‘2015’ten bu yana Kürt kadınlara dönük saldırılar arttı’

  • 13:14 18 Eylül 2023
  • Güncel
 
 
ANKARA -  Kadına yönelik suçlarda faillere dönük cezasızlık politikalarına dair basın toplantısı yapan Ankara Kadın Platformu, 2015 tarihinden bu yana devletin Kurdistan’da kadın mücadelesini engelleme çabasının artmasıyla beraber, cinsel taciz ve saldırılarda da artış olduğuna dikkat çekti. Platform, faillerin korunduğu sürece hiçbir kadının güvende olmadığını söyledi. 
 
Ankara Kadın Platformu, kadına yönelik suçlarda faillere yönelik cezasızlık politikaları ve faillerin korunmasına dair Mülkiyeliler Birliği'nde basın toplantısı düzenledi. “Cezasızlık politikaları ile fail erkekler koruma altına alınıyor, izin vermeyeceğiz”  pankartının açıldığı toplantıda basın metnini platform üyesi Sibel Göktaş okudu.
 
‘Özgürlük mücadelesinin dönüm noktası’
 
İran hükümetine bağlı güçler tarafından katledilen Jîna Emînî şahsında kadınların özgürlük mücadelesinde bir dönüm noktası olduğunu belirten Sibel, “Kadınlar, örgütlü bir şekilde sokaklara çıkararak seslerini duyurdu ve toplumsal muhalefeti güçlendirdi. Ancak, bu sadece bir başlangıçtı. Jîna’nın ölümünden sonra İran’da başlayan eylemler tüm dünyaya yayıldı ve sesi, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyayı yeniden dizayn ederek derinleşen krizlerinden çıkmayı hedefleyen erkek egemen devlet yapılanmalarına çarparak ‘jin, jiyan, azadî’ oldu. Jîna Emînî’nin katli, İran'da kadınların yaşamın her alanında maruz bırakıldığı şiddet ve kısıtlamalara, kadın haklarına yönelik saldırılara dair daha fazla farkındalık yaratmış ve binlerce kişiyi sokaklara çıkarmıştır. Ancak bu protestolar sadece bir yıl öncesinin bir yankısı değil, İranlı kadınların uzun ve kararlı mücadelesinin bir parçasıdır” dedi.
 
‘Erkek devlet kadınların isyanından korkuyor’
 
İran’da ve Rojhilat’ta kadınların uzun yıllardır zorunlu başörtüsü yasası ve her alana sinen toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan sorunlara karşı seslerini yükselttiğine dikkat çeken Sibel,  “Kadınlar, sadece başörtülerini çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda yönetimin sözde İslami yaşam dayatmalarına karşı çıkarak daha fazla eşitlik, daha fazla özgürlük ve daha fazla adalet talep ediyorlar. Kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı İran’dan yükselen bu isyan, bugün tüm dünyada direniş ve mücadelenin sesi olmuştur. Sokakları dolduran kadınlara yönelik erkek-devlet şiddetinin bu kadar yoğunlaşmasının nedeni, bu sesten ve isyandan ne kadar korkulduğunun göstergesidir” diye belirtti.
 
‘Jin jiyan azadî her sınıftan kadının ortak sesi oldu’
 
Türkiye’de Kürt kadınların da yıllardır özgürlük mücadelesinin sesi olan ve İran ile Rojhilatlı kadınların da direnişin önemli bir parçası olan “Jin jiyan azadî” sloganının bölgede ve tüm dünyada yankılandığını vurgulayan Sibel, şunları ekledi: ‘Kadın, Yaşam Özgürlük’ her dilde, her sınıftan kadının ortak talebi ortak sesi oldu. İran ve tüm dünyadaki kadınların özgürlük mücadelesi, sınırların ötesine geçiyor ve birçok ortak noktada birleşiyor. Bu mücadelede kadınlar olarak dayanışma içinde olduğumuzun farklı coğrafyalarda farklı şartlarda farklı erkek egemenliklerine ve erkek devlet iktidarlarına karşı birlikte mücadele ettiğimizi ve birbirimizin mücadelesinden aldığımız güçle devam ettiğimizi belirtmek istiyoruz. Türkiye’de de AKP-MHP iktidarı baskı ve zor aygıtlarını kullanarak başta Kürt kadın hareketi olmak üzere, feminist harekete, LGBTİ+ ve bir bütünen kadın hareketine yönelik şiddet ve saldırganlığı körüklüyor. Elbette bu politikalar, erkek egemen politikalarından bağımsız değildir.”
 
