Avrupa Özgürlük ve Barış forumu kuruldu

  • 14:26 19 Kasım 2024
  • Güncel
 
ANKARA- Avrupa’da yaşayan 273 akademisyen, gazeteci, yazar, siyasetçi, sanatçı, hukukçu, sendikacı ve sivil toplum temsilcileri, “Barış ihtimalini büyütmek istiyoruz!” şiarıyla Avrupa Özgürlük ve Barış Forumu’nu kurdu. 
 
Eylül ayında Berlin’de gerçekleşen “Uluslararası Barış ve Özgürlük Sempozyumu”nda oluşturulma kararı alınan Avrupa Barış ve Özgürlük Forumu’nun ilk adımı olan çağrı metni 273 yazar, akademisyen, hukukçu, sendikacı, siyasetçi, sanatçı ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin ortaklığıyla hazırlandı. Ortak metin çerçevesinde kurulan Avrupa Barış ve Özgürlük Forumu Kürt Sorunun demokratik çözümüne ve 1 Ekim sonrasındaki gelişmelere odaklanıyor. Forum barışı yükseltmek ve katkı sağlamak isteyen herkesin imzasına açık. 
 
'Çözüm ve müzakere iradesinin olmadığı görülüyor'
 
Çağrı metninde, herkesin barışa katkı sunması gerektiğine vurgu yapılarak şu ifadeler yer aldı:
 
 “Sadece son kırk yılda sayılarla ölçülemeyecek bir hayata ve yıkıma mal olan Kürt meselesinde, 1 Ekim 2024’te gerçekleşen siyasi tokalaşma ve ardından devam eden gelişmeler hepimize ‘Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?’ sorusunu sordurdu. Ancak biz bu soruya yanıt ararken, henüz bir çözüm ve müzakere iradesinin olmadığını gösteren olaylar yaşanıyor. ‘Süreç daha başlamadan bitti’ dedirten, toplumda gerilimi ve kutuplaşmayı artıran gelişmeler meydana geliyor. İmralı’daki aile görüşmesinden sonra verilen disiplin cezaları ve devam eden tecrit, önce Esenyurt, ardından Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine atanan kayyımlar, yeniden yükselen 'hain-terörist' yaftalamaları ve hamasi söylemler, toplumda zaten zayıf olan barış umutlarını iyice kırıyor.”
 
Barışın sözünü büyütmek istiyoruz
 
Tüm bunlara rağmen, gelişmeler Kürt meselesinin barışçıl yöntemlerle çözümünün kamuoyunda tekrar tartışılmasına vesile oldu. Sürecin aktörlerinin niyetlerinden bağımsız olarak, 1 Ekim’den bu yana küçük de olsa müzakereci barışçıl siyaset lehine bir söylem alanı açıldı. Bunu önemli ve kıymetli buluyoruz. Bu alanın Kürt sorununun demokratik müzakeresine, nihayetinde de kalıcı bir barışa zemin olmasını istiyoruz. Onun için de açılan bu söylem alanını barışın sözü ve umudunu kurarak büyütmek istiyoruz.  
 
2015’ten beri devam eden yoğun şiddet hem çatışmanın tarafları arasında hem de toplumda güven sorununu büyüttü. Bu sorunun giderilmesi için öncelikle siyaset ve medya dilinde acil bir değişiklik gerekiyor. Kullanılan dil barış iklimine katkı sunmak üzere yapıcı ve güven verici olmalı, dışlayıcı, rencide edici, militarist ve erkek egemen dil terkedilmelidir.  
 
CHP’nin elinde önemli fırsat ve zemin var siyasi sürece dahil olmalıdır
 
Kürt meselesinin kalıcı çözümü için soruna taraf olan tüm kesimlerin ayrım yapılmaksızın barışa ortak edilmesi, sürecin aktörü olması gerekiyor. Kapsayıcı olmayan bir yöntem hem çözüm konusundaki samimiyet ve niyeti sorgulatacak, hem de toplumun barışa dair umutlarını zedeleyecektir. Hükûmetin ve devlet kurumlarının yüzyıllık Kürt meselesine konjonktürle siyasi hesaplarla değil, demokratik bir cumhuriyeti birlikte inşa etme iradesi ile yaklaşması gerektiğine inanıyoruz.  Ana muhalefet partisi CHP’nin cumhuriyetin ikinci yüzyılına başlarken elinde önemli bir fırsat ve zemin var. CHP’nin de siyasi sürece muhakkak müdahil olması/edilmesi, elini taşın altına koyarak sorumluluk alması kalıcı bir çözüm için elzemdir. Mecliste grubu bulunan veya bulunmayan siyasi partilerin de barış ihtimali etrafında yan yana gelmeleri  hepimizin ortak beklentisidir.   
 
Bekleme zamanı değil eylem zamanı
 
Ortada çok iyimser olmayı gerektirecek bir tablo yok, ama biz umutlu olmak ve barış ihtimalini büyütmek istiyoruz. Tüm toplumun geleceğini etkileyecek bu süreci siyasetçilerin ya da tarafların ağzından ne çıkacak diye bekleyerek geçirmenin vahim bir  hata olacağını önceki deneyimlerimizden biliyoruz.  Şimdi izleme, bekleyip görme değil, barışın sözünü büyütme zamanıdır. Bu inançla, demokrasi, adalet, özgürlük ve barıştan yana olan tüm toplumsal ve siyasal kesimleri barış ihtimalini sahiplenerek büyütmek ve barışı toplumsallaştırmak için sorumluluk  almaya, birlikte emek vermeye çağırıyoruz.”