'Görüşmede kayyımlar ve 1 Ekim sonrası ele alındı'

  • 14:35 14 Kasım 2024
  • Siyaset
 
 
ANKARA- DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu gerçekleştirdikleri görüşme sonrası ortak basın açıklaması yaptı. Tülay Hatimoğulları bu görüşmede kayyımları ve 1 Ekim’de başlayan tartışmaları ele aldıklarını belirtti.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Gelecek Partisi’nin Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Yapılan görüşmenin ardından Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu açıklama yaptı.  
 
Görüşmeler sürecek
 
Ahmet Davutoğlu, barış ve yeni süreç için hazır olduklarını belirterek, “Kimin ne söylediğinden bağımsız olarak, kutupların uç noktalarında olduğu düşünülen insanlar, partiler arasında bir diyalog zemini ortaya çıkıyor. Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını ilk günden beri destekledim. Neden çünkü tam da Ortadoğu bölgesi yeni bir sömürgecilik dalgasıyla 1917’de Sykes-Picot düzenini dahi bozarak halkları bir kriz sarmalına sokan bir dönemde Türkiye’de akil bir sesin ‘durun bir düşünelim’ demesine ihtiyaç var. Biz Gelecek Partisi olarak geçmişten beri Türkiye’de bütün bunların çözümünün demokrasiden geçtiğine inandık. Değerli eşbaşkanlarla hem tecrübelerimizi paylaştık hem fikirlerinden istifade ettik, bundan sonra da görüşmeye devam edeceğiz, diğer partilerle de görüşmeye hazırız” dedi. 
 
‘Kayyımlar ve 1 Ekim’de başlayan gelişmeleri konuştuk’
 
Söz alan Tülay Hatimoğulları çok geniş bir değerlendirme ile iki temel gündemi tartıştıklarını belirterek, kayyım ve 1 Ekim sonrasını konuştuklarını söyledi. Tülay Hatimoğulları, “Tabi kayyım meselesi bizlerin Türkiye demokrasisinin oldukça muzdarip olduğu konulardan birisi ve oldukça önemlidir. Kayyım atamalarına dün olduğu gibi bugün de karşıyız. Kayyım Türkiye’de erken dönemde elde edilmiş olan seçme ve seçilme hakkının ortadan kaldırılması demektir. Seçme ve seçilme hakkının demokraside olmazsa olmaz kurallarından birisidir. Bir toplumun elinden seçme ve seçilme hakkını alırsanız geriye demokrasi adına hiçbir şey kalmaz. Ve ne yazık ki şunu belirtmeliyim ki bundan önceki 2 dönem de HDP belediyelerine atanan kayyımlar şimdi artık Türkiye’nin batısına sirayet etmiştir. Esenyurt’a da kayyım atandı. Ve geçmiş dönemde yine tanıklık ettiğimiz üniversitelere atanan kayyımlar, yandaş olmayan kimi ticari şirketlere atanan kayyımlar bir rejim haline dönüşmüş durumda. Kayyım rejimi aracılığıyla kendilerinden olmayan, bu iktidara oy vermemiş olan kesimlere bu şekilde ağır bedel ödetilmeye çalışılıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil” sözlerini kullandı.
 
‘Kayyım yasasını hep birlikte ortadan kaldıralım’
 