Gülistan Doku, İpek Er, Firdevs Babat…
 
AKP ve MHP iktidarı eliyle kurumsallaşan ve artan erkek şiddetine de değinen Sibel, devletin özel savaş politikalarının sürdüğünü ve son olarak Mêrdîn’de sistematik tecavüz faili korucuların serbest bırakılmasının da Kürt kadınlar üzerinden yürütülen özel savaş politikalarının bir sonucu olduğunu kaydetti. Sibel, “Özellikle 2015’ten saldırılar ve devletin Kürt illerinde kadın mücadelesini engelleme çabası artmasıyla kolluk güçlerinin Kürt kadınlara yönelik cinsel taciz ve saldırıları da arttı. Öyle ki, Kürt illerinde belediyelere atanan kayyımların ilk işi olarak kadın derneklerini ve belediyelere ait dayanışma merkezlerini kapattı. Buralara erkek atayarak kadına yönelik şiddete karşı kadın merkezlerimizde çalışan arkadaşlarımızı gözaltına aldılar ve tutukladılar. Son yıllarda bölgede artan kadın cinayetlerinin, ‘kaybedilme’ tecavüz ve farklı şiddet biçimlerinin faillerine ‘tesadüftür ki ‘çoğunluk korucu, uzman çavuş ya da her hangi bir resmi kurumda çalışan ve bazı siyasi partilere üye olan erkekler olması tesadüf değildir” diyerek, özel savaş politikalarına örnekler verdi. 
 
Sibel şu örnekleri verdi: 
 
“*5 Ocak 2020 Dersim’de kaybedilen Gülistan Doku’nun faili Zainal Abarakov’un babasının polis olması tesadüf değil.
 
*18 Ağustos 2021’de İpek Er’in faili Musa Orhan’ın uzman çavuş olması ve oy çokluğu ile ‘nitelikli cinsel saldırı suçundan en alt sınırdan’ 10 yıl ceza almasına rağmen hala tutuklanmaması tesadüf değil.
 
*18 Ağustos 2022’de Şırnak’ta kaybolan ve daha sonra tecavüz edilip öldürülen 17 yaşındaki Firdevs Babat’ın failinin korucu olması tesadüf değil.”
 
Kurdistan’da özel savaş Türkiye’de cezasızlık
 
Şiddet alanında çıkmayan, tehdit edilen, failleri açıklansa bile cezalandırılmayacaklarını ya da bu failler tarafından katledileceğini düşünen yüzlerce kadının olduğunu dile getiren Sibel, bu kadınların birçoğunun erkek yargıya güvenmedikleri için şikayetçi olmalarının dahi mümkün olmadığını söyledi. Sibel, “Fatma Altınmakas gibi erkek şiddetine maruz kalıp şikâyet için giden kadınlar, anadilinde başvuru mekanizmalara erişmesi kolluk kuvvetleri tarafından engellendiği için gerekli işlemler yapılmadan şiddet gördüğü ortama geri dönüyor ve katlediliyor. Bugün Kürt kadınlar üzerinde özel savaş politikaları devam ederken, Türkiye’nin batısında da kadınları katleden fail erkekler çeşitli bahanelerle erkek yargı tarafından salıveriliyor. Cinsel saldırı ya da kadın cinayeti faili erkekler türlü bahanelerle ceza indirimi alıyor ya da serbest bırakılıyor. ‘Çok seviyordum, beni aldattı’, ‘kadınlık görevlerini yapmadı…’dedikleri için serbest bırakıldılar. Takım elbise giymek, milliyetçi duyguları besleyen anlatılar iyi hal indirimine sebep; kadın düşmanı iktidarın faillere sağladığı bir çıkış yolu olarak sunuluyor” şeklinde konuştu.
 
‘Hiçbirimiz güvende değiliz’
 
“AKP- MHP iktidarı eliyle kurumsallaşan, artan erkek şiddetini görüyoruz, biliyoruz, tanıyoruz” diyen Sibel, bu saldırıların tümünün kadın mücadelesine yönelik olduğunu, Kurdistan’da devletin özel savaş politikasının bir yansıması olarak sürdüğüne işaret etti. Sibel, “Kadına yönelik şiddetin failleri cezasız kaldıkça, devlet bu faillerin arkasında durdukça hiçbirimiz güvende değiliz. Ancak bizler bu örgütlü şiddete karşı nerede olursak olalım kadın mücadelemizi büyüterek ve şiddete maruz bırakılan tüm kadınlarla yan yana durmak zorundayız. Biz kadınlar, barış, adalet, özgürlük, yaşam ve eşitlik mücadelemizi sürdürmek için dayanışma içinde olacağımızın altını çiziyoruz. Mahsa Amini'nin anısına ve İranlı kadınların hayatı için mücadelelerini sürdürme kararlılığından aldığımız güçle İran'da, Türkiye’de ve tüm dünya genelinde geleceğimiz için birlikte mücadeleye devam edeceğiz” sözlerini kullandı.