'İslami kılıfla uydurulan politikalara karşı mücadele sürecek'

  • 09:06 20 Eylül 2023
  • Güncel
 
 
Zelal Tunç 
 
WAN - ‘Siyasal İslamcı’ partilerin ortaklığıyla kadına yönelik her türlü şiddetle yargılanan faillerin korunmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan PİA Genel Başkanı Yardımcısı Menice Gülmez, söylemlerin tamamen “İslami kılıflarla” uydurulmaya çalışıldığına dikkat çekerek, bu söylemlerden dolayı kadınların hiçbir kazanımlarından vazgeçmeyeceğini aksine daha da mücadeleyi büyüteceklerini vurguladı. 
 
Kurdistan ve Türkiye’de devlet eliyle yıllardır kadın kazanımları yok edilmek istenirken aynı zamanda toplumsal alanın dışına itilmeye çalışılıyor. AKP’nin kadınların kazanılmış haklarına dönük politikaları, son genel seçimlerde kendi listeleriyle Meclis’e taşıdığı Yeniden Refah Partisi ve Hizbullah diye bilinen HÜDA PAR gibi partilerin de desteğiyle giderek büyüyor. İslam’ı kullanarak kadınları hedef alan söz konusu politikalar ile kadına yönelik şiddet söylemleri, çıkarılan yasalar, mobing, taciz ve saldırı sistematikleştirilmeye çalışılıyor. 
 
Kadına yönelik saldırılara ilişkin İnsan ve Özgürlükler Partisi (PİA) Genel Başkan Yardımcısı Menice Gülmez, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Siyasi rant elde edilmek isteniyor’
 
İslami kılıflarla kadınlara yönelik saldırı söylemlerinin artmasının temel nedeninin mevcut partilerde kadına yönelik politikaların “zayıf” olmasına bağlayan Menice, “Kadın çalışmaları vardır, ancak partiler çok zayıf. Söylemleri Meclis’te bulunan diğer partilerin kadın politikalarını zayıflatmak amaçlıdır. Bunu söylemleri ve eylemleriyle kadın kazanımlarına saldırarak gerçekleştiriyorlar. Bu söylemler de kendilerine siyasi bir rant alanı açmak için gerçekleştiriyorlar. Gündemde tutunmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Kadın kazanımlarını destekleyen rakiplerine saldırarak, kendi içlerindeki kadınlara alan açmayı amaçlıyorlar. Kadın hareketlerine, kadın kurumlarına, kadın mücadelesi yürüten kadınlara kendi söylemlerini bu yolla dayatmaya çalışıyorlar” ifadelerine yer verdi.
 
‘Failler ‘af’larla toplum içine salınıyor’
 
Çıkarılan İnfaz yasasıyla birlikte kadın katliamlarında rol alan faillerin alacağı cezaların iki yıla düşürülmesine dikkat çeken Menice, “AKP’nin iktidarı sürecinde çıkarttığı ‘af yasalarıyla’ kadın cinayetleri faillerine odaklı maddeleri değiştirerek hayata geçiriyorlar. Bunun en büyük göstergesi olarak artan şiddet ve cinayetlerden anlıyoruz. Çıkardıkları yasalarla 15 yıl önce kadın katili olarak içeri girmiş, daha sonra tekrar evlendiği eşini de katlettiği haberini iki gün önce gördük. Çıkardıkları yasalarla sürekli katilleri dışarı çıkarmaları, kendi zihinlerindeki düşüncelerinin dışavurumudur. Düşünen insanları cezaevine koyuyor. Katil ruhluları serbest bırakmaya odaklı çalışıyor. Bundan dolayı ülkede tecavüz, şiddet, cinayet, istismar gün geçtikçe artıyor. Nitekim bunlar için daha ağır yasalar çıkarmaları gerekiyordu ancak affediliyor, toplum içine salınıyor” dedi.
 
‘Bu adımlar ‘kanlı olayların’ çıkmasına zemin hazırlıyor’
 
İnfaz yasasının kadına yönelik şiddet ve katliamlarda adı geçen faillere değinen Menice şu sözleri kullandı: “Suriye de Beşar Esad’ın katilleri silahlandırıp diğer güçlere karşı savaştırması, bu canilikle dışarı çıkan katillere istedikleri gibi bir ortam sağlıyor. Bu yasalar sağlıklı yasalar değil. Bu yasalar tamamen toplumun huzursuzluğuna yönelik ve toplumda kanlı olayların ortaya çıkmasına yönelik adımlardır. Sadece kadın cinayetleri değil, erkeği de öldürenlerin serbest bırakılmasına yöneliktir. Suçların en ağırı cana kıyanların alacağı ceza diğer bütün cezalardan daha ağır olmalıyken, maalesef insan canı bu kadar kıymetsizleştirilmiş. Maalesef cana kıymak sıradan bir suç gibi basit bir cezayla failler, tekrar toplum arasına karışabiliyor.” 
 
‘Kendi söylemlerine kendileri inanmıyor’
 
HÜDA-PAR’ın kadınlar için “evde ve çocuk doğurması…” söylemini eleştiren Menice, “Bunların söylemleri kendilerinin dahi uygulamadıkları söylemlerdir. Aslında kendileri bunu söylerken, kendileri de inanmıyor. Madem kadınlar evde oturmalı ise kızlarını neden okutuyorlar? Eşleri neden çalışıyor? O zaman siyasette kendileri kazansın diye kadınları neden sahaya sürüyorlar. Neden partilerinde kadın kolları açıyorlar? Neden mitinglerinde kadınları kullanıyorlar? Bunları söylemeleri için önce kendilerinin bunu uygulamaları gerekiyor. Ama bunlar o kadar bayat ve sığ düşünceler ki ‘aslında içeride oturun, evde oturun daha sağlıklı olursunuz’ söylemleri sadece kendileri gibi olmayan kişilere yönelik söyledikleri şey. Yoksa ben onlardan birçok kadın tanıyorum; kızları doktor, erkeklerle aynı ameliyathanelere giriyorlar. Ya da öğretmen erkeklerle aynı odayı paylaşıyorlar. Erkeklerle aynı ortamda çalışan eşleri vardır. Bu konuda kendilerinin uygulamadıkları bir şeyi topluma dayatmaları gerçek dışıdır” şeklinde konuştu.
 
‘Kadını eve hapsetme erkek düşüncesinin tezahürüdür’
 
Kadınlara yönelik saldırı ve söylemlerin İslamiyet’te kesinlikle yeri olmadığını vurgulayan Menice, “Çünkü ilk İslam’da Hz. Hatice bir tüccardı; erkeklerle ticaret yapıyordu. Hz. Ayşe erkeklere ders veriyordu. Savaşçı kadınlar vardı. Erkekler ile birlikte savaşan kadınlar vardı. Bu konuda kahraman olan kadınlar vardı. Destanlara konu olan kadınlar vardı. Erkeklerle birlikte hicret eden kadınlar vardı. Zabıta kadınlar vardı. Eğer bu söylemin bir karşılığı olmuş olsaydı ta peygamber zamanında uygulanan bu sistem yasaklanmaz mıydı? Hayır, tam tersine kadınlara alan açılıyor. Her yerde kadınların olması söyleniyor. Onlar için kendi eşlerinden örnek veriliyor. Toplumdaki kadınların neler yapabilecekleri konusunda kendi eşlerinden, kızlarından örnekler veriliyor. Geniş bir akılla, geniş bir alan sunulmaya çalışılıyor. Bunlar İslam’a göre kılıf uydurmaya çalışıyorlarsa belki de örnek gösterdikleri Emevilerin İslam’ıdır. Ya da elli yıl önceki bazı cemaatlerin ‘Kadın sokağa çıkmasın! Kadın şunu yapmasın, bunu yapmasın!’ söylemidir. O dar anlayışla kadını eve hapsetme erkek düşüncenin tezahürüdür. Hiçbir kadın kendi kazanımlarından bunlardan dolayı vazgeçmemelidir” çağrısında bulundu.
 
‘Kadının önü açılmasın diye her türlü müdahaleyi yapacaktır’
 
Ataerkil düşünceyle yönetilen bir ülkede kadın mücadelesi önüne sürekli bir bariyerin çekilmesini yadırgamamak gerektiğini de not düşen Menice, “Çünkü erkek egemen bir sistemle yönetilen bir ülkeden söz ediyoruz. Erkek anlayış kadının önü açılmasın diye elinden gelen engellemeyi yapacaktır. Her alanda bu engelleme karşımıza çıkıyor. Özelikle ülkeyi yöneten oluşumun içindeki partilerin niyeti buna daha çok yatkındır. Ortadoğu’daki geri kalmış düşünce hala onlarda mevcuttur. Kadınların siyasi arenada güçlenmesini istemiyor. Bu anlayış tamamen ataerkil düşüncenin tezahürüdür. Erkek çağ ne olursa olsun kadının kendisiyle eşit olmasını istemiyor. Çünkü bu sonuç onun alanını daraltıyor. Dedelerimizin dönemindeki düşünce, anlayış devam ediyor. Nasıl ki kadının susması, evinde oturması gerektiği söyleniyorsa bu düşünce günümüzde bu partilerle devam ediyor” dedi.
 
‘Hz. Ayşe’nin çocuğu yoktu diye kutsal değil miydi?’
 
Menice, “Evde oluş ‘kutsalsa’ bu erkeğin de görevi olmalı. Bunun sadece kadınla sınırlı tutulması bir kandırmacadan ibarettir. Erkek de aile bireylerine sahip çıkmalıdır. Evin kutsallığı yoktur. Annelik sadece kutsaldır söylemi uydurulmuş bir şeydir. Hz Ayşe’nin çocuğu yoktu. Kutsal değil miydi? Kadının kutsallığı çocuk doğurmak değildir. Aileyi korumak annenin olduğu gibi erkeğin de görevidir. Erkek dışarıda, siyasette, yaşamın her alanında olacak, kadın ise ev mekanıyla sınırlandırılamaz” diye konuştu.