrudan bağlantılı. Bu tecrit politikasıyla onlarca yıldır toplum üzerinde bir sistem inşa ediyorlar. Faşist iktidar bunu sürdürmeyi ve kalıcılaştırmayı da düşünüyor. Hayatın her alanında, yaşamın, mekanın olduğu her yerde bizim tecride karşı itirazımızı örgütlememiz lazım. Dolayısıyla mitingdeki bir araya gelişimizin amacı da uluslararası kamuoyuna, Türkiye’deki kamuoyuna, sivil toplum kuruluşlarına, siyasi partilere çağrı yapıyoruz. Bu sorun görülmek zorunda. Sayın Öcalan’ın özgürleşmesi, Türkiye halklarının özgürleşmesi demektir. Bu nedenle özgürlükteki ısrarımızı büyütmek zorundayız”  ifadelerini kullandı. 
 
‘Özgürlüğüne gidecek yolda birlikte hareket etmeliyiz’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü,  halklar için, “bayram, özgürlük” olarak ifade eden Adalet, şöyle konuştu: “Yüzyıldır sürdürülen bu asimilasyon politikası ile bir yere varılmayacağını artık bütün dünya biliyor ve biz de bunu ifade etmekten yorulduk. Kürtler artık onurlu bir yaşam istiyorlar. Kendi kültürleri, değerleriyle yaşamak istiyorlar. Bizler baskı altındayız, yıllardır öldürülüyoruz, sürgüne gidiyor, göç ediyoruz. Buna rağmen kültürel değerlerimizden vazgeçmedik. Bizler aktarılan bir hafıza ile bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu nedenle herkesin bunu görmesi gerekiyor. Bu bütün halklar için gerçekleştirmek istediğimiz bir yaşam modelidir ve bu özgür yaşam modelini hep birlikte örgütleyebiliriz. O nedenle İmralı tecridi görülmeli ve Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne gidecek yolda birlikte hareket etmeliyiz. Çünkü bu halklar için bayram, özgürlüktür.”