Yargı kıskacındaki dernekler için ‘örgütlü mücadele’ vurgusu
- 09:03 22 Eylül 2023
- Güncel
Zelal Tunç
WAN - Kayyım ve çıkartılan KHK’ler ile kadına yönelik şiddetin tüm alanlara yayılmasına karşı başvuracakları her türlü mekanizmaya saldıran iktidar, kapattığı kadın dernekleri de uzun yargılama kıskacında bekletiliyor. KHK ile kapatılan VAKAD Kurucu üyesi Zozan Özgökçe, kadın kazanımlarının ve örgütlülüğünün hedef alındığını söyledi.
Türkiye’de 2016 yılında “darbe girişimi”nin hemen ardından İçişleri Bakanlığı tarafından olağanüstü hal ilan edilerek birçok Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılmıştı. Bu uygulama ile onlarca kadın derneğinin de kapısına mühür vuruldu. Kadın alanında mücadele yürüten; sosyal, psikolojik ve ekonomik anlamda binlerce kadının yaşamına dokunan bu kurumların kapatılması, başvurucu ve gönüllüler başta olmak üzere binlerce kadını olumsuz etkiledi. Erkek–devlet otoritesinin sistematik şiddet sarmalında kadınların alternatifsiz olmadıklarını gösteren kadın kurumları, binlerce kadına ulaşarak, “başka bir yaşam mümkün” iddiasıyla umut oldu.
OHAL kapsamında kapatılan onlarca kadın derneğinden biri de Van Kadın Derneği (VAKAD). Kadına yönelik her türlü şiddete ve çocuğa yönelik suçlara karşı mücadele ederek farkındalık yaratmayı amaçlayan VAKAD, 2004 yılından kapatıldığı güne kadar etkili çalışmalar yaptı. Yaklaşık 12 yıl boyunca kentte ve bölgede kadınlara hukuki, sosyal, ekonomik ve psikolojik destek veren dernek, geniş bir kadın topluluğuna ulaşmayı başardı. Kadın kazanımları yönünden elde ettiği başarı mevcut otorite tarafından cezasız kalmadı. Dernek 22 Kasım 2016’da OHAL kapsamında 677 sayılı KHK ile kapatıldı.
Konu ile ilgili ajansımıza konuşan VAKAD kurucu üyelerinden feminist aktivist Zozan Özgökçe, derneğin kapatılma sürecini hakkında bilgi verdi.
Beraat edilen davalar derneğin kapatılma gerekçesi oldu
Derneğin kapatılmasına yönelik yıllar içinde yapılan tüm itirazların tutarsız iddialarla askıya alındığını hatırlatan Zozan, uygulamaları akıl dışı ve büyük bir tutarsızlık olarak değerlendirdi. Hedef alınanın kadın örgütlenmesi ve kazanımları olduğuna dikkat çeken Zozan, derneğin kapatılma gerekçesini, “Ben ve başka bir kurucu arkadaşıma açılan davalar derneğin kapatılmasına gerekçe gösterildi. Biz bu davalardan beraat ettik. Başka kadınlar haklarında açılan davalar da gerekçe olarak gösterildi. Ancak bu kadınlar derneğe üye değil, ayrıca dernek kapatıldıktan sonra haklarında bu davalar açıldı” sözleriyle anlattı.
‘İstinaf OHAL ile aynı’
Derneğin kapatılmasının ardından da mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Zozan, karara itiraz ettiklerini ancak istinafa giden davanın geri döndüğünü belirtti. Benzer şekilde Ankara İdare Mahkemesi de yine OHAL’in kapatılma gerekçesi olarak sunduğu hukuksuzluğun bir benzerine imza attığını belirten Zozan, “Biz yine itiraz ettik. Davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar taşıyacağız. Çünkü bu karar bölgedeki kadın örgütlülüğüne ciddi bir saldırıdır. Benzer saldırılar Roza Kadın Derneği, Gündem Çocuk Derneği gibi kurumlara da yapıldı” dedi.