Devamında Tülay Hatimoğulları şunları söyledi: “Kayyım meselesi sadece Kürt halkının sorunu değil, sadece DEM Parti’nin sorunu değil. Seçme ve seçilme hakkı büyük bedellerle elde edilmiş bir hak. Ve bu hakka sahip çıkmak bütün Türkiye’deki demokrasi güçlerinin,  bütün siyasi partilerin üzerine düşen en önemli görevidir. Bu konuda elbette çağrılarımızı çoğu zaman yaptık ama ben burada bir kez daha altını çizmek istiyorum. Kayyım rejimi özellikle 15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kanun hükmünde kararnameleri ile artık bu ülkeyi yönetmeye başlaması ve kanun hükmünde kararnamelerin yasaların ve anayasanın önüne geçecek bir etkiye sahip olduğu bir dönemden geçtik. Kayyımlar KHK’larla meşrulaştırılan ve parlamentoya gelen bir yasaya dayanak gösteriliyor. Bu yasa Türkiye demokrasisinin kabul ettiği bir yasa ve gerçekliği değildir. O yüzden buradan çağrımızı yineliyoruz. Parlamentoda grubu olan ve olmayan bütün siyasi partilere ve grubu olmayan partilere buradan çağrımızdır. Gelin hep birlikte kayyım yasasının ortadan kaldırılması için parlamento çatısı altında bunun mücadelesini verelim.  Bununla ilgili bir kanun teklif verelim ve bu konuda yine iktidarın milletvekillerine, seçme ve seçilme hakkına saygı duyan, bunun öneminin farkında olan, milletvekillerine de buradan çağrı yapmak istiyorum. Gelin çıkaracağımız bir yasa ile kayyım yasasını hep birlikte ortadan kaldıralım.
 
Herkes çağrımızdır; onurlu bir barış elimizi taşın altına koyalım
 
Elbette biz mesajlarımız iki eşbaşkan olarak çok netti. Evet bu ülkenin barışa ihtiyacı var. Uğrunda mücadele ettikleri, kavga ettikleri ve savaştıkları petrol kadar insan kanı var o topraklarda. Artık gelin akan kanı hep birlikte durduralım. Gelin anaların gözyaşını hep birlikte dindirelim. Bunun yolu çok kolaydır. Kürt halkı Türk halkı gibi bu toprakların kadim halkıdır. Kürt halkı ve Türk halkı ve diğer halklar gibi bu toprakların bugüne gelmesinde ağır bedel ödemiş bir halktır. Kürt halkı başta olmak üzere bu ülkede diğer bütün halklarla barışı ve kardeşliği ve Türkiyelilik kimliği üzerinden, Türkiye yurttaşlığı üzerinden pekâlâ çok küçük düzenlemelerle alınacak çok yol vardır. O nedenle biz buradan parlamentoda grubu bulunan ve bulunmayan bütün siyasi partilere, Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine, barış ve demokrasi yanlısı olan herkese, Türkiye’de barışın türkülerinin söylenmesini isteyen, kan ağlayan Ortadoğu coğrafyasında barışın türkülerinin söylenmesini isteyen herkese bir kez daha çağrı yapıyoruz. Onurlu bir barış için gelin hep birlikte elimizi taşın altına koyalım. Gelin hep birlikte demokratik bir zeminde barışı büyütelim. 
 
Gelin hep birlikte barış köprüsünü kuralım
 
Pekala bütün Türkiye ve dünya kamuoyu takdir eder ki Orta Doğu da savaş tamtamlarının çaldığı bir dönemden geçiyoruz. Çok ifade ettik burada tekrar etmek isterim. Kızıldeniz’de savaş gemilerinin namluları Orta Doğu halklarına dönmüş durumda. Burada yapılması gereken en önemli şey bölge haklarının dayanışması, bölge halkları arasında sınırları tanımayan barış duygusuyla elimizi birbirimize uzatmamız gereken bir dönemden geçiyoruz.  Böylesi bir dönemde Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümünün sadece Türkiye değil bölge haklarına da ve bu savaş tamtamlığına karşı barışla cevap vermek açısından çok önemlidir. Buradan da çağrımızı yineliyoruz, gelin hep birlikte barış köprüsünü kuralım. Tekrar ev sahipliğinden dolayı sayın başkanımıza ve heyetine teşekkürlerimi sunuyorum. Oldukça keyifli ve entelektüel niteliği yüksek bir sohbetimiz oldu. Bundan dolayı bir kez daha heyetimiz adına teşekkürlerimi sunuyorum.”