İHD: Yüksek güvenlikli, S ve F tipi hapishaneler kapatılmalı
- 14:48 15 Eylül 2023
- Güncel
AMED - İHD Merkeze Cezaevi Komisyonu hazırladığı, Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı Cezaevi Raporu'nu açıkladı. Raporda, “Yüksek Güvenlikli, S Tipleri ve F Tipi Hapishaneler kapatılmalı, mahpusların, insan onuruna uygun bir yaşam sürmeleri sağlanmalıdır” denildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Cezaevi Komisyonu hazırlamış olduğu Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı Cezaevi Raporu'nu, İHD Amed Şubesi Vedat Aydın Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. Açıklamaya dernek üyeleri katıldı. Rapor açıklanmadan önce İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin kısa bir konuşması yaptı. Ardından Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen rapordaki tespitleri, İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Yusuf Erdoğan ise raporun sonuç ve değerlendirme kısmını paylaştı.
Tutsakların birçoğu tek hücrelilerde
Nuray, gerek tutsakların yazmış olduğu mektupların, gerek avukat ile müvekkil görüşmeleri gerekse aileler tarafından yapılan başvurular doğrultusunda yaşanan ihlaller ve uygulamaların tespit edildiğini belirtti. Nuray, “Daha önce bulundukları hapishanelerde koğuş sistemi içinde bulunan mahpusların, İdare ve Gözlem Kurullarının 5275 sayılı kanunun 9/3 maddesi gereğince ‘eylem ve tutumları nedeniyle tehlikeli hâlde bulunan ve özel gözetim ve denetim altında bulundurulmaları gerekli olduğu saptananlar ile bulundukları kurumlarda düzen ve disiplini bozanlar veya iyileştirme tedbir, araç ve usullerine ısrarla karşı koyanlar yüksek güvenlikli ceza infaz kurum gönderilirler’ dendiğinden mahpusların Yüksek güvenlikli Ceza İnfaz kurumlarına gönderilmelerine karar verilmektedir. Bu hapishanelerde ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olan mahpusların yanı sıra, müebbet hükümlüsü olanlar, süreli hapis cezası almış olanlar ve tutuklu olarak yargılaması devam edenler de tutulmaktadır” dedi.
‘Odaların tek penceresi tel kafeslerle kapatılmıştır’
Her katta farklı dosyalardan yargılanan tutsakların olduğunu belirten Nuray, hasta ve engelli tutsakların da tekli odalarda tutulmasının, yaşam hakkı ihlallerini beraberinde getirdiğinin altını çizdi. Tutsakların, birçok işlerini odada yapmak zorunda kaldıklarını söyleyen Nuray, “Tek bir oda içinde banyo, tuvalet ve yaşam alanının iç içe bulunması ortamın nemli ve mikrobik olmasına yol açacak ve bu nedenle çeşitli hastalıklar meydana gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Odaların tek penceresi tel kafeslerle kapatılmıştır. Bundan dolayı alınacak temiz havanın azlığı ve aydınlatmanın yetersizliği de sağlık sorunlarına yol açacaktır. Bu tellerin kaldırılması için Erzurum/Dumlu 1 ve 2 Nolu YGC’de pencerelerin tel kafesle kapatılmasından dolayı mahpuslar açlık grevi yapmışlardır. Antalya S Tipi’nde bulunan mahpuslar pencerelerdeki tel örgünün kaldırılması talebinde bulunmuşlar, kaldırılmayınca da ayrı ayrı odalarda kalan 7 kişinin söküp atmasından dolayı 2 ay etkinlik yasağı verilmiştir. Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde tel kafesleri söken mahpuslar hakkında davalar açılmıştır” şeklinde konuştu.
