Kayıp yakınları: Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz

  • 12:55 23 Aralık 2023
  • Güncel
 
AMED/COLEMÊRG - Kayıp yakınları, bu hafta 39 yıl önce Colemêrg’te gözaltına alındıktan 25 gün sonra katledilen Mustafa Erdal’ın faillerini sordu. Gever'de ise kayıp yakınları, "Tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerinin 776’ncı haftasında Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir kez daha kaybettirilenlerin akıbetini sordu. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı açıklamaya çok sayıda kayıp yakını ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Bu haftaki eylemde, 29 Aralık 1984 yılında Colemêrg’in (Hakkari) Çelê (Çukurca) İlçesine bağlı Narlı köyünde kaybettirilen Mustafa Erdal’ın hikayesi paylaşıldı. Mustafa Erdal’ın hikayesini İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi okudu. 
 
Açıklama öncesi konuşan İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, Mereş Katliamı’nı hatırlatarak,  7 gün içerisinde yüzlerce insanın katledildiği katliamın üzerinden 45 yıl geçtiğini söyledi. Ercan, “Binlerce yurttaş yaralandı. Mahkeme kayıtlarına yansıyan bu katliamın ne kadar planlı bir şekilde yürütüldüğünü biliyoruz. Bu insanlığa karşı suç hala aydınlatılmadı, dosyada sanık olan kişiler TBMM’de parlamenter olarak görev yaptı. Türkiye’de demokrasinin konuşulmamasının nedeni budur. Türkiye’nin demokratikleşmesi için Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi gerekiyor” dedi.  
 
‘Yüksekten atlayan birinin cenazesi değildi’
 
Daha sonra Mustafa Erdal’ın hikayesini paylaşan Berfin Elçi, Mustafa’nın 1965 yılında Çelê’de doğduğunu söyledi. Berfin, “Evli ve üç çocuk babasıydı. 29 Aralık 1984 tarihinde güvenlik güçleri tarafından Narlı köyünde bulunan evine yapılan baskın sonucu gözaltına alındı. Gözaltına alındıktan 25 gün sonra Erdal öldü denilerek ailesine cenazesini almaları için haberi verildi. Kendisini kayalıklardan aşağı attığı iddia edildi. Ancak Erdal’ın cenazesi yüksekten atlayan birinin cenazesi gibi değildi. Ağır işkenceler görmüş, kolları iple bağlanmış, kafasına silah dipçiği ile vurulmuştu. Erdal’ın ağabeyi Kemal Erdal olay ile ilgili şu beyanlarda bulunmuştur: ‘29 Aralık 1984 tarihinde Çukurca Komando Taburu ve Çukurca İlçe Jandarma Karakolu’na bağlı askerler tarafından, Narlı köyünde bulunan kardeşim Mustafa’nın evine baskın düzenlendi. Baskında kardeşim Mustafa’yı yanlarına alıp götürdüler. Ailesi olarak sık sık, kardeşimin akıbetini sormaya gittik. Ancak her seferinde bize yakında serbest bırakılacak dediler. Gözaltına alındıktan 25 gün sonra bize gelip ‘cenazenizi alın’ dendi” şeklinde belirtti. 
 
Başvuru zamanaşımı nedeniyle reddedildi 
 
Berfin, hikayenin devamında abisinin şu ifadelerine yer verdi: “Yetkililerce bize Mustafa’nın 85 metre yükseklikte bulunan kayalıklardan kendini attığı söylendi. Cenazemizi aldık. Köyde birçok insan onu, askerlerce iple bağlanıp, dağdan sürüklenir vaziyette getirilirken görmüştü. Kafasında çok sayıda silah dipçiği izi vardı. Kollarının bir sicimle bağlandığını gösteren ip ya da kablo izi mevcuttu. 85 metre yükseklikten atlayan ya da atılan bir ceset değildi. Ancak vücudunda işkence izleri mevcuttu. Kardeşimle beraber Vahit Karabaş adlı bir köylümüz de gözaltına alınmıştı. Aslında bu kişi olayın tanığıdır. Ancak korktuğu için tanıklık yapmadı. İlçe Jandarma Karakol Komutanı Ramis Üsteğmen, Fahrettin Başçavuş ve Yatılı Bölge okulundaki Askeri birlik Komutanı Tümer Kılıç kardeşimin ölümünden sorumludur. Ailesi olarak o dönem de korktuğumuz için dava açmadık. Askerler hakkında dava açmak, geride kalanlar için büyük risk taşıyordu ve sonuç alınamıyordu. Daha sonra yaptığımız başvuru talebimiz zaman aşımından kaynaklı reddedildi.” 
 
Açıklama oturma eylemi ile son buldu. 
 
Colemêrg
 
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla 102'nci haftasında Colemêrg'in Gever ilçesinde bulunan şube binası önünde eylemlerini gerçekleştirdi. Eyleme İHD yöneticileri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Halkların Demokratik Partisi (HDP) ilçe eşbaşkanları katıldı. "Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın" pankartının açıldığı eylemde, kaybedilen ve katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Eylemde bu hafta 3 Haziran 1994 günü gözaltına alındıktan sonra katledilen Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın failleri soruldu. 
 
Hikayeyi, İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz okudu.
 
'Gerçeği her koşulda insanlara anlatmaya devam edeceğiz'
 
102 haftadır kaybetme suçunda yer almış aktörlerin yaptığı iftiraların zaman zaman kamuoyunda gündeme geldiğini belirten Sibel, "Bu itiraflarda devletin bilgisi dahilinde işlenen siyasi cinayetler ve gözaltında kaybetmeler içeriden anlatılıyor. Suçu ve suça maruz kalanı merkezine almayan yargı, medya ve siyaset bu itirafların hukuki ve toplumsal bir sonuç yaratma imkanını engelliyor. Biz Cumartesi anneleri ve insanları olarak gözaltında kaybetme gerçeğini her koşulda ve her durumda insanlara anlatmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
 
'İnfaz edilmiş bedenleri köylüler tarafından bulundu'
 
3 Haziran 1994 günü sabah 04.30’da, iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın İstanbul Yeşilköy Çınar Oteli'nden çıkarken gözaltına alındıklarını söyleyen Sibel, "Polis kimlikli, polis yelekli, silahlı ve telsizli kişiler tarafından 'İfadelerinizi alıp bırakacağız denilerek otomobillere bindirilip götürüldüler. Olayın hemen ardından aileleri ilgili tüm kurumlara başvurdu. Ancak onların gözaltına alındıkları reddedildi. 4 Haziran 1994 tarihinde akşam 20.15 civarında Bolu/Yığlıca’da işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimlik, cüzdan, saat, çakmak gibi kişisel eşyaları yoktu" dedi.
 
'İlgili kurumları göreve çağırıyoruz'
 
Ağır itham karşısında susmakla yetinen ilgili tüm kurumları göreve çağırdıklarını dile getiren Sibel, "Hatırlatıyoruz ki bu ve benzer ithamların hukuki ve toplumsal bir sonuca ulaşmaması yalnız devletin kurumlarındaki çürümeyi değil, toplumsal çürümeyi de derinleştiriyor. Kaç yıl geçerse geçsin; Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.