Silopi ve İstanbul’da 6 Kasım’da kimyasala karşı yürüyüşe çağrı

  • 09:03 2 Kasım 2022
  • Güncel
 
 
İZMİR - Silopi ve İstanbul’da 6 Kasım günü kimyasal silah kullanımına karşı yapılacak yürüyüşlere kitlesel katılım çağrısı yapan HDP İzmir İl Eşbaşkanı Berna Çelik,  her iki kentte yapılacak yürüyüşte kimyasal silah kullanımı iddialarının açığa çıkması noktasında taleplerin dile getirileceğini söyledi. 
 
Türkiye’nin, Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) desteğiyle Güney Kürdistan’ın Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerinde gerçekleştirdiği saldırılarda kimyasal silah kullanımına yönelik görüntülerin yayınlanmasıyla beraber tepkiler birçok farklı kesimden tepkiler gelmeye başladı. Konuya dair görüntüleri inceleyen ve iddiaların araştırılması gerektiğini söyleyen Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, AKP-MHP iktidarı tarafından hedef gösterildi. Evine yapılan baskınla gözaltına alınan Şebnem çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. 
 
Kimyasal silah kullanımına dikkat çekmek için Silopi ve İstanbul’da 6 Kasım günü yürüyüş düzenlenecek. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Eşbaşkanı Berna Çelik, yürüyüşe ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Büyük insanlık yürüyüşü’
 
Sözlerine kimyasal silah kullanımına dair yapılan paylaşımların, AKP-MHP iktidarı tarafından direkt hedef gösterildiğine dikkat çekerek başlayan Berna, “Bu bulguların aslında bir noktada araştırılması gerektiğini söyleyen aydın, gazeteci, hukukçu birçok arkadaşımız hakkında soruşturmalar başlatıldı ve tutuklamalar oldu. Bu görüntülerin aslında kanıtlanmasına dönük bağımsız bir heyetin alana gitmesi gerekiyor. Bunu talep eden insanlar da talebini bu noktadan başlatmıştı, çünkü kimyasal silah kullanımı hem savaş suçu hem de insanlık suçudur. Eğer böyle bir suç işlenmediği iddiası varsa ortada bu iddianın da araştırılması gerekiyor. Bölgede Silopi’de, Türkiye metropollerinde İstanbul, Taksim’de bir araya geleceği bir yürüyüş olacak. Yürüyüşümüzün şiarı, ‘Büyük insanlık yürüyüşü’. Çünkü insanlığa dair, canlılara dair yapılan bir katliam var ortada ve oradan tuttuğumuz bir bağlam üzerinden yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz” dedi. 
 
‘Kimyasalın araştırılması talebi dile getirilecek’
 
İzmir’den doğru yürüyüş için HDP, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) üzerinden yapılan çağrıya değinen Berna devamında, “Bunun dışında demokratik kitle örgütleri, şahsiyetler, aydınlar bu noktada mevcut kimyasal silah kullanmanın savaş suçu olduğunu dillendiren  ve bunun açığa çıkmasını isteyen tüm topluma çağrımızı yaptık. 5 Kasım’da Marmara’ya doğru yola koyulacağız. Bir an evvel görüntüleri paylaşılan kimyasal silah kullanımı iddialarının da açığa çıkması noktasında taleplerimizi yükselteceğiz” diye konuştu. 
 
‘Bu süreç, Kobanê, Gezi, kayyım süreçleriyle aynı’
 
İktidarın yürüttüğü siyasete değinen Berna, bu siyasete karşı ses çıkartan, alana çıkan, iktidarın istediği noktada söz söylemeyen herkesi kendi hedefine alan bir pozisyonu olduğunu vurguladı. Berna şu ifadelere yer verdi: “Bu, şimdi yaşadığımız bir süreç değil aslında. Kayyımlar sürecinde de yaşadığımız bir süreçti, Kobanê döneminde de yaşadığımız bir süreçti, Gezi döneminde de yaşamış olduğumuz bir süreçti. Bugün de, devamında şu an kimyasal silah kullanımına dair görüntülerin dillendirilmesi noktasında da bu ayrıştırıcı politikasını, insanları sindirip, bastırıp gözaltı ve tutuklamalarla tehdit ve baş eğdirmeye dönük bir politika yürütüyor mevcut iktidar. İktidarın zaten kendini var ettiği nokta burası. Kendi varlığını güçlendirmek için toplumun farklı kesimlerinden bu noktada Kürt özgürlük hareketine dönük dayanışma geçekleştiren herkese aynı boyutuyla saldırı gerçekleştiriyor. Bununla beraber de hem ayrıştırıcı dil hem de yalnızlaştırma politikasını beraberinde getiriyor. Bu yalnızlaştırmayı da daraltıp, küçültüp kendi halinde bırakmaya çalışan bir noktada duruyor. Tabi ki duyarlı halklar bu sürecin farkında olan kitleler, demokratik kitle örgütleri, aydınlar sessiz kalmayıp sözünü söyleme noktasında geri adım atmamada ısrarcılar. Bu ısrar da elbette ki bu iktidarın daha fazla yol alamayacağı noktasındaki endişelerinin de olduğunu gösteriyor.”
 
‘Halkın haber alma özgürlüğünün önü kesildi’
 
Özgür basına yönelik baskılara değinen Berna, gazetecilerin tutuklanmasındaki amacın, halkın haber alma özgürlüğünün önünü kesmek olduğunun altını çizdi. Berna, “Bunları yaparak insanları hem toplumdan uzaklaştırma hem de mevcut var olan süreci takip etmesi noktasında engeller oluşturma amaçlandı. Ama elbette ki bu süreç böyle gitmeyecek. Mücadelenin büyütülmesi, bir arada olmak, acıyı ortaklaştırma ve yaşanan sürece dönük ses yükseltmeyle aşılabilecek bir durum” diye belirtti. 
 
‘Kürtler insanlık onuru için mücadele ediyor’
 
Kürtlerin insanlık onuru için mücadele eden bir halk olduğunu kaydeden Berna son olarak şöyle konuştu: “İnsanlık onuru sadece Kürt halkı için geçerli olan bir şey değil. Eğer bizler insanlık onurundan bahsediyorsak, oradan tutuyorsak eğer, bu noktada bir arada olmayı sağlamamız lazım. Bir arada oluş sadece belirli dönemlerde yaşanan sorunlarda bir araya geliş olmamalı. Onu hissettirme ve yan yana durma, acıyı içselleştirme ve o acıda kendini görme, mücadeleyi büyütme noktasında aynı alanda ortak ses yükseltme -. Mevcut sürece dair itirazları ortaklaştırma. Bu mücadele ortaklaştıkça bizler yol alacağız, çünkü tek başına hiçbir şey yapılamaz. Ortak zeminde bir arada duruşlar, yaşanan sürece itirazları ortaklaştırma, mücadeleyi ve örgütlülüğü de yükseltecek bir noktada duruyor. Çünkü bizler, gücümüzü halktan alan bir noktadayız. Halkla ortaklaşan ve halkın yaşamış olduğu sorunları, ayrışmayı ya da itirazları onlarla beraber aşan bir noktadayız. Eğer biz kendimizi halkın bir parçası olarak görüyorsak, bu noktada mevcut sürece itiraz da bir arada olmalıdır.”