Kadınların en temel haklarını elde etmek için tarihten bu yana direndiklerini ve birçok bedel ödediklerini hatırlatan Zozan, tarihsel süreç boyunca elde edilen kazanımların mevcut otorite tarafından teker teker geri alınmaya çalışıldığını belirtti. Zozan, atanan kayyımların da bu politikanın bir parçası olarak kadın yaşam merkezlerini, sığınma evlerini, şiddete karşı başvurabilecekleri kurumları kapattıklarını ifade etti.
‘Kadın kazanımları tek tek alınmaya başlandı’
Her türlü ayrımcılığa karşı elde edilen İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı (kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair genelgeye), kazanımların teker teker alınmaya başlandığına dikkat çeken Zozan, “Atanan kayyımlar bulundukları kentlerdeki kadın yaşam merkezlerinden, sığınma evlerinden, kadınların şiddete karşı başvuracakları tüm mekanizmalar ortadan kaldırıldı. Yine kent ve ilçelerde bulunan karakollarda daha önce bulunan 6284 merkezlerinin tek merkezde toplanması gibi büyük bir yönelim ortada. Daha önce kadına yönelik tüm alanlardaki şiddete karşı bir tepki ortaya çıkarken, buna karşı yargı mekanizmaları hemen devreye konulurken, şuan bunların hiç birine kadınlar ulaşamıyor” ifadelerine yer verdi.
‘Kadınlar ev mekanına hapsediliyor’
Kayyımların müdahalesi sonucu kadın kazanımlarının tamamının gasp edildiğini söyleyen Zozan, bu kapsamda yaşam merkezlerinin ve belediyelere bağlı sığınma evlerinin kapatıldığını kaydetti. Kadın dayanışma merkezlerinin aile dayanışma merkezlerine dönüştürüldüğünü dile getiren Zozan, “Burada temel mantık, kadının ailedeki rolüne işaret ediliyor. Yani aile içindeki erkek otoritesinin kabulüdür aslında. Yani bir erkek ailede şiddet uygulayarak, çalıştırmayarak, ona para vermeyerek, erkeğin istediği kadar çocuk doğurmasından tutun da, kadının ne zaman evden çıkacağına dair tüm kararlar erkekler tarafından alınıyor. Bu sistemin kadınlara reva gördüğü yaşam budur. Bunun dışında davranan kadınları koruma yok. Bunun dışında yaklaşan kadınlara destek yok. Eğer aile içindeyse kadın destekleniyor. Böyle bir sorunsallıkla karşı karşıyayız” dedi.
Örgütlü bir mücadele çağrısı
Zozan, kadınlara bu cenderenin içerisinden çıkmaması için dayatılan bir sistemin olduğunu belirterek, “Şeriattaki uygulamaların aynısıdır. Mesela üç kadınla birlikte olan erkekler Meclis’e girebiliyorlar. Bu erkeklerin kararlarıyla da kadınların en temel hakkı olan nafaka hakkından tutalım, tüm kazanımları baskı altına alınmış durumda. Nafaka hakkı boşanmış kadına veriliyor. Bu sistem ne istiyor; boşanmamış kadın istiyor. Bu sistem aile içinde itaat eden kadını istiyor. Sen bir kadın olarak itaat etmemişsen boşanmışsan, ‘nafakada yok sana! çocukların bakımı yok!’ diyor. Dayatılan sistem bunu organize ediyor. ‘Çocuklarına, ev işlerine, kocasına hizmetle’ görevli bir kadın istiyor. Evlilik içerisinde kadınların yaşadığı şiddete dair hükümetin ciddi bir politikası yok. Bir kadın boşandığında destek almadığı için mecbur kalıp evine geri dönmek zorunda kalıyor. Bunlar dört bir yandan kadınların üzerine çullanmış politikaların sonuçları” dedi. Zozan, dayanışmayla kadın örgütlülüğünün her alanda daha da büyümesi gerektiğini vurguladı.