‘Görüşler tek tek yapılıyor’
Tutsakların, her cezaevinde farklı olmakla birlikte günde 1 ya da 1 buçuk saat havalandırma hakkından yararlandırıldığına dikkat çeken Nuray, geri kalan 22 buçuk ve 23 saatte tek kişilik yerde kimse ile temas etmeden tutulduklarını ifade etti. Nuray, “Ereğli’de bir saat havalandırmaya çıkarıldıklarında tek sıra halinde ve duvar dibinden yürütme uygulamasına maruz kalmışlardır. Ayrıca mahpuslar spora çıkarıldıkları gün havalandırma haklarından yararlanamıyorlar. Mahpuslar, modülden dışarıya çıktıklarında ayakkabılarının çıkarılması istenmekte, görüşe ve spora çıkarıldıklarında tamamen askeri düzende tek sıra halinde yürümeleri istenmektedir. İnfaz koruma memurlarının askeri nizamda yürümeyi dayatmaları nedeniyle sürekli tartışmalar yaşanmaktadır. Yüksek Güvenlikli ve S tipi kapalı hapishanelerde idarenin inisiyatifine bağlı olarak açık görüşler 30 dakika ile 1 saat arasında yaptırılmaktadır. Bu görüşler avukat odası gibi camlı kabinlerde görüşe gelenler tek tek alınarak yapmaktadırlar. Bu şekilde aileler birbirinden ayrılmaktadırlar. Görüş saati 09.00’da başladığında açık görüşler ya hiç yapılamamakta ya da çok kısa sürmektedir. Zaten çok uzak şehirlerde yaşayan ailelerin sabah 08.00’da hapishane önünde olması neredeyse imkânsız durumdadır” sözlerine yer verdi.
Nuray, raporun devamında şu ifadelere yer verdi:
“Kapalı görüş yapmak isteyenler, TC kimlik numaralarının son 6 hanesi ile giriş yaparak telefon açmak zorunda ve yapılan görüşmeler kayıt altına alınmaktadır. Bu hapishanelerde TV kanalları mahpusların taleplerine göre değil idarenin isteğine göre verilmektedir. Mahpusların taleplerine rağmen Halk TV, Artı TV, Tele-1 gibi muhalif kanallara izin verilmiyor, bu kanalların yanı sıra Meclis TV yayınına da izin verilmemektedir. Radyo yayınları merkezi olarak yapılmakta ve bu gerekçe gösterilerek radyoları verilmemektedir. Sevk yolu ile gelen mahpusların yanlarında getirmiş oldukları radyolar da toplatılmıştır. Yeni Yaşam, Evrensel vb. muhalif olan gazetelere izin verilmiyor. Süreli olan yayınlarda da yasaklamalar bulunmaktadır. Diğer hapishanelerde olduğu gibi YGC ve S Tipi Hapishanelerde de çıplak arama dayatması yapılmaktadır.
Aile telefon görüşmeleri haftada bir defa 10 dakika olarak yapılmakta ve politik mahpuslara görüntülü görüşme hakkı tanınmıyor.
Kameralar yaşam alanlarını görecek şekilde konulmuştur.
Hapishaneler arasında mahpusların yanlarında bulunduracakları kitapların sayılarında da sınırlandırmalar bulunmaktadır. Örneğin Sincan’da her mahpus yanında 18 kitap bulunduruyor ve bu kitaplara sözlükler ve ders kitapları da dahildir. Elazığ Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde ise mahpuslar 7 kitap bulundurabiliyorlar. Manavgat S Tipi Kapalı Hapishanesinde mahpusların odada 5 kitap bulundurma hakkı, kütüphaneden de 3 kitap alabilme hakları var.
2 haftada bir kere spora çıkarılıyor
Spor ve etkinliklerde her hapishanede farklı uygulamalar mevcuttur. Tespit edebildiğimiz kadarıyla; Ereğli Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde mahpuslar 2 haftada bir kez, 1 saat spora çıkarılmakta ve başka etkinlik yapılmamaktadır. Diyarbakır 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde mahpuslar ayda bir kez bir saat aynı odada kaldıkları 3 kişi ile spora çıkarılıyorlar. Spora veya etkinliğe çıkarıldıkları gün havalandırma haklarından yararlandırılmıyorlar. Sohbet hakları kullandırılmıyor. Kırşehir Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde idare tarafından ‘sohbet imkânının olmayacağı, aksi durumun örgüt içi haberleşmeye hizmet edeceğinin düşünüldüğü’ ifade edilmiştir. Çoğu hapishanede mahpuslar fotoğraf çektirmek istediklerinde tek kişi olarak fotoğraf çekilmeye zorlanmakta çok az yerde aynı fotoğraf karesinde maksimum 3 kişi olmalarına izin verilmektedir. S Tiplerinde de ağır tecrit koşullarında yaşam hakkı ihlalleri meydana gelmektedir. Hogır Batu isimli mahpus, Iğdır S Tipi Kapalı Ceza İnfaz kurumuna sevk edildikten sonra işkence ve kötü muamele ile ayakta sayım ve çıplak arama gibi hak ihlallerine maruz bırakıldığı konusunda derneğimize başvuru yapmış. Aynı hapishanede şüpheli bir şekilde yaşamlarını yitiren Sezer Alan ve Sinan Kaya isimli mahpusların aileleri de çocuklarının yaşamlarını yitirmelerinden hapishane idareleri ve infaz koruma memurlarının sorumluluğu olduğu iddiası ile derneğimiz şubelerine başvuruda bulunmuşlardır.
11 Eylül’den itibaren süresiz dönüşümsüz grevde
Sincan 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde mahpusların tek başlarına havalandırmaya çıkarılmalarından dolayı açlık grevi yapılmış ve aynı koridorda bulunan 6 mahpusun bir arada havalandırmaya çıkarılmaları talebinin kabul edilmesi ile açlık grevi bitirildi. Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde tutulan Nedim Öztürk, ağır tecrit koşullarından kaynaklı olarak açlık grevine girmiş ve açlık grevinin 139. gününde sevk talebi karşılanarak başka bir hapishaneye sevk edilmiştir. Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde tutulan Hüseyin Karaoğlan, S Tipi ve Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanelerin kapatılması, disiplin cezalarının kaldırılması ve arkadaşlarının bulunduğu bir hapishaneye sevk talebiyle, 11 Eylül 2023’ten itibaren süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlamıştır.
Engelli mahpuslar tek kişilik odalarda
Farklı hapishanelerden sevk edilen mahpusların yanlarında getirmiş oldukları kitap, dergi, ajanda ve kolilere el konulmuş ve Kürtçe olan çalışmalar, yazılar ve makalelerin geri verilmemiştir. Sincan’da makas, cımbız, daksil, radyo ve kulaklıklar ‘yasak’ gerekçesiyle toplatılmıştır. Elektik faturaları çok yüksek gelmektedir. Kantin fiyatları yüksek ve çeşitliliği azdır. Yemekler kalitesiz, az ve yenilmeyecek şekilde, hatta bazı hapishanelerde yemekler için de bazen besin ürünleri dışında cisimler çıkmakta. Mahpusların revire çıkma talepleri geç cevaplanmakta, hastaneye gidişler sırasında mahpuslara çift kelepçe takılmakta, muayene sırasında kelepçeler çıkarılmamaktadır. Ağır hasta olan ve tek başına yaşamını devam ettiremeyecek durumda olan engelli mahpuslar dahi tek kişilik odalarda tutulmaktadır.”
İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Yusuf Erdoğan ise sonuç ve değerlendirme kısmını şöyle aktardı:
“*Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı Hapishanelerinin F Tipi Hapishanelerden daha da ağırlaştırılmış bir tecrit ve izolasyonu sağlayacak şekilde inşa edilmiştir. Tek kişilik ve 3 kişilik odaların meydana getirdiği izolasyon ve havalandırmanın yalnızca bir saat olması nedeniyle 23 saatini odalarında geçirmek zorunda kalan mahpuslar üzerinde ciddi anlamda fizyolojik ve psikolojik tahribatlar meydana gelecektir. Hücre tipi cezalandırma sisteminin mahpuslar üzerinde psikolojik olarak rahatsızlıkların başlayacağı ve fiziksel olarak kas ve iskelet sisteminde tahribat meydana getireceği, bağışıklık sistemini zayıflatacağı, odada oluşan nem ve havalandırmanın yeterli olmaması nedeniyle de solunum ve akciğer rahatsızlıkları, romatizmal hastalıkların da başlayacağı unutulmamalıdır.
* Türk Tabipler Birliği’nin F Tipi Cezaevlerine dair raporuna göre; İnsanlar üzerinde yapılan araştırmalarda, sosyal izolasyonun zaman içerisinde duyusal ve algısal deprivasyonun eşlik ettiği yoksunlukla ilintili psişik ve organik zedelenmeler yarattığı görülmüştür. İzolasyon duyusal ve algısal stimülasyonların sınırlandırılması sonucunda algı ve duyu bozukluklarının gelişmesine neden olabilmektedir. Bu durum bazı psikiyatrik tablolarla ilintili olduğu gibi aynı zamanda görme ve işitme duyusunda azalma, sinirsel tipte sağırlık, tinnitus (kulak çınlaması) bu sonuçlar arasında gözlemlenenlerden bazılarıdır. İzolasyonun süresi ve kişinin psikolojik arka planına bağlı olmak üzere izolasyona maruz kalan kişilerde konsantrasyon bozuklukları, dissosiyatif tipte bozukluklar, depresyon, anksiyete bozuklukları, işitsel ve görsel halüsinasyonlar, uyku bozuklukları, entellektüel yeti azalması gibi tablolar ve semptomların ortaya çıktığı saptanmıştır. Yine bu tablolarla ilintili olarak agresif veya edilgen doğada davranış değişiklikleri, sosyal kimlik algısında bozulma, güvensizlik duyguları, kuşkuculuk, sosyal ilişki kalitesinde azalma, karşı cinsle ilişki kurmada güçlük gibi bozukluklar geliştiği görülmüştür. Psikolog Zubek, 1969 ve 1972’de Kanada’da insanlar üzerinde yaptığı deneylerde, gönüllü denekleri, fiziksel olarak rahat ama ses, ışık, vb. uyaranların sınırlandığı izole ortamlarda saatlerce tutmuştur. Dayanma süreleri farklı olmakla birlikte, deneklerin çoğunda sıkıntı, huzursuzluk, kötülük göreceği korkuları, sanrılar (hezeyanlar), işitsel ve görsel halüsinasyonlar ortaya çıkmıştır. Pencereleri dışarının görülemeyeceği kadar yükseğe yapılmış, yapay ışıkla aydınlatılan işyerlerinde; kısmi duyusal yalıtıma bağlı ruhsal, bedensel belirtilerin ortaya çıktığı, iş verimliliğinin düştüğü saptanmıştır.
* Hücre tipi olarak cezaevleri insanların ruh ve bedensel bütünlüklerine zarar vereceği, sosyal olan insan yaşamını olumsuz yönde etkileyeceği, özgürlüğünden mahrum kalma cezasının dışında da bir cezalandırma yöntemi olması nedeniyle hukuksal anlamda da çelişki yaratacağından dolayı bu ağır tecrit ve izolasyon sistemi kabul edilemez.
* Hapis cezasının özü, kişiyi hürriyetinden mahrum bırakmaktadır ancak başvurucuların aktarımları ve derneğimizin tespitleri doğrultusunda diyebiliriz ki Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanelerde uygulanan tecrit uygulamaları, mahpusları fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak yıpratmakta, telafisi zor mağduriyetler yaratmaktadır. Tecrit uygulamasını hapis cezasının amacıyla bağdaştırmak mümkün değildir. Mahpusların maruz kaldığı tecrit uygulamalarını hukuken hapis cezası kavramıyla açıklamak mümkün değildir. Söz konusu uygulamalar Anayasanın 17/1. Maddesi güvenceye alınmış kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile bağdaştırılmaz. Mevcut uygulamalar ancak kötü muamele ve zamana yayılmış işkence kavramlarıyla açıklanabilir uygulamalardır.
* Yüksek Güvenlikli, S Tipleri ve F Tipi Hapishaneler kapatılmalı, mahpusların, insan onuruna uygun bir yaşam sürmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca mahpusların yaşam hakkı, sağlık hakkı korunmalıdır.”