Tutsakların direnişini sahiplenme çağrısı

  • 09:01 24 Eylül 2023
  • Güncel
 
AMED - Cezaevlerindeki tecrit ve baskıları değerlendiren Yeşil Sol Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş, tecridin İmralı’da başladığını ve tüm cezaevlerine yayıldığını belirterek, “Onlar içeride direniyor ve bizim de dışarıda direnmemiz gerek” sözleri ile tutsakların sahiplenilmesi gerektiğinin altını çizdi. 
 
Kurdistan ve Türkiye’de cezaevlerinde tutsaklara yönelik baskı ve hak gaspları giderek derinleşirken bu en çok hasta tutsakları etkiliyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak buluyor. Hasta tutsakların tahliyesi Adli Tıp Kurumu (ATK) raporları ile engelleniyor. Cezaları biten tutsaklar, “disiplin cezası” bahanesi ile bırakılmıyor. Tutsaklara yönelik bu politikaların yanı sıra, yakınlarına para gönderen ailelere de dava açılıyor. 
 
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Erzirom (Erzurum) Milletvekili Meral Danış Beştaş, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
Cezaevleri farklı yaklaşım aynı
 
Cezaevlerindeki uygulamalara değinen Meral, farklılıklar görülse de genel bir karar olduğunu söyledi. Meral, Tarsus Cezaevi’nden İmralı’ya, Edirne’de Silivri’ye kadar cezaevi yönetimlerinin uygulamalarında kimi farklılıklar olsa da tüm cezaevlerinin durumunun birbirine bağlı olduğunu belirtti. Meral, devamında şunları dile getirdi: “İnfaz yakma tüm cezaevlerinde var. Yaşamsal şeyler disiplin cezası gerekçesi oluyor. Koğuş ve hücrelere saldırılar var. Örneğin Patnos’ta taciz yaşandı. Cezaevi yönetimi bunları tek başına yapamaz. Eğer Ankara’da Adalet Bakanı bunların önünü alsa kimse bunları rahat bir şekilde yapamaz. Söylemde böyle ama pratikte farklı yaklaşıyorlar.”
 
‘İradeleri teslim alınmak isteniyor’
 
Elazığ Cezaevi’nde önemli bir olay yaşandığını hatırlatan Meral, ölümüne işkence yaşandığını söyledi. Bu olaydan sonra o kişinin başka bir cezaevine gönderildiğini dile getiren Meral, “Tüm cezaevleri aynı. Cezaevlerine yaklaşım merkezi bir karar. Tutsaklar teslim olsun deniyor. Amaç bu. Örneğin sayıma geleceğiz, sizler sıraya geçeceksiniz deniyor. Sizi spora çıkarmayacağız ya da mektuplarınızı okuyacağız siz de kabul edeceksiniz deniyor. Ne yaparsam siz de kabul edin, buna tepki göstermeyin deniyor. Tüm bunlarla amaç tutsakların iradelerini teslim almak. Tutsaklar bunu kabul etmiyor. Bizler gidiyoruz, daha çok da avukatlar gidiyor. Raporları elimize ulaşıyor. Yine ailelerle görüşüyoruz. Cezaevlerinin tümünün durumu bu şekilde” ifadelerini kullandı. 
 
Tecrit kalkmalı
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkat çeken Meral, tecridin buradan başladığını söyledi. İmralı’ya farklı yaklaşılması gerektiğini dile getirdi. Meral devamında, “Onun konuşmasını istemiyorlar. Çünkü onun konuşması AKP-MHP iktidarını bozacak. Sürece, Kürt halkına, Ortadoğu’ya, Rojava’ya yönelik yaklaşımlara ilişkin ‘bu yol yol değil’ diyecek. Zindanlara yönelik yaklaşımlar da oradaki tecrit ile başlıyor ve tüm cezaevlerinde yaşanıyor. Bu yüzden tecridin kalkması gerek. Sayın Öcalan özgürce konuşmalı. Bizim konferansımızda da gündeme geldi. Artık halk da genel bir özgürlük istiyor ve bu istem çok güçlü. Biliyoruz ki özgür, eşit ve onurlu bir yaşam savaşla olmaz. Bugüne kadar savaş sürdü ve hala devam ediyor. Bu yüzden de görüşmeler olması ve tecridin kalkması gerek. Tecrit sadece İmralı’da değil, Türkiye halkına da uygulanmak isteniyor. Tecridi dile getirdiği için Merdan Yanardağ tutuklandı. Amaçları ne? Merdan Yanardağ gibi kimse konuşmasın ve illegalize olsun isteniyor. Kimse bu hukuksuzluğa, zulme ve tecride karşı konuşmasın isteniyor. Yasaklıyor ancak bu yasağı kabul etmiyoruz.”
 
Sahiplenme çağrısı
 
Cezaevlerine yaklaşımın hukuk ve kanunlara göre olmadığını söyleyen Meral, hukuk ve kanunların uygulanması durumunda tecridin olmayacağını belirtti. Meral, son olarak şöyle konuştu: “Yine tutsakların ve ailelerin ilişkisini kesmek istiyorlar. En son Colemêrg’deki Barış Annelerimiz yaşamını yitirdi. Cezaevlerine gidip geliyorlardı. Aileler cezaevlerinden uzaklaştırılıyor. Para yatırdıkları için ifadeleri alınıyor. Orada yaşam para ile. Bu yüzden mecburen para gönderiyorlar. Sahiplenilmesini istemiyorlar ve tutsakların tek kalmalarını istiyorlar. Sadece para yatırdıkları için soruşturma  ve dava açılıyor. Gerçekten cezaevlerinin durumu hiçbir dönemde bu kadar ağır değildi. Bu bilinçli bir yaklaşım. Buna karşı cezaevlerini daha çok sahiplenmeliyiz. Onlar içeride direniyor ve bizim de dışarıda direnmemiz gerek